18 Ağustos 2020

YouTube

Haftanın önemli konuları ve bizim yaptığımız çalışmaları anlatan bir program oluyor. Ana akım medyanın bizlere kapalı olduğu bir zamanda biz de kendi televizyonumuzu kurduk ve hem Türkiye’ye projektör tutuyoruz hem de Dünyaya projektör tutuyoruz.

Bu hafta Türkiye’den değil, dünyanın bir başka köşesinden Amerika’dan Virginia Eyaleti’nden DC Washington’a yakın bir yerde ikameti olan Uygur Türkleri’nin liderlerinden Kuzzat Altay bey misafirimiz. Hoşgeldiniz Kuzzat bey

Kuzzat Altay : Hoşbulduk teşekkür ederiz.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu :Efendim sizinle bu akşam Uygur Türkleri’nin durumunu konuşmak istiyoruz. Uygur Türkleri’nin durumu tüm dünyanın gündeminde, büyük bir zulüm görüyorlar. Türkiye’de de kamuoyu bu konuya çok tepkili, çok duyarlı ama bir takım nedenler ile iktidar bu konuya soğuk bakıyor. Bunları konuşacağız. Uygur Türkleri’nin durumunu konuşacağız. Çin iktidarı neler yapmak istiyor? Bunları konuşacağız. Ayrıntılı bir şekilde bize Uygur Türkleri’nin durumunu anlatmanızı isteyeceğiz. Biz sizi Amerika’da ki nitelikli çalışmalarınız ile tanıyoruz. Siz kendinizi izleyenlerimize tanıtırsanız memnun oluruz. Söz sizde Kuzzat bey.

Kuzzat Altay : Öncelikle çok teşekkür ediyorum, böyle bir fırsat verdiğiniz için çünkü az önce dediğiniz gibi Türkiye’de ana akım medya Uygurlara hiç ses vermiyor biliyorsunuz Çin Başkonsolosu, Doğu Perinçek başta Tv, Tv kanal kanal dolaşıp yalan söylüyorlar, “Doğu Türkistan’da zulüm yok.” Diyorlar. “Doğu Türkistan’da Uygurlar çok mutlu.” Diyorlar,fakat onlara cevap vermesi için bir tek Uygur’a ses vermiyorlar. Yani böyle bir durumda onların da yalanı büyük bir megafon ile bütün 80 milyona duyurabilirken, bizim masum Uygurlarımızın sesi kısıtlanıyor Türkiye’de. Böyle bir ortamda bize bir sahne verdiğiniz için size teşekkür ederim. Ben kendimi biraz daha anlatayım. Ben Doğu Türkistan’da doğdum. Başkent Urimçi’de doğdum, orada büyüdüm. 19 yaşına kadar ben Doğu Türkistan’da yaşadım. 19 yaşında Doğu Türkistan’da Sincan yani Doğu Türkistan’da ki tıp fakültesinde ilk sınıfı okuyordum, Çin istihbaratı rahatsız etti, sonra “Asacağız,keseceğiz.” Tehdit ettiler. Sonra ben memleketimi terketmek zorunda kaldım. 19 yaşında memleketimi terketip ben Türkiye’ye gelmiştim,2005 senesinde. 2005-2008 arasında ben 2.5 sene Türkiye’de kaldım. Türkçemi de İstanbul TÖMER’de öğrendim. 2008’de Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği vasıtasıyla ben Amerika’ya mülteci olarak geldim 2008’de. Burada kendi hayatımı yaşadım, burada çalıştım, kendi işimi kurdum. Yıllarca burada zor durumlar geçirdik derken 2018’de benim babam bizim orada Wechat diye bir uygulama var, Whatsapp çalışmıyor Doğu Türkistan’da Çin’in casus uygulaması aslında, Babam dedi ki: “Oğlum beni götürüyorlar.” Dedi tedirgin bir sesle. Oradan sonra sizin bildiğiniz bu şeyler ortaya çıkmaya başladı, Doğu Türkistan’da ki devasa kamplar, yani en az 1 milyon, 3 milyondan fazla kişinin orada tutulduğu söyleniyor.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Kaç yılında başladı ilk olarak Kuzzat bey?

Kuzzat Altay : Uygurların lideri dediniz ya, ben kusura bakmayın açıkça söyleyeceğim ben lider değilim, burada iş adamıydım, kendi hayatımı yaşamak istedim. Ben normal bir insan olmak istiyorum, ben kitap okuyunca, iş yapınca çok hoşuma gidiyor, normal bir hayatımı kurmuştum, pek de Doğu Türkistan meselesinde siyasetle çok fazla bilgili de bir insan değilim. Doğu Türkistan tarihine de çok vakıf değilim ama benim bildiğim kadarıyla 2016-2017 yıllarında başladı bu olaylar ama 2018 tarihinde tavan yaptı. Benim babam da 2018’de alındı içeriye.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu :Bize bir çok başvuru geliyor, Uygur Türkleri’nin durumunu Mecliste yoğun bir şekilde gündem ediyorum. Yıllardır Doğu Türkistan konusuna duyarlı bir insanım, çocukluğumdan beri Doğu Türkistan’da ki zulümleri bilen, okuyan, takip eden bir insanım ve oradaki zulmün gerçekten dünyanın duyamadığı, kapalı kapılar ardında, dünyanın bir ucundaki bir vaka olduğunu biliyorum gerçekten, dünyaya oldukça kapalı bir zulmü uygulamaya çalışıyor Çin devleti. Bu sesin mutlak surette duyulması lazım ve zulmün boyutu son yıllarda artınca artık üstü örtülemez oldu ve bir çok Uygur Türkü’de Türkiye’de oldukça zor günler yaşamaya başladı çünkü bize geliyor bu şikayetler.

 Mesela Cevlanşir Mehmet Türkiye’de yaşayan bir hukuk öğrencisi iken annesi onu 2013 yılında ziyaret ettiği için Çin devletine döndüğü zaman toplama kampına gönderildi ve daha sonra tutuklandı.

Tursuncan Ablet mesela bize başvurmuştu o da doktor olan ablası ve anne ve babasının toplama kamplarında olduğunu ve yıllardır haber alamadığını söylemişti.

Yine Kuwanhan Aimuzu isimli bir kadının oğlundan şikayet almıştık, o da geri gönderme merkezinden Türkiye’nin esrarengiz bir şekilde bir başka ülkeye göndererek daha sonra o ülkenin de Çin’e bu kişiyi nakletmesi sonrasında annesinden uzun süredir haber alamayan kişiler.

Bize başvuran kişilerden bazıları böyleydi ve gerçekten çok ağır insan hakları ihlalleri olduğunu görerek biz bunu gündem ediyoruz. Biz size neler oluyor Doğu Türkistan konusunda Türkiye kamuoyu da çok bilgili değil. Hani yıllar öncesinden başlayarak Doğu Türkistan sorunu nereden başladı? Biz Çin Büyükelçiliği yetkilileri ile görüştüğümüz zaman Doğu Türkistan dediğimiz de “Hayır, orası Sincan. Yanlış söylüyorsunuz.” Reaksiyonu gösteriyorlar, belli ki hem isimlendirmeden hem de tarihten gelen bir takım vakalardan, çok önemli farklı bakış açılarının olduğunu görüyoruz. Sözü size bırakalım Sayın Altay nelerden geldi, ne oldu, ne bitti ve günümüzde neler yaşanıyor bir tarihsel süreci alarak sonrasında da günümüzü anlatırsanız seviniriz.

Kuzzat Altay : Şimdi öncelikle az önce söylediğim gibi ben bir vatandaş olarak bir Doğu Türkistan’lı Uygur olarak kendi yaşadıklarımı ve gördüklerimi söyleyeceğim. Siyasi ve tarihi bilgileri söylediğim gibi çok iyi değil ama şunu söyleyeyim ben;1949’da Çin Komünist Partisi geldi bizim Doğu Türkistan’a Çin askerleri geldi, o gelirken “Size özerklik vereceğiz, Uygurlar kendi dilini konuşabilecek, siz kendi liderinizi kendiniz seçeceksiniz.” Diye geldiler bunlar, sonra buraya Şincan yani yeniden işgal edilmiş topraklar anlamında bir şey koydular. Şin yeni demek, Can’da topraklar demek. Yani koyduğu isminin kendisinde bir kabahat var, adam çaldığı arabaya bir isim koyarsa, çalınmış araba komşusunun köpeğini çalıyor da çalınmış köpek diye isim verir mi? Yani o Çin’de kendilerinin suçlu olduğu Sincan kelimesinin kendisinden anlaşılıyor. Yeni toprak demek, Doğu Türkistan’ın şeysi. O zamandan bu zamana kadar onların baskıları yavaş yavaş artıyor, zamanında biz, ben kaçarken çok kötü zulümler olduğunu düşünüyorum 19 yaşımda ama şimdiki zulümler dünya yeryüzünde bir benzeri yok bunun. Şimdi bu nereden kaynaklanıyor?

  1. Çin Komünist Partisi, Çin yönetimi 70 senedir Uygurları asimülasyon etmeye çalışıyor, yok etmeye çalışıyor. Kendi içlerinde eritmeye çalışıyor. Ben Komünist eğitimde büyüdüm, Çin’lilerin okuluna gittim, kendi dilim yasak, camiye gitmek yasak yani bir Uygur gibi yaşamak yasak, suç. Böyle olmasına rağmen Uygurlar kendi dininde, kendi kültüründe sımsıkı durdu ve buna sarıldı ama 70 sene boyunca Çin’liler bizi yok edemeyince sonra anladılar, bizi yok etmenin tek çaresi bizi kamplara, zamanında Hitler nasıl uyguladıyda Yahudilere onun aynısını uygulamak çünkü Çin oradaki yöneticisi dedi ki: “Artık Uygurları toplama kamplarına koyup yok etmek erkeklerini,kadınlarını bizim nihai çaremiz.” Yani bu final solution,nihai çare kelimesi biliyorsunuz Adolf Hitler tarafından kullanılmış tarihte bunu söylediler. Şimdi kamplarda 3 milyondan fazla insan tutuluyor bu bir.
  2. Bizim hanımlarımız, kızlarımız Çin’liler ile zorla evlendiriliyor.
  3. Çok yakında 1 ay önce Alman araştırmacı Adrian Zenz orada Uygurları toplu bir şekilde kısırlaştırdığı için 2019,2020’de Uygurların nüfus artışı 0’a inmiş hocam.

 Düşünün insanlarımız toplu bir şekilde milyonlarca Uygur toplama kamplarında, orada zorla çalıştırılıyorlar, köle olarak çalıştırılıyorlar, orada bayanlara tecavüz ediliyor, orada insanlara işkence yapılıyor. Orada insanlar öldürülüyor ve  düşünün Nazi Almanya’sında insanları öldürebildi ama orada teknoloji yoktu onlarda. Teknoloji şu;o zaman organ nakli, organ çalma teknolojisi yoktu, olsa belki onlarda o insanlardan para kazanırdı. Şuan biliyorsunuz dünya teknolojik olarak çok ilerlemiş durumda yani Uygur erkeklerinin, kadınlarının ciğerleri,böbrekleri sökülerek satılıyor yani piyasada. Şimdi çocukları düşünün yani annesi, babası öldürülmüş 7-8 yaşında çocuk ne yapacak? Pedofilli Çin’lilere veriyor, orada çocuk toplama kamplarını Çin’lilere veriyor, bir de bizim bayanlarımızı Çin’lilerle zorla evlendiriyor ki gün geçtikçe Uygur hanımefendileri başvuru yapıyorlar, “Ben artık Çin’li bir komünist ile evlenmek istiyorum.” Çünkü ben evlendiğim zaman ailemin sigortası olacağım, ben Çin’li ile evlendiğim zaman benim babamı bırakacaklar, benim annemi kamplardan bırakacaklar, durum bu. Bizi yok etmek istiyor. Orada kusura bakmayın terörizm gibi bir şey yok. Düşünün yani satın aldığınız evde ekmek doğrayan bıçaklar var ya hocam onun üzerinde kimlik numaranız var düşünün yani, orada son 10 senedir kaç kişi ölmüş, kaç kere terörist saldırısı olmuş? İnsanlarda bıçak bile yok. Durum böyle. Bizi yok etmek istiyorlar.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu :Şimdi biz bu konuları gündeme getirdiğimizde genel kurulda,basın toplantılarımızda, soru önergelerimizle Uygur Türkleri’nin durumunu gündeme getirdiğimizde, Çin Büyükelçiliği yetkilileri rahatsız oldu ve beni 2 ayrı kez ziyaret ederek güya bilgilendirmeye çalıştılar ve bizde bu ziyaretlerinde onları dinledik ama onlara sorular da sorduk. Dünya İnsan Hakları Kuruluşları: Human Rights Watch, Amnesty gibi kuruluşların Doğu Türkistan raporlarını kendilerine sundum ve bunlara cevap vermelerini istedim çünkü buralarda çok vahim iddialar vardı, tutuklu olan yıllardır boş yere tutuklu olan bilim insanları vardı. Toplama kamplarındaki milyonlarca kişi vardı, toplama kampına alınan anne, babaların yetimhanelerde ölen bakımsızlıktan ölen çocuklarının hikayeleri vardı, yok edilen camiler ile ilgili hikayeler vardı, insanların yakından izlenmesi ile ilgili teknolojik olarak çok yakından izleme sistemi ile ilgili bazı hususlar vardı, bunlar insan hakları kuruluşlarının raporlarına girmişti tüm bunlarasorduğumuz sorulara maalesef tatminkar bir cevap kesinlikle alamadık, bunun yerine bize hep “Uygur Türkleri’nin önemli bir kısmı teröristtir, biz terörizme karşı mücadele ediyoruz, siz de ediyorsunuz, terörizme karşı bizim mücadelemizde bunları yapmak zorunludur. Biz toplama kamplarına alıyoruz, onları eğitiyoruz.” Diyen Çin’li yetkililerin beyanları ile karşılaştık. Ne dersiniz buna Sayın Altay?

 Kuzzat Altay : Ben yıllarca Doğu Türkistan’da yaşamış bir insan olarak bir kere ben orada bir terörist olaya şahit olmadım, Uygurlar terörist değil, asıl terörist Çin Komünist Partisidir yani Çin Komünist Partisi’nin öldürdüğü insan sayısı dünyadaki bütün katillerin, bütün teröristlerin öldürdüğü insanların toplam sayısını toplarsak Çin Komünist Partisi’nin öldürdüğü insan tarihte rekor kırmıştır yani bunların kendisi terörist. Çin’de 18 yaşında, 17 yaşında, 15 yaşında kızların neresi terörist? Adam hayatını Çin Komünist Partisi’ne adamış bir Uygur olarak kendisi ateist, Çin Komünist Partisi üyesi, yıllarca Çin Komünist Partisi’ne dedesi,babası, kendisi bile hizmet etmiş insanlar bile sırf Uygur olduğu için toplama kamplarında, üniversitedeki hocalar bile toplama kamplarında, benim babam 68 yaşında yani emekli bir iş adamı, babam nasıl bir terörist olsun? Ne yapsın yaşlı adam elinde baston ile dolaşıyor ne yapsın? Yani bu külliyen yalan bunu söyleyeyim. Şimdi Amerika’da yakında George Floyd vakası oldu, siyahi bir insan polis tarafından öldürüldü niye uluslararasında bu kadar büyük bir yankı uyandırabildi, çünkü orada video kaydı var. Doğu Türkistan’da biliyorsunuz her 100 metrede checkpoint, kontrol noktaları var, orada telefonunuza bakıyorlar, cüzdanınıza bakıyorlar, resim çektiniz mi onlara bakıyorlar. Her bir gerek resim olsun gerek video olsun gerek ses olsun Doğu Türkistan’dan çıkması mümkün değil. Her Uygur’un telefonunda Çin’liler tarafından, Çin hükümeti tarafından zorunlu indirilmiş casus uygulamaları var. Oradan bizim sıkıntımız şu; orada biz ispatımızı çıkaramıyoruz, şuan 3-5 kişi biliyorum Doğu Türkistan’da kamplara girmiş, oradan bir türlü akrabaları olduğu için, Hilgür Tursun kendi çocukları Mısır’da doğmuş, Mısır vatandaşı olduğu için oradan çıkabildi. Yani onların şahitliği ile biz bunları biliyoruz. Biz diyoruz ki Çin’lilere: “Madem orası eğitim merkezi, madem Uygurlara dans ettiriliyor, madem Uygurlar çok mutlu o zaman kardeşim aç sınırlarını uluslararası bir araştırma heyeti gitsin oraya, kendi baskılara maruz kalmadan orada 1-2-3 ay kalsın onlar Uygurların mutlu olduğunu söylesin.” Onları bile yapamıyorlar ki biz Doğu Türkistan’lılar dünyanın dört bir yanında ailemize ulaşamıyoruz, yani insanlar annesini babasını propaganda videolarında görüyor haberlerde. Biz çok mutluyuz, benim babam burada diyor, ben babama 3 senedir ulaşamıyorum, ben anneme 2 senedir telefon açamıyorum. Annem çıkıyor telefonda biz çok mutluyuz, ben neden kendi babamı arayıp soramıyorum çünkü yapılmıyor. Yani izin vermiyorlar, onu yaptığı zaman suç işlemiş oluyorlar.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : siz babanızdan haber alamıyorsunuz.

Kuzzat Altay : ben babamdan haber alabiliyorum çünkü şuan durum biraz değişti, muhtemelen bana rüşvet tarzı bir şey diye düşünüyorum çünkü burada Amerikan Uygur Derneği’nin Başkanı oldum, belki muhtemelen ondan dolayı benim babam kamplardan bırakıldı, şimdi bir şey söyleyeceğim 68 yaşında babam orada Çin’li gardiyan tarafından dövülüyor, tas kemiği kırılıyor sonra babama diyor ki : “ Artistik yapma,kalk diyor.” Babam diyor ki : “ Muhtemelen kırıldı bacağım,kalkamayacağım.” Diyor sonra babamı zorla kalça kemiği kırılmış bir insanı orada durdurtmaya, yürütmeye çalışıyor, sonra babamın kemikleri birbirine giriyor, bu acıyı düşünün. Babam felç geçirmiş durumda yürüyemiyor, her gün arıyorum babamı, hayatta mı diye? Her gün vedalaşıyoruz, her gün sanki son defa konuşuyormuş gibi babam ile telefonu kapatıyoruz ama yeryüzünde şuan bütün diasprorada belki en şanslı Uygurlardan bir tanesi çünkü öbürleri babaların, annelerin, akrabalarının hayatta olup olmadığını bile bilmiyorlar.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Çok geçmiş olsun, Allah şifa versin babanıza da. Şimdi bizim inanamaz gözlerle baktığımız bir olay; şu bahsettiğiniz toplama kampları meselesi. Dünyada insan hakları alanında ilerlemeler kat edilirken, yapılan ihlaller insan hakları kuruluşları tarafından incelenerek raporlanırken  ve devletler insan hakları ihlali yapmakla suçlanırken ve bu hususlarda kendilerini savunmaya çalışırken Çin devletinde inanılmaz uygulama var. Açık bir şekilde toplama kampları kuran bir ülke. Bir çok ülke yaptığı insan haklarını reddeder, savunmaya geçer ama Çin devleti açık bir şekilde insanları toplama kampına topluyor, bu nasıl oluyor yani anneler, babalar toplanıyor, çocuklar nerede kalıyor, irtibatlar nasıl oluyor, insanların işi, gücü vardır bunlara nasıl formüller bulunuyor hani pratik işleyişinde neler oluyor Kuzzat bey?

Kuzzat Altay : Şimdi benim bildiğim kadarıyla zamanında bunları topladılar, önce toplama kamplarına koyarak insanları korkutma, öldürme, yok etme politikası uyguluyordu sonra insanlar biliyorsunuz vatandaş oraya koyduktan insanların psikolojisi değişiyor, insanlar çok daha hükümet ne derse dinler hale geliyorlar çünkü sabah 1 ekmek akşam 1 ekmek arada su ondan sonra 18 saat oturtma cezası veriliyormuş, ondan sonra komünist ideolojileri övme dersleri oluyormuş orada, işkence,dövme gibi şeyler oluyor. Sonra anladık ki bunları ne yapıyorlar? Doğu Türkistan’lılarda büyük küçük fabrikalar kuruluyor, bu fabrikalarda onlar çalıştırılıyor. Orayı sağ salim ölmeden çıkan insanlar Pazartesi ile Cumartesi arasında haftada 6 gün 18 saat orada yataklı yerlerde, yatılı olarak orada kampların içerisinde üretim yapıyorlar.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Peki o sırada o insanların bu aileleri ne oluyor? Bu insanların çocukları var, belki o kamplara gelemeyecek çocuklar, o çocuklara ne oluyor?

Kuzzat Altay : 2 sene önce Radio Freja bir haber yayınladı. Orada 3 yaşında bir çocuk sokakta donarak ölüyor, yani bildiğiniz benim de çocuklarım var, çok insan bakamıyor resme donarak ölmüş sonra haberde söylüyor, annesi babası götürülmüş toplama kamplarına, normalde annesi, babası yok olduğu zaman akrabasına götürürsünüz,abisine götürürsünüz,amcasına götürürsünüz ne olmuş biliyor musunuz? Bütün aile, bütün akraba yani soyundan, sülalesinden kimse kalmamış köyde, herkesi götürmüş o çocuk sokakta kalmış donarak ölmüş. Bildiğimiz bir tane olay, su da ölen çocuklar var yani suya düşerek. Bu ölümleri biz bilmiyoruz, kaç kişi öldü bilmiyoruz ama bildiğimiz şey şu;büyükşehirlerde mesela Urimçi’de apartmanlar var, insanlar toplu şekilde yaşıyorlar, orada öyle soykırım yapamıyorlar, çocuk kampları kuruyorlar, yüzlerce çocuk, belki binlerce çocuk da olabilir eğer bu iddiamı Çin yanlış diyorsa kapıları açsın gidelim bakalım ama binlerce çocuklu kamplar var orada çocuklar Çin’ce konuşuyorlar, orada domuz eti yediriyorlar, orada Uygurca konuşamıyorlar böyle bir şekilde beyni yıkanarak bu çocuklar Çin’li olarak yetiştiriliyor, ya Çin’lilere veriliyor ya da pedofililere veriliyor ya da Allah bilir belki ciğer, böbrekleri sökülerek satılıyor kara piyasada.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Uzun bir süre anne babalarından ayrı yetimhanelerde kalan çocuklar bunlar değil mi?

Kuzzat Altay : Evet.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : O çocukların psikolojileri de mahvoluyordur ve siz de ondan yeterli haber de alamıyorsunuz bir de değil mi ? O kadar kapalı kutu bir yer.

Kuzzat Altay : Orası kapalı kutu bir yer yeterince haber alamıyoruz o yüzden söylüyoruz Çin’e madem Uygurlar çok mutlu açsınlar kapılarını biz gidip bakalım ondan sonra Çin’i tebrik edelim Uygurları okuttuğu için hani Doğu Perinçek Çin’in Başkonsolosu baş sözcüsü diyor ya burası köy endüstri gibi orada meslek öğreniyorlar, benim babam 68 yaşında şuan 69 yaşında emekli bir iş adamı adam ne meslek öğrensin? Doğu Perinçek’i okutacak kadar hocalar, doktor olmuş, üniversitelerin hocaları orada kamplara alınıyor, o adamlar ne eğitim versin? Bu adamlar iş öğreten, insanları işe alan, kendi ticareti olan, kendi devasa binaları olan, fabrikaları olan, fabrikatör, iş sahipleri insanlar. Doğu Perinçek gibi 1000 tane insanı satın alacak insanlar şuan kamplarda ‘eğitim’ görüyormuş! Dediğimiz gibi.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Çin Büyükelçiliği yetkilileri ile görüştüğümüzde, “Uygur Türkleri’ne niye anadilde eğitim vermiyorsunuz?” dediğimizde; “ Zaten bizim davamız onlara Çin’ce öğretmek.” Diye bunu itiraf etmişti yani Uygur Türkleri’ne dillerini unutturma hedefleri olduğu apaçık ortadaydı, bu asimilasyonu ne derece başarabiliyorlar, hani anadilde eğitimin yasaklanması önemli bir asimilasyon aracı oluyor, ne görüyorsunuz? Yıllar içinde neler olup bitti, Uygur Türkleri bu asimilasyona yenildi mi yoksa kendi kültürel varlıklarını koruyabiliyorlar mı?

Kuzzat Altay : Şimdi ölümle tehdit edilebiliyor insanlar, düşünün ben varken o kadar kötü değildi en azından çifte dilli eğitim alıyorduk hem Uygur’ca, hem Çin’ce yakın zamanda Uygur Dili yasaklanmış, bütün kitaplar yakılmış konumda yani şöyle bir şey söylemek istiyorum Pakistan, Afganistan gibi bir yerde papaz Kuran yakmış da bütün müslümanlar ayaklanmış da bizim siyasi liderlerimiz islamdan, dinimizden yararlanarak, satarak bu günlere gelen insanlar toplu bir şekilde Kuran’lar yakılıyor, camiler yıkılıyor nerede bu müslümanlar? Göremiyoruz ufak bir papaz olunca bütün dünya ayağa kalkıp portakal kesiyor öbür tarafta Doğu Türkistan’da camiler yıkılırken, Kuran’lar yakılırken, müslümanlara tecavüz edilirken, insanlar öldürülürken bir ses yok.

Şimdi gelelim dil konusuna. Kitaplar yakılmış, Uygurca konuşma şuan yasak da olabilir ben bilmiyorum ama şunu söyleyeceğim size; Çin’ce konuşmadan siz iş bulamazsınız. Düşünün yani adamlar aç kaldıktan sonra ne yapsın? Ben çocuklarım var, ekmek götürmem lazım yani Çin’ce zorla konuşmam lazım, Çin’ce konuşmazsam yemek yok, akşam evime götüreceğim ekmek yok yani adamlar zorla Çin’ce konuşuyor. Kendi dilini konuşan toplama kamplarına gidiyor orada ya kayboluyor ya ölüyor ya iyi çıkabiliyorsa bir kaç sene sonra çok kötü bir şekilde oradan çıkıyor.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Biz Çin Büyükelçiliği yetkilileri ile konuştuğumuzda şöyle bir savunmaları da var; tüm bu insan hakları raporlarını göstermemize rağmen hepsine “İşte bunlar büyüyen Çin Devleti’ne karşı batının yalanlarıdır.” Argümanı ile bir savunmaya geçtiler. Peşpeşe bir çok insan hakları kuruluşlarının raporları yayınlanmasına rağmen inanılmaz bir şekilde Çin Devlet yetkilileri her şeyi kendilerine karşı bir komplo olarak nitelendiriyor, bu konuda ne dersiniz?

Kuzzat Altay : Çin hükümetinin bu söylemleri desteklendiği için aslında bunu söylediği zaman batı ülkelerinde Almanya, Amerika, Kanada bunlar inanmıyor buna. Diyor ki yani: “Orayı aç biz bakalım.” Gidiyorlar Uygurların insan hakları kuruluşlarının raporlarına bakıyorlar ama sıkıntı olan şu niye Çin utanmadan, pişkin pişkin bunu konuşabiliyor. Uluslararası arenada Çin’i destekleyen devletlerin çoğu müslüman! Ben Amerika Dışişleri Bakanlığı’na gittim. Diyorum ki 2018 yılında yeni başlamış tüm bu işler sonra babamın meselesi, akrabalarımın meselesi, bildiklerim sınıf arkadaşlarımın kayboluşu ile ilgili gittim. Diyor ki: “Şuan biz Amerika olarak zorluk çekiyoruz diyor.” Neden? “Çünkü biz bu zulmün olduğunu biliyoruz.” Sonuçta onlar da insan ya! Konuştuğum zaman ağlayan milletvekilleri gördüm burada. Ne müslüman, ne Türk ama insanlık için ağlıyor. Diyor ki: “Bizim sıkıntımız biz Doğu Türkistan’da zulüm var diyoruz, Çin: “Zulüm yok, sen bizi kıskanıyorsun o yüzden böyle söylüyorsun, niye Pakistan, niye Suudi Arabistan öyle demiyor, niye Türkiye böyle demiyor. Bunlar müslüman, bunlar Türk. Aslında onlar sahip çıkması gerekirken, onlar demiyor da sen diyorsun çünkü sen bizi kıskanıyorsun. Bütün müslüman ülkeleri bizi destekliyor, sen bizi kıskandığın için böyle söylüyorsun, CIA’in yalanı diyor.” bugünlerde şu milyonlarca insan ölüyor ya orada bütün kendini müslüman diyen devletlerin bu kanda eli var!

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Bu sözünüz çok ağır bir söz. Bunu hisseden için çok ağır bir söz ve işin doğrusu maalesef gerçek böyle, realite böyle. İslam dünyası suskun! Türkiye Cumhuriyeti iktidarı suskun! Peki biz biliyorsunuz genel kurulda, Meclis’te bir milletvekili olarak partimin de desteklediği politikalarla Uygur Türkleri’ne yapılan haksızlığa isyan ediyoruz ama bu konuda güya hassasiyeti olan AK Parti, Mhp Cumhur İttifakı tek bir kelam söz söylemiyor. “Çin’e savaş mı açalım? Ne yapalım?” gibi pasif bir söylem içinde bulunuyor. Biz kendilerine geçen sene Sayın. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin Devleti ziyaretinde yapılan 50 Milyar $’lık Çin-Türkiye anlaşmasını hatırlatıyor ve suskunluğun nedeninin bu olduğunu söylüyoruz ve yine bu ziyarette planlanan Çin’de ki toplama kamplarının Türk iktidarı tarafından bir Yeziz ile denetlenmesi, gezilmesi olayının 15-16 aydır yapılmadığını söylüyoruz, bize tek kelime cevap veremiyorlar. Yine Sayın Bakan Berat Albayrak’ın Çin’den aldığı 3,6 Milyar $’lık kredi sonrası da bu suskunluğun devam ettiğini söylüyoruz. Maalesef tatminkar cevaplar alamıyoruz, hamaset dolu cevaplar alıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti iktidarının Cumhur İttifakı’nın politikalarını nasıl yorumluyorsunuz Kuzzat bey?

Kuzzat Altay : Hocam bir defa çok özür dileyerek babamdan aldığım karakter ile bir şey söylemek istiyorum. Orada gördüm ben “Çin’e karşı savaş mı açalım?” bence çok seviyesiz, çok ya… bir açıklama olmuş. Orada midem bulandı, Milliyetçi Hareket Partisi orada Türkçülük ile Türklük ile işte kurtlar ile işaretler ile parmak sallayarak oraya giriyor, bir dondurma açıyorsunuz dondurmacı diye isim koyuyorsunuz ben oraya gidince sizden kebap mı isteyeceğim? Madem dondurmacı koydunuz benim sizden dondurma beklentim olacak. Milliyetçi Hareket Partisi Türkçülük ile ben gittim Türkiye’ye 19 yaşında Türkiye’de iken kafama baktılar sen kafadan da şey varmış sen Türksün. Böyle insanlar, nerede bu Türklük? Biz Çin’limiyiz. Biz öz be öz Türküz. Orada parayı aldıktan sonra savaş mı açalım? Ben Amerika’da milletvekilleri Hristiyan,ateist milletvekilleri ile konuştum. Kimse bana Çin’e savaş mı açalım diye bir şey söylemedi. En azından insani bir kelime söyledi en azından dedi ki: “Ben bir bayan olarak, ben bir baba olarak babana üzülüyorum, özür dilerim. Keşke bir şey yapabilseydik.” Ya yapma da en azından bir şey söyle, en azından bir kelime söyle. Orada Çin’e karşı savaş mı açalım çok aşağılık bir kelime çok ya.. bir açıklama olmuş. Yani bütün Milliyetçi Hareket Partisi’nin tabanına söylüyorum onlara bakın, iki yüzlülüğünü görün, iki yüzlülük bu, munafıklık, orada Türkçülük satıyor ama Türkleri satıyor. Türkçülük satarak meclislerde koltuk kazanıyor, sonra Türkleri satıyor, bizi sattılar yani.

Gelelim para meselesine. Arakan’da bir kaç sene önce katliam oldu, ondan sonra ne oldu? İnsanlar gitti büyük devlet adamları gitti orada kucaklamalar, videolu müzikli şeyler, sonrasında oradan Allah’ın kılıcı yani böyle bir islam dünyasında ümmetin babası olarak insanlar çıktı oraya. Şimdi gelelim Doğu Türkistan’da Türk, Müslüman insanlar katliama uğrarken bir çıt yok. Bakıyorum hocam Myanmar haritada fındık kadar yeri yok. Demek fındık kadar devletler katliam yaparken orada aslan kesiliyorsunuz, Çin gibi devletler katliam yaparken hem de kat kat daha büyüğünü yaparken, hem de müslümanları katledirken, hem de Türkleri katlederken orada bir sesiniz çıkmıyor neden? Para aldığınız için! Ben Türk devletine, Türkiye’de ki vergi ödeyen bütün Türk vatandaşlarına teşekkür ediyorum, minnettarız neden biliyor musunuz? 50 binden fazla Doğu Türkistan’lı Türkiye’de yaşıyor, büyük bir kısmının ikameti var, orada bizi barındırıyorlar fakat şunu söylemek istiyorum, kimse babasının malından vermiyor. Orada devletin imkanları, milletin imkanları, Uygurlar ile paylaşıyor, Uygurlar teşekkür etmek istiyorsa, Uygurlar minnettar olmak istiyorsa önce Allah’a teşekkür etsin, Allah’a minnettar olsun sonra vergi ödeyen Türk milletine teşekkür etsinler. Ben bunu söylemek istiyorum çünkü babasından miras kalmış bir malı Uygurlar ile paylaştığı yok. Niye Uygurlar’a vatandaş veriliyor öbür taraftan Çin’e gönderiliyor. Ben çocukken bizim mahallede uyuşturucu satan Uygurlar vardı. Uyuşturucu satarak çok zengin oldular, sonra ne yaptılar? Herkes kaçıyor, uyuşturucu satan adamdan, sonra yaş belli bir yere geliyor, sonra uyuşturucu satarak kazandığı para ile hacca gidiyor ondan sonra hacı olarak geri dönüyor, sonra haramdan kazandığı para ile mescid yaptırıyor, şimdi bir taraftan Uygurlar’a vatandaşlık, ikamet veriliyor, seçilmiş insanlara Türkiye’ye çok fazla baş ağrısı getirmeyecek, Çin’e çok fazla karşı konuşmayacak insanlara vatandaşlık veriliyor öbür taraftan toplama merkezlerinde şuan Fransa’ya kaçan bir Uygur var beni aradı; yüzlerce Uygur gördüm dedi, geri gönderme merkezinde. Hapiste Uygurlar var. Şimdi Tacikistan üzerinden Uygurlar geri gönderiliyor. Benim gördüğüm şey şu; o benim küçükken gördüğüm uyuşturucu kaçakçılarının haramdan para kazanıp, biraz güzel şeylere para harcayarak, cami yaptırarak kendini aklamış gibi, gizlemiş gibi bir şey olarak görüyorum. Burada kesinlikle bu şeylerden tabana sesleniyorum, oradaki insanlara sesleniyorum, Uygurlar, Doğu Türkistan’lılar peynir ekmek gibi Çin’e geri gönderiliyorlar, onu bilsinler. Şuan Ak Parti Genel Başkanı olmuş, Dışişleri Bakanı olmuş, Başbakan olmuş Sayın Ahmet Davutoğlu sahneye çıktı dedi ki o adam arka cebinden konuşmaz muhtemelen bildiği çok önemli istihbaratı vardır sahneye çıktı ve : “ Doğu Türkistan’lı 50 bin kardeşimiz şuan Türkiye’de tehlikede.” Dedi. O yüzden korkumdan dolayı biraz daha fazla konuşuyorum çünkü eğer Sayın Ahmet Davutoğlu 50 bin Uygur tehlikede diyorsa Uygurlar Türkiye’de tehlikededir şuan.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : İktidarın Çin ile olan ekonomik çıkarsal ilişkilerinden dolayı bu duyarsızlığı olduğunu söylüyorsunuz ve Uygur Türkleri’nin geri gönderildiği, hem Türkiye’de hem dünyanın diğer ülkelerinde bu geri gönderme işlemleri yapılarak daha sonra Çin’de ki toplama kampları ve cezaevlerinde büyük mağduriyetler yaşatıldığını söylüyorsunuz, yine sizin söylediğiniz bir husus; son derece çarpıcı ve tüyler ürpertici Uygur çocuklarının o bulundukları kamplarda organlarının alınması ile ilgili bir şey söylediniz, bu gerçekten korkunç bir insanlık suçu bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?

Kuzzat Altay : Şimdi İngiltere’de Enver diye bir Uygur doktor var, Londra’da şuan. Eskiden bu insan Çin’de kendisi doktor oluyor, Çin Komünist Partisi’ne çalışıyor. Zamanında siyasi suçlular idam edilirken Çin’de ölmeyecek bir şekilde sıkıyormuş onlara, bu adamın vazifesi daha o insan bedeni sıcakken organları alarak nakletme işlemini o adam yapıyormuş zamanında bunları yapmış, adam pişmanmış, kendisi Uygur, Çin’ce eğitim görmüş, bildiğim kadarıyla kendisi Hristiyan dinine sahip, müslümanlık için söylemiyorum. Londra’da bu adam kaç kere konferans yaptı, dedi ki : “Şuan Uygurların organları çalınıyor.” Bana bir Çin’li kendisi istihbarat getirdi yani çok önemli bir Çin’li burada Amerika’da Çin’li Hristiyanların lideri, biliyorsunuz Çin’lilerin çok daha büyük özgürlükleri var Çin’de kendi Çin vatandaşı olduğu için bilemiyorlar, Hristiyan olsa bile gizli Hristiyan olabiliyor en azından öbürlerine inandığı hiçbir şey olmadığı için bu insanlar en azından diyor ki bunlar müslüman gariban insanlar, İsa gelseydi bunlara yardım ederdi en azından diye öyle düşünen Çin’liler de var. Bunların getirdiği istihbarata göre Uygurların organları, helal organ olarak satılıyormuş çünkü bazı müslüman ülkelerinde hangi millet olduğunu söylememe gerek yok hangisinin parası çoksa onlar gavur, yani “Kafirlerin ciğerleri onlara takılınca olmuyormuş.” Gidip Doğu Türkistan’dan Çin’lilerin Şanghay, Beijing gibi getirilen Uygurları tespit ettikten sonra müslüman olduğunu anladıktan sonra, ciğerleri, böbrekleri satıyorlar. Bu gerek Uygurlara özel bir şey değil, bu Çin Komünist Partisi’nin zamanında Falun Gong diye bir tarikatı var Çin tarikatı; bunlara yapılagelen bir alışkanlık. Dünyanın en büyük suç örgütü Çin Komünist Partisi’dir!

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Peki Kuzzat bey size bakıyorum, tişörtünüzü ters giymişsiniz bunun nedeni nedir? Bize açıklar mısınız?

Kuzzat Altay : Teşekkür ederim, unutmuşum bugün tişörtümü ters giydim hocam. Dün Tel Aviv’de değil Moskova’da değil, Washington’da değil, Londra’da değil, İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde hani müslümanların güya! Muhafazakar müslümanların yönettiği bir devlette Uygurlar sadece tişörtünün üzerine “Ailem nerede? Annem babam nerede?” diye bastırmış hocam. Ne bağırma var ne çağırma var. İstiklal Caddesi’nde yürüyorlar, orada polis durduruyor, bırakmıyorlar sonra diyor ki: “Tişörtünü bu üzerindeki mesajları ters giyeceksin.” Diyor. Bir insanda düşünce özgürlüğü olur. İstersem her tişörtü giyerim burada, bir eylem yapmadıktan sonra istediğim tişörtü giyerim. İstersem şeytanın kafasını koyar giyerim, bu bir fikir özgürlüğü Amerika’da yok ama Çin’de var. Orada var polis zorla tişörtünü ters giydirerek İstiklal Caddesi’nden kovuyorlar, bu bir defa bize bir mesajtır. Uygurlara devletin tutumunun bir mesajıdır. Yani devletin tutumunu uygulayarak bir yansımasıdır, bir tecellisidir, orada onu gördük. Uygurlar kovuldu İstiklal Caddesi’nden bizi düşünün bütün dünyadaki Uygurlar çok üzüldü. Bunu başka biri yapsa bu kadar üzülmezdi ama burada kendi akrabalarımız, kendi sevdiklerimiz Türkiye için canını vermek isteyen binlerce Uygur var buna rağmen onları kovuyor yani yarasının üzerine tuz serpiyorlar, yarasının üzerine tekme atıyorlar, bizim milyonlarca orada katledilen akrabalarımız üzerine yapılan bir hakarettir, zamanında biliyorsunuz Türk askerinin üzerine çuval geçirdiler, orada başına çuval geçirip geri bıraksaydı keşke, bende buna tepki göstererek 1 hafta boyunca tişörtümü ters giyeceğim burada sokaklarda yürüyeceğim, insanlar soracak “ Niye ters giydin?” ben diyeceğim ki : “Tel Aviv’den değil, Berlin’den, Moskova’dan değil, kendi akrabalarımız Türkiye’de sadece “Annem nerede?” tişörtünü giydiğimiz için ters çevirerek İstiklal Caddesi’nden kovdular.” Diyeceğim hocam.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu :Gerçekten Uygur Türkleri’nin kalbinin çok kırıldığını anlıyoruz, iktidar uygulamaları maalesef para endeksli, çıkar endeksli, eriyen tükenen Cumhur İttifakı, parasal çıkarlar için Çin devleti ile sıkı bir işbirliği içine girmiş durumda biz bunu Dışişleri Bakanlığı nezdindeki çalışmalar ile çok yakından takip ediyoruz. Dışişleri Bakanı’nın yüzüne de sordum bu soruları ama konuyu yakından takip eden birisi olarak kesinlikle tatminkar olmayan cevaplar verdiler ve sahada da siz İstanbul’un göbeğinde bir muhafazakar bir iktidarın yönetimindeki bir ülkenin en önemli kentinde “Annemi istiyorum, kardeşlerimi istiyorum.” Tişörtü taşıdığınız için maalesef tahkir edildiniz ve tişörtü ters çevirerek giymek zorunda kaldınız. Peki Kuzzat bey size son olarak bu durumdan nasıl bir çıkış sağlayabiliriz? Dünya Uygur Türkleri’nin halini görüyor gerçekten Avrupa ve Amerika’da önemli bir tepki olduğunu da görüyoruz insan hakları kuruluşlarının ve devletlerinde önemli beyanları oluyor, Çin Devleti aynı tavrı  sürdürmeye çalışıyor ama çok üzücü bir şekilde Uygur Türkleri hem asimile ediliyor hem katlediliyor, madden manen yok edilmeye tabi tutuluyor, insanlar toplama kamplarına atılıyor, 3 milyona yakın olduğu söyleniyor ki bunu kimse de net olarak bilmiyor çünkü resmi açıklamalar yok ve kapalı kutu bir ülke böyle gidiyor. Peki Kuzzat bey bunun sonu nereye varacak? Ne yapılmalı? Sizler,bizler tüm duyarlı insanlar ne yapmalıyız?

Kuzzat Altay : Twitter’da takipçilerim onlara da çok teşekkür ederim, şöyle söylüyor, diyor ki : “ Türklere anlatma diyor, zaten bir sürü mağduriyet var diyor, zaten paradan başka bir şey görmüyor.” Ben diyorum ki: “80 milyon insanın hepsi de mi kör olur, 80 milyonun hepsi de mi vicdansız olur, 80 milyon insanın hepsi de mi imansız olur!” zerre kadar iman, zerre kadar vicdan, zerre kadar akıl olan insanların hepsine buradan sesleniyorum,seslenmeye devam edeceğiz, bunların hakikati görmesini isteyeceğim. Milliyetçilik, Türkçülük taslayarak islamı satarak dinimizi, bugünlere gelenlerin gerçek yüzünü görmesini isteyeceğim, en azından Türkiye’de ufak da olsa bir demokrasi var, ufak da olsa bir seçim olacak orada, insanların vatandaşların kendi oylarını verdiği insanların mecliste kendisini temsil eden insanların namuslu insanları düşünün yani ben ona oy vermişim, meclise gidiyor, benim Türk akrabalarım, Müslüman akrabalarım o nasıl insanlık? Çin’de Doğu Türkistan’da tecavüze uğrarken, böbrekleri çalınırken, katledilirken, köle yapılırken orada ya… bir şekilde “Çin’e karşı savaş mı açalım?” diyen insanlara ben oy verilmesini istemem. Elinizi vicdanınıza koyun! Bu insanlara seslenmek istiyorum, önce farkındalık oluşturalım onu yapabiliriz. Şuan Huawei, Xiaomi gibi şirketler var. Huawei şirketi şuan bütün dünya tarafından tescillenmiş devletlerin alt yapısını ele geçirerek yani sadece devletin gizli arşivini değil, sadece devletin mahremini değil, milletin de vatandaşın da mahremini eline alıyorlar. Siz evde ne konuşuyorsunuz? Yani sizin telefonunuz, sizin kameranız, sizin mikrofonunuz her zaman açık evde konuştuğunuz her şeyi Huawei biliyor. Bu devletler tarafından tescil edilmiş bir şey. Çin’li Huawei Türkiye’de çatır çatır telefon satıyor. Huawei’yi Doğu Türkistan’da kanla üretilmiş Çin malı kardeş kanı diyorum, kanla üretilmiş ürünleri devlet alsın, oradaki satılmış siyasiler, münafıklar alsın ama siz bir vatandaş olarak vicdanınız ile hareket edin, Çin malı almayın mecbur kalmadıkça kesinlikle Çin malı almayın. Böyle yaptığınız zaman ne oluyor? Direkt Çin’e ticari baskı oluyor, Çin’i bugünlere getiren paradır. Parası ile dünyayı satın alıyor. Hani 3.5 Milyar aldı ya, 50 milyar $ aldı ya ondan sonra insan susuyor ya bunların hepsi para. Para müslüman devletleri Çin’de Birleşmiş Milletler’de Çin’e destek veriyor ya bunların hepsi para. Amerika’nın karnı tok, yani karnı tok memleketler aç olmadığı için Çin’e satılmıyor, özellikle Amerika’da diyorum. Siyasiler aç değil burada, gözü tok olduğu için onlara satıyorlar çoğunluğu onu demek istiyorum Türkiye’de ki kardeşlerimize Çin malı almayın. Bu alımlar 3.5 milyar, 50 milyar $ ne ise o para nereden geliyor biliyor musunuz? Uygurların kanından geliyor! Ciğer, böbrekleri satılmış, fabrikalarda köle olarak günde 18 saat çalıştırılmış, hatta Amerika’da gümrükte 800 ton saç bulundu, bayanların peruk olarak kullandığı gerçek insan saçı Doğu Türkistan’da Uygur hanımefendilerin başından zorla alınmış saçlar olduğu tespit edildi, böyle Uygurların kanını, saçını, böbreğini, zamanını, hayatını satarak kazandığı para ile Türkiye’ye rüşvet veriyor, Türkiye’de susuyor!

Yakın zamanlara kadar Türkiye gerek orta asya ülkelerine olsun, gerek Kazakistan, gerek Kırgızistan, gerek Tacikistan, gerek Özbekistan, Azerbaycan olsun, gerek ortadoğudaki memleketlere olsun, bir örnek duruş sergileyen bir devletti ama Türkiye şuan bir Türk olarak, bir Türk devleti olarak Uygurlara gözünü kapattığı için kalan memleketler de Çin’e destek veriyor. Aslında Türkiye doğru düzgün bir şey yapmasa bile, bir açıklama yapsa belki onbinlerce insanın hayatı kurtulacak ama onu bile yapmıyorlar.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Çok önemli bir şey söylüyorsunuz, Türkiye’nin konumunu söylüyorsunuz. Türkiye önemli bir medeniyet bakiyesi olan bir ülke ve insaflı, vicdanlı, bir tavır sergilese diğer islam ülkelerinin de tavrı değişir diyorsunuz ama ne yazık ki, bizim ülkemizdeki idarecilerin kriterleri para, menfaat ve çıkar biz de bunu çok iyi biliyoruz ama biz bunları ifşa edeceğiz. Sonuna kadar söyleyeceğiz. İster bize Türk iktidarı kızsın, ister Çin devleti yetkilileri kızsın biz bunları sonuna kadar söylemeye devam edeceğiz. Biz aynı zamanda tüm ırkçılığa ve bir ırkın diğer ırkı aşağı görmesine de karşı olan insanlar olarak, Kürtlerin uğradığı haksızlıklara karşı olan bir partinin mensubu olarak Türklerin uğradığı tüm haksızlıklara da kesinlikle karşı olan bir anlayış içindeyiz. Ne Kürt’ün, ne Türk’ün kesinlikle asimilasyona uğramasını kabul edemeyiz diyoruz bunu da sık sık mecliste vurguluyoruz, bizim için insanların kardeşliği, halkların kardeşliği son derece önemlidir, devletlerin asimilasyoncu politikaları kabul edemezdir ve ırkların halklarını yiyen politikaları kesinlikle kabul edilemezdir! Programımızı kapatırken son olarak Kuzzat bey siz Amerika’da bir sivil toplum çalışması içindesiniz, neler yapıyorsunuz? Bu konuda da izleyenlerimize bilgi verirmisiniz?

Kuzzat Altay : Şuan geçen 1.5 senedir burada biz Doğu Türkistan, Uygur yasa tasarısı vardı. Onun geçmesi için Çin çok milyarlarca $ harcıyor. Amerika devletine çok büyük baskılar yapıyor, tehdit ediyor. Böyle bir kanun tasarısının geçmesi bizim için çok önemli bir şey. Bunun üzerine çalıştık, lobicilik yaptık, gittik insanlara derdimizi anlattık. Lobicilik paralı olan bir şey değil, sadece gittik annem, babam, akrabam, kız erkek kardeşim bunları anlattık. Adamlar bunları dinleyerek bir kanun yasa tasarısı çıkardılar bunu geçirdiler. Bu yeryüzünde bir ilk. Bundan sonra bütün dünyanın bunu öğrenmesini istiyoruz.

Yeni bir yasa tasarısı var Amerika’da nedir bu? Çin’de köle işçilik ile üretilen bütün üretimin Amerika’ya gelmesini yasaklayacaklar! Nike,H&M, Zara olsun.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : İnsan haklarına aykırı bir şekilde üretimle imal edilen ürünleri blokaj yapılacak.

Kuzzat Altay : Aslında bu çok önemli bir şey çünkü bu dediğim gibi Çin biz hepimiz insanlarız 6 ay kira ödeyemediğimizi düşünün, 1 sene çocuklarımıza peynir ekmek yediremediğimizi düşünün bütün insanların canını sıkar ya da çok zor duruma bırakır Çin devleti de şuana kadar bu kadar zalim, gaddar olmasına rağmen niye ayakta kalabildi? Çünkü Çin Gayri Safi Milli Hasılası’nı hep 6.5 üzerinde tutabildi hocam, bu para kazandırarak yani millete özgürlüklerini elinden alıyor, gizliliği elinden alıyor ama Gayri Safi Milli Hasılası kendi halkına rüşvet olarak veriyor. Şimdiye kadar ayakta kalabildi, ama şuan Çin ekonomisi çok kötü biz Çin’e giden paraların, Çin’den kazandığı paraları hepsi birer şah damardır, bunları kese kese Çin’in ekenomisine bir darbe vurabilirsek orada Doğu Türkistan’da köle olarak çalıştırılan Uygurların çalıştırdığı ürettiği malları dünyaya satamıyorsa, Uygurları serbest bırakmak zorunda kalacak, orada özgür bırakmak zorunda kalacak çünkü ya Çin Sovyet birliği gibi yıkılacak ya da Doğu Türkistan’a daha fazla özgürlük gelecek. Bu yüzden şuan Amerika’da en büyük hizmetlerinden bir tanesi bu yasa tasarısı geçmesi çünkü Çin’de üretilen malların çoğunu Amerika satın alıyor eğer Amerika böyle bir şey yaparsa muhtemelen başka memleketlerde bunun arkasından gelir. Umarız Türk devleti yapmasa bile Türk milleti kendi vicdanını yani tatmin edici bir şekilde Çin malı almaz çünkü orada gördüğünüz her Çin malında ben kan görmenizi istiyorum.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Her Çin malında Uygur Türkü’nün kanı var diyorsunuz. Değerli izleyenler bu akşam çok önemli bir konuyu gündem ettik. Aslında saatlerce, günlerce konuşulacak bir konu çünkü Uygur Türkleri’nin içi yanıyor, yürekleri sızlıyor. Çok büyük acılar çekiyorlar ben onları çok yakinen biliyorum. İnsanın annesinin, babasının nerede olduğunun bilinmemesi, annesine, babasına, kardeşlerine zulmedildiğini bilmesi, halkına asimile edildiğini bilmesi ve bu konuda yeterli gayreti gösteremediğini bilmesi, güçsüz olduğunu bilmesi ve zulmeden bir iktidara karşı önemli bir gayret içinde bulunması son derece önemli.

Biz programımızı burada bitiriyoruz, son olarak söylemek istediğiniz cümleler varsa onları alalım ve bugünkü programımızı bitirelim ama biz bu söylediklerinizi çok önemli buluyoruz, bilahare tekrar konuyu yoğun bir şekilde gündem edeceğiz, son sözlerimiz sizin Kuzzat bey buyrun.

Kuzzat Altay : Dediğim gibi Uygurlara ses verilmiyor. ATV, Show Tv Çin’liler ve Doğu Perinçek’in orada yalan üretmesine sahne hazırlıyorlar, orada tellallık yapıyorlar, orada meddahlık yapıyorlar biz Uygurlara ses verilmiyor. Bize böyle bir fırsat tanıdığınız için size teşekkür ederim.

Size, sizin doğup büyüten anne babanıza ve de size oy veren bütün herkese teşekkür ederim, yani öyle bir helal oy vermiş ki her bir oy helali hoş olsun. İnşallah sizin çok daha güçlenmenizi isteriz çünkü hakkını veriyorsunuz işinizin. Size oy veren, size güvenen insanları önce kandırıp oylarını aldıktan sonra arkadan vurmuyorsunuz, satmıyorsunuz, satılmıyorsunuz. Helal olsun! Teşekkür ederim.

Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu : Sağolun, biz de teşekkür ederiz. Bu akşam Türkiye’nin Mardin ilinden Amerika Birleşik Devletleri Virginia Eyaleti’nden DC Washington’a yakın bir yerleşim yerindeki Uygur Amerikan Derneği Başkanı Sayın Kuzzat Altay bey ile konuştuk. Çok önemli bir konuşma oldu. Bizim bildiğimiz, okuduğumuz raporlardaki hususları çok can yakıcı gerçekler ile realiteler ile gösterdi, vurguladı, kendisine çok teşekkür ediyoruz, biz Uygur Türkleri meselesini yakından takip edeceğiz, dediğim gibi Türkiye’de Kürtlere yapılan haksızlıklara ne kadar karşıysam, Çin’de Uygur Türkleri’ne yapılan haksızlıklara o kadar karşıyım. Yıllardır da bunu söylüyorum, biz insanız, biz müslümanız, bizim çok önemli hassasiyetlerimiz var, zulme hiçbir zaman için taraftar olmayız ve zulme karşı ne pahasına olursa olsun gayret ederiz.

Değerli izleyenler ÖFG TV programımızı burada bitiriyoruz, bu akşam konuğumuz Sayın Kuzzat Altay’dı ve çok önemli bilgiler, çok çarpıcı belgeler, bilgiler ile bizi aydınlattı kendisine çok teşekkür ediyoruz. Haftaya Salı günü saat 21:00’de ÖFG TV’de buluşmak üzere hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Yorumlar