02 Temmuz 2019

TBMM Göc ve uyum alt komisyonu olarak Uluslararası iş gücü genel müdürü Saadettin Akyıl’ı dinledik. Mültecilere sunulan istihdam hizmetlerini anlattı. Kayıt dışı kaçak göçmen iscileri ve yasadıkları kazalar hakkında ona sorular sordum Bakanlığın cevaplamaktan çekindiği sorulardı

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Şöyle: Bizim, biliyorsunuz, yerli sosyal güvenlik sisteminde de bunların hepsi isteğe bağlı yani o da bizim yerliyle aynı statüye tabi. Diğerinde nasıl iş sözleşmesi istiyorsak bizim şu anda tarımda da isteğe bağlı.

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) – Afganlar için de mi geçerli bu?

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Hepsi için aynı yani bizim Türk sosyal güvenlik sistemine tabi.

BAŞKAN – Sosyal güvencesiz olması kanuni bir durum mu?

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Yerliler de öyle çalışıyor zaten.

BAŞKAN – Kanuni bir durum mu?

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Tabii ki.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Fabrikalarda?

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Fabrikalarda iş sözleşmesi istiyoruz normal, işveren ile yerlide istediğimiz gibi aynı.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Tamam. İşveren sigorta ücreti gibi bir şey ödüyor mu?

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Ödüyor tabii.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Ne kadar yani onlar…

ULUSARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AYKIL – Sigorta primi, işte, asgari ücret veriyorsa aynı normal işverene maliyetini orada da ödüyor, yerliyle aynı, hiçbir farkı yok.

*****************

BAŞKAN – Netice itibarıyla, burada tabii, biraz yine geç davrandık ama 2016’dan sonra yine hızlandık bu süreçte. Şimdi doğru bir çalışma yapılıyor, denklikler veriliyor -gerekirse imtihan gerekirse staj- daha sonra bunlar Türk hastanelerinde değil, Suriyelilere hizmet veren sağlık merkezleri var -yani kendi hastanelerimizde yığılma olmasın diye bir ara basamak oluşturuldu – oralarda çalıştırılıyor. Çalıştırılmasının bir faydası oluyor; tabii, dil sorunu olmuyor Suriyelilerle ilgili. Ama tabii, yalnızca doktorlar değil; mühendisler var, öğretmenler var, akademik personel var. Hakikaten, Suriye’den yalnızca fakirler Türkiye’ye gelmedi, böyle bir algı var. Topyekûn, kitlesel bir göç var, içinde de entelektüel birikimi çok yüksek olan veya ekonomik birikimi çok yüksek olan insanlar da geldi. Komisyonla geçen yıl Maraş’a gitmiştik,

arkadaşlar var mıydı bilmiyorum, Maraş’a gittiğimizde Halep’teki bir tüccar, tekstilci Türkiye’ye gelmek zorunda kalmış, kendisi daha önce Orta Doğu Konfeksiyoncular Federasyonu Başkanıymış. Netice itibarıyla, rejim ona baskı yapmış, “Baskı yapınca bütün fabrikalarımı orada bıraktım, Türkiye’ye kaçtım.” diyor. Türkiye’ye gelmişler, ellerindeki birikim le tekrar Maraş’ta fabrika kurmuşlar, yaklaşık olarak 700 kişi istihdam ediyorlar, yüzde 80’i de Türk bunların ve dünyanın birçok yerine tekstil üretiyorlar, Maraş’ın da en çok ihracat yapan 3’üncü firması hâline gelmişler, Maraş ihracatta iyi. Onlar şunu söylediler: “Biz aslında gelirken fabrikamızı getiremedik ama pazarımızı getirdik Türkiye’ye. Kendi pazarlarımızı getirdik, birikimimizi getirdik.” Bakıyorum, ister istemez böyle potansiyel de buraya geliyor. Bence İş Gücü Genel Müdürlüğünün onların önünü açma anlamında da önemli görevleri olduğunu düşünüyorum. Sayın Vekilim, uzattık, buyurun.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Estağfurullah. O zaman, doktor arkadaşlar sanırım çok fazla bir fark etmiyor yani Türkiye’deki doktorlar ile Suriye’den gelen dok torlar arasındaki dengesizlik yok gibi, anladığım kadarıyla. Siz de onların değerlendirilmesi ve YÖK’ten şey alması anlamında, biraz da gecikme oldu diye düşünüyorsunuz değil mi?

BAŞKAN – Biraz yavaş gidiyor, ben öyle düşünüyorum. Gecikme oldu, benim fikrim o.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Genel Müdürüm, hoş geldiniz. Yalnız, tabii, sizin verdiğiniz rakamlara göre, Sayın Başkanımızın da vurguladığı gibi, anladığım kadarıyla 800 bine yakın çalışan kişi var ve çalışma izni alan 82 bin. Tabii, bu, büyük vahameti gösteriyor, kamuoyuna yansıyan önemli iş kazalarıyla ilgili problemleri de gösteriyor. Ben Kocaeli Milletvekiliyim ve ramazan ayının ilk günü Kocaeli’de bir fabrika yandı biliyorsunuz, Akpınar Tekstil; 3’ü Suriyeli, 1’i Afgan 4 kişi öldü, 5 yaralı var. Ardından, bir beş on gün sonra İstanbul’da Beylikdüzü’nde bir fabrika yandı, yine 4 Suriyeli öldü. Anlaşılan, bu böyle devam edecek. Burada büyük bir sıkıntı var, çalışma izinleri konusunda çok büyük bir uçurum var. İş güvenliği, işçi sağlığı konusunda oldukça önemli bir sıkıntı var. Bir ay geçti -bakın, bölge milletvekiliyim ve yakından takip ettim- valilik bir aydır açıklama yapmıyor, Bakanlık bir aydır açıklama yapmıyor. Soru önergesiyle de sordum, hâlen Bakanlığınızdan cevap da alamadım. Ki şilerin ismi bile açıklanmadı. Sonunda biz gazeteciler vasıtasıyla ulaştık ki birisi de çocuk, 16 yaşında bir genç kız, Suriyeli, kömür olmuş cesetleri, yanarak ölmüşler. Çünkü sanırım fabrikanın da yangın tertibatı konusunda şeyi yok, ruhsata falan Kocael i Sanayi Odasında rastlamadım. Hem iş güvenliği anlamında büyük skandal var ortada hem kaçak göçmen işçileri çalıştırma anlamında hem de çocuk işçi çalıştırma anlamında çok büyük bir sıkıntı görünüyor. Ardından da İstanbul’dan bu haber geldi. Şimdi, tabii, ben artık bunlara çok fazla bir yorum getiremiyorum, tablo ortada. Bir ay geçmiş, biz ölen kişilerin, ismi saklanan kişilerin isimlerini gazeteciler marifetiyle öğreniyoruz; birkaç gün önce öğrendim sonunda, vali bey, sağ olsun, bir aydır açıklama yapmıyo r. Bakanlıktan da bir aydır soru önergemize cevap alamıyoruz. Yani bu vahim tabloyu nasıl açıklayacaksınız, nereye gidiyor bu insanların durumu, merak ediyorum.

ULUSLARARASI İŞGÜCÜ GENEL MÜDÜRÜ SADETTİN AKYIL – Evet, tabii ki biz de tekrar, daha önce söylediğim gibi, bütün çalışma izinlerinin kolaylaştırılması için her türlü gerekli olan tespitlerimizdeki zorlukların hepsini düzelttik hakikaten. Şimdi, meslek kuruluşlarıyla yaklaşık bir senedir çalışma yapıyoruz. Hatta İstanbul’da diyelim tekstil, Konya’da ayakkabı, onların üzerinden oralara ofisler açarak hem bilgilendirme yapıyoruz hem de gerekirse başvurularını oradan almaya çalışıyoruz. Ama, tabii, iş gücü piyasasındaki durum sadece Suriyeliler açısından değil yani genel anlamda da hep bütün yansımalar bu tarafa da yansıyor. Ama şundan emin olun hakikaten: Broşürler, bilgilendirme toplantıları, gerekli, tespit ettiğimiz yerde yerine gidip girişimler yani işveren bazında bile, bunların hepsini yapıyoruz. Ama, tabii, kayıt dışılığın durumu genelde belli zaten. Ama sadece bu değil, biz şimdiden sonra bunların hepsini kayıtlı hâle getireceğiz diye uğraşıyoruz, hakikaten öyle, Başkanımızın da söylediği gibi. Ama, bakın, burada önemli bir durum var; biz özellikle 2015, 2016 yılından sonra yasal düzenlemeleri ya ptık. Ama geçtiğimiz o süreç yani benim kriz yönetimi dediğim süreç, hakikaten bu sürecin devamında etkili olan çok büyük bir süreç. Neden? Çünkü uzun süre dünyanın bütün ülkesinde herkeste olduğu gibi bizim yaklaşımımız da öyleydi. “Ya, bunlar üç ay sonra geri dönecekler, altı ay sonra geri dönecekler.” derken olmadı ama en son 2015 yılında hakikaten hepsini yaptık ama süreç zor yönetilen bir süreç Sayın Vekilim.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Genel Müdürüm, bakın ama burada şöyle bir tablo çıkıyor: Yani açık açık bunu konuşmak zorundayız çünkü karşımızda kömürleşmiş cesetler var yani bunlar vicdani bir sorumluluk. Şimdi, görünen o ki ekonomik kriz de olduğu için, sektörlerde kriz olduğu için iktidar işvereni çok zorlamıyor, işveren sigortasız iş çi alıyor, bir kısmı da kaçak göçmen işçi ve ucuz iş gücü sağlıyor ve bu bir kısır döngü şeklinde devam ediyor. Gereken kontroller belli ki yapılmıyor, Akpınar Tekstilde bayramın ilk günü bu insanlar niye çalışıyorlar, bir soru işareti ve beş on gün sonra İstanbul’da başka bir fabrika, koca fabrika kül oluyor, yine 4 kişi ölüyor yani âdeta ilahî bir uyarı da var. Yani “Siz önlemi almıyorsunuz, bakın, bunlar devam ediyor.” deniliyor açıkçası. Hem dünyevi hem uhrevi açıdan çok net bir tablo ben görüyorum. Bu bir kısır döngü şeklinde devam ediyor, açık bir gerçek. İktidar da hani, evet, fabrika sahipleri, işveren çok kötü durumda, biliyoruz ve belli ki göz yumuyor Suriyeli işçi çalıştırmaya. Ben işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda bir alt komisyon İnsan Hakl arı Komisyonunda kurulması gerektiğini söyledim -Türkiye Avrupa’da maalesef en kötü durumda- maalesef kurulamadı Sayın Başkanlığımız izin vermedi ama iş cinayetleri devam ediyor son derece yoğun bir hızla devam ediyor ve tablo açıkçası çok vahim bir şeyi gösteriyor. Belli ki yeni ölümler, kavrularak, yanarak ölen kişiler gelecek, hani müneccim olmaya gerek yok.

BAŞKAN – Sayın Vekilim, tabii, şöyle bir şey söyleyeyim ekleme olarak: “Kayıt dışı çalışmaya Hükûmet göz yumuyor.” gibi bir şey söylediniz de kayıt dışı çalışmadan kurumsal firmalar ciddi şekilde zarar görüyorlar, aslında iş dünyası da kayıt dışı çalışmayı istemiyor çünkü kurumsal firmalar ile kurumsal olmayan firmalar arasında bir rekabet sorunu ortaya çıkıyor. Kurumsal olmayan firmalar, ayakkabı sektörü şimdi mesela, kayıt dışı işçi çalıştırabiliyor, çalıştırdığı zaman maliyetler çok aşağı çekiliyor, bu kez kurumsal firmalar kayıt dışı çalıştırmadıkları için rekabet edemiyorlar. Aslında sektörün de iş dünyasının da böyle bir talebi var. Ama, tabii, zorluklar, vesaireler bunu itiyor. Tabii, aslolan bunların tamamının kayıt içine alınması. Hakikaten büyük bir firmaların böyle bir şeyi var. Diyorlar ki büyük firmalar: “Bizim kişi bile çalıştırma şansı yok.”

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Ama büyük firma, küçük firma değil de… BAŞKAN – Yani kurumsal açıdan değerlendirmek istiyorum.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Kamu gücü insanların hayatını korumak… Tabii, tabii, şey olarak ben şeyi gördüm hani özellikle sığınmacıların çalıştıkları sektörlerin, fabrikaların orta ve alt büyüklükteki, ölçekteki işletmeler olduğunu gördüm sahada. Büyük işletmeler yapmıyor. Büyük işletmeler aslında “Hakikaten herkesi kayıt içine alın çünkü biz rekabet edemiyoruz.” diyorlar. Öyle bir şey var tabii ama şu bir gerçeği ortaya çıkarıyor…

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Ama bu iki büyük fabrikada bu yangınlar oldu.

BAŞKAN – Ondan önce de oldu, Bursa’da da oldu, Ankara’da da oldu, oluyor, tabii sizin gözlemleriniz de o. Tabii, bunlar oluyor, olmaması gerekiyor. Yani bizim aslında mutlaka kayıt içilik oranını hızlı bir şekilde yükseltmemiz gerekiyor. Kayıt içilik oranını yükseltirken, bunu anlıyorum, Hükûmet olarak da bizim yani iktidar olarak da sıkıntılarımız var. Kayıt içine aldığımız her yabancı veya her sığınmacı bizim için şöyle bir handikap ortaya çıkartıyor, diyorlar ki: “Türkiye’de yeteri kadar işsizlik var, yeteri kadar işsiz genç varken siz bunları niye aldınız?” Ama işte dediğim gibi, doğru yetenek analizleri yaparak bizim bunları yapmamız lazım. Ben Antalyalıyım, Antalya’da tarım sektöründe herkesle, istisnasız ziraat odası başkanlarının hepsiyle görüştüm ben. Dedim ki Suriyelilerle ilgili durumunuz nedir? Hiçbirinin şikâyeti yok. Deniliyor ki: “Suriyeli işçiler olmasaydı, domatesi toplatacak kimse bulamazdık.” Bakın, bu kadar net söylüyorlar. Biz şimdi, Bursa’ya gittik Komisyon olarak, siz de mi vardınız, bilmiyorum.

MELHA AKYOL (Yalova) – Ben de vardım.

BAŞKAN – orada da söylediler: “Şeftaliyi bu yıl Suriyeliler olmasaydı toplatamazdık.” dediler. Aslında bazı sektörlerde hakikaten talep var. Yani bizim görevimiz bu talep olan sektörler ile iş gücünü yan yana getirmek, doğru sektörlere kanalize etmek, bir de ilk başta söyledik ya, beyin göçü var ortada

ya da ekonomik bir potansiyel var, onları da doğru değerlendirmemiz gerekiyor hani Suriye’den gelip… Bunları yapabilsek aslında yani göçün olumlu katkısını da ortaya koymuş olabileceğiz diye düşünüyorum. Ama görüyorum ki bir hareket var, bir yol haritası çıkarılıyor. Türkiye’nin “Kriz yönetiminden göç yönetimine geçiyoruz.” demesi bile bence büyük bir adımdır. Almanya 1950’de kabul etmeye başlamış ama Almanya’ya gidip ben bürokratken incelemelerde bulundum, Almanlara dedim ki en büyük yanlışınız neydi yani bu kadar süreç içerisinde? Bize öyle bir şey söyle yin ki biz de onu yapmayalım. Doğrular çoktur yani şey olarak. Dediler ki: Bize gelen herkesi, bunları “On yıl sonra geri dönecekler, maksimum on yıl Almanya’da çalışacaklar.” öngörüsüyle değerlendirdik ama yetmiş yıl geçti, gitme ihtimalleri yok, bunu gördük. Bunu biz 2005 yılında gördük, 2002 yılında gördük, ondan sonra Göç Uyum Bakanlığı vesaire oluşturduk dedik. Bizim bu süreci bu kadar geç görmememiz gerekiyor. Yani biz artık hızlı bir şekilde gördük, bence doğru bir şekilde değerlendirelim ama bizim d e handikabımız; tabii, kamuoyunda ciddi bir tepki var. Aldığımız her iş gücü, kazandırdığımız her iş gücü siyasi bir tepki olarak yansıyor. Ben en başta söyledim, bakın, ben genel olarak siyasal partiler için genelde iyi şeyler söylüyorum, bu konuda hakikaten hem programlara baktım hem CHP’nin programına baktım hem MHP’nin söylemlerine bakıyorum, hem HDP’nin söylemlerine, sorun yok ama onun dışındaki partide bir sorun var yani bu işe bakışta. Hakikaten hem CHP’nin ortaya koyduğu rapor, siz de okumuşsunuzdur… Bu konuda çok olumlu yaklaşım var. Diyor ki: “Sığınmacılar, netice itibarıyla -en başta dediğim gibi- bir zorunluluktan gelmiştir. Mümkün olduğunca bunları entegre edelim, uyum sağlamaları için adım atalım.” Bu kadar insan gelmiş. Bunların çalışmadan yaşama şansı var mı? Biz bunların tamamına çalışmayı yasaklarsak ne olur? Başka sorunlar ortaya çıkar. Bizim hedefimiz, bunların doğru sektörlerde çalışmasını sağlamak ama mutlaka devlet sistemi içerisinde ve kayıt içinde çalışmasını sağlamak olmalıdır diye düşünüyorum.

***********************

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, son olarak söyleyin, ben de kapatayım.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Ben iş cinayetleriyle ilgili sorumuzun cevabını Bakanlıktan beklediğimi söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Biz şunu isteyelim: Şu ana kadar kaç Suriyeli iş kazalarında hayatını kaybetti?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sırf “Suriyeli” demeyelim yani genel olarak “diğer ülkelerden göç edenler” diyelim.

BAŞKAN – Yabancı, yabancı, şeyine göre, son beş yılda mesela kaç kişi hayatını kaybetti? Bununla ilgili bir bilgi istiyoruz sizden.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Evet, zaten onu sormuştum.

BAŞKAN – Uyruklarına göre, duruma göre bilgi verirseniz memnun oluruz; bunu da görmüş olalım netice itibarıyla. Teşekkür ediyorum bilgilendirmeniz için ama istihdam piyasasına yabancıların erişimi konusu çok önemli bir konu, hem yabancının uyumu açısından -yabancı demeyelim, göçmenin uyumu açısından- çok önemli konu hem de yerli halkın göçmenlere bakışı açısından çok önemli bir konu. Evet, göçmenlerin tamamının iş gücü piyasasının dışında kalması gibi bir durum söz konusu olamaz. Göçmenlerin doğru piyasalara, doğru sektörlere yönlendirilmesi önemli; bunu başarabildiğimiz oranda uyum gerçekleşecektir diye düşünüyorum. Hepinize teşekkür ediyoruz, Bakanlığınıza teşekkür ediyoruz. Sizlere de teşekkür ederiz.

Yorumlar