3 Aralık 2023

Kızıl Bayrak

Gergerlioğlu faşist partinin şefine yanıt verince, Devlet Bahçeli’yi savunmak için mafya babası Çakıcı devreye girdi. Çakıcı’nın “lekelenmesini önleme ihtiyacı” hasıl olunca da sarayın savcısı devreye girdi.

HEDEP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu faşist mafya babası Alaattin Çakıcı sosyal medya hesabından tehdit etmişti. Bunun üzerine Gergerlioğlu, ‘sesli ve yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlarından işlem yapılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunu ele alan savcılık kısa sürede takipsizlik kararı verdi. Kararın gerekçesi saray rejiminin aparatı haline getirilen yargının “nişanesi” sayılacak cinsten: mafya babası Çakıcı’nın “lekelenmeme hakkını korumak.”

Çakıcı’nın yazdıklarını sıradan biri yazsaydı, en fazla “haddini bil” denir hakaret davası açılırdı. Ancak bozuk bir Türkçe ile faşist bir mafya babası söylediğinde bunun küstahça bir tehdit olduğunu kanıtlamaya gerek kalmaz:

“… densiz herif aklını başına al sakın bir daha boyundan büyük laflar etme sen ve senin gibilerde yüreği olmayan kandilin meclisteki kudurmuş çakalları…”

Sarayın savcısı bunları yazan kişinin “lekelenmeme hakkını” savunurken, ifadelerin tehdit niteliği taşımadığını söylüyor. İfadeler tehdit niteliği taşımasaydı, savcı soruşturmaya yer yok deyip kapatabilirdi.

Ancak Çakıcı’nın “lekelenmeme hakkını” korumakla gerekçelendirilen takipsizlik kararı, devletin çeteleştiğinin itirafından başka bir şey değil. Çeteleşen devletin savcısı, bir mafya babasının “lekelenmesine” tahammül edemiyor. Belli ki çete başının lekelenmesi çeteleşmiş devletin de lekelenmesi olarak algılanıyor.

***

Gelinen aşamada yazılı yasalar çerçevesinde yargıda hak-hukuk aramak, en hafif deyimle safdillik olur. Çünkü artık “çete devletinin hukuku” pervasızca uygulanıyor. Savcı takipsizlik kararını tek başına vermiş olsa bile, sonuçta o, çete devletinin hukukunu icra ediyor. Verdiği karar hukuka uygun olmasa da çete devletinin kanunlarına tamamen uygundur.

Çete devletine karşı emekçilerin hukuku da fiili meşru mücadeleyle yaşam buluyor. Ola ki mahkeme yazılı yasalara göre karar verirse, saldırının karşısında fiili meşru mücadele yoksa, karar yok hükmünde görülüp saldırı devam ettiriliyor. Nitekim pek çok yağma, talan ve çevre katliamı yargı kararlarına rağmen gerçekleştirilmiştir. 

Çakıcı’nın Gergerlioğlu’nu tehdidi tekil bir olay değil. Can Atalay’a ilişkin AYM’nin ender de olsa yazılı yasaya uygun karar vermesinden kaynaklı Devlet Bahçeli AYM’yi hedefe çakarken, Gergerlioğlu için AYM’nin verdiği hak ihlali kararını da hatırlattı. Gergerlioğlu faşist partinin şefine yanıt verince, Devlet Bahçeli’yi savunmak için mafya babası Çakıcı devreye girdi. Çakıcı’nın “lekelenmesini önleme ihtiyacı” hasıl olunca da sarayın savcısı devreye girdi.

Çete devletinin kanunları artık böyle işliyor. Rejimin dayattığı bu “zorbalık hukuku”na karşı olanlar da artık emekçilerin hukukuna göre davranmalı, hak ve özgürlükler için fiili-meşru mücadeleyi büyütmelidir.

H. Ortakçı

Yorumlar