2008-08-11 00:00:00

ERGENEKON’CULARA  KANANLAR  UYANMALIDIR

 

Türkiye  hızla  gelişmek  zorunda. Ona giydirilmeye  çalışılan  dar  giysileri  kabul  edecek  bir  halde  değil  artık

 

Gazetelerden  her  geçen  gün  dökülen  dehşet verici  haberler   Türkiye2nin  nasıl  bir  felaketin  eşiğinden  döndüğünü  gösteriyor  bizlere. Ülkeyi   çağın  gerisine  atmaya  çalışan bir  zihniyet  ile  karşı  karşıya  imişiz.Demokrasiyi  diktatörlüğe  dönüştürmeye  çalışanların  yaptıkları binlerce  sayfalık  iddianamenin  arasından  dökülmeye  başlandı.Yaygın bir  şekilde  fişlenen  kişi  ve  kuruluşların  listesi  Ergenekoncularda  imiş.Deşifre olan  telefon  konuşmaları ile tam  Ergenekon çetecisi   prototipi oluşturan  bir  kişi  var. Emekli albay  Fikri  Karadağ. Savcı  Öz’e  yazdığı  mektupta  onu  cehennemde  gördüğünü ve bu  işlerden vazgeçmesini  öğütleyen  bir  kişi. Konuşturmaları ortaya çıktıkça  çetecilerin  genel ruh hali ortaya  çıkıyor. Emekli  albay  Fikri  Karadağ  “Ülkede  13.500 vatan  haini  var”  derken  arkadaşlarına silah  üzerine   elleri  koydurup  ölme  ve  öldürme  yeminleri    ettiriyordu. Bir  değişik  versiyonunu  ise  Kemal Alemdaroğlu’nun  yardımcısı  Nur Serter gösteriyormuş. Başörtüsüne   alerjik  Serter,   memleketin  durumunu sormak  için  Atatürk’ün  ruhunu çağırma seansları  düzenliyormuş.

 

Şener  Eruygur’un  kurdurmuş  olduğu  Cumhuriyet  çalışma  grubu  illegal  bir  şekilde  fişlemeye  katılan  bir  başka  gruptu. Örnek’în    günlüklerinde  “darbe  için  en  çok  sabırsızlanan,  güvenilmez   kişi”  olarak  resmedilen  Eruygur    meğerse  darbe    altyapısı  için  uğraşlarına    halen  devam  ediyormuş. Eruygur’dan  ilham  alan  Veli   Küçük’ün  ise  Cumhuriyet  muhafızları  adlı  hareket  kabiliyeti  yüksek  elit bir   savaşçı  kitlesi  oluşturmaya çalıştığı  iddianameden    anlaşılıyor. Aslında  Ergenekoncuların  sürekli birbirlerinin arkasından  konuştukları  birbirlerinin  kuyusunu kazdığı da ortaya  çıkıyor. Darbe  gönüllüleri  o  kadar  tahrik  ve  teşvik  edilmiş ki 2004’de maddi  açıdan  zor  duruma  düşen   Cem  Uzan’ın     tutuklamalardan  1 gün önce  Moskova’ya  kaçan   Tuğgeneral  Levent  Ersöz’e  “Paşam paletleri bir çalıştırsanız aslında.”   dediğini  Ergenekon iddianamesinden  öğreniyoruz. Bilindiği  üzere  Levent  Ersöz  ADD  Başkanı  Şener  Eruygur’un  emekli  olmadan önceki  Jandarma  genel komutanlığındaki   istihbarat  daire  başkanı  idi. Tuğgeneral  Ersöz  Güneydoğu’daki  bir çok  fail’i  meçhul  cinayet  ile  birlikte  adı  anılan  kişi  idi. Şu anda izini kaybettirmiş  durumda.

 

Ergenekon  memleketin başına  neden  bu  kadar  büyük  bir  musibet  haline  geldi? Çatlı  vb.  örneklerle  hukuk  dışına çıkmanın    sonucu  Ergenekon’un  yasal  kılıfı  hazırlanmıştı. Biraz da  kendi  menfaatlerine  çalışmayı  düşünen    cinayet  işlemiş  devlet  görevlileri  birbirine  geçmiş  kirli  ilişkiler  yumağının  meşruiyetini  hazırlayanlar  oldu. Sonrakiler  açılan   bu yoldan  yürüdüler.

 

Ergenekon  iddianamesi  açıklanmadan önce  “bu  iddianame  niye açıklanmıyor? diyenler  iddianame  açıklanıp  gerçekten  çok  girift  ve  yakın  tarihimizin   aydınlatılamamış  cinayet,  katliam  vb.  olayları  aydınlattığını  görmeye  başladı. Şehit  edebiyatı  yapanların   deşifre  olan  halleri  ile   kapalı  kapılar  ardında  sarfettikleri    cümleleriyle       hiç te samimi  olmadıklarını  herkes  gördü artık. 28  Şubat   antidemokratik darbe  ortamlarından nemalanan  kişilerin  ulusalcı söylemlerinde de   samimi  olmadıkları  daha  sonra ortaya  çıkıyordu.”Ülke  yabancılara  satılıyor”  diyenler   yabancılara  toprak  satışında  önemli  roller  oynuyorlardı. Komisyonculuk  yapan  Veli  Küçük’ün  önemli oranda  yabancılara  arsa  satışı  gerçekleştirdiğini  daha  sonra  öğreniyorduk. Ergenekon Terör Örgütü Zanlısı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün evinden çıkan belgeler Öztürk'ün, C-130 uçaklarının modernizasyonuna talip olan, İsrail merkezli savunma sanayisi şirketi Elbit Systems Ltd.'nin aracılığını yaptığını gösteriyor. Ergenekon  sanıklarının  dinleme  ile  tespit  edilmiş  olan  dehşet  verici  telefon  konuşmaları   hem  samimiyetsizliklerini  hem de  halktan  kopukluklarını gösteriyor. Ağza  alınmayacak  küfürlerin  edildiği  bu  telefon  konuşmaları    darbeseverlerin  ruh  halini  ve niye  dikiş  tutturamadıklarının  bir  işareti  oluyordu. Öldürülen   Hablemitoğlu’nun  eşi  Ergenekon  iddianamesinin  açıklanması   ve  cinayeti  işlediğini  itiraf  edip  cinayeti  saniyesi  saniyesine  anlatan  Ergenekoncuların  tetikçisi  Durmuş  Anuçin’in  ifadelerinden  sonra ADD  yönetim  kurulundan  istifa  ediyordu. Büyük  hayal  kırıklığı  yaşayan  bayan  Hablemitoğlu  kimseye  açıklama  yapmıyor,  konuşmuyor. Uğur  Mumcu’nun  eşi  ise  Ergenekon  iddianamesinden  sonra  verdiği  bazı  demeçlerde  kocasına  ölmeden  ince  bazı  önemli  kuruluşların  kendisine  suikast  düzenlenebileceği  yönünde  beyanlarını  hatırlamaya  başladı. Uğur  Mumcu’nun  kirli  ilişkileri  öğrenmesinden  sonra   öldürüldüğünü   anlamayanımız  yok. Ergenekon  iddianamesi  açıklandıktan  sonra  gazeteci  Şamil  Tayyar’a  üstü  kapalı  bir  şekilde eski  düşüncelerinden  ve  yaptıklarından pişmanlık  duyduğunu  hissettiren  Sinan  Aygün’ün   son  zamanlardaki  aktif  suskunluğu  dikkat  çekmektedir. Eski  YÖK  başkanı  Erdoğan  Teziç’in   cumhurbaşkanlığı  seçimleri  sırasında  kendisine  düzenlenen  suikast  girişimi vb.  olayları  Ergenekon  iddianamesinde  ortaya  çıkan  dehşet  verici  iddialarla  birleştirince  büyük  bir  hayal  kırıklığı  ve  şok  hali  yaşadığı  belirtiliyor.  Zira  Ergenekon  iddianamesinde  öldürdüğü  kişinin  cenazesine  üzgün bir  görüntü  ile katılan  kişiler  artık  bir  bir  ortaya  çıkıyor.

 

Bütün  bunlardan  sona  çağrımız samimi  kişileredir. Ulusalcılığın  nasıl da  kullanılmaya  müsait  bir ideoloji  halini  aldığını  müntesipleri  en başta  anlamalı  artık. Samimi  bir  şekilde vatanın  iyiliği  için  darbecilerin  paraleline  düşen  kişilerin  uyanma  vakti  gelmiştir. Vatan’ın  satıldığı,  yeniden  Kuvva’yı milliye  derneklerinin kurulmasından  başka çare  olmadığına  vs.   inandırılan  ulusalcı  vatandaşların  başlarını  iki  elleri  arasına  alarak  bir  hasbihal  yapma  zamanı   artık   gelmiştir.

 

Bayan  Hablemitoğlu, bayan  Mumcu,  Sinan  Aygün  ve  Erdoğan  Teziç  ilk  işaretleri verenlerdir. Şimdi  zaman    bir  çorap  söküğü  gibi  gelen  ve ortalıklara  saçılan   o  karanlık  antidemokratik yapılanmalardan  uzak durma  zamanıdır. Kişilerin  illa da dünya  görüşünü değiştirmesini  beklemiyorum. Ama  samimi  bir şekilde  inandıkları  düşüncelerini  kendilerine  empoze  edenlerin dolduruşuna  artık  gelmemeleri  gerektiğini  anlamaları  lazım.Kendilerini   kullandırtmamaları  lazım. Muhalif  basına  fırsat  vermemek  için   cumhurbaşkanı  Sezer’in  yanlışlıklarına  göz  yumduklarını  panik  hali  içinde  ağzından  kaçıran  siyasetçiler,  acemi  darbeciler,  dezenformasyoncu  ve  istihbarat  servisleri ile içli  dışlı  Ergenekon’dan  cezaevinde  bulunan  parti  liderleri  ile  yaralanmış  bir  siyaset sahnemiz   var. Artık  yanlışın  neresinden  dönülse  kar olacağını  anlayan   vatandaşlarımız bu sahnenin  perdesini     indirmelidir.

Yorumlar