2008-05-13 00:00:00

ERGENEKON, İŞÇİ PARTİSİ, KANALTÜRK VE DÜŞEN MASKELER
 Ekim 2007’de İzmir Şirinyer’de 1 kişinin ölümü 11 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan bombalı saldırının plan ve krokileri Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu bulunan Ulusal kanal İzmir temsilcisi Hayati Özcan’ın evinde ve işyerinde bulunmuş. Ulusal kanalın İşçi partisinin yayın organı olduğu biliniyor. Yıllardır karanlık ilişkiler ile itham edilen İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek halen tutuklu. Müntesiplerinin de evlerinden suikast planları çıkıyor.İşçi partisinin kasalarından Yargıtay’ın krokisi çıkmıştı.Bombalanacak Yargıtay sonrası suçun kime atılacağını artık herkes tahmin edebiliyor.İşçi Partisi bu yeni gelişmeleri nasıl yorumlayacak, merak ediyoruz.

Ergenekon operasyonlarında ele geçirilen emekli binbaşı Fikret Emek’in çantasında çıkan belgeler de aynı provokatif geleneğin devam ettirilmek istendiğini gösteriyor. Fikret Emek’in annesinin evinde yapılan araştırmalarda yüklü miktarda patlayıcı bulunuyor. Genelkurmay başkanlığını bombalayıp ülkede kaos çıkarmaya çalışacaklarmış.

Ergenekoncuların avukatlığına soyunan Deniz Baykal bu son gelişmelere ne diyecek merak ediyoruz.Ergenekon iddianamesinin halen açıklanmadığından bahisle Ergenekon çetesinin hayali bir senaryo olduğunu ileri süren Baykal “Ben görmüyorum o halde yoktur” demeye devam mı edecek? CHP fiili darbecilerle, yargı darbecileri ile paralel düşmekten artık kaçınmalıdır. Gözlerinin önündeki siyah gözlüğü kaldırırsa aslında çok tehlikeli kişilerin yanıbaşında dolaştığını görecek Baykal.

Ayrıca son gelişmelere göre MİT raporlarına da yansıyan Uğur Mumcu’nun MOSSAD ajanlarınca öldürüldüğüne dair belgeler son derece dikkat çekicidir. Zamanında Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle suç dindar kesimlerin üstüne atılmış ve günlerce meydanlarda İslam’a hakaret eden sloganlar atılmış ve birçok masum kişi töhmet altında bırakılmıştı. Anlaşılan istihbarat örgütlerinin bir taşla üç kuş vurma yollu taktiklerini Ergenekoncular kendilerine rehber edinmişler. Oluşabilecek karışıklıktan darbe planlamışlar. Ama planları suya düşmüş.Sessizlikle darbe planlarını unutturmaya çalışan bir uyanık kesim daha var. Şener Eruygur , Özden Örnek ve arkadaşları hala sessizliklerini koruyorlar. 8 Nisan’da gazeteci Alper Görmüş’ün yargı kararı ile yalan atmadığı tastiklendi ama darbe ile itham edilen paşalarımız hala susuyor. Bu da son ulusalcı taktik herhalde…Susarak unutturma… “Nasıl olsa halkımızın hafızası zayıftır. Her şeyi unutur” diye düşünüyorlar herhalde. Bu arada Danıştay başsavcısının darbesever ve darbeöver sözlerinde suç unsuru bulamayan Danıştay karşımıza çıkıyor.Danıştay’ın emekli başkanı Sumru Çörtoğlu ileride bir darbe olursa pişman olacak mı olmayacak mı diye merak ediyoruz. Halkın hafızası zayıf olsa da gerçeklerin çorap söküğü gibi ortaya çıkmasına artık kimse engelleyemez. Emekli orgeneral Hilmi Özkök kendisine darbe iddiaları ve diğer paşaların onun hakkındaki olumsuz sözleri hatırlatıldığında “zamanı gelince konuşacağım” demişti. Hilmi Özkök eğer adaletten yana ise konuşmalıdır. Genelkurmayı bombalama girişimleri konusunda konuşmalıdır. Asker kökenli kişilerin evlerinde çıkan cephanelikler ve krokiler hakkında konuşmalıdır. İmalı bir şekilde konuşan Özkök’de çok önemli ipuçları olduğunu düşünüyoruz. Alper Görmüş’ün ele geçirdiği günlüklerde Örnek ve Eruygur gibi paşaların her bir araya gelişlerinde darbe planlarını konuştukları söyleniyor. Paşalar arası her oturumda konuşulan bu olayların ayrıntısı hakkında köşesine çekilen Özkök paşanın konuşmaları Ergenekon çetesinin faillerinin aydınlatılmasına yardımcı olabilir. Özkök paşa çorap söküğünün daha hızlı ortaya çıkmasını sağlamalıdır. Zira ortalıkta ilginç tipler dolaşıyor.

Yıllardır ulusalcılık yapan ve kanalında promosyonlar yapan Tuncay Özkan Kanaltürk’ü muhafazakar bir kişiye satıyor.Takipçileri kahroluyor.Takipçilerinin kahrolmadan önce biraz akıl mantık ve insaf gözlüğü ile hayata bakmaları gerekirdi. Günümüzde provokasyon peşinde koşan Ergenekonculardan sonra takipçilerini de kahreden tipleri görmek artık olağan bir hadise haline geldi. Cumhuriyet mitingleri ile birileri darbe planları yaparken Tuncay Özkan da promosyonlar ve cep mesajlar peşindeydi. “Kaç kişiyiz” diye sayılan kişiler artık “paralar nereye gitti” diye bir site kurarsa iyi olacak.

Bu son olaylar artık herkese şunu iyice zihinler nakşolunması gerektiğini hatırlatmalı. Çeşitli bahanelerle, dolduruşlarla sizi bir takım provokatif olayların içine çekmeye çalışanlara karşı uyanık olunuz. Sağcı olsun solcu olsun herkes anlamalı ki provokasyonlar peşinde koşarak düşüncelerinin hakim olmasını gerçekleştirmeye çalışmak tehlikeli bir hastalıktır.

Ak Parti ise tüm bu antidemokratik gelişmelere karşı daha çok demokrasi ve özgürlük diyerek Türkiye’nin tüm insan hakları ihlallerinde ilkeli bir yol izlemelidir. Şu ana kadar uğradığı hukukdışı mağduriyetlerden sonra pragmatik bir çizgi izleyen ve iyi sinyaller vermeyen Ak Parti boynunu eğdikçe kaybedeceğini bilmelidir. Bilinmeliki Susurluk’ta Şemdinli’de boyun eğildiği için Ergenekon azmanlaştı . Yara almış Ergenekon’un tam anlamıyla etkisizleştirilmesi siyasi kriterleri değil hukuki kriterleri ön plana çıkan bir tavırla mümkündür.

Yorumlar