2007-02-04 00:00:00
“VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR , (DERİN DEVLETİN İNSAFINA) TERKEDİLEMEZ”
Hrant Dink cinayeti ardından yakalanan Ogün Samast’ın arkasında Atatürk’ün “vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” sözü bulunan bayrak önünde bir kahraman edası ile fotoğraf çektirmesi gündeme bomba gibi düştü. Zira yakalanan katilin yanında fotoğraf çektirmek için güvenlik görevlileri adeta yarış ediyor ve hatta eline bir bayrak vererek fotoğraf da çektiriyorlardı.
Aslında bu olayı sadece üç beş gencin hamasi milliyetçilik duyguları ile gerçekleştiremeyeceği bilinmektedir. Böyle bir cinayet işlenebileceği yönündeki istihbari bilgilerin nasıl olup da ciddiye alınmadığı çok önemli bir soru olarak karşımızdadır. Olayların ayrıntısı her geçen gün daha şaşırtıcı bir şekilde yayın organlarında açığa çıkmaktadır. Adeta göz göre göre Hrant Dink’in katledilmesine göz yumulmuştur.
Türkiye’de devlet politikasını devam ettirmek üzere halkın üstünde, hukukun dışında, kanunlara rağmen en etkin olan bir organizasyon ismi olarak uzun süredir Derin Devlet konuşuluyordu. Bütün gizli kapaklı işler derin devlet adına havale edilip “bundan sonrası çıkmaz sokak, kimse ileri gitmesin” imajını vermek de ihmal edilmiyordu.
Son cinayet ve ardından çorap söküğü gibi gelen gelişmeler, bize aynı tanıdık simanın derinliklerden çıkarak yine boy gösterdiğini ifade ediyor maalesef .Baştan bireysel bir olay gibi sunulmaya çalışılan bu cinayet, kısa sürede derin bağlantıları olan bir olaya dönüşmüştür.Cinayet öncesi her türlü hamasi milliyetçi gösteriyi “galeyana gelmiş milli hisler içindeki gençlerimizin heyecanıdır” şeklinde ifade eden anlayışın gereken meyvesini verdiği ortaya çıkmıştır.Galeyana gelen milli hislerle dolu gençlere insan hakları, hak adalet gibi kavramlarının öğretilmemesinin faturası ödenmiştir.Cinayet sonrası ise adeta işlenen cinayete alkış tutan bir derin , boğuk sesin varlığı hissedilmiştir.
Bu gelişmelerden sonra Genelkurmay’ın görüntüleri yayınlayan TGRT’ nin akreditasyonunu iptal etmesi ise yine ilginç bir gelişme olarak karşımızdadır. Şimdiye kadar adeta en akredite durumdaki bir kuruluşun akreditasyonu iptal edilmiştir. Demokratik ülkelerde böyle görüntüler yayınlandığında garip davranışlar sergileyen sorumlular hakkında soruşturma açılırken, bizim ülkemizde bu görüntüleri yayınlayanlar güvensiz ilan ediliveriyor.Bu da daha çok fırın ekmek yememiz gerektiğini gösteriyor.
Katili kahraman gibi gösteren bu görüntülerin Türkiye’ye uluslar arası planda neler kaybettirdiğini anlatmaya gerek yok sanırım. Ama Ulusal planda bize anlattığı hukuk dışı güçlere karşı toplumun tüm kesimlerinin ortak mücadele etmesi gerektiğidir.
Türkiye’nin içte ve dışta bazı sorunları vardır. Binlerce yıllık bir tarihi birikim üzerinde birbiri ile kökleşmiş ilişkileri olan farklı ırktan, farklı dinden insanların elbette bir takım sorunları olacaktır. Bu sorunların çözümü için ne işleri oluruna bırakmak, kaderine terk etmek doğrudur ne de bir takım hukuk dışı işler yapan güçlerin eline bırakmak doğrudur.Karşılıklı hak ve hukuka riayet esasına göre çözmekten baka çaremiz yoktur.Ülkemizde Susurluk olayı ile, çeşitli aydınların öldürülmesi ile , Şemdinli olayı ile gündeme gelen derin devlet kavramı aydınlatılmadığı ve cesur bir şekilde üzerine gidilmediği için Hrant Dink de katledilmiştir.Ve anlaşılıyor ki sırada önemli başka isimler de vardır.
Cinayet öncesi ve sonrası akıl almaz gelişmeler olurken bu duruma seyirci kalan hükümet yetkilileri biran evvel imalı tebessümlerle “Bu iş bizi aşar” demekten vazgeçmeli ve olayın tüm faillerini ortaya çıkartmalıdır. Üç beş yetkiliyi kurban ilan edip, bu derin gerçeğin ortaya çıkışını engellememelidirler.
Vatan toprağını derin devletin hakkı, halkı, hukuku hiçe sayan davranışlarından kurtarmak en büyük vatanperverliktir. Zira Hrant Dink, kendisine, “Sizin bu topraklarda gözünüz var” diyenlere şöyle cevap vermişti: “Evet, biz Ermeniler’in bu topraklarda gözü var. Ama alıp gitmek için değil. Buraya gömülmek için.” Böyle bir söylem içinde bulunan bir aydının katledilmesi karşısında ise sorumluluğumuz daha da büyümektedir. Zira hukuk adına yapılmayan işlerin faturasını en çok bu halk çekmektedir. Derin güçler ise derin kuyularında yetkisi olan , sorumluluğu olmayan bir hal ile hiç birşeyden etkilenmemektedir.
O halde bize de “Vatan toprağı kutsaldır , (derin devletin insafına) terkedilemez” demek düşmelidir.
Yorumlar