2011-01-19 00:00:00

Zalimleri  bekleyen  inkılap

 

Tunus'ta hiç  kimsenin  beklemediği oldu  ve  tezgahı  elinden alınan  üniversite  mezunu  bir işsizin kendini  yakması  sonucu  toplumsal  patlama  yaşandı. Ülkeyi  23  yıldır  demir  yumruk  politikası  ile yöneten  diktatör  Zeynel  Abidin  Bin  Ali  çalıp  çırptığı  servetini de  alarak  Suudi  Arabistan'a  kaçtı. Daha  sonra  klasik  hadiseler  yaşandı. Halkın  Saddam  yıkıldığında  sarayları yağmalaması  gibi  Bin Ali'nin  yakınlarının  villaları  yağmalandı. Uzun  süredir  Arap  ülkelerinde böyle  bir ayaklanma görmeyen  bizler de  buna  şaşırdık. Ancak  anlaşıldı ki  artık  kimse  zulmünde  serbest  değil  artık  sivil toplumun vicdanı  zulümleri  kabullenmiyor. İlkönce  tavizler    vererek  halkı kandırabileceğini  sanan  Bin  Ali  bunlarla halkı  kandıramayacağını  anladı  ve  kaçarak  canını  zor kurtardı. 

 

Aslında   Tunus halkını  herkes  takdir  ediyor  ama   bir  zalime  23  yıl  ses  çıkarmamak  ve  vicdanı çok  sızlatan bir  olay  sonrası ancak  reaksiyon  göstermek de  eleştirilmesi  gereken  bir  husustur. Toplumların  bıçağın  kemiğe  bu  kadar  dayandığı  bir  ana  kadar  duyarsız  kalması  doğru  bir  hadise değildir. Neyse ki  genel  olarak artık  yeni  dünya  iyiye  gidiyor  ve zalimlere  yaptıklarının  yanlarına kar  kalmayacağını  hissettiriyor.

 

Türkiye'de neler  oluyor? Ergenekonun  engerek  yılanları  itiraflarına  devam  ediyor. Jitem kurucusu Albay Arif  Doğan 90'lı yıllarda  neler  yaptıklarını  ömrünün  son  günlerinde  olduğunu  hissederek yapıyor. Bir  köyde  78  kişiyi  öldürdüğünü  söyleyen  Doğan  bir  çok  fail-i  meçhulün  faili  olduğunu ifade ediyor. Albay  Arif  Doğan anlaşılan  birilerine  kızmış  ve  gemileri  yakarak  her şeyi  itiraf  etmeye karar vermiş. Türkiye'nin  1990'lı  yıllarını  karartan  birçok  fail'i  meçhulüne  imza  atanlar  şimdi   itiraflarda  bulunuyor  ve      karartılan  gerçekler   çorap  söküğü  gibi  gün  yüzüne  çıkıyor.  Jitem'in  marifetleri  Türkiye'de  nasıl  karşılanacak? Totaliter  yöntemlerle  sorunları  çözmenin  ülkeyi  idare etmenin sonucu  bu. Bir  taraftan  gayet  kolay  bir şekilde  çözülebilecek  Kürt  sorununu  kendi ideolojisine  uygun gelmeyeceği  için  baskıcı  yöntemlerle  çözmeye  çalışan  bir yönetim  oldu.  Diğer taraftanda  Hrant  Dink'i  vuran  Ogün  Samastın sırtını  bir  astsubay  sıvazladı   cinayet  sonrası da “gel aslanım  hatıra  fotoğrafı  çektirelim”  dedi   bir başka  astsubay. Türkiye  bütün  bunlara  ne  diyecek? Bıçağın  kemiğe  dayanmasını mı  bekleyecek  yoksa  halk  adına devlet  tarafından  işlenen  bu cinayetlerin   hesabını soracak mı? Bu  konuda  çok  karamsar  değiliz  zira  Dünya  ve  Türkiye  artık eski  değil yeni  halleri  ile  karşımızdadır. Zulmedenin yaptığının  yanına  kar  kaldığı  günler  yavaş yavaş  ta  olsa geride  kalmakta  ve  demokrasi  ve insan hakları  alanında  olumlu  gelişmeler yaşanmaktadır.

 

Eleştiriye  açık  olmak  bütün  bu  sorunların  çözüm  yolu  gibi durmaktadır. Yöneticiler eleştiriyi düşman  görmemeli.  Kendisini  eleştirenlere  çok  bozulan  Tayyip  Erdoğan da  bilmeli ki  Türkiye'de demokrasi  ancak  eleştiri  kültürünün  oluşması  ile  yerleşecektir. Ergenekon’un  marifetlerini  ortaya çıkarmak  için  nasıl  ileri  demokrasiye  ihtiyaç  olduğu söyleniyorsa  kendinize    dokununca da eleştiriye  mütehammil  olmak  bir  zorunluluktur. En  adil  yöneticiler  bile  eleştiri  kültürünün yokluğundan  dolayı  diktatörleşme  eğilimine  girerler. Aslında  yöneticileri  eleştirerek  onlara  yardım edebilirsiniz. Zira  sürekli  pofpoflanan  bir  lider  ne  kadar  samimi  olursa  olsun  bir  müddet  sonra kendisinde  üstün  özelikler  olduğunu  ve  başkalarının  sorgusuz  sualsiz  kendisine  boyun eğmesini istemektedir. Sonunda  en  ufak  bir  eleştiriye  tahammülsüzlük genel  bir yönetici  tavrı  halini almakta ve   despotizm  başlamaktadır. İyi  bir  idareciye  halkın  yardımı  ancak  ve  ancak  iyi  niyetli  ama keskin  eleştiriler  iledir. Kötü  idareciye  ise  korkusuzca  dik  durabilmek  iledir.

 

Yeni  Türkiye  birçok  ülkeye  örnek  olacak. Yasakçılık,  3.dünya  özlemi  içinde  bulunmak halkı zorba yöntemlerle  yönetmek   artık  yeni  Türkiye’de  var  olamayacak  olgulardır. Zalimler  nasıl  bir  inkılap ile  tepetaklak  devrilivereceklerini  gördüler  ve  görecekler. Ne  zalim olsun  ne de  mazlum. Bu da ancak  eleştiri kültürünün  içselleştirilmesi  ile  olabilecektir.

Yorumlar