28 Şubat 2023

ÖFG TV’den herkese merhaba. Her hafta Salı günü saat 21.00’da başlıyoruz. Haftalardır ülkenin hatta dünya açısından Türkiye’nin en önemli meselesi deprem herkes depremden başka bir şey konuşmuyor ve tabii ki çok haklıyız bu konuda. Çok büyük bir afet, büyük bir felaket ile karşı karşıyayız ve görünen o ki daha bunun dalgaları devam edecek, milyonlarca kişiyi etkilemeye devam edecek.

Meclis’teyiz ve Malatya’dan bir kardeşimiz misafirimiz. Malatya’dan KHK’lı Yavuz Çetin kardeşimiz bizi ziyaret etti, biz de kendisine Malatya’nın durumunu sorduk, bize anlattı ve anlatmaya devam edecek. Malatya’da dün de bir deprem yaşandı 5.6 büyüklüğünde ve maalesef 2 ölü onlarca yaralı var, 30’a yakın bina yıkılmış, sıkıntı devam ediyor. Nereye kadar gidecek bilinmiyor ama yerin altında Hatay’da, Malatya’da, Niğde’de sıkıntı var ve depremler devam ediyor umarız ki bir an evvel biter ve bu sıkıntılar milyonlarca insan için de bir netlik oluşur. Dün de bir deprem yaşandı. Malatya’lılar geçti, geçecek derken aniden bir ciddi deprem ile karşı karşıya kaldılar. Neler oldu?

Yavuz Çetin:Dünkü deprem 5.6 şiddetindeydi, çok şiddetli hissedildi. İlk deprem gibi bir his alındı ve 30’a yakın çarşı merkez taraflarında binamız yıkıldı. Şehirde kalan çok fazla insan olmamasına rağmen geride kalan 50-60 bin kişi depremden baya etkilendi, daha da korkmaya başladı. İnsanlar bir şeylerin düzelmesini beklerken daha büyük yıkımlar yaşamaya başladı ve sağlam evlere bile şu an girilemiyor korkudan endişeden dolayı. Ağır hasarlı binalar zaten girişi yapılmaması gereken binalar. Mühürlü olduğu için polis nezaretinde girmeye çalışıyor, zorunlu olmadıkça girilmemeye çalışıyor fakat az hasarlı raporu verilen binalara da bu depremlerden sonra bazı binalarımız yıkılmaya başlamış. Az hasarlı raporu verildiği halde tekrardan bir yıkım olmuş ve bu da etraftaki insanların bu raporları neye göre yazdıklarını bilirkişilerin, gezen yetkililerin neye göre işleme aldıkları soru işareti uyandırmaya başladı. İnsanlar bunu sorgulamaya başladı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Güven vermeyen raporlar var.

Yavuz Çetin: Az hasarlı raporu veriliyor fakat göz kontrolü yapılarak sadece nadir de olsa çekiçle kontrol yapılıyor mu bilmiyorum ama gelen yetkililer göz kontrolü yaparak sadece giriş katlara en fazla 1. Katlara çıkarak bir kolon kiriş kontrolü yaptı. O da evlerin dairelerin içine girmeden bakılarak yapıldı. Girişteki kolonlarda çatlaklar olmamıştı belki ama 1. Katta veya 2. Katta kolonda kirişte oluşan çatlak büyük bir risk taşıyor. İçine insan giriyor ve canlı tavuk gibi insanlar orada yaşamaya başlıyor yetkililerin vermiş olduğu rapora göre. Buradaki çatlak 2 gün sonra 5.6, 5.7 gibi deprem yaşandığı taktirde o çatlak daha da büyüyüp apartmanın binanın komple yıkımına sebep olabilir. Bu da göz kontrolünün yeterli olmayacağı anlamına geliyor. Binalar çok fazla hasar aldı, çok fazla yıkımlar oldu, yetkililerin yapacağı işlemler sorumluluklar çok fazla fakat bunları doğru düzgün yapmadıkları için kontroller zamanında yapılmadığı için bunlar başımıza gelmesine rağmen halen göz ucuyla kontroller yapılarak hasar raporları veriliyor bu da sağlıklı olmuyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Hem deprem öncesi doğru düzgün iş yapılmadı hem de deprem sonrasında yapılmadı.

Yavuz Çetin:Tabii ki çarşı merkez özellikle depreme dayanıklı binaların az olduğu zaten belliydi. Binalar çok eskiydi, 30-40-50-60 yıllık binaların yaşı ve sürekli dıştan bir restore yapılıyor. Sıva, alçı çekiyor bitiyor ama kolondur kiriştir, güçlendirme yapılmıyor. Denetimler de sağlıklı şekilde olmadığı için bu kadar yıkım oldu. Bostanbaşı caddesinin olduğu yerde yeni binalar yan yatmış, yıkılmış durumda. Bunlar 2-3 senelik binalar bile bu hale gelmiş durumda. Yetkililerin yapmış olduğu kontroller neticesinde oluşan deprem yönetmeliği uygun olması gereken yeni binalar bile yıkılmış durumda hala yıkılmakta.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Güya yönetmeliğe uygun yapılan binalar bile yıkılmış durumda.

Yavuz Çetin: Eski binalar komple gitmiş durumda Çavuşoğlu mahallesinde. Yönetmelikler kontrollerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Yönetmelik yetersizse yönetmeliğin değiştirilmesi, gerekirse kanun tekliflerinin verilmesi, buna imza atan mühendisler, görevliler, yetkililer kimse müteahhitler sorumlu buna izin veren belediye çalışanı mıdır belediye başkanı belediye meclis üyesi kimse buna izin veren adam sorumlu değil ama bunu yapan adam tek başına sorumlu. 3-5 müteahhit alıp içeriye atmak çözüm değil! Eğer ki varsa görevini kötüye kullanan bir memur, bir personel bunlara tekrardan kasten veya taksirle adam öldürmeye sebebiyet vermekten, görevi kötüye kullanmaktan, görevini suiistimal etmekten dolayı bunlar hakkında işlem yapılmazsa belli bir süre sonra memurlar bu şekilde sadece imzayı atıp geçiyor pozisyonunda oluyor. Kontroller de bu şekilde ilerliyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Şu anda Malatya nüfusunun önemli oranda azaldığına dair haberler var. Son bilgileri sizden alalım. Deprem yaşanan illerde büyük bir göç var, Ankara’ya 700 bin kişinin geldiği yönünde haberler var. Malatya’da durum nasıl? Kaç kişi Malatya’yı terk etti? Sosyal, ekonomik hayat devam edebilecek mi? Esnafsınız dükkan açacaksınız müşteri bekleyeceksiniz. Malatya’nın sosyolojik hali nasıl?

Yavuz Çetin:Malatya’nın önceki merkez nüfusu ilçeler ile beraber 1 milyonu bulan bir nüfusa sahipti en son çıkan haberlerde 55-60 bin insanın kaldığı söyleniyor. Bunların da tahminen 10-15 bin kişisi yardıma gelen görevliler vardır, 40 bin civarında insan kalmış durumdadır. Biz dışarıya çıktığımız zaman çarşı merkezde özellikle ışık yok, insan yok. İnsanlar çadırlarda kalmaya çalışıyor, çadırlar da yetersiz olduğundan kaynaklı, insanlar göç etmeye mecbur kalıyor. Bu da nüfusun azalmasına sebebiyet veriyor. Esnaf kepenk açmaya çalışıyor, hayatını normalleştirmeye çalışıyor, bunca hengame içinde fakat burada alışveriş yapması gereken insan yok! İnsanlar gelip alışveriş yapacak durumda değiller. Bundan kaynaklı da kalan esnafta belli bir süre sonra kepenk indirmeye başlayacaklar, mecburen işçi olarak devam etmeye çalışan insanlar işten çıkarılmaya başlayacaklar veya işveren tarafından çıkarılmasa da işveren baskısı ile mobbing ile istifa etmeye zorlanacaklar ki işverenin de zararı var ve bir yük oluşuyor. Maaş, sigorta vs. bunların ekonomik olarak yaptırımları, işverene yükü daha da ağırlaşıyor. Gelir az gider çok olduğu için mecburen insanlar bir yerden toparlanmaya çalışıyor. Akşamları çarşı merkezde bir tane insan bulamazsınız. Hayalet şehirden fark yok. Işık yok, bazı köşe başlarında polis, asker nöbet tutmak için duruyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Niye bu kadar göç oldu? Millete güven veremedi mi? Depremde çadır kurarsın, aşevi kurulur, insanlar bir müddet idare eder, “Böyle idare edemeyiz, devlet bize bakamaz.” gibi.

Yavuz Çetin:Öncelikle insanlar korkudan kaynaklı, Malatya’da ilk depremden sonra ikinci büyük deprem oldu 6’sında fakat daha sonrasında dün tekrar büyük bir deprem oldu. Hatay depremi de hissedildi. Malatya deprem konusunda çok değişik bir konumda. İnsanlar hem depremin vermiş olduğu korku ile insanlar şehirden çıkmak istedi. Deprem olduktan sonra koordinasyon sıkıntısı yaşandı. Yemekler idare edilmeye çalışılıyor özel derneklerden, STK’lardan yardımlar geliyor, çorbalar dağıtılmaya çalışılıyor fakat bunun ne zamana kadar süreceği belirsizliği insanları bir göçe sürüklüyor. Belirsizlik ortamını en azından belli bir süre yok etmeye çalışıyorlar. Halen afet bölgelerinde çadır, konteyner sıkıntısı yaşıyoruz. İnsanların çoğu çadır bulamıyor, çadır bulsalar soba bulamıyor, soba bulsalar farklı sıkıntılar yaşanıyor. Temizlik yönünden, hastalık yönünden ayrı sıkıntılar yaşanmaya başlanacak. İnsanların duş alması gibi bir problemi var, su temel ihtiyaç. Sular akıyor fakat çamurlu, pis akıyor. İçilebilir durumda değil, insanlar içme suyunu hala pet şişeden bulmaya çalışıyor, su aramaya çalışıyor içmek için. Su akmasından ziyade duş alabilecek bir yer imkan ortada yok. Suya erişmek ve duş almak için sağlıklı bir ortam bulmak büyük bir sıkıntı insanlar için.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:İlk başlarda tuvalet büyük sıkıntıydı şimdi duş sıkıntı.

Yavuz Çetin:İnsanların en temel ihtiyacı tuvalet oluyor. Belli bir şekilde karşılanıyor fakat insanlar duş alma ihtiyacı da hissediyor. Kıyafetlerin yıkanma ihtiyacı hissediyor, evi yıkılan insanlarımızın kıyafet sıkıntısı yaşanıyor. Benim az hasarlı ben çıkıp alıyorum eşyamı fakat evi yıkılan insanların eşyası da sıkıntılı. Adam eşyasını alamıyor, üstündekini değiştirip yıkayıp giymeye çalışıyor. Bu da yıkamada sıkıntı yaşanıyor! Yıkayacak bir yer yok, duş alacak yer yok. Belli bir süre sonra hastalıklar başlayacak.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bir Malatya’lı olarak neler yaşadınız? Neler yaşıyorsunuz? Nerede ikamet ediyorsunuz?

Yavuz Çetin:Şu an ben Ankara’ya geldim, ailem Ankara’da. Ailemi geçici bir süreliğine Ankara’ya getirdim. Bu akşam tekrar Malatya’ya döneceğim. Malatya’dan eşimi ve ailesini Elazığ’a gönderdim. Ben tek başıma Malatya’dayım. Aile 3 parçaya bölündük, mecburiyetten kaynaklı. 3 parçaya bölünmek zorunda kaldık hem insanlara yardım etmek anlamında Malatya’da kalmak zorundaydım hem iş konusunda mevcudiyeti korumak adına bir süre buna mecburuz. İnsan 2 gün sonra belki evi tadilat edeceğiz bunun için para gerekecek, DASK ayrı bir sıkıntı, kontroller doğru düzgün yapılmıyor, başvurular doğru düzgün incelenmiyor. Bundan kaynaklı belirli miktarda ekonomik finansal desteğe ihtiyaç olacak şu an mevcudu korumaya çalışıyoruz. Malatya’da bazen çadırda arkadaşlarla beraber kalıyorum, bazen boş bulduğum anaokulunda kalıyorum, başka farklı uygun sıcak bir ortamda nereyi bulursam orada kalıyorum. Göçebe bir hayat yaşıyoruz, arabanın arkasına eşyalarımı atıyorum. Çadırım yok. Konteynerim yok. Eşim hamile bu süreçte eşim en azından ailesinin yanında dursun sıcak bir yerde kalsın diye baldızın yanına göndermek durumunda kaldım. Sağlıklı bir ortam yok çünkü! Hamile bir kadın için uygun bir ortam değil. En azından konteyner olmuş olsaydı orada belki beraber kalabilirdik fakat o da başvuru yapmamıza rağmen sonuçlanmayınca ister istemez farklı bir yere gönderdik, aileyi farklı bir yere gönderdik.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bütün bu depreme karşı önlemler anlamında DASK yapılıyor. Siz DASK açısından şu anda bir zarar telafisi yapabiliyor musunuz?

Yavuz Çetin:Şu an DASK’a başvuru yaptık, benim kendi oturduğum ev de benim adıma, annemlerin ev de bizim adımıza. Biz başvurusunu yaptık fakat ekspertiz ataması yapılmasına rağmen şu an için halen gelen bir ekspertiz yok. Ekspertiz Malatya’ya indiğinde tekrar deprem oldu adam geri gitti. Belli bir süre sonra gelecek. Onun için ikinci bir haber bekliyoruz fakat DASK’ın süresi bitmesine rağmen bazı arkadaşlarımızın 5’inde bitmiş 6’sında deprem oluyor. Bundan sonraki deprem olursa az hasarlı ev yıkılınca en azından DASK’tan destek alayım diye insanlar uğraşıyor fakat annemlerin evinde DASK bitmesine rağmen ilk depremde biz yeniletmemiştik DASK yoktu fakat ilk depremde herhangi bir sıkıntı olmamasına rağmen biz 20.02’de DASK’ı yenilettik, dünkü depremde yere yakın olmasından dolayı evin bazı yerlerinde çatlaklar oluştu buna bir ücret ödedik, aradık hasar dosyası oluşturmak için, arkadaşların bize verdiği cevap: “Ayın 6’sından sonra herhangi bir dosya açmıyoruz 6’sından önce DASK olmadığı için şu an yaptırsanız bile yeni bir deprem olsa yıkılsa bile faydalanamazsınız.” Parayı alırken alıyorsunuz hizmeti neden vermiyorsunuz? Böyle olunca birçok mağduriyetler yaşandı. Az hasarlı bir ev bir deprem sonrasında tekrardan ağır hasarlı hale gelip yıkılması, o arada yaptırdığınız poliçe hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu anlamda da vatandaşlar büyük bir mağduriyet yaşıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bunu biz Meclis’te de gündeme getiririz, önemli bir husus. Görünmeyen hususları bize anlatın, vatandaşı mağdur eden çünkü görüntüde aşevleri var, göstermelik çadırlar var. Yaralar sarılıyor deniliyor ama arka planda böyle büyük sıkıntılar da var.

Yavuz Çetin: Görünmeyen ayrı bir husus. İşten çıkartma konuları var. Devlet işten çıkartmaları yasakladı fakat işveren bu konuda ne yapacağını hala bilmiyor. İşten çıkartmıyor tamam fakat gelir yok, gider çok. İşveren boyutundan bakınca personel yükü nasıl karşılanacak? Buna açıklık getirilmiyor! İşveren nereden bir fayda sağlayacak? İnsanları işten çıkartmayacaksınız deniliyor sadece fakat bu işveren bunu nereden temin edecek? İşçinin parasını nasıl verecek? Verebilecek mi? Maaşını nasıl yapacak? Ben çalışanım işveren değilim, ben şu an gidiyorum çalışamıyorum, iş yerine gidip geliyorum, belli başlı işleri yapıyorum fakat ötesine geçemiyoruz çünkü herhangi bir satış yok, gelir yok fakat gider çok! Personelin bir maaşı olacak bu sefer işçi şunu da düşünüyor; “Acaba bizi işten nasıl çıkartacak? Çıkartacak mı çıkartmayacak mı?” işçi işverenin gelirinin olmadığının da farkında. İşveren ne yapacağını bilmiyor işçi ne yapacağını bilmiyor. 2 gün sonra kepenk indirmeye başlayınca kapılarını kapatınca, zincir vurunca kapıya bu sefer olan ticarette gidecek. Orasının tekrardan canlanması 1 yılda olacaksa bu sefer üstüne 1 yıl daha atacak 2 yıl olacak. İnsanların oraya gelmesi, tekrar işe başlaması daha da uzayacak. İnsanların şu an için en büyük sıkıntısı maddi sıkıntı. Evi yıkılan adam diyor ki: “Nasıl yapacağız? Tekrardan nereye çıkacağız?” Malatya içinde kalmaya çalışıyor bazı arkadaşlarımız ama kalacak yer sıkıntısı var. İlçelere gidiyoruz evlere bakıyoruz ev kiralarına bakıyoruz “Tamam tutalım.” Diyoruz maaşlar nasıl olacak diye düşünüyoruz! Devlet 10 bin TL bir kerelik hane başına yardımda bulundu fakat bunun sonrasında ne olacak? Cumhurbaşkanı 1 yıl müsaade edin diye açıklama yaptı müsaade edelim, gidin yapın ama 1-2 yıl içinde biz ne yapacağız? Nerede kalacağız? Nasıl geçim sağlayacağız? Verilen 10 Bin TL ile bu geçim 1 yıl sürmez 1 ay bile ancak geçiyor kaldı ki kaymakamlığa gidiyoruz diyoruz ki: “Maddi destek, sosyal yardımlaşma verin.” Diye herhangi bir yardımda bulunulmuyor. Evde yok.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Kiralamak istiyorum desen Ankara’da ev bulabildiniz mi?

Yavuz Çetin: Merkez’de 8-9 Bin TL’den aşağı kira yok. 5-6 Bin TL’ye kira bulsak dağın başındaki bir ev. Kızılay’da işe başladığımı varsaysak 2 vesait ile günlük 30 TL ulaşım giderim var. Aylık olarak sadece 1000 TL’ye yakın bir gider var. Ankara’da kira ve gelir orantısız. Tek maaş ile Ankara’da geçim neredeyse imkansız. Tek başına bir depremzede kadın gelse ki öyle insanlarımız da var. Onlar nasıl geçinecekler?

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Cezaevindeki sıkıntılar konusunda neler dersiniz? Sizin de yakın zamana kadar babanız cezaevindeydi, az çok cezaevinde mahpusu olanların durumunu takip etmişsinizdir neler yaşandı?

Yavuz Çetin: Akçadağ Cezaevinde zaten yeni yapılan bir cezaeviydi fakat orada bile bazı rutubetler olmuştu depremden önce görüşe gidip gelirken bunu fark ettik. Depremdeki son halini bilmiyorum ancak içerideki insanlar dışarıdaki ailelerin yanında olması gerekiyor. Asrın felaketi diye söylenen bir yerde insanları siyasi çıkarlar uğruna tutan bir zihniyet tabii ki toplumu ve depremzede vatandaşları sıkıntıya sokuyor. Bir kadın kocası olmadan farklı bir şehirde başka bir yerde küçük çocukları ile tek başına hiçbir yer yordam bilmeden gelip burada bir hayata tutunmaya çalışıyor, bu da büyük bir sıkıntı doğuruyor. İçerideki insanlar aileleri, evlerini merak ediyor ne durumda diye. Görüşlerin devam ettiğini duydum görüşten ziyade insanların geçici süre ailesinin başında durması için bırakmak gerek. Açık cezaevindeki insanlar bu süreçte yararlandı, bazı arkadaşlar dilekçe yazarak ailelerinin yanına geldiler ancak kapalı cezaevinde olanlar bundan faydalanamadı. Özellikle siyasi ise hiçbir şekilde faydalanamıyor. İnsanlar canının peşine mi ailesinin peşine mi düşsün. Deprem anında bir yıkıntı olsa infaz koruma memurları gidecek adamlar orada kalacak. Herkes kendi canının peşine düşmüş durumda o da büyük bir sıkıntı oluşuyor, insanlar korkuyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Birey olarak yaşanan sıkıntılar var, ailevi sıkıntılar, sosyal ve ekonomik sıkıntılar var. A’dan Z’ye hayatın tüm kesimlerinde sıkıntılar var. Biz de Malatya’ya depremin 2. Günü gelmiştik sizinle görüşememiştik çünkü siz de köyünüze gitmek zorunda kalmıştınız. Herkes bir tarafa dağılmıştı, enkaz ve can kurtarma çalışmaları vardı fakat yetersizdi çalışmalar. Malatya’nın ilk deprem günlerindeki durumu açısından yeterli mi? 2. Ordu Malatya’da ordunun ilk 48 saatte müdahale etmemesi yoğun bir eleştiriye neden oldu ve ilk 48 saatte çok ölen insanımız oldu enkaz altında maalesef. İlk 48, 72 saatte Malatya’da neler yaşandı? İnsanların sıkıntıları giderilebilirdi. Olumsuzluklar nelerdi?

Yavuz Çetin:İlk 48 saatte insanlar neye uğradığını şaşırdı çünkü ilk deprem 04.17’de yaşanmıştı ve insanlar ne yapacağını bilemez halde ortalıkta kaçışıyordu sadece güvenli bir bölge çok yüksek binaların olmadığı bir yere gidelim diye söyleniyordu. Biz de bu süreçte Özsan Sanayi Sitesi’nde bulunan bir yere sığındık orada belli bir süre kaldık. İkinci deprem olmadan önce oradan ayrıldık, artçılar da oldu hayatımıza devam edelim dedik. Evlere girmeye kalktık orada ikinci deprem oldu bu sefer daha beter şiddetli oldu. Ailemi eve götürmüştüm, kayınvalidemin eşyalarını almak için çarşıya gidiyordum. Ailem evde yakalandı ben yolda arabada yakalandım. Önümde 3 bina yıkıldı bazı insanlar içinde kaldı bazı insanların üzerine devrildi yıkıldı. Büyük bir sıkıntı, büyük bir travma insanlar yaşadı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Asıl ikinci deprem Malatya’yı vurdu değil mi?

Yavuz Çetin:1. Deprem yatay ilerledi ama 2. Deprem dikey alttan yukarı vurunca 1. Depremde yorgun düşen binalar 2. Depremde komple gitti. Bazı mahalleler gitti, Çavuşoğlu mahallesinde çok yıkım oldu. Bizim gördüğümüz eski binaların olduğu yerler gitti, yeni binaların da olduğu Bostanbaşı, Fahri Kayan gibi yerlerde çok ağır hasar almış bazı yerlerde yıkılan binalar oldu. Yardım çalışmaları gelmesi, arama kurtarma durumları yetersizliğini göstermiş oldu çünkü profesyonel bir yardım ekibi yoktu. Bu afet bize resmen geliyorum demiş, uzmanlar defalarca kez yetkilileri uyarmış buna rağmen profesyonel bir ekip olmayışı, iş makinelerinin olmayışı, bir vincin dahi bulunup getirilmesinden sıkıntı yaşanmış bir şehir olarak Malatya’da gerçekten sıkıntılı zamanlar yaşandı.  Ben eski bir asker olarak; Kara kuvvetlerinin içerisinde bulunan insani yardım birlikleri var. Hava kuvvetlerinde muhabere kurtarma ekipleri, zorunlu, elzem durumlarda devreye sokulması gereken birliklerimiz fakat 15 Temmuz sürecinde yaşanan ihraçlarımızdan sonra personel sıkıntısı yaşanmakta olduğundan dolayı elde kalan profesyonel ekibi kullanacak amir vs. sanırım kalmadı ya da amir vardı, altındaki ekip profesyonel değildi ya da emir gelmiyordu. Keza Hulusi Akar’ın söyleminden de bahsedersek “Suriye’ye kim bakacak? Sınırları kim koruyacak?” denildi. Sınırlarımızı korumak adına mı veya başka bir sebepten kaynaklı mı bilinmez. Asker sokağa çıkarılmadı. İlk 48 saatte asker sokağa çıkmadı. 2. Ordu’nun Malatya’da olması ve ona rağmen askerin bu kadar geç müdahaleye girişmesi gerçekten değişik bir durum. Ordu’nun sokağa çıkması artık farklı algılanıyor 15 Temmuz’dan sonra. Ordu sokağa çıkınca insanlar farklı bir gözle algılıyor veya millet olarak farklı bir gözle bakılıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Emir veren de alan açısından da korkutucu bir durum var.

Yavuz Çetin:Asker de korkuyor. Emri veren de emri veriyorum diyecek ama inisiyatif alamıyor. 15 Temmuz gibi bir durum oluşmuş, asker sokağa çıkmış bazıları darbe diye çıkmış bazıları da darbeyi durdurmak için çıkmış ama bunun darbeyi durdurmak için çıkan da darbe yapacağım diye çıkan da hepsi tutuklandı, gözaltına alındı işlem gördü. Hiçbir şey yapmamamıza rağmen ihraç edildim. Hal böyleyken emir verme noktasında üst kademeden onay gelmeden Bakan veya Genel Kurmay Başkanı’ndan onay gelmeden yapamazdı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:15 Temmuz’un yansıması.

Yavuz Çetin:İnsanlar korkuyor. 2. Ordu Komutanı orgeneral seviyesinde bir komutandır ve bunun inisiyatifini alabilecek yetkinliğe sahip olması lazım. Öyle bir düzen oturtuldu ki personeller ne emir vermeye inisiyatif alabiliyor ne emir alınca bunu uygulamaya cesaret edebiliyor. Birlik dışındaki bir müdahale daha da farklı oluyor. 3. Günden sonra bakanlardan, Genel Kurmay’dan izinler, emirler gelince birlikteki askerleri sokağa çıkarttılar ama oradan bir onay gelmeden emir komuta zincirinde ilerliyor her şey fakat askerlikte bir de inisiyatif mevzusu var. Bu kadar insan ölürken, bu kadar insan sıkıntı çekerken bir komutan inisiyatif alamıyorsa emir veremiyorsa bu büyük bir sıkıntıdır. Elzem bir durum sonuçta. Asrın felaketi yaşanmış komutan inisiyatif alamıyor. 15 Temmuz’un tamamen yansımasından dolayı düşünüyorum ve insani yardım birliklerindeki personellerin azaltılması ihraç edilen personellerin yeterli sayıda olamayışı ve emir komuta zincirindeki eksikliklerden kopmalardan kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Çünkü ilk 48 saatte kurtarılabilecek binlerce kişi vardı, göz göre göre insanlar öldü. Malatya şu an ne yaşıyor? En büyük ihtiyacı nedir? Ankara’ya gelmiş bir Malatya’lı olarak Meclis’te ne talep edersiniz ana ihtiyaçlar açısından?

Yavuz Çetin:İnsanların temel ihtiyacı kişisel bakım, duş, lavabo ihtiyaçlarının temiz bir yerde gerçekleşmesi büyük sıkıntı. Kalan insanların çadırda ısınma ihtiyaçlarının bazılarının giderilmediğini duyduk, gördük ve bunlara elimizden geldiğinde yardımcı olmaya çalıştık. Kalacak yer özellikle barınma sıkıntısı çok büyük bir sıkıntı, insanlar barınacak yer bulamadığı için göç etmiş durumda. Kalan insanlar kalmak zorunda kalanlar da çadırlar artık soğuk olduğundan dolayı daha farklı bir çözüm bulma arayışına giriyorlar. Konteynerler gelmiyor, biraz daha sıcak olmasına rağmen çok büyük sıkıntı yaşanıyor Malatya’da. AFAD başvuruları olmasına rağmen ben bizzat AFAD’a konteyner için başvurmama rağmen herhangi bir şekilde geri dönüş olmaması aradan 2 hafta geçti bizi büyük bir sıkıntıya soktu buna rağmen Malatya’da kalıp oradaki tekrar insanlara yardımcı olmak adına şehri ayağa kaldırmak adına tekrardan geri dönüyorum ve insanlara faydam dokunması için yardımcı olmaya çalışacağım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Malatya’da psikolojik durum nasıl? Büyük bir afet, felaket yaşandı. Biz Kocaeli’den biliyoruz deprem sonrası depresyona giren, psikiyatrik sorunlar yaşayan insanlarımız var genel durum nasıl?

Yavuz Çetin:İnsanlarda büyük oranda uyku sorunu var, insanlar korkuyor. 2 depremden sonra 10500 civarında deprem oldu. Sürekli sallanıyoruz beşik gibi. Gündüz gece oluyor. Herkes kaçışıyor. Psikolojik olarak insanlar tedirgin durumda, çok korkuyor. İnsanların uyku sıkıntısı başladı. İnsanlar uykusuz kalınca daha farklı şekilde baş göstermeye başlıyor sıkıntılar. Sinirlenme, ani sinir, yorgun düşmeler ortaya çıkıyor. İnsanlarımızın psikolojik olarak daha kötü hale getiriyor. Depremler sürekli devam ettiği için insanlar ne yapacağını şaşırmış durumda. Evi tadilat yapayım diyorum bir yerden yapıyorum deprem olunca başka yerden çatlıyor. Bir şey yapamıyoruz elimiz kolumuz bağlı bekliyoruz Malatya’da. Adıyaman’da, Hatay’da, Maraş’ta öyle. 10 ilimizde bu sıkıntılar çok sık şekilde yaşanıyor. İnsanlar uyumaya, oturmaya korkar durumda. İnsanlar arabada bekler durumda, her an arabaya koşmak için tedirgin bekliyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bireysel ailevi, sosyal, ekonomik açıdan ve psikolojik açıdan büyük sıkıntılar var. Eğitim ve sağlık alanında sıkıntılar var. Üniversite sınavlarına girecek delikanlılar var, büyük darbe aldı hepsi. Deprem bölgelerindeki öğrencilerimiz de dezavantajlı duruma düştü. Üniversite sınavlarına girecekler yüz binlerce gencimiz dezavantajlı durumda. Sağlık açısından önemli sıkıntı var. Tayinler peşinde koşan insanlar var, bugün Meclis’te gördüm deprem bölgesinden başka yere tayin olmak istiyor ama yakını vefat etmişse öyle bir şans tanınıyormuş. Öyle sıkıntılar var. A’dan Z’ye tam bir sorun yumağı. Bu konuda etkin çözümler alınmazsa bu sorun yumağı büyüyecek gibi.

Yavuz Çetin:Sosyo ekonomik sorun bekliyor. Bu insanları tekrardan topluma kazandırılması, düzeltilmesi gerçekten büyük meşakkatli bir durum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bu ortamda seçim nasıl olur? Malatya ve diğer illerde ne kadar sağlıklı olur?

Yavuz Çetin:Seçim konusunda Malatya’da belki olabilir fakat kalan insan sayısı yok! 800 bin kişilik bir şehirde kalan kişi 50 bin civarında. Giden insanlar nasıl oy kullanacak? YSK bu konuda nasıl bir önlem alacak? Burada mı kullandıracak yoksa Malatya’ya mı gönderecek? Ertelenmesi gibi  bir durum yaşanmasını istemem. Mücbir sebepler doğmuş olabilir bazı şeyleri siyasi manevraya dönüştürerek erteleyip zaman kazanmak uygun değil.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:YSK bir rapor hazırlıyor bakalım nasıl rapor çıkacak. Bu akşam Malatya’ya dönüyorsunuz. Zorlanıyorsunuzdur. Teşekkür ederiz. Geçmiş olsun. Umarım en kısa sürede sorunlar bitirilir ve huzurlu bir ortama erişiriz.

Değerli izleyenler bu hafta Malatya’dan misafirimiz Yavuz Çetin Ankara’daydı. Biz Malatya’da depremin 2. Günü Yavuz Çetin kardeşim ile telefonda görüşebildik çünkü çok zor bir durum vardı. Biz Malatya’nın bir tarafındaydık kendisi köylerde yaşamını sürdürmeye çalışıyordu. Karları eriterek su olarak kullanmaya çalışıyordu, başını sokacağı yer arıyordu oldukça sıkıntılı anlardı. Çok geçmiş olsun. Umarım bir daha yaşamayız. Haftaya Salı günü saat 21.00’da buluşana kadar hayırlı akşamlar diliyorum.

Yorumlar