26 Mart 2024

ÖFG TV’den herkese merhaba, her hafta Salı günü saat 21.00’da haftanın önemli insan hakları konuları ve konukları ile size sunduğumuz programımıza bugün de başlıyoruz.

Bugün Muştayım değerli izleyenler, dün de Muştaydım. Bugün de Muş’ta çeşitli temaslarda bulunduk. Halkımız ile buluştuk görüştük ve yarın da Siirt’te olacağım inşallah. Perşembe ve Cuma günleri Urfa’da olacağım. Şimdiden kamuoyuna duyurmuş olalım, bizi izleyenlere duyurmuş olalım.

Halkımız ile buluşuyoruz, seçimler şu anda toplumun en büyük gündemi. Türkiye’nin dört bir tarafından büyükşehirlerde, illerde, ilçelerde, beldelerde büyük bir seçim heyecanı var. Bakalım ne olacak? Biz de yurdun değişik bölgelerine desteğe gidiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Erzurum, Kars, Ağrı Eleşkirt’te çalışmalarda bulunduk. Onun dışında Kocaeli’de çeşitli bölgelerde çalışmalarda bulunuyoruz. Şimdi de Muş, Siirt, Urfa üçgeninde dolaşıyoruz, gayret ediyoruz.

Muş’ta Eş Başkan Adaylarımız Sırrı Söylemez ve Tuba Sayılgan ile Muş’ta iddialıyız. Sahada da güçlü bir görüntü var ve seçimin alınacağına yönelik bir düşünce hakim şu anda. Bakalım ne olacak.

Dün Muş’ta çeşitli beldelere gittik dün Üzgörür Beldesi Bulanık’a bağlı, Korkut ilçesi ve Karakale Beldesi’nde temaslarda bulunduk, halkımız ile buluştuk görüştük. Gayet canlı ve istekli bir hava görünüyor. İnanmış bir hava görünüyor ve birçok merkezde seçimi alabileceğimize dair önemli bir görüntü var. Bakalım halkın takdiri ne olacak? Tüm siyasi partiler çalışma yapar ama sonuçta halkın bir takdiri vardır.

Kocaeli Dilovası’nda da iddialıyız, orada da Mustafa Avcı ve Şevin Coşkun arkadaşlarımız önemli bir gayret halindeler ve önemli bir seçim havası oluşmuş durumda. Önceki dönemlerde kayyım atamaları oldu fakat bu dönemde biz kayyım atamaları konusunda ciddi bir hamle beklemiyoruz ve halkımızın desteğini bekliyoruz. Habire kayyım atayarak bir yere gidemezler. Bu hayatın gerçekliğine aykırı, halkın iradesi apaçık ortadayken tekrar tekrar kayyım atamaları normallik ile bağdaşmaz. Bunu da söylemiş olalım ve bu tür engelleyici hususlara kanmamaları gerektiğini söylemiş olalım halkımıza.

Yarın Siirt’te olacağız, şimdiden duyurmuş olalım Siirt halkımıza. Siirtliler ile buluşacağız, çeşitli temaslarda bulunacağız ve ardından Urfa’ya geçeceğiz. Urfa benim memleketim, annem babam Urfalı, ben de Urfalıyım. Urfa’da ikamet etmedik ama Urfa örf, adet ve geleneklerini yıllarca evimizde yaşatan bir aileyiz ve Urfalı hemşerilerim ile buluşacağız Perşembe ve Cuma günü.

Urfa’da da büyük bir çekişme var. Yeniden Refah Partisi, AK Parti ve DEM Parti arasında önemli bir çekişme var. kafa kafaya giden bir seçim var bakalım sonuç ne olacak? Biz de desteğe giderek Urfa’da DEM Parti’nin bir adım daha öne geçmesini sağlayacağız inşallah halkımız ile buluşacağız. Seçimler ile ilgili gündemler bunlar.

Erdoğan’ın da paçası tutuştu meydanlarda, ilçelerde dolaşıyor. Kendisi ilçelerde dolaşıyor İstanbul’da şimdi de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’ı her tarafa gönderiyor. Geçtiğimiz gün Dilovası’na gitti Cevdet Yılmaz. Bugün de sanırım Muş’a geliyormuş. Bingöl’de dolaşıyor, Muş, Bitlis oralarda Cumhurbaşkanı Yardımcısı değil, Cumhurbaşkanı gelse de artık halk kararını vermiş görünüyor buralarda ve DEM Parti’nin Başkanlıkları almasının önüne geçmeleri pek mümkün değil çünkü kararlı istekli bir halk görüyoruz Muş’ta. Sanırım diğer illerde de artan bir ivme ile bir teveccüh var.

İktidar zayıflıyor, bu seçimde de oyları yine düşecek büyük ihtimalle. Bunu görüyoruz, önemli bir teveccüh kaybı yaşıyor ve sanırım önemli kayıpları yine olmaya devam edecek. Erdoğan Devlet gücünü elinde bulundurarak belediyeleri de almaya çalışıyor ama yaptıkları kötülükler arşa çıkmış durumda, vicdansızlıklar arşa çıkmış durumda o yüzden şimdi artık bunun çok kolay olmayacağını kendilerine söylemek gerek.

Seçim gündemi böyle, bakalım tüm tartışmalardan sonra 31 Mart akşamı durum belli olacak. Adil bir seçim, demokratik bir yarış olduktan sonra sonuca razıyız ama seçmen kaydırmalar, sandık başı hileler gibi ihtimaller de var. Zaten bir dairede 82 seçmenin oturduğuna yönelik bilgiler ile giriliyor bu seçime. Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan itirazlar var ve şaibeler ile giriyoruz. Umarım ki seçim akşamı bu şaibeler ile devam edilmez ve adil bir seçim olur. Adil bir seçim olduktan sonra herkes halkın kararına rıza gösterir ama bakalım gerçekten adil bir seçim olacak mı? Onu da hep birlikte göreceğiz.

Değerli izleyenler seçim gündemi bu kadar. Biz şu anda insanlığın en önemli global gündemi olan Filistin meselesine dönmek istiyoruz. Filistin’de vahşet ve soykırım devam ediyor korkunç bir şekilde ve Filistin’deki bu soykırıma karşı duyarlılık yeterli bir düzeyde değil. İslam dünyasında yeterli bir düzeyde duyarlılık yok. Genelde herkes alıştı ve korkunç bir şekilde katledilen insanların ölümü kanıksanmış durumda dünyada. Bu kabul edilecek bir durum değil.

Bir günde 170 kişinin öldürüldüğü geceler yaşanıyor Gazze’de, hastanelere saldırılıyor, çocuklar, bebekler öldürülüyor ve bunlar bilinçli bir şekilde yapılıyor. İsrail affedilmez suçlar işliyor, zaten yıllardır bu suçları işliyordu büyük vahşetler, katliamlar, soykırımlar yapıyordu ve çok zor bir işe pervasızca soyunmuştu, fütursuzca soyunmuştu şimdi de maalesef bunu korkunç boyutlara taşıdı, 35 bine yakın insan hayatını kaybetmiş durumda resmi olarak. Gayri resmi olarak o binaların altında kalan insanlar ortaya çıkamayan insanlar, parçalanmış insanlar, cesedi yok olmuş insanlar, yaralanmış durumdaki insanlar bütün bunlar çok üzücü hadiseler maalesef ve iktidar da bu konuda aktif bir tutum içinde değil.

Sadece laf ile peynir gemisi yürütmeye çalışıyor fakat aktif bir tutum göstermiyor kesinlikle. İsrail’e yönelik keskin bir muameleyi göstermemekte ısrar ediyor. ABD’yi İsrail kızdırmamaya çalışan bir iktidar var karşımızda. Korkunç bir soykırım var Türkiye Cumhuriyeti Devleti laf üretiyor aynı zamanda da ticarete devam ediyor. Büyükelçilikleri ile ilgili bir tavra da girmiyor, büyükelçisini geri de çekmiyor. Olabildiğine en normal bir şekilde ilişkilerini sürdürürken sadece lafa sığınıyor başka pratik hiçbir şey yapmıyor ve kamuoyu ile ilgili bir gündem oluşturma isteği de yok. Şu anda herkes seçime endekslenmiş durumda.

Gazze unutuldu, Gazze’deki soykırım unutulmuş durumda. Belki Türkiye ve İslam dünyası Gazze’yi yeterli şekilde hatırlamıyor ve önemsemiyor ama batıda vicdanlı insanlar çok önemli tavırlar geliştiriyor. Çeşitli Oscar ödül törenlerinde oyuncular, batının dünyanın bu iktidarlarının sessizliğine karşı protestolar düzenliyor, ABD’de bir asker kendisini yakarak insanlığa bir ders verdi. Aaron Bushnell kendisini yakarak insanlığa bu konuyu unutmamaları ve gerekeni yapmaları yönünde önemli bir ders verdi. Bu en zirve tavırdı çünkü bir insan her şeyinden vazgeçebilir ama canından vazgeçmez fakat Aaron Bushnell canından da vazgeçti ve bu eylemi yaparak insanlığa bir şeyler söylemek istedi. İnsanlığın bunu anlamaması önemsememesi ise gerçekten canını veren Aaron Bushnell’in hatırasına yapılan en büyük saygısızlıktır.

Aaron Bushnell, Rachel Corrie’den sonra bilerek canını ortaya koyup kendini feda eden bir insan. Biz intiharları tasvip etmeyiz bir insan hakları savunucusu olarak ama onu anlamaya çalışırız. Belki çılgınca bir eylem fakat insanlığa vermek istediği mesajı da anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Kimseye zarar vermeden sadece kendisine zarar vererek canını vererek yaptığı bir protesto eylemidir ve anlaşılmayı beklemektedir tüm insanlık tarafından. Bir insanın canından vazgeçerek İsrail’i protesto etmesi kadar yüksek bir tepki olamaz ve Aaron Bushnell bunu yapmış, bunu anlamayan insanlık utansın diyoruz.

Bir AK Partili Sivas Milletvekili Ali Turan güya bir söz sarf etmiş ve “İsrail ile yaptığımız ticareti kesmemizi aslında ABD istiyor, Avrupa istiyor.” Gibi saçma sapan bir cümle sarf etmiş. Olacak bir iş değil! Sivas Milletvekili Ali Turan: “ “İsrail ile ticareti kesmemizi; Amerika, Avrupa İran ve şer güçler istiyor.” gibi anlamsız ve şok edici bir cümle söylüyor. Biz çok iyi biliyoruz ki; ABD ve İsrail’den korktukları için bu ticarete devam ediyorlar ama halkı saf bulmuşlar anlaşılan öyle görüyorlar ve halkı kandırmak için böyle bir cümleye sığınıyorlar. Bu da içine düştükleri zelil halin bir başka göstergesi. Hem halkı kandırıyorlar, uyutuyorlar hem de yaptıklarına halkı uyutarak bir çare bulmaya çalışıyorlar. Kabul edilecek bir davranış değil kesinlikle ve kınıyoruz bu sözleri.

Aynı parlamentoda çalıştığımız bir milletvekilinin bu sözleri son derece üzücüdür. Kahrolması gerekirken bu sözleri söyleyebiliyorsa vicdansızlığın dibini bulmuş demektir ki vicdanlı insanlar bugünlerde İsrail ile olan ilişkileri protesto etmek ve İsrail’i yargılamak için Vicdan Mahkemeleri kuruyor. 23 Mart’ta Vicdan Mahkemesi kuruldu ve orada İsrail çeşitli konuşmacılar tarafından protesto edilip yargılandı.

İnsanoğlu bir şey yapamasa da en azından tüm insanlığın vicdanında İsrail’i yargılamaya çalışıyor. Şu anda tüm ulusal ve uluslararası mekanizmalar maalesef ki iptal edilmiş durumda İsrail çok güçlü ama yenemeyecekleri tek güç, kurum ve mahkeme vicdan mahkemesi ve o mahkemenin İsrail’i mahkum etmesi son derece önemli değerli. Biz yıllar sonra bugüne baktığımız zaman belki en değerli hadiselerden birisi olarak göreceğiz Vicdan Mahkemesi’ni.

Biz Vicdan Mahkemesi’ne katıldık arkadaşlarımız Vicdan Vakfı olarak katıldı. Biliyorsunuz bir vakıf kurduk, vicdansızlığın, zalimliğin, hukuksuzluğun zirvede olduğu bir dönemde bir vakıf kurduk Vicdan Vakfı. Bireysel olarak veyahut da siyasette yaptıklarımızın çok yeterli olamayacağı, sivil toplum bilinci ile bu toplumun vicdani gerçekleri anlaması akletmesi ve uygulaması gerektiğine dair bir düşünce ile bir vakıf kurduk, vakıf çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Gerek birebir gerek online ortamlardan vakıf çalışmamızın mahiyetini duyuruyoruz tüm insanlığa ve tüm insanlığa vicdanı hatırlatmaya çalışıyoruz. Birebir vicdan buluşmaları yapıyoruz, birebir vicdan ziyaretleri yapıyoruz. Haftanın ve ayın örnek vicdan davranışlarını seçiyoruz ve vicdan konulu kısa film yarışması yapıyoruz şu anda.

 Ankara’daki Vicdan buluşmalarına tüm Ankaralılar davetlidir. Ben vicdan buluşmasına katılmak istiyorum, kendi sesimi duyurmak ve başkalarını anlamak hissetmek empati yapmak istiyorum diyenler lütfen bize başvursunlar. Vicdan Vakfı Ankara’da Meşrutiyet Caddesi Mithatpaşa Caddesi Taç Apartmanı Kat 2 No:3’te her gün açık Pazar hariç ve faaliyetlerine devam ediyor. Sosyal medyadan, web sitemizden, telefonlarımızdan bize ulaşabilirsiniz.

Vicdansızlığın hakim olduğu Gazze’de korkunç bir soykırımın devam ettiği, ülkede mazlumun, fakirin gözden uzak tutulduğu ve her şeyden mahrum edildiği bir dönemde Gazze’de korkunç bir vahşetin olduğu ve Türkiye’de dünyada duyarsızlığın hakim olduğu bir dönemde Vicdan Vakfı’na çok ihtiyaç var. o yüzden biz farklı kesimlerin vicdanlarını bir araya getirmeye çalışıyoruz, vicdan buluşmaları yapıyoruz. Online katılabilirsiniz. Bize başvurun, bu vicdansızlık çağında Vicdan Vakfı’na çok ihtiyaç olacak. Çalışmaları çok değerli olacak.

Vicdan Vakfı aynı zamanda vicdan ziyaretleri yapıyor. Bu noktada bize tavsiye ve önerileriniz olabilir. Farklı kesimleri ziyaretler ile bir araya getiriyoruz. Haftanın ve ayın örnek vicdan davranışlarını seçiyoruz. Bu noktada da bize önerileriniz olabilir. “Şu çok vicdani bir davranış.” Diye illa siyasi bir konudaki davranış olmayabilir. Engelli bir hayvanın korunması da haftanın veya ayın vicdanlı davranışı olarak gösterilebilir. Bu konuda önemli olan bir duyarlılık oluşması. Bir farkındalık oluşması, bunu hep birlikte sağlamaya çalışıyoruz. Gruplaşmaların, hizipleşmelerin, kimlik çatışmalarının çok yoğunlaştığı günümüzde biz Vicdan Vakfı’nın tüm toplumu vicdanları kuşatan çalışmalarını herkesi dahil etmek istiyoruz. Herkes kendisini burada bulabilir. İnsanım diyen, vicdanlıyım diyen her kesim siyasi, dini, etnik, mezhebi, iktisadi kaygılar hissetmeksizin burada diğer vicdanlar ile buluşabilir kapımız sonuna kadar herkese açık. Önyargılar içeri giremez, insanların vicdanları içeri girebilir diyoruz.

Vicdan konulu bir kısa film yarışmasını başlattık. Vicdan Vakfı’nın https://www.vicdanvakfi.org/post/vicdanl%C4%B1-gen%C3%A7lik-k%C4%B1sa-film-yar%C4%B1%C5%9Fmas%C4%B1-duyurusu adresinde tüm ayrıntıları ile kısa film yarışması ile ilgili bilgiler var. Bunu da tüm kamuoyuna duyuruyoruz. Tüm yetenekli gençleri çağırıyoruz yaşı ileri olanları değil, ruhu genç olanları çağırıyoruz, gençlerin durumu farklıdır. 18-35 yaş grubundaki insanlarımızın vicdanlı bir bakış açısı ile oluşturacakları vicdanlı gençlik yarışmasına tüm gençleri davet ediyoruz. Özellikle gençlere tahsis ettik ki genç bir birikim olsun burada, genç bir dinamizm olsun. O yüzden gençler de bu işin kadrini kıymetini bilsin ve çalışmalarımıza dahil olsun. Ayrımcılık ile ilgili her türlü hususu vakfımız değerlendirmekte, mercek altına almakta Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Alevi sorunu, din ve vicdan özgürlüğündeki tüm sorunlar, Roman sorunu ve diğer tüm dini etnik mezhebi sorunlar bizim merceğimiz altında ve bu konuda gereken çalışmaları yapacağız.

OHAL KHK hukuksuzluğu başta olmak üzere tüm hukuksuzluklar bizim gündemimizde, çevre ve hayvan hakları, madde bağımlılığı ile ilgili hususlar konusunda da önemli hazırlıklarımız sürüyor ve gerekenleri yapmaya çalışacağız inşallah. Yönetim kurulu çalışmalarımız devam ediyor. Gönüllü kayıtlarımız devam ediyor. Web sitemizden gönüllü olarak bize başvurabilirsiniz. “Sizin için ne yapabilirim?” dediğini zaman gönüllü olarak bize web sitesinden başvurup çalışmalarımıza dahil olabilirsiniz değerli arkadaşlar. Bunu da söylemiş olalım.

Vicdan Vakfı ile ilgili çalışmalarımızı burada nihayete erdiriyoruz. Bizi x adresimizden https://twitter.com/vicdanvakfi adresimizden https://www.vicdanvakfi.org/ adresimizden instagram ve facebook hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Sizlerin desteği ile biz güç bulacağız. O yüzden biz yola çıkmışız ama sizin desteğiniz olmadan bir yere varamayız bunu da herkese söylemiş olalım ve o yüzden desteklerinizi net bir şekilde her açıdan beklediğimizi ilan edelim. Web sitemizi ayrıntılı bir şekilde inceleyin, biz tüm çalışmalarımızı web sitemize koyuyoruz ve incelenmesi gerektiğini söylüyoruz tüm kesimlere.

Vicdan Vakfı’na neden ihtiyaç var? Çünkü dünyada katliamlar devam ediyor. Mesela; Rusya’da geçtiğimiz günlerde İŞİD tarafından yapılan bir katliam korkunç bir katliamdı. Lanetliyoruz, sonuna kadar lanetliyoruz. Kabul edilecek bir durum değil. İnsanlığın bu tür çekişmeler, çatışmalar ve ardından gelen katliamlar soykırımlar ile birbirine girdiği bir dönemde işte bundan dolayı Vicdan Vakfı’na çok ihtiyaç var. Dini saiklerle, etnik saiklerle, mezhebi saiklerle iktisadi saiklerle veyahut da ideolojik saiklerle insanları kalkıp katliam yapması kesinlikle kabul etmiyoruz. Kim olursa olsun hangi güç olursa olsun ve kime yapılırsa yapılsın tüm kötülüklerin ve katliamların karşısındayız fakat bunun karşısında da devletlerin ele geçirdikleri zanlara insan haklarına aykırı muameleler yapmasına da karşıyız. Bunu her zaman söylüyoruz. Biz işkenceye karşıyız. İnsan haklarına aykırı her muameleye karşıyız. Rusya’da yakalanan ve katliamı yapan kişilere de yapılan işkencelere karşıyız. Bu katliama ne kadar karşıysak devlet olarak Rusya’nın katil de olsa insanlara işkenceyi meşrulaştırarak yapması, canlı yayınlarda vermesi, alenileştirmesi, özendirmesi ve cezasız bırakacağını ilan etmesi korkunç bir devlet suçudur. Bunu da söyleyelim. Böyle bir kafa ile hareket ederseniz katliamlar bitmez, soykırımlar bitmez. Bir kısır döngüde insanlık yuvarlanıp gider onu da tüm insanlığa hatırlatalım. Sorunları baskı ile zalimlik ile işkence ile yok etmeye çalışmak kabul edilecek bir davranış değil.

Bakın ben Muş’tayım ve dün akşam yıllardır andığımız bir yere gittik. Vartinis Katliamının yapıldığı Vartinis beldesine gittik, köylüler ile belde sakinleri ile konuştuk ve Vartinis Beldesinde bu Öğüt ailesinin yok edildiği eve gittik. Bu ev bir müzeye dönüştürülmüş tekrar yanan ev inşa edilmiş, 9 kişi katledilmişti bu evde. Aysel Öğüt ailenin tek hayatta kalan ferdiydi, “Gece 3’te uyandım amcamlarda kalıyordum ve ben evimize doğru gitmeye çalışırken ateşler içinde yanan evime beni yaklaştırmayan jandarmaları gördüm her taraf polis jandarma doluydu ve evler yakılıyordu.” Diyordu Aysel Öğüt ve eve yaklaştırılmayıp annesi babası ve tüm kardeşlerinin yanarak katledildiğini gören bir insan düşünün bu insanı bu hali normal olabilir mi? Ve biz bu yanan eve gittik. Halen müzede o 3 Ekim 1993’te yakılan evin yanık hatıraları vardı, yanık giysiler, yanık ev eşyaları, hala muhafaza ediliyordu ve bu insanlık adına korkunç bir hatıraydı. İnsanlık adına kabul edilemez bir durumdu. Biz Öğüt ailesinin bu yaşadıklarından sonra Yüzbaşı Bülent ve arkadaşlarının yaktığı belde sonrasında katledilen insanları yıllarca andık ve bu zulmü yapanların cezalandırılması gerektiğini söyledik ama bu zulme izin verenler bu katliamın faillerini de zamanaşımına uğratarak cezalandırmamayı seçtiler ve onları serbest bıraktılar. Bu şu anda belki yasalar önünde makul bir durum, bu belki şu andaki hukuk önünde makul bir durum ama vicdanların kabul etmediği çok zalim bir durum. Halkta buna böyle cevap veriyor. Siz istediğiniz kadar “Yasalar bunu emretti, ne yapalım bu yargılama düştü.” Deyin halkın vicdanı bunu kabul etmiyor o yüzden vicdan kavramı çok önemli ve halkın vicdanının bu olayı kabul etmediğini bizim her yerde söylememiz lazım. Yıllarca andığımız Vartinis katliamının bizzat işlendiği yeri görmek, işlendiği beldeyi görmek, işlendiği evi görmek, müzeye çevrilen evi görmek benim için son derece anlamlı ve üzücüydü, çok çarpıcıydı ve orada bir video çekimi yaparak hem anlatımlarda bulunduk hem de bölge halkı ile de konuştuk. Lütfen o videomuzu izleyin çünkü benim için tarihi önemi olan bir andı, bunu da kayıtlara geçirmek istedik. Köylüler der ki: “Burada sadece insanlar ölmedi, onlarca küçükbaş ve büyükbaş hayvan da öldü. Günlerce buradaki et kokusundan duramadık, korkunç bir koku vardı ve insanların, hayvanların yandığı korkunç bir koku vardı. Bunu biz kabul etmiyoruz Allah’ta kabul etmesin istediği kadar yasalar bunu kabul etsin ama Allah-u Teala bunu kabul etmeyecek diyordu köylüler. Son derece haklılar bu vesile ile tüm katliamları soykırımları lanetlediğimizi şu anda canlı yayınlarda devam eden Gazze Soykırımını lanetlediğimizi buradan lanetlemiş olalım.

Bugün de programımızı burada bitiriyoruz. Haftaya andığımız hususlar bunlar. Biz yurdun dört bir tarafını geziyoruz fakat sadece ziyaret sebebimiz ile gezmiyoruz o bölgedeki insanlarımız ile konuşuyoruz. Dün Muş Ovasının durumunu konuştuk, tarımın ve hayvancılığın nasıl bittiğini bu 72 kmlik odada nasıl önemli bir gerileme olduğunu gördük. Muş ilinin nasıl bir ekonomik sosyal siyasal ve nüfus açısından kayıp içinde olduğunu gördük ve bunları da gündem ettik. Vartinis’te insanlarımız ile konuştuk, Uzgörür’de, Karakale’de, Korkut’ta insanlarımız ile konuştuk ve yüzlerce insan ile muhatap olarak halkımız ile birlikte olduk, olmaya da devam edeceğiz bu bizi mutlu ediyor. Türkiye’nin dört bir tarafından halkımız ile birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Gördüğümüz kadarıyla halkımız da bizimle birlikte olmaktan dolayı mutluluk duyuyor memnuniyet duyuyor o vesile ile tüm Muş halkını tekrar selamlıyorum Muş’ta bulunmamız vesilesi ile yarın da bulunacağımız Siirt halkını selamlıyor ve ardından da memleketim olan Urfa’ya da selamlarımı gönderiyorum ve birlikte olacağımız halkımız ile birlikteliği özlediğimi ve beklediğimi buradan ifade etmiş oluyorum.

Programımız burada bitiyor haftaya Salı günü tekrar sizlerle birlikte olacağız hepinize güzel bir hafta diliyorum hayırlı akşamlar hoşça kalın.

Yorumlar