17 Mayıs 2022

Herkese merhaba ÖFG TV’nin yeni bir programı ile karşınızdayız! Her hafta Salı günü saat 21.00’de haftanın önemli insan hakları konuları ve konukları ile sizlerle beraber oluyoruz. Bu hafta da önemli konumuz ve konuğumuz olacak.

Askeri öğrenciler ve kursiyer teğmenlerin velilerinin yaşadığı sıkıntıları konu edineceğiz. Malum 6 yıldır cezaevindeler ve anne babalar bu haksız, hukuksuz tepeden inme yargısal kararlara karşı mücadele ediyorlar. İşte o velilerden birisi Sevinç Çakır konuğumuz.

Sevinç Çakır:Ben Sevinç Çakır kursiyer teğmen annesi Murat Çakır’ın annesiyim. Ankara’dayım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Sevinç hanım az çok meseleyi herkes biliyor, bir şekilde darbeci ilan edilerek ağır cezalara çarptırıldı çocuklarınız, yüzlerce delikanlı, başarılı öğrenciler, kursiyer teğmenler ağır bir şekilde o gece cezaya çarptırıldılar. Siz bu konuda haftalık basın açıklaması süreci başlattınız, oradan başlayalım. Uzun süre belki bir sessizlik oldu ve artık bu sessizlikle bir yere varılamayacağı düşünülerek her hafta bir basın açıklaması yapmaya başladınız. Neler yaşandı?

Sevinç Çakır:Uzun süre sessiz kaldınız deniliyor, onu açıklamak istiyorum. Biz cezaevlerinde görüşlere gidince orada çocuklarımızı 40-45 kişilik kursiyer teğmenleri bir koğuşa koydular, istif şekilde çocuklarımız dinlenerek uyudular. Biz o esnada birbirimizi tanıdık. 77 Akıncı’da kursiyer pilot adayı var benim bildiğim, ben hala çoğunu tanımıyorum, benim çocuğumla aynı koğuşa koyulan aileleri tanıyorum. Orada telefonlarımızı aldık, orada birbirimizle tanıştık, yeni tanıdığımız biriyle biz nasıl mücadele edebilirdik? O kadar büyük suçlamalar vardı ki; tanımıyorsun acaba suçlanan onun çocuğu mu diye bakıyorsun! Davanın ilerleyip ne olacağını görelim dedik. Birileri sürekli çocuklarımıza suç isnat ediyor, biz aileler cezaevi önlerinde birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın hemen hepsi aynı suçlarla suçlanıyor. Hep aynı müebbetlerle, ağır müebbetlere çarptırılıyor. Son olarak bardağı taşıran damla; çocuklarımızı Güneydoğu, Batman, Van, Diyarbakır’a kursiyer teğmenleri, çocuklarımızı o illere götürdüler. Bizim çocuklarımız darbe olduğu esnada 23-25 yaş arasındaydı çocuklarımız. Aradan 5  yıl geçti Temmuz’da 6 yıl bitecek. Biz genç değiliz, biz o yollara gidecek kadar enerjimiz yok. Kimi annenin bacağında platin var, çoğu anne baba tansiyon ilacı ile yaşıyor. Vefat eden veliler oldu. Bu tanıştığımız arkadaşlarla dedik ki; biz bir şeyler yapalım. Ne yapabiliriz? Dedik. Ortak basın açıklaması yapalım, sesimizi duyuralım diye düşündük. Yaklaşık 6 haftadır basın açıklaması yapıyoruz. Orada güvenlik görevlisi açıkladığımızı anlıyor, basın açıklamamızı yapıp dağılıyorduk. Geçen hafta Pazar günü arkadaşlarla yine basın açıklaması yapalım dedik. Biz parka gittiğimizde Ankara Kurtuluş’a orada polis her tarafı kuşatmış. Ben önce anlayamadım, yağmur da yağıyordu. Vatandaşlar da ağaçların altına girmişler. Ben de öylesine gittim, o kadar büyük bir tepkiyle karşılaşacağımızı hiç ummuyordum. Oraya gittik, yağmur dindikten sonra vatandaşlar gidince bizim arkadaşlar orada kalanların tamamına baskı uygulandı ittirerek. Çok kötü söylemlerde bulunuldu. Bizi ittirerek kaldırımlarda, 60-70 yaş arasındaki anneleri parktan çıkardılar. Direnç gösteremezdik, hatta omurgasından engelli olan, şarjla yaşayan bir arkadaşımız var çocuğu Van’a gönderildi, arkadaşlarla dağıldık orada. Korktuğumuzdan, sindiğimizden değil çocuklarımıza gidecek kadar sağlıklı olmalıyız, öyle düşündük yıldığımızdan değil. Her hafta biz bunu yapacağız. Bize artık nasıl davranırlar bilmiyorum ama çok ters söylemlerde bulunuyorlar. “Biz sizin ne amaçlarla geldiğinizi biliyoruz.” Çok sert müdahale edildi. Ötekileştirilmişlik var! Çekim yaparken defalarca elimdeki telefona saldırdılar. İçindeki kaydı silmeye çalıştılar. Kollarımı büktüler, kaldırımda tökezledim, çekim yapıyordum. Madem bizi basın açıklaması yaptırmıyorsunuz kendimi çektim. Beni ittirme ki ben de seni görüntüye almayayım. Orada çok sert müdahale ile karşılaştık. Sonrasında dağıldık.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Basın açıklamalarının ilkine bende katılmıştım ve polisin müdahale ettiğini gördük ve ardından siz Kurtuluş Parkı’nda açıklamalara devam ettiniz fakat şimdi bu açıklamalara da müdahale edildi. Tamamen barışçıl kimseye zararı olmayan açıklama yapıp dağıldığınızı biliyoruz. Belli bir yaştaki anneler, babalar, kardeşler toplanıyor ve başka bir amaç gütmeksizin orada bir açıklama ve tepki. Bu haksızlığa razı olmama tavrı geliştirilerek açıklama bitiriliyordu şu anda ona da müdahale ettiler. Siz bu denli haksızlıklar ve bunun karşısında sesinizin çıkarılmasının istenmemesini nasıl karşılıyorsunuz. Bir taraftan çocuklarınız müebbet hapse mahkum edildi, bir taraftan da bütün bunlara itiraz etmeyi düşünürken sesinizin bile çıkarılmaması konusunda ne diyorsunuz?

Sevinç Çakır:Kursiyer Teğmenler kendilerinden sonra emir verecekleri bir konumda değiller ki o gün ne yapmış olabilirler ki bu çocuklar bu kadar ağır müebbete çarptırılsınlar? O gün onlara tatbikat var denilerek nöbet tutturulmuş çocuklarımıza. Çocuklarımız gece sabah 06.00’da evlerine geldiler ve 9 gün benim çocuğum evdeydi. Olaya dahil değiller, yaralama, kalkışma. Bizim çocuklarımız ne yapmış olabilir ki bu kadar ağır bir müebbete çarptırılmış olabilirler? Bize örgüt deniliyor, nasıl bir örgütüz biz? Benim çocuğum lojmanda kalıyordu 3 arkadaşı ile. Bize darbeden sonra Akıncı’yı boşaltın denildi, biz 3 aile birbirimizi 6 ayda bulamadık. 6 ay birbirimize ulaşamadık. 6 ay sonra biz Akıncı’daki lojmanı boşaltmaya gittiğimizde çocuklarımızın eşyaları tamamen alınmış, çalınmış demek istemiyorum ne olduğunu bilmiyorum. Bizim çocuklarımızın şahsi eşyaları, takım elbiseleri, küçük elektrikli ev eşyaları, çocuklarımızın lojmanları darmadağındı. Askeri giysilerinin dışında bir şey kalmamıştı. Bize boşalt dedikleri eski birkaç şey kalmıştı. Onları biz 6 ay buluşup giremediğimiz lojmanlara kim girdi de o lojmanları yağmaladı? Kim elektrikli ev eşyalarını, takım elbiselerini, çocuğumuzun birinin 37 tane altını varmış kursiyer teğmenin, annesine söylemiş “Anne şurada altınım var.” Demiş, yoktu. “Anne cebimde şu kadar harçlığım vardı, onu al.” dedi, takım elbiseleri ile birlikte yoktu. Bunlar bize niye yapıldı? Gerçekten bilemiyorum, anlam veremiyorum. Neyin üstü bastırılmak isteniyor?

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Şu anda çok ağır mağduriyetle karşı karşıya olduğunuzu aslında herkes az çok biliyor ama büyük bir yalnızlıkla baş başa bırakılmış durumdasınız ve tepki göstermenizde engellenmeye çalışılıyor. Peki bundan sonrasında neler yapacaksınız? Bu tür engellemeler karşısında boyun eğecek misiniz? Geri adım atacak mısınız? Kabullenecek misiniz? “Bu kaderimizdir.” Diyecek misiniz?

Sevinç ÇakırYasin Duman:Haftalık basın açıklamalarımıza devam edeceğiz vekilim. Artık sessiz durulacak kadar aşamayı geçtik çünkü sessiz kaldıkça ülkede adalet olur, mahkemeler biter, sonuç olur diye bekledik ama öyle bir şeyin olmadığını gördük. Bizler çocuklarımız bu mağduriyeti yaşarken biz aileler olarakta çok büyük mağduriyetler yaşadık. Çevremizde halk arasında, köylerimizde bizlerin çocuğu hapiste diye bizler dışlandık. Bizler yalnız bırakıldık. Bu yaşadığımız mağduriyetin neresinden anlatsak azdır. Zor süreçler yaşadık. Hala yalnız bırakılıyoruz. Bizim sesimiz ne kadar etkili olur bilmiyorum, televizyonlar bizlerin çocuklarını büyük şeylerle itham ediyor bu çocuklar teğmen, teğmen çocuklar ne yapabilir? Hulusi Akar 12 Eylül’de teğmendi acaba ne yapabilmiş? Nasıl bir katkı sağlayabilmiş? Nasıl bir savunma yapabilmiş?

Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Boyun eğmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz.” Diyorsunuz.

Sevinç Çakır:Mücadeleye devam vekilim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Biz bugün sizin sesinizi yükseltmiş olduk ve bu mücadelenin burada bitmemiş olduğunu da göstermiş oldunuz. Geçtiğimiz hafta önemli bir engellemeyle karşılaştınız ve sesinizi yükseltmek için ÖFG TV ekranlarına sizi davet ettik, siz de yapılan haksızlığı ve olması gerekenleri söylemeye çalıştınız. Çok teşekkür ederiz, son olarak ilave etmek istediğiniz bir husus var mı?

Sevinç Çakır:Teşekkür ederim vekilim desteklerinizi bekleriniz. Gerçekten bunu ifade edebilmek çok zor, ne söylersek söyleyelim mutlaka bir engelle karşılaşıyoruz. Çocuklarımızın başarısını anlatıyoruz “Soru çaldı” deniliyor. Madem çocuklarımız soru çaldı şu anda çocuklarımızın yerini aldıklarınızla canlı yayınlarda karşılaştırma yapın. Çocuklarımızın zekasından hiç şüphemiz yok, çocuklarımız içeride 2-3 üniversite bitirdi, 2-3 dil öğrendi, çocuklarımızın başarılarını ifade edebilmek isterim, görülsün isterim. Silivri’deki Harbiyeli çocukların, bizim çocuklarımızla arasında 4 yaş var. Onların anneleri ile tanıştım, o çocukların başarısı öyle. Çaresiziz bu konuda. Neyi anlatacağımızı, neresinden anlatacağımızı bilmiyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Mücadele gerekiyor. Teşekkür ederiz bugün de programımızı burada bitiriyoruz. Biz sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz. ÖFG TV’nin değerli izleyenleri bugün de programımız burada bitiyor haftaya Salı günü saat 21.00’de tekrar birlikte olacağız, hepinize hayırlı akşamlar hoşça kalın.

Yorumlar