18 Ocak 2021

AHVAL

YouTube

Gergerlioğlu: ‘Tahliyesi engellenen mahpusların ölümlerinden Adalet Bakanı Gül sorumludur’

Şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliği 1 Ocak itibariyle uygulamaya başlandı. Uygulama, siyasi hükümlülerin şartlı tahliye edilmesini fiilen ortadan kaldırıyor.

İnsan hakları savunucusu, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bu gerekçeyle cezaevinden çıkamayan çok sayıda kişinin kendisine başvuruda bulunduğunu belirterek, hükümete “İnfazları dolmuş mahpusları neden cezaevinde tutmaya çalışıyorsunuz?” sorusunu yöneltiyor.

Gergerlioğlu “Adalet Bakanlığı korona nedeniyle hayatını kaybeden mahpuslarla ilgili açıklama yapmıyor. Bu infazı dolmuş ve halen içeride tutulan mahpusların ölümlerinden direkt Adalet Bakanı Abdulhamit Gül sorumludur” diyor.

Gergerlioğlu, Hak ve Hukuk’ta şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliğini anlatıyor.

Gergerlioğlu’nun anlatımları şöyle:

“Cezaevlerinde mahpuslar ceza sürelerini doldurmalarına rağmen çıkamıyorlar. Devlet mahpusları cezaevlerinde daha fazla tutmaya çalışıyor. Devlet, 300 bine yaklaşan mahpus sayısı karşısında sekiz-10 kişilik yerlerde 25-30 kişi kalan koğuşlar karşısında cezaevlerindeki sayıyı azaltmayı değil, artırmayı düşünüyor. Devlet pandemi sürecinde kapasitenin çok üzerinde insan barındıran cezaevlerini boşaltmak istemiyor. Bu çok vahim bir durum. Her gün cezaevlerinde ölüm yaşanıyor. Az önce Düzce Cezaevi’nde avukat Metin Yücel koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Koronavirüsün cezaevlerini tehdit ettiği bir ortamda infazları dolmuş kişileri neden cezaevinde tutmaya çalışırsınız?

Devlet bunu özellikle yapıyor, şimdiye kadar bunu yasalara, yönetmeliklere aykırı bir şekilde yapıyordu. Şimdi de uyduruk bir yönetmelikle güya bunu resmileştirmeye çalışıyor. Ama yanlış ve maksatlı.

Nasıl mı oluyor?

Cezaevleri gözlem kurulları, infazları dolan denetimli serbestliğe çıkmak üzere olan mahpusları, daha çok siyasi mahpusları birtakım gerekçelerle cezaevinde tutmaya çalışıyor. Mesela ‘terör örgütünden ayrılmadığını düşünüyoruz’ gibi. Çok muğlak, soyut kararlar bunlar. ‘Tarafsız koğuşa geçmedi’ deniyor, bakıyorsunuz cezaevinde tarafsız koğuş yok. ‘Etkin pişmanlık yapmamışsın’ diyor. Bir Kürt mahpus için İmralı’ya mektup yazdığı gerekçesiyle denetimli serbestlik verilmedi.

İnfazı dolmuş olan mahpusların tahliyeleri bu şekilde engelleniyor. İnsanlar zaten diken üstünde. Aileler yakınlarıyla görüşemiyor. Açık görüşme zaten yok, kapalı görüşme sıkıntılı. Telefon görüşme süreleri bile kimi yerlerde kısaltılmış durumda. Hasta mahpuslar var. 

Niye kapasitesi 120 bin olan cezaevlerindeki 265 bin kişiyi infazı dolduğu halde çıkarmamaya çalışırsınız?

Siyasi mahpusların çıkmasını istemiyorlar. Nisan ayında infaz indirim yasası çıkmıştı. İnfaz indirimi değil ama bindirimi yapıldı. Alaattin Çakıcı ve benzerleri çıktı. Bu derece hukuktan uzaklaşılmış bir polis devletinde, zaten adil olmayan yargılamalarla cezalandırdığı kişilerin cezaevlerinden çıkmamasını sağlayan devlet ve iktidar anlayışı var. Pandemi ortamında bu mahpusların çıkmaması sağlanıyor.

Adalet Bakanlığı korona nedeniyle hayatını kaybeden mahpuslarla ilgili açıklama yapmıyor. Bu infazı dolmuş ve halen içeride tutulan mahpusların ölümlerinden direkt Adalet Bakanı Abdulhamit Gül sorumludur.”

Şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliği 1 Ocak itibariyle uygulamaya başlandı. Uygulama, siyasi hükümlülerin şartlı tahliye edilmesini fiilen ortadan kaldırıyor.

İnsan hakları savunucusu, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bu gerekçeyle cezaevinden çıkamayan çok sayıda kişinin kendisine başvuruda bulunduğunu belirterek, hükümete “İnfazları dolmuş mahpusları neden cezaevinde tutmaya çalışıyorsunuz?” sorusunu yöneltiyor.

Gergerlioğlu “Adalet Bakanlığı korona nedeniyle hayatını kaybeden mahpuslarla ilgili açıklama yapmıyor. Bu infazı dolmuş ve halen içeride tutulan mahpusların ölümlerinden direkt Adalet Bakanı Abdulhamit Gül sorumludur” diyor.

Gergerlioğlu, Hak ve Hukuk’ta şartlı tahliyede yapılan yasa değişikliğini anlatıyor.

Gergerlioğlu’nun anlatımları şöyle:

“Cezaevlerinde mahpuslar ceza sürelerini doldurmalarına rağmen çıkamıyorlar. Devlet mahpusları cezaevlerinde daha fazla tutmaya çalışıyor. Devlet, 300 bine yaklaşan mahpus sayısı karşısında sekiz-10 kişilik yerlerde 25-30 kişi kalan koğuşlar karşısında cezaevlerindeki sayıyı azaltmayı değil, artırmayı düşünüyor. Devlet pandemi sürecinde kapasitenin çok üzerinde insan barındıran cezaevlerini boşaltmak istemiyor. Bu çok vahim bir durum. Her gün cezaevlerinde ölüm yaşanıyor. Az önce Düzce Cezaevi’nde avukat Metin Yücel koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Koronavirüsün cezaevlerini tehdit ettiği bir ortamda infazları dolmuş kişileri neden cezaevinde tutmaya çalışırsınız?

Devlet bunu özellikle yapıyor, şimdiye kadar bunu yasalara, yönetmeliklere aykırı bir şekilde yapıyordu. Şimdi de uyduruk bir yönetmelikle güya bunu resmileştirmeye çalışıyor. Ama yanlış ve maksatlı.

Nasıl mı oluyor?

Cezaevleri gözlem kurulları, infazları dolan denetimli serbestliğe çıkmak üzere olan mahpusları, daha çok siyasi mahpusları birtakım gerekçelerle cezaevinde tutmaya çalışıyor. Mesela ‘terör örgütünden ayrılmadığını düşünüyoruz’ gibi. Çok muğlak, soyut kararlar bunlar. ‘Tarafsız koğuşa geçmedi’ deniyor, bakıyorsunuz cezaevinde tarafsız koğuş yok. ‘Etkin pişmanlık yapmamışsın’ diyor. Bir Kürt mahpus için İmralı’ya mektup yazdığı gerekçesiyle denetimli serbestlik verilmedi.

İnfazı dolmuş olan mahpusların tahliyeleri bu şekilde engelleniyor. İnsanlar zaten diken üstünde. Aileler yakınlarıyla görüşemiyor. Açık görüşme zaten yok, kapalı görüşme sıkıntılı. Telefon görüşme süreleri bile kimi yerlerde kısaltılmış durumda. Hasta mahpuslar var. 

Niye kapasitesi 120 bin olan cezaevlerindeki 265 bin kişiyi infazı dolduğu halde çıkarmamaya çalışırsınız?

Siyasi mahpusların çıkmasını istemiyorlar. Nisan ayında infaz indirim yasası çıkmıştı. İnfaz indirimi değil ama bindirimi yapıldı. Alaattin Çakıcı ve benzerleri çıktı. Bu derece hukuktan uzaklaşılmış bir polis devletinde, zaten adil olmayan yargılamalarla cezalandırdığı kişilerin cezaevlerinden çıkmamasını sağlayan devlet ve iktidar anlayışı var. Pandemi ortamında bu mahpusların çıkmaması sağlanıyor.

Adalet Bakanlığı korona nedeniyle hayatını kaybeden mahpuslarla ilgili açıklama yapmıyor. Bu infazı dolmuş ve halen içeride tutulan mahpusların ölümlerinden direkt Adalet Bakanı Abdulhamit Gül sorumludur.”

Yorumlar