2008-06-25 00:00:00

Sivil toplum örgütleri ve aydınlar, temel hakların yargı kararlarıyla ayaklar altına alınmasına karşı harekete geçti.

 

Her kesimden 300'ün üzerinde sivil toplum örgütü ve yüzlerce aydın “demokrasi ve yeni anayasa” için Ortak Akıl Hareketi'nde buluştu. Darbelerin şekillendirdiği hukuk sistemini tartışmaya açan hareket, manifestoyla yola çıktı. Manifestoyu okuyan Ortak Akıl Hareketi'nin genel koordinatörü Ayhan Ogan, “halka siyasi projelerin malzemesi olmaktan başka değer vermeyen, demokrasiye, seçimle oluşan iktidarlara itibar etmeyen seçkinci anlayış”ı “Türkiye'nin en temel sorunu” olarak tarif etti. Manifestoda eşitliğe dikkat çekilirken, milli iradeyi etkisiz kılma çabalarına sert tepki gösterildi: “Kimse millet iradesine ipotek koymaya kalkmasın. Çünkü millet buna izin vermeyecek.”

Yeni anayasa çalışmalarında toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlamak amacıyla sivil toplum kuruluşları, aydınlar, akademisyenler, medya mensupları, kanaat önderleri ve siyasilerin yer aldığı “Ortak Akıl Hareketi'' dün medya karşısına çıktı. Topkapı Eresin Otel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Ortak Akıl Hareketi'nin Genel Koordinatörü Ayhan Ogan, hareketin, “Türkiye'de yaşanan demokrasi ve özgürlük mücadelesine aktif katılım sağlamak, temel hak ve özgürlüklerin alanını genişletmek, millet iradesini her tür vesayet ve ipotekten arındırmak, toplumdaki her tür inanç, yaşam tarzı ve eğilimleri eşit olarak hukuk güvencesine alacak yeni bir anayasa talebini diri ve canlı tutmak amacıyla kurulduğunu'' bildirdi. Toplantıda, harekete destek veren Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı Necati Ceylan, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Engin ile Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da birer konuşma yaptı.

Demokratik devletin resmi ideolojisi olmaz

Ortak Akıl Hareketi'nin yayımladığı 'Demokrasi Manifestosu'nun öne çıkan başlıkları şöyle:

  • Herkes ırkına, rengine, cinsiyetine, diline, dinine, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir.
  • Türkiye'de yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlar, artık temel özgürlükleri edinme ve kullanma noktasında endişe duymamalıdır. Farklı dinî anlayışlara ve görüşlere sahip insanlar kendi anlayışlarını ve düşüncelerini özgürce yaşayabilmeli, ifade edebilmeli ve çocuklarına aktarabilmeli. Türkiye'de yaşayan herkesin kendini anavatanında ve ülkenin gerçek sahibi hissedebilmeleri sağlanmalı.
  • Dinî anlayışlar konusunda devlet bir taraf olarak müdahil olmamalı. İnsanların nasıl inanacağını, nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını belirleme hakkının devlette ve bürokratlarda bulunmadığının tartışmasız kabulü sağlanmalı.
  • Acil meselemiz, istikrarsızlığın temeli olan zihniyet zeminini değiştirmek. Türkiye'nin sorunlarının çözümü, özgürlüklerin genişletilmesi ile, özgürlük demokrasi ile, demokrasi ise yeni bir anayasa ile sağlanabilir.
  • Ülke bütünlüğünün korunması hürriyetlerin esas, kısıtlamaların istisna olduğu hukukun üstünlüğü temelinde gelişen ve ona dayanan yeni bir anayasa yapılmalı.
  • Devlet, milletin belirlediği hukuku uygulayan, topluma hizmet eden bir kurumdur. Demokratik devletin resmi ideolojisi olamaz. İnsanlar belirli bir ideolojik kalıba sokulmaya çalışılmamalıdır.
  • Devlet, hukuku kendi düşüncesi ve inancı doğrultusunda kullanmamalıdır, düşünceler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olmalıdır. Yeni bir anayasa bu ilkeler üzerine inşa edilmelidir.''

Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çok darbe gördük; artık yeter

Genelkurmay, kendileriyle ilgili açıklanan belgenin komuta katınca onaylanmadığını söyledi. Ancak biz komuta kademesinin onayladığı çok darbe gördük. Sarıkız ve Ayışığı buna örnek. Artık yeter! Darbe planları yapan Özden Örnek ve Şener Eruygur'un elini kolunu sallayarak gezmesi bugünkü durumu açıklıyor. Türkiye'de insan haklarını engellemek için sorun üreten bir mekanizma kurulduysa bunu çözmek zorundayız. Bu halkın içine çok fitne tohumu atıldı. Ancak bu halk derin muhabbet ve kültürüyle bunları aştı.

TGTV Başkanı Avukat Necati Ceylan: Zapturapt altına alınmak isteniyoruz

367 tezinden sonra özgürlük getiren anayasa değişikliğinin iptal edilmesi ve bundan yola çıkılarak siyasi partilerin kapatılmak istenmesi bizi üzmüştür. Bugünkü ortamın kaosa neden olmasından endişe ediyorum. Ülke istikrarının belirli güçlerin kontrolüne geçmesinin hesapları yapılıyor. Millet iradesi de zapturapta alınmak isteniyor. Hatalara karşı Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın denetleme yetkisi bulunuyor. Ancak bu kurumlar hata yaptığında kim denetleyecek? Bu yetki karmaşasına çözüm bulunmasını istiyoruz.

Ortak Akıl Hareketi Koordinatörü Ayhan Ogan: Anayasa bile ihlal ediliyor, tablo vahim

Bugünkü ortamda mevcut anayasanın bile ihlal edildiğini düşünürsek vahim tablo daha iyi anlaşılır. Biz buna karşı çıkıyoruz. Ortak Akıl'ın bundan sonraki yol haritası, ideolojisi ne olursa olsun darbelere karşı olan herkesle bir kar tanesi gibi büyümektir. Bu hareket, darbeye karşı olanlarla darbecileri daha net ortaya çıkaracak. Bugünkü Türkiye dünkü Türkiye değil. Şimdiden 300'ün üzerinde STK'nın katıldığı hareket, kendi ideolojilerini tehlikede görenleri de kucaklayacak. Çünkü biz sadece özgürlükten yanayız.

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu: Askerî müdahaleler anarşiye yol açıyor

Türkiye, millet iradesinin hiçe sayıldığı bir gündemi yaşıyor. Birileri demokratikleşmenin önüne geçmek için makas değiştirme gayretleri içinde. Millet iradesi 1924 Anayasası'nda 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' anlayışı ile koruma altına alındı. Ancak darbe anayasaları bunu değiştirdi. Ancak artık milli iradeye sahip çıkma zamanımız geldi. e-muhtıralar, demokrasi dışı müdahaleler anarşinin önünü açıyor. Umuyorum ki kendi çocuklarını düşman görmeyen ve sürgün etmeyen bir ülke oluruz.

Hak-İş Başkan Yardımcısı Yusuf Engin: Herkes elini taşın altına koymalı

Milli iradenin tahkir edildiği, milletin üzerine yeni oyunların kurulduğu, anayasanın yargı bağımsızlığı adı altında ihlal edildiği yargıçlar rejimine doğru sürükleniyoruz. Demokratik rejime yapılan saldırılar yapay gerilimlerin önünü açıyor. İstikrarın zedelendiği, Türkiye'nin 3. dünya ülkesi haline getirildiği, yargı kararlarının tartışıldığı, ekonomide kriz beklentilerinin arttığı bir dönemde demokrasiyi yükseltmenin tam zamanıdır. Demokrasinin hak olduğuna inanan, herkes taşın altına elini koymalı.

Yorumlar