24 Kasım 2023

Yine önümüzde hak ihlalleri var ve önemli yolsuzlukların ifşa edildiği raporlar var!

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde neler dönüyor? Diğer birçok belediyede ne işler yapılıyor? Az çok biz biliyorduk bunları ortaya döküyorduk ve en son Sayıştay raporu ile çok önemli yolsuzlukların olduğunu ortaya koymuş!

Bakın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde neler oluyor? Kurum mali tablolarında yer alan taşınmaz hesaplarının mevcut durumu yansıtmaması mevzu bahsi. Tahakkuklar tahsilata dönüşmüyor. İşçilere kanunda belirtilen yıllık izinler kullandırılmıyor ve bakın inanılmaz bir hadise var. Yüzlerce işyeri ruhsatsız çalışıyor! Şimdi ortaya çıkıyor. 900 adet gayri sıhhi müesseseden 415’inin; 573 adet sıhhi müesseseden ise 183’ünün işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadığı görülmüş. Biz de emanetin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edildiğini düşünüyorduk emanete ihanet ediyorlar başka bir şey değil. Halkın sağlığı ile oynuyorlar. Ruhsatsız işyeri çalıştırılmasına göz yumuyorlar! Daha bitmedi. Onlarca ağır ihlal görünüyor Büyükşehir Belediyesi’nin incelemesinde!

Diğer belediyelere otopark gelirleri aktarılmıyor! Belediyeye ait taşınmazların çeşitli dernek, vakıf ve spor kulüplerine tahsis edildiği görülmüş. Yandaşlarına oluk oluk çıkar akıtılıyor. Apaçık ortada! Biz bunu söylüyorduk zaten. Bakın devletin kurumu bunu ispat ediyor, Sayıştay ispat ediyor. Nedir bunlar? Yandaş kulüplere oluk oluk para akıtılıyor. İlçe belediyelerine tahsis edilen taşınmazların asli görev alanları dışında kullanılması. Bakın yine bu yandaşlara tahsisat ile ilgili nasıl çarpıcı bir şey var! Kiracılara gerekli ihtarların süre verilerek çekilmemesi. Birisine kiraya vermiş, kirasını vermiyor, kiranı ver diye bir uyarıda bulunmuyor. Tahliye işlemlerine başvurulmaması, kiraların rayiç bedele göre güncellenmemesi. Komik paralar ile kiraların devam etmesi gibi, demek ki o paralar bile ödenmiyor. Elektrik, Doğalgaz ve Su aboneliklerinin devredilmiyor. Kiraya vermiş, elektrik, doğalgaz, su aboneliğini kendisi ödüyor yandaşın. Büyükşehir Belediyesi’nde böyle işler dönüyor. Biz değil Sayıştay raporu söylüyor! İdare bütçesinden karşılanan dağıtım tesis giderlerinin elektrik dağıtım şirketinden talep edilmemesi. Elektrik dağıtım şirketi ile nasıl bir ilişki var Sn. Büyükakın söyleyin ne oluyor ne bitiyor neden koruyorsunuz bu şirketi? Toplu ulaşım hatlarının süresiz olarak verilmesi! Toplu ulaşım hattını sonuna kadar vermiş. Demek ki menfaat ilişkisi var. Taksi plakalarının süresiz olarak verilmiş. Belli ki bir menfaat ilişkisi var. Servis araç plakalarının süresiz olarak verilmesi! Tüm bunlarda ağır ihlaller bulmuş. Yetmedi!

Bakın; İSU’da da var. İSU’da da pek çok ihlal görülmüş, Büyükşehir Belediyesi kurumu. Mahsup dönemine aktarılan avans ve krediler ile ilgili kayıtların hatalı yapılması! Tesis, makine ve cihazlar hesabında yer almaması gereken maddi duran varlıkların bulunması ve tesis kapsamında yer alan taşınırların sanal ambarda izlenmemesi! Görevde yükselmeye tabi kadrolara sınavsız atama yapılması! Ahbap çavuş ilişkisi maşallah! Görevde yükselmeye tabi kadrolara sınavsız “Hadi Ahmet sen benim amcaoğlusun, sen bizim partidensin.” Diye atamalar yapılmış! Bunu Sayıştay söylüyor, Sayıştay’a kalmadan biz bunu yıllardır söylüyorduk. İleri atık su arıtma tesislerinin kurulması ve işletilmesi için kaynak ayrılmaması! Tapuda mesken olarak kayıtlı olduğu halde fiilen işyeri olarak faaliyet gösteren yerlerin su aboneliklerinin hatalı belirlenmesi! Su kayıpları tebliğindeki bazı işlemlerin yapılmaması! Kaynak ve yeraltı sularından alınan gelirlerden ilgili belediyeye pay aktarılmaması! Herkes böyle yolsuzluk, usulsüzlük yapmak ile meşgul.

Gebze Belediyesi’nde yine aynı usulsüzlükler var. Tahsisli taşınmazların muhasebe takibinin hatalı yapılması. Taşınmazların amortisman hesabı ve bunlara ilişkin muhasebe kayıtlarının hatalı yapılması. Detaylı proje çalışması yapılmadan anahtar teslim götürü bedel yapım işi ihalesinin gerçekleştirilmesi. Eş, dosta ihaleler paylaştırılıyor. Gerekli çalışmalar yapılmıyor. Kiralama ihalelerinde rekabeti önleyici şartlarla dokümanların hazırlanması. Kiralama ihalelerinde standart sözleşmelerde idare menfaatlerine aykırı bazı hükümlerin bulunması.  Bunlar da Gebze Belediyesi usulsüzlükleri.

Körfez Belediyesi’nde baya bir usulsüzlükler var. Say say bitmez! Tahsis edilen ve tahsisli kullanılan taşınmazların varlık hesaplarında izlenmemesi. Belediyenin mülkiyetinde bulunan bazı taşınmazların kayıtlara alınmaması. Belediye adına tescil edilmiş taşıtlar ile belediyenin envanter kayıtlarında yer alan taşıtlar arasında uyumsuzluk olması . Taşınırların hurdaya ayrılmasında elden çıkarılacak stoklar ve maddi duran varlıklar hesabının kullanılmaması. Taşınmaz satış işlemlerinin hatalı muhasebeleştirilmesi. Taşınmazların cins tashihlerinin yapılmaması. Belediye tarafından kiraya verilen taşınmazların yapı ruhsatının bulunmaması. Belediye kendisi yasa, hukuk tanımıyor. Kendi kiraya verdiği taşınmazında yapı ruhstatı yok böyle rezalet olur mu? Bu belediye nasıl vatandaş ile ilgili doğru bir işlem yapacak, kendi kiraya verdiği yapı ruhsatsızmış. Veya ruhsatsız birçok yerin çalışmasına göz yummuş bir sürü belediye! Sayıştay ilamları infaz edilmemiş. Kamu idarelerine ait paylar ile sosyal güvenlik primlerinin mevzuatta öngörülen sürelerde ödenmemesi ve vadesi geçen borçlar için ek faiz yüküne katlanılması. Boş yere faizler ödeniyor. Bunlar vatandaştan çıkıyor. Boş yere hukuksuzluklar, usulsüzlükler gırla gidiyor Körfez Belediyesi’nde. Belediye Meclisi kararı gerektiren işlemlerin meclis kararı olmaksızın yapılması. Maşallah yani! Yeter ki başa geçsinler! Götürüyor yani. Belediye Meclisi’nin haberi yok. Fiyat tespitinin mevzuata uygun olmaması bazı yapım işlerinde. Bazı yapım işlerinin ihale ve uygulama aşamalarında mevzuata aykırılıklar bulunması. Bazı yapım işlerinin mevzuata aykırı olarak yapım işlerinin bölünerek ayrı ihaleler kapsamında yapılması. Yandaşa para dağıtmak için kırk takla atarak işlem yaptıkları belli. Mal alımı işine ait ihale dokümanında mevzuatla çelişen, rekabetin sağlanmasını engelleyen hükümlere yer verilmesi. Sözleşme hükümlerine birçok dokümanda yer verilmemesi. Taşınmaz kira artışlarının sözleşme ve şartnameler ile belirlenmemesi. Taşınmazların rekabeti engelleyeceği şekilde kiraya verilmesi. Çevre temizlik vergisine ait gecikme zammının %20’sinin Büyükşehir Belediyesi’ne aktarılmaması gibi. Kurum tarafından sunulan çeşitli hizmetlerde bazı kişi ve kurumlara indirim yapılması. Bakın apaçık başkasına yapmıyor bazı kişilere yapıyor. Kimdir bunlar? Belli ki Cumhur Zulüm İttifakı’nın ortaklarıdır! Bu da apaçık ortada. Bakın 43 madde say say bitmiyor. Temsil, ağırlama ve tören bütçesinin başkanlık makamı dışındaki birimler tarafından kullanılması. Usulsüzlükler, yolsuzluklar batağında Kocaeli Büyükşehir, Körfez Belediyesi inanılmaz bir şekilde. İşçilerin yıllık ücretli izinlerinin kanuna uygun olarak kullandırılmaması. Sosyal denge sözleşmesine mevzuatında belirtilenin dışında hükümler konulması. Mevzuatta belirtilen sınırı aşan taahhüt evrakı ve sözleşme tasarılarının ön mali kontrole tabi tutulmaması gibi onlarca ihlal, binlerce usulsüzlük var bu belediyelerde! İzmit Belediyesi’nde de hakeza bazı usulsüzlüklere dair raporlar var Sayıştay’ın. Onları da söylüyoruz, bazı usulsüzlükler İzmit Belediyesi’nde de var ama Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Körfez Belediyesi özellikle dikkat çekiyor ve onlarca maddede, binlerce hukuksuzluk ve usulsüzlüğün olması kabul edilecek bir şey değil değerli arkadaşlar.

Son günlerde Türkiye’nin gündemi 50+1! 50+1, sistemi olduğu için zaten şu belediyelerdeki usulsüzlükler gırla gidiyor. Sayıştay raporları böyle ama biz iyi biliyoruz ki Sayıştay yetkilileri aslında cesurca bu raporları düzenleyemiyor, korkarak düzenledikleri raporlardaki hal böyle! Bir de cesurca düzenleseler neler neler çıkar ortaya! Bunları da çok iyi biliyoruz biz. Bunları da Sayıştay görevlilerine söyledik, Sayıştay Başkanı’na söyledik, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a söyledik, tüm bunları biz çok iyi biliyoruz. Bütün bunlara rağmen binlerce usulsüzlük, hukuksuzluk var, yandaşı kayırma var. bütün bunları biz dikkatle takip edip soru önergelerimiz ile soracağız ve Türkiye’nin en borçlu belediyesi haline neden geldiğini soruyoruz Sayın Tahir Büyükakın’a bu ne rezalettir Tahir Bey? Nedir şu hal? Biz söylerken kızıp bağırıyordun abuk sabuk cevaplar gönderiyordun bize ama işte bak Sayıştay affetmez! Sayıştay binlerce usulsüzlüğü ortaya çıkarttı. Biz bunu sümenaltı ettirmenize fırsat vermeyeceğiz. Kamuoyuna duyuracağız ve buradan da bir Kocaeli Milletvekili olarak Kocaeli halkının bu denli haklarının çiğnenmesini kabul etmediğimizi sonuna kadar mücadele edeceğimizi söyledik.

Neden bunlar var dedik? 50+1 sistemindeki tek adamcılığın, Cumhur Zulüm İttifakı’nın devlete hakim olmasından. Biz zamanında söyledik; 2017 yılında bütün bu şu anda Erdoğan’ın “Ya yanlış yaptık herhalde, 50+1 ile de olmuyor bu iş en çok oy alan Cumhurbaşkanı olsun.” Demesiyle ilgili birçok hususu ve diğer başka birçok hususu yanlış olduğunu söyledik. Tek adamcılığa gideceğine bütün bu eleştirilerimizi net bir şekilde söyledik ama AK Parti MHP Cumhur Zulüm İttifakı’nın amacı zaten anayasasız, hukuksuz, yasasız bir devlet yönetmekti, onların derdi zaten buydu. Biz onları uyarıyorduk aslında onlar içlerinde gülerek “Bizi uyardığınız şeyi biz zaten yapmaya çalışıyoruz.” Diyorlardı biz bunu çok iyi biliyoruz. Şimdi ne oldu? Sistem yürümüyor, aralarında kavga çıkmış belli ki birisi diğerinden rahatsız olmaya başlamış çünkü hukuksuzluklar, yolsuzluklar ayyuka çıkmış.

Bakın ne oldu? Daha geçtiğimiz günlerde İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar bir mektup yazdı HSK’ya ve ardından birçok hakim, savcının yolsuzluk yaptığını söyledi. En sonunda birileri artık görevden alınmaya başladı. Belli ki içeride bir kavga var, birtakım borsalar kuruluyor; “Şu kadar para karşılığında erişim engelleme kararı sana getiririm. Şu kadar para karşılığında tahliyeni sağlarım.” diyen insanlar var belli ki. Ne oldu? En sonunda Sidar Demiroğlu açığa alınmış, görevden uzaklaştırılmış. Başsavcı İsmail Uçar bu kişiyi itham etmişti ve böyle önemli gelişmeler olmuş. Anlaşılan ortaklar artık çıkar kavgaları yapmaya başladı. Çıkarlar birbirini rahatsız etmeye başladı, böyle ortaklıkta böyle işler oluyor. Adaletli ortaklıkta olmaz da adaletsiz, hukuksuz, zulüm dolu ortalıklarda olur. “Benim götüreceğim malı sen götürmüşsün, benim kullanacağım hukuksuz yetkiyi sen kullanmışsın.” Diye birbirlerine düşmüş anlaşılan bunlar. Durum bu! 50+1 sistemi yürümedi. Bakın bu sistemin yürümeyeceğini biz baştan söyledik. Şimdi birileri anlamış, bir çıkar çekişmesi, itişmesi var. Neden bu yanlıştı? Bize iddia ediyorlardı; “Parlamento güçlenecek.” Dediler! Parlamento tamamen zayıfladı, atıl hale getirildi, Saray’dan torba yasalar getirdiler, birileri sırtına yükleyip yamalı bohça gibi o torba yasaları getirdi ve burada kendi çoğunlukları ile yasalaştırdılar. İçine her türlü menfaat çarkının işleyeceği tarzda yasalar oluşturarak bunu yaptılar. Koalisyonlar bitecek diyorlardı bitmedi! İyice her taraf koalisyona döndü. Devlet yürümemeye başladı. Hızlı ve seri karar alınacağı söylendi ve bunun mümkün olmadığı görüldü ve parlamenter sistemde olduğundan daha hızlı çalışmadığı da ortaya çıktı çünkü Anayasa Mahkemesi de birçok hukuksuzluğa dur dedi! Yürütme var da Anayasa Mahkemesi’ni, anayasayı takmayan bir yürütme “Ben onları da ezer geçerim.” Dedi ortalık tam bir kavga kıyamete döndü. Kurumlar arası uyumun güçleneceği vaat edilmişti bu da olmadı. Çalışan kurum kalmadığı gibi kalanların uyumu da bitti. “Ver yetkiyi gör etkiyi” dediler! Ne oldu sonrasında? Erdoğan: “Nass var faiz haram” dedi, ekonomi patladı, enflasyon çığırından çıktı, dolar patladı gitti ve en sonunda dün hakaret ettikleri Mehmet Şimşek’i Maliye Bakanlığı’nın başına getirdiler, faizler habire arttı. Ne oldu? Şu anda Nasslar ortadan mı kalktı? Hani haramdı? “Nass var faiz haramdır.” Ne oldu kardeşim Nass’ı siz ortadan kaldırdınız! Allah Allah nasıl oluyor böyle! Dün din istismarı yaparken kolaydı, bugün biz sizi yakalarız işte böyle. Hani ne oldu? Nass ortadan mı kalktı? Hükmü mü kalktı? Hadi bakalım hesap verin!

İşte halleri bu değerli arkadaşlar, çok üzücü bir haldeler ve ülke hukuksuzluk girdabında bir uyuşturucu cennetine dönmüş. Biz bunu söylüyorduk, Kocaeli’de de birtakım yerel medya bizi eleştirmeye çalışıyordu. “Ülkemiz, Kocaeli güllük gülistanlık.” Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göreve başladı her gün binlerce uyuşturucu taciri yakalanıyor, binlerce operasyon yapılıyor, kilolarca uyuşturucu yakalanıyor. Eski suç işleri bakanı zamanında neden bunlar yakalanmıyordu? Demek ki göz yumuluyordu, ülke bir uyuşturucu cennetine dönmüştü. Kocaeli’de de uyuşturucu ile ilgili birçok açıklama yaptık, bazı gazeteciler bizi desteklemek yerine bize hakaret etmeyi seçtiler. “Kocaeli güllük gülistanlık.” Dediler ne oldu? Şimdi o zaman niye bu operasyonlarda kilolarca uyuşturucu yakalanıyor, binlerce uyuşturucu taciri yakalanıyor demek ki dünkü bakanın döneminde yakalanmaması tercih ediliyormuş, bunlar apaçık ortada değerli arkadaşlar!

Bakın bir gazete var Kocaeli’de yerel bir gazete ve bu gazetenin bir yazarı Galip Ataman. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Belki 25-30 yıldır gazetelere, sivil toplumda ve siyaset hayatımda haberler iletirim, benim sözlerimi alıp haberleştirirler, tek bir gazeteci, muhabir bile söylediğim sözü başka kelimeler katarak veya eksilterek yayınlamadı! Benim sözlerimi yayınladı, kendi yorumunu yaptı, o da kendisinin hakkıdır tabii ki. Sözlerimizin eleştirilmesi tabii ki o gazetecinin hakkıdır, öyle veya böyle eleştirebilir ifade özgürlüğüdür bir şey diyemeyiz ama Bizim Yaka Gazetesi’nin bir köşe yazarı var Galip Ataman, kendisine biz dedik ki: “Kocaeli’de eğitim 51. Sırada.” İlkokul, orta okul, üniversitedeki eğitimleri kast etmişiz, Galip Ataman kalkmış üniversiteyi kast ettiğimizi yazmış! Bizim söylemediğimiz cümleyi almış yazmış. Bir insan utanır, sıkılır, haya eder. Böyle gazetecilik mi olur? Bunun üzerinden söylemediğimiz cümle üzerinden, iftira atarak bizi kalkıp eleştirmiş. 1 değil 2 yazıda bir sürü imalar yaparak, hakaretler ederek bizi eleştirmiş, güya biz milletvekili yemine uymuyormuşuz, yalan atıyormuşuz, kendisi yalan atıyor bize yalan atıyorsun diyor. Biz raporlarımızı da kendisine gönderdik İstanbul Üniversitesi’nin raporlarını, Milli Eğitim Bakanlığı’na verdiğimiz soru önergelerini, cevaplarını ikinci bir yazı yazıp güya yanlışını düzelteceğini sanıyorduk, ikinci yazı birinci yazısından daha yalan yanlış bilgiler ile dolmuş. Kendisine soruyoruz; “Niye böyle yapıyorsunuz?” “60 yıllık gazeteciyim, yanlış yapmam.” Diyor 6 aylık gazeteci bu yanlışı yapmaz, 6 günlük gazeteci bile yapmaz. Sana gönderilen metindeki ibareyi çarpıtarak, eksilterek, katıp karıştırarak nasıl yayınlayabilirsin? Nasıl cüret edebilirsin böyle bir şeye? Nasıl bir gazeteciliktir? Nasıl bir gazetedir? Anlamak mümkün değil Bizim Yaka Gazetesi’ne de soruyoruz ayıptır! Bizim Yaka Gazetesi’ne soruyoruz; nasıl bir şeydir bu anlamak mümkün değil! Bizim Yaka Gazetesi’nin köşe yazarı! Daha hala nasıl oluyor da böyle bir gazetecilik yapılabiliyor anlamak mümkün değil. Biz gereken işlemleri yapacağız, gazetecilik adına çok üzücü işler yapılıyor Kocaeli yerel medyasında, patronlar gazete alıyor, o patronlar iktidara sırtlarını dayıyor, köşe yazarlarına istediğimiz gibi yazın diye emrediyor, o köşe yazarları iktidarın istediği gibi yazıp çiziyor. Muhalefet vekiline her türlü çarpıtma haber, hakaret, çeşitli imalar ile saldırıyor ve bunun adına gazetecilik deniliyor! Bunu adı gazetecilik değil arkadaşlar bu tetikçiliktir. Birileri emrediyor, “Ömer Faruk Gergerlioğlu’na hakaret et.” Diyor ve gazetecilik bir tarafa bırakılıyor, gönderdiğimiz metin çarpıtılıyor, var olmayan, söylemediğimiz cümleler katıp karıştırılıyor ve buradan bir haber çıkartılıyor. Utanç vericidir, çok daha fazla bir şey söylemeye gerek yok arkadaşlar.

Ülkede öyle işler dönüyor; bazı fotoğraflar elimize ulaştı. Şırnak T Tipi Kapalı ve Açık Cezaevi sorumlu savcısı Selim KUŞ , Şırnak T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Kurum Müdürü Hüseyin SEYİTOĞLU, Kurum 2. Müdürü Mehmet Cengiz OKTAY, Kurum Müdür sekreteri İnfaz ve Koruma Memuru Ersin GÜNEŞ , Savcı koruması polis memuru, tüm bunlar toplanmış piknik yapıyorlar. Bu arada kimin ile yapıyorlar biliyor musunuz? Örgütlü suçtan cezaevinde yatan iç hizmetlerde çalışmasının yasak olmasına rağmen idari kat çay ocağında İhsan ACER’in kardeşleri ve ailesiyle piknik yapıyorlar. Savcı, müdür, infaz koruma memurları, hepsi cezaevindeki bir kişinin yakınları ile piknik yapıyor. Ne iştir arkadaşlar? Ne dolaplar dönüyor anlamak mümkün değil. Bunlar ne işlerdir? Bu konuda Adalet Bakanlığı bir açıklama yapmayacak mı? Nasıl işler dönüyor? Böyle suçlu yakınları ile gayet samimi pozlar, ellerde silahlar, piknikler. Bunlar ile ilgili bir açıklama yapılması gerekiyor! Devletin savcısı, müdürü bu tür soru işareti olan işleri nasıl yapabiliyor anlamak mümkün değil değerli arkadaşlar.

Birçok başvuru var, Ertunç Şenlik bize başvurmuş. “Engelli kamu personeli seçme sınavına girdim 86 puan aldım atanamadım. Meclis’te dile getirin.” Diyor. Meclis’te dile getiriyoruz, engelli kardeşlerimize öncelik tanınması lazım maalesef bu konuda önemli sıkıntılar var.

İhraç öğretmen Talha Şenoğlu iyi halli fakat ilk tutuklandığında etkin pişmanlık yapmadığından dolayı kendisini salmıyorlar, tahliye etmiyorlar. Olacak bir iş mi bu anlamak mümkün değil. Öncesinde Manisa Cezaevi’ndeymiş daha sonra “Giresun Cezaevi’ne gideyim de orada belki verirler” çünkü Manisa’da vermiyorlarmış, orada da vermemişler. Bir disiplin suçu yok, iyi hali var fakat ona denetimli serbestlik vermemek için kırk takla atan bir cezaevi müdürlüğü var bunlar belli ki yukarıdan talimatlı işler. Yakınları diyor ki: “Bizim ve çocuklarımızın psikolojisi çok bozuldu ayrıca eşim her yıl böbreklerinden taş döküyor sancılı geçiriyor ve o süreçte hastanede serumlarla ve doktorların verdiği ilaçlar ile ancak ayakta duruyor.” Hasta ve zamanı denetimli serbestlik süresi geçmiş bir insanı hapiste tutmak zulümdür.  

Sezgin Zengin Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde kalıyor. Daha öncesinde bu cezaevinde ağır şartlardan dolayı açlık grevine girmiş, yakınları ikna etmiş ve şu anda tekrar açlık grevine girmiş. Ben de biliyorum o insanın kalamayacağı hücreleri, o hücrelerde haksız, hukuksuz anayasaya, yasalara aykırı bir şekilde tutuluyor bu insanlar ve bu yüzden de eğer ki açlık grevinde ölürse bu insanlar bunun vebali Adalet Bakanı’nın üstünedir.

Cevdet Denizciler Bitlis’in Ahlat ilçesinde imam olarak din görevlisi olarak devam ederken abisi ile takışması olmuş, buna benzer vakaları çok gördük, abisi ona hemen bir etiket yapıştırmış hakkında bir şeyler söylemiş herhalde ve ardından ihraç edilmiş KHK ile. “Beraat ve takipsizlik de aldım fakat iade de edilmiyorum.” Düşünün böyle bir dünya oluşmuş! İnsanlar “Efendim şu kişi ile bir ihtilafım var, ona bir çamur atarsam adama zarar veririm. E nasıl çamur atarım? Ona Fetöcü diyeyim, canına okurum.” Diyor, artık devir o kadar hukuksuz bir devir ki yaygın sloganlara yapıştığınız zaman köşeyi dönüyorsunuz. Sevmediğiniz insanı işten attırabiliyorsunuz. Takipsizlik ve beraat aldığı halde de bu kişi iade de edilmemiş. İşte bu ülkenin hali bu arkadaşlar. Birilerinin iftirasına kurban giderseniz yandınız.

Ramazan Taşkıran bakın biz bunu defalarca gündem ediyoruz. ÖFG TV yayınımıza da aldık kızı Rana Taşkıran’ı. Hasta bir mahpus, periton diyalizi yapıyor, bir hekim vekil olarak bu hastanın tetkiklerine de baktım, birçok değeri yükselmiş, cezaevinde durabilecek bir kişi değil. yakından takip edilmesi gereken bir kişi fakat %93 engelli bu kişi hala tahliye edilmiyor. Adli tıp kurumu hala cezaevinde devam edebilir diyor. İşkence çekiyor bu insan! İşkence belki bazen 1-2 saat ama bu insanın işkencesi günlerdir, aylardır, yıllardır sürüyor. Korkunç bir iş çünkü çok ağır hasta olmasına rağmen “Sen dışarı çıkamazsın, cezaevinde sürünerek öleceksin.” Deniliyor ona ve bu insan da çekiyor! Biz kızı ile konuştuk gerçekten ağır bir durumda bir an evvel infaz erteleme işlemlerinin yapılması lazım kabul edilecek bir durumu yok değerli arkadaşlar.

Aşırı hız sonucu insanların canına kast eden zengin şımarık çocuklarının durumu çok artmaya başladı. 26 yaşındaki oğlu Hürcan Bulur’u kaybeden vatandaşımız bize başvurmuş. Diyor ki: “Ankara Batıkent’te Batıkent Bulvarı’nda saat 17.00 sıralarında 24.08.2023 tarihinde oğlum karşıdan karşıya geçerken 50 kmnin üstünde olmaması gereken bir hız bu yolun hızı. 160 Km hızla gelen bir araç, bir iş adamının oğluymuş bu aracın şoförü 160 km hızla bu genç çocuğa çarpmış ve öldürmüş. 36 metre sonra durabilmiş. O denli aşırı ve hukuksuz bir hız yapmış Özer Sağlamyürek, bu şirket 2004 yılında kurulmuş Bekir Sağlamyürek’in “Dora Makina İmalat Sanayi ve Ticaret LTD. ŞTİ’nin sahibiymiş, onun oğlu Özer Sağlamyürek bu kazayı yapmış, “AKP düzeninde büyümüş bir şirket. Biz bu davanın üstünün örtüleceğini düşünüyoruz. Bu  caninin gerekli cezayı alması, hem de gerekli değişikliklere vesile olarak cezaların caydırıcı hale getirilmesinin sağlanması.” Diyor ne ceza verirseniz verin bir insan öldü gitti, gencecik bir çocuk öldü gitti. Olacak şey değil! 26 yaşındaki bir çocuk Hürcan Bulur hayatını kaybetmiş durumda değerli arkadaşlar.

Gümüşyaka Hacı Ahmet Saliha Ölçer ilköğretim okulunda neler dönüyor? Bir öğretmen hakkında ağır şikayetler var. Biz Milli Eğitim Bakanı’na da yazılı olarak sorduk bu durumu. Sosyal medyada da paylaştık. İlçe Milli Eğitim Müdürü Zekeriya Artar’a tekrar soruyoruz; Bakan Yusuf Tekin’e tekrar soruyoruz bu ne iştir? Öğrenciler bu yüzden okula gitmiyormuş, veliler göndermiyormuş, öğretmenler ile ilgili büyük huzursuzluk var bu konu düzeldi mi diye soruyoruz!

Mahsum Dıma Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, 14 senedir cezaevinde her ay telefon cezası veriliyor, aile görüşmesi yasaklanıyor, kitaplarına el koyuluyor. Koğuşları değiştirip adli suçluların kaldığı yere götürmüşler. Koğuştaki yataklar alındı siyasi tutuklarının üzerine baskı yapılıyor.

Eda Deniz Haydaroğlu Almanya Berlin’de 251 gündür süresiz açlık grevinde. Tutuklanan Grup Yorum üyesi ve kanser hastası İhsan Cibelik, Devrimci gazeteci Özgül Emre, aile babası Anti-faşist Serkan Küpeli’nin tutuksuz yargılanmasını istiyor. Almanya’da Adalet Bakanlığı’nın karşısında 8 aydır bir çadır kurmuş Adalet Bakanı ile görüşecekler, biz daha öncesinde de gündem etmiştik bu konuda bizden yardım istiyorlar. Hukuksuzluklara karşı bir insan kendi canını fena ediyor ve oldukça sağlığı bozulmuştur. Bu da kabul edilecek bir durum değil değerli arkadaşlar.

Gazze’de katliam devam ediyor arkadaşlar, korkunç! Bakın şu çocuklar, Gazze’de savaşın bitmesini istiyor ve bombalar altındalar. 5 bine yakın bebek, çocuk öldürüldü. 12-13 bin insanın arasında 5 bini bebek çocuk, korkunç bir soykırım yapılıyor İsrail tarafından. Biz buradan film izler gibi bunu izlememeliyiz, gerçekten korkunç bir katliam ve soykırım. Kesinlikle kabul etmiyoruz ve ateşkes sağlandı bu ara fakat bu ateşkesin sürekli olması gerektiğini söylüyoruz. Bu çocukların fotoğrafını çeken, videosunu çeken gazeteci ise maalesef hayatını kaybetti. Böyle fedakâr insanlar da maalesef hayatını kaybediyor bu tür gayretler içindeyken.

Biz buradan mektubunu da okumuştuk, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na mektubunu iletmiştik, Burak Başer ablası ile beraber 11 aydır cezaevindeydi, ablasının tahliyesi için çağrı yapıyor. Ablası Şura Başer’in bir an evvel tahliye olması gerekiyor.

Biz bu vakayı Meclis’te gündem ettik, burada da birçok kez gündem ettik. 5’i beşiz 6 çocuğun annesi Nurcan Arslan halen tutuklu, babaları Abdulkadir Arslan da halen tutuklu bunu kabul etmiyoruz. Anne bana bir mektup gönderdi, Mehmet Ali Birand merhumun eşi Cemre Birand bu mektubu okudu seslendirdi, çocuk hakları günü güya kutlandı 20 Kasım gününde, binlerce çocuk, bebek cezaevlerinde, binlerce çocuk bebek cezaevindeki annesinden ayrı evlerinde, yakınlarının yanında. Son derece zor günler yaşıyorlar, bunu da kabul etmiyoruz ve çocuk hakları gününün kutlanmasının kolay olmadığını buradan söylüyoruz değerli arkadaşlar.

Yurt dışı yasağımız vardı, 2.5 yıldır yurt dışında çıkamıyorduk. En sonunda yargısal yolla konulan bu hukuksuz, anayasaya aykırı karar kaldırıldı. 2.5 yıldır hakkım gasp ediliyordu, 1 Temmuz 2021 günü Anayasa Mahkemesi’nin bana verilen ceza için hak ihlali verdiği gün hiç gecikmemiş birileri, bir siyasi emretmiş, talimat vermiş Ankara Cumhuriyet Başsavcısı hakkımda yurt dışı yasağı koymuş, utanması lazım Ahmet Akça’nın kendisine de gidip söyledik böyle bir şey olamaz, bu ne haldir ayıptır dedik! Bir milletvekiline nasıl yurt dışı yasağı koyuyorsunuz? Milletvekili ülkeden mi kaçacak? Ne yapıyorsanız yapın bunu kaldırın dedik kaldırmadılar, mücadele ettik, Anayasa Mahkemesi’ne gittik en sonunda yeni Meclis Başkanı ve Adalet Bakanı değişince tekrar Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğine müracaat ettik, dün reddedenler bugün kabul ettiler. Dün ne olmuştu da reddediyordunuz bugün ne oldu da kabul ediyorsunuz? Bugünkü karar doğru karar peki 2.5 yıldır böyle bir karar niye vermiyordunuz? Kim böyle bir emir veriyordu da olumsuz karar veriyordunuz diye soruyoruz Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça’ya sormak hakkımız. Bir milletvekiline yargısal yolla uyduruk bir soruşturma açıp yurt dışı yasağı koymak olacak işler değil! Ben şimdi bu hafta içinde Azerbaycan’a Türkpa heyeti görevlisi olarak, partimin temsilcisi olarak gittim ve orada siyaset yaptık, siyaset yapma hakkımız 2.5 yıldır gasp ediliyordu, seçmenlerimiz ile buluşma hakkımız gasp ediliyordu ve sonunda bu yasak kalktı. HEDEP’li diğer vekil arkadaşlarımızın, gerçi bu kısaltmaya da yasak getirildi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, partimize yönelik böyle birçok uygulama var, birçok arkadaşımızın yurt dışı yasağı var, tüm bunların kaldırılması gerekiyor, kimisi İçişleri Bakanlığı kanalı ile kimisi yargısal karar ile bu hukuksuzlukların bir an evvel bitmesi lazım.

Sayın Mustafa Yeneroğlu, bizim Devlet Bahçeli’ye sorduğumuz soru konusunda bize destek vermiş. Diyor ki: “Sinan Ateş’i Başkent’in ortasında, cuma namazı çıkışında öldürtenlere iki cümle kuramayanlar, adaletsizlikleri haykıran bir vekili şiddetle tehdit ediyorlar ve Sn. Gergerlioğlu’nu alenen tehdit edebilecek cesareti, ülkenin hukuksuzluğa teslim edilmiş olmasından alıyorlar.” Diyor sağ olsun Sayın Mustafa Yeneroğlu, bizim ile de fotoğraf çekerek desteğini bildirdi.

Avukat Eyyüp Akıncı Küçükçekmece Adliyesi’nde yolsuzluklar olduğu ile ilgili birtakım beyanlarda bulundu, bir soruşturma açıldı. Ya soruşturmanın tanığı iken soruşturmanın sanığı haline getirildi ve hakkında neredeyse tutuklanma kararı verilecekti ev hapsi kararı verildi. Olacak işler değil. Av. Eyyüp Akıncı’nın iddiaları yalan mı? Bu konuda bir soruşturma yapıp yalan olduğunu ispatladınız mı? Hayır! Bir soruşturma var, bu soruşturmadaki iddiaları ileri süreni dinleme yerine o kişiyi cezalandırmayı tercih ediyorlar. Şu rezalete bakın! Yargı iyice kokuşmuş durumda, kabul edilecek bir durum değil. Biz bunu tekrar Adalet Bakanı’na soruyoruz bu nasıl iştir? Bakın Mazlum Der’de bu konuda bir açıklama yaptı, ben de çok vahim buluyorum bu durumu. Bu olacak bir şey değil! Çok hızlıca eve hapsi kararı vermişler, başka bir dava böyle hızlı yürümez. Çok hızlıca Küçükçekmece Adliyesi’nde 20. Asliye Ceza Mahkemesi yargımız ve eşine ender rastlanacak bir hızda adli kontrol kararına itirazı reddetmiş, itirazın reddi hakkında bir gerekçe de sunmamış. İşte ülkenin hali bu arkadaşlar! Gördüğünüz gibi son derece vahim bir hali yaşıyoruz.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya Kocaeli Şehir Hastanesi’ndeki gökkuşağı renkleri niye kaldırıldı diye sormuştuk. “Efendim biz yapmadık müteahhit yaptı.” Müteahhitte yapsa tüm bunların ceremesi halktan çıkmıyor mu? Bu komedi işi nasıl gülmeden cevaplandırabiliyorsunuz Sn. Fahrettin Koca! Komik komik işler yapıyorsunuz! Yurt dışına giden doktorlar ile ilgili verdiğiniz bilgiler yanlış. Zengin ülkelere giden, Katar gibi ülkelere giden doktorlar ile ilgili verileri veriyorsunuz, diğer başka birçok ülkeye giden veriler TTB’de onları vermeden yanlış bilgi vererek halkı yanıltıyorsunuz. TTB bu konuda açıklamalar yaptı ve şu anda biliyoruz ki 3 bine yakın hekim yurt dışına gitmek için TTB’ye başvurmuş durumda. Bu kesin bir bilgi, hiç kimse bunların üstünü örtemez buradan da bunları söylemiş olalım değerli arkadaşlar. Gökkuşağı renklerinin böyle tehlikeli renkler olarak görmek de artık gülünç hadiseler olarak kayıtlara giriyor maalesef.

Geçtiğimiz günlerde Batman’da bir sel hadisesi yaşandı. Korkunç bir sel hadisesi nedeniyle Batman halkımıza geçmiş olsun diyoruz, hayatını kaybedenler oldu, yeterli önlemlerin alınmaması nedeniyle oldu bütün bunlar. Bunu da kınıyorum.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni basın toplantımızın başında anmıştık, çok hukuksuzluklar var. Ya Sayıştay’dan ya Anayasa Mahkemesi’nden dönüyor! Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan ve hükümeti eleştirdiği için işten atılan 6 işçinin özel hayata saygı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmiş. Bakın “Ben Deli Dumrulum istediğimi yaparım.” Diyen bir belediye var, Sayıştay ve Anayasa Mahkemesi bu belediyeye haddini bildiriyor zaman zaman ama “Biz Cumhur Zulüm İttifakı’na güveniyoruz, dayanıyoruz.” diyerek yollarına devam etmeye çalışıyorlar, karşılarında biz varız, halkın vekilleri var bunu da çok iyi bilsinler.

 Kocaeli’de her gün bir iş kazası ve cinayeti yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Kocaeli’de bir kargo şirketinin kargosundan kimyasal madde dumanları yükselmeye başladı. Biz soruyoruz; bu yönetmeliklerde var mı böyle bir şey? Yönetmeliğe aykırı işler yapan bu kargo şirketi denetleniyor mu? Kocaeli’de denetim 0! Kocaeli Valiliği’ne, Çalışma Bakanlığı’na sürekli söylüyoruz, soruyoruz; denetimler Kocaeli’de bilhassa neden az? Neden halkın sağlığını tehdit eden iş kazaları, iş cinayetleri en yoğun bir şekilde Kocaeli’de yaşanıyor? Bütün bunları soruyor ve cevabını tekrar istiyoruz! Düşünün Valilik açıklama yapmış; açıklama yapacağına denetim yap! Kaza öncesi denetim yap! Kaza sonrası açıklama yapmanın bir anlamı yok!

Kocaeli’de vahim olaylar bitmiyor. Bakın her gün her gün bu da İzmit Belediyesi sınırları içinde olmuş! İstinat duvarları çöküyor, apartmanlar tehlike altında kalıyor. Dün de yine istinat duvarları çöktü. İzmit’te, Kocaeli’de yapı durumu nedir? En ufak bir yağışta bu kadar rahat istinat duvarları neden çöküyor? Neden bir denetimsizlik usulsüzlük hukuksuzluk var? İşte bunun nedeni Sayıştay’ın raporunda ortaya çıktı! A’dan Z’ye doğru düzgün çalışmayan bir belediye ortaya çıktı ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra başka birçok ilçe belediyesinde de usulsüzlükler ortaya çıktı. Bu da bu konuda İzmit Belediyesi’nin sınırları içindeki bir olay. Kabul edilecek bir hadise değil ve devam ediyor buna benzer istinat duvarı çökmeleri.

Bakın burası Kocaeli’de Yıldız Entegre. Biz Yıldız Entegre çevresinde halkımızı ziyaret ediyoruz, özellikle gece saatlerinde görevlilerin hissetmeyeceği, kontrol etmeyeceği saatleri seçerek duman saçıyorlar ve vatandaşlar bu duman salınma saatlerini takip edip fotoğraf ve videolarını bize iletiyorlar. Yaptıkları işin yanlarına kar kalmayacağını çok iyi bilsinler! Kocaeli Çevre Savunması da bu noktada çok önemli işler yapıyor. Yıldız Entegre, Fehmi Bey peşinizi bırakmayacağız. Kartepe’deki haddehaneyi yaptırmayacağız size. Sonuna kadar bu konuda mücadele vereceğiz. Yıldız Entegre zaten halkı zehirliyor bir de Kartepe’de haddehane kurarak halkı iyice zehirleyemeyeceksiniz, bunu da buradan söyleyelim.

Geçtiğimiz günlerde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi yöneticilerimiz bir toplantıya katılmak üzere Osmangazi Köprüsü’nden geçerken seyahat hürriyetleri ayaklar altına alındı. Kimlikleri alındı ve gözaltına alındılar, sonra da sebepsiz alındıkları gözaltından serbest bırakıldılar. Kamu görevlileri zerre kadar vatandaşın özgürlüğünü kısamaz. Hukuksuz gerekçeler ile bu özgürlüğü kısamazlar.

Kocaeli’de her gün bakın neler neler yaşanıyor? Bu da Gebze’den! En ufak bir yağmur, fırtınada denizi işgal ederek yapılan Eskihisar Sahili’ndeki dükkan ve tezgahlar zarar görmüş. Gebze Belediyesi’nin bu zararı bir an evvel gidermesi ve vatandaşın güvenliğini ve yıkılan iş yerlerinin tamiratını yapmasını bekliyoruz.

Kocaeli’de her gün bir iş kazası diyoruz ya bu sefer bir servis minibüsü bir anda alev topuna dönmüş. Burası Kocaeli! İş kazalarının 1. Olduğu il diye sorduğunuz zaman cevap Kocaeli Valiliği ve Çalışma Bakanlığı nedeniyle Kocaeli olarak çıkar çünkü büyük bir ihmal ve ihlal yoğunluğu var.

Bize dün ulaştı babası, bir hanımefendi Ajda Hanım boşanmak üzere olduğu eşi tarafından vurulup öldürülmüş, halen cani yakalanmamış! Körfez Kaymakamlığı ve Emniyet Müdürlüğü’ne bu cani insanın bir an evvel yakalanması gerektiğini hatırlatıyorum.

Az evvel bahsetmiştik, Azerbaycan’da Türkpa heyeti ile Türkpa’ın 15. Yılı ve Azerbaycan merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in doğumunun 100. Yılı dolayısıyla bir toplantı yaptık. Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesi olarak Tük Devletleri Parlamenterlerin iş birliğini ve yasal mevzuatının birleştirilmesini, yakınlaştırılmasını sağlayan bu komisyon toplantısı önemliydi ve Azerbaycan’da birçok toplantı ve temasa katıldık. Haydar Aliyev’in mezarını ziyaret ettik, Şehitler Hıyabanı’nı ziyaret ettik. Şehit olan Azeri vatandaşlarımızın anıtlarına çiçekler koyduk. Toplantılarda bulunduk, konuştuk. Azeri kültürünü yakından tanımaya çalıştık ve Azeri kardeşlerimiz ile konuştuk. Azerbaycan’daki Türkler ile de buluştuk ve onlar ile de konuştuk. Faydalı bir gezi oldu değerli arkadaşlar.

“19 Ocak’tan 19 Ocak’a” filminin mutlaka izlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Merhum Hrant Dink’in hayatını esas alan bilhassa da vurulduktan sonra yaşanan gelişmeleri esas alan bir film. Hrant Dink katledildikten sonra ne gibi örtbaslar yargı cinayetleri yaşandı. 16 yıl sonrasında da biliyorsunuz tetikçi serbest bırakıldı apar topar başka bir soruşturma açtılar. Tam bir trajikomedi yaşanıyor ülkede.

Son olarak ülkedeki hukuksuzluklar ile ilgili vurgularımızı yapacağız. Bunlar çok ağır hukuksuzluklar olduğu için biz bunlar ile ilgili değinilerimizi her hafta yapıyoruz. Cemal Kaşıkçı cinayeti örtbas edildi, kabul edilecek bir durum değil. cenazesi, cesedi bile bulunamadı ama dosyası kapatıldı, Suudi Arabistan’a verildi, korkunç bir durum kabul edilecek bir hal değil.

Osman Kavala’yı tüm dünya biliyor, Kral Çıplak diyen sayısı az, 6-7 yılı buldu cezaevinde büyük bir haksızlık ve ihlal yaşıyor, AİHM kararlarına rağmen maalesef bu ihlal devam ediyor.

Şerif Mesutoğlu işlemediği bir cinayetin faili olarak Muhammed Fatih Safitürk Derik Kaymakamı cinayetini kendisi işlemediği halde ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum, korkunç bir durum o yüzden zindanlarda olan bu kişinin hakkını biz Meclis’ten her hafta anıyoruz.

Selçuk Kozağaçlı iş cinayetlerinin faillerinin bulunması için yoğun bir gayret sarf eden idealist, gayretli, nitelikli bir hukukçu. O da zulmen yıllardır zindanlarda. Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı’na yapılan bu zulmü de kabul etmiyoruz.

Şenyaşar Ailesi halen adalet nöbetinde. Ferit Şenyaşar Meclis’e geldi, milletvekili olarak gayret ediyor fakat halen adalete ulaşamıyor, anne yaşlandı, ameliyatlar geçiriyor ama hala adaleti göremedi fakat yılmadı, adalet nöbetini devam ettiriyor, yolları açık olsun her zaman yanlarındayız.

En sonunda baskılarımız sonucu Gabon’lu Dina’nın muhtemel katili yakalandı ve dava biraz daha belki aydınlatılarak yürüyor. Biz hiç kimsenin tutuklanmamasını kabul edilemez buluyorduk, ortada genç, yurt dışından gelmiş mazlum bir genç kadının uğradığı bir cinayet vardı, korkunç bir hal vardı ve devleti ve ailesi bile bu işin üstünü örtse de biz kabul etmediğimizi söylüyorduk.

Yusuf Bilge Tunç’un anne ve babasını görüyorsunuz, 6 Ağustos 2019’dan beri 4.5 yıldır bu kişi maalesef ortada yok, ne ölüsü ne dirisi var! Anne ve babası isyan ediyor! Yusuf Bilge Tunç zorla kaçırılıp kaybedildi, öldürüldü mü hala bir yerde mi tutuluyor daha belli değil ama biz hayatından ümidi kesmiş durumdayız. Anne ve babası da 4.5 yıldır perişan durumda.

Zorla kaçırılma ve kaybedilmeler dedik, kendilerini ziyarette ettik. Sincan Cezaevi’nde Yasin Ugan ve Gökhan Türkmen zorla kaçırılıp kaybedildikten sonra birisi 6 ay birisi 9 ay kaybedildikten sonra kendisini devlet görevlisi olarak tanıtan kişilerce işkence edildi ve en sonunda cezaevine atıldı bu kişiler, cezalandırıldılar ve bu kişiler ölmediler ve yaşadıklarını anlattılar ama Yusuf Bilge Tunç’un başına ne geldiğini bilmiyoruz.

Koray Vural da aynı şekilde Azerbaycan’dan kaçırılıp getirilen ve günlerce kendisi hakkında bilgi verilmeyen bir insan MİT onu kaçırdığını ve şu anda cezaevinde olduğunu biliyoruz.

Gülistan Doku 3 yıla yaklaşıyor, ne ölüsü var ne dirisi! Kendisinden ailesi ümidini kesmedi ve İçişleri Bakanlığı’nın tekrar Gülistan Doku’nun akıbetini araştırmaya davet ediyor.

Hürmüz Diril eşi Şimoni Diril’in zorla kaçırılıp kaybedilmesinden sonra cesedi bulundu, kendisi ile ilgili herhangi bir şey bulunmadı, kurda kuşa mı yem oldu bilmiyoruz fakat bu konu hakkında yürütülen yargı sürecinde de önemli şaibeler olduğunu iyi biliyoruz. Adalet talep ediyoruz, zorla kaçırılıp kaybedilen her kimse için kim olursa olsun adalet talep ediyoruz.

Yorumlar