6 Temmuz 2023

TÜİK enflasyon oranlarını açıkladı, ardından iktidar en düşük memur maaşının 22 Bin 17 TL olacağını açıkladı. ENAG da önceki günlerde enflasyon oranını açıklamıştı! Bütün bunlar ile birlikte baktığımız zaman devlet kurumlarının apaçık bir şekilde gerçek dışı beyanda bulunduklarını görüyoruz. Hayatı hepimiz yaşıyoruz, markete gidiyoruz, temel gıda maddeleri alıyoruz, et, süt, yumurta, ekmek ve bütün diğer temel gıda maddelerindeki artışları görüyoruz, enflasyonun ne olduğunu tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları biliyor. TÜİK %38.2 açıklamış, ENAG %108 olarak açıklamış! Arada 70 puan fark var, el insaf diyoruz! 3, 5 puan fark değil arkadaşlar 60 puan fark var! Birisi yalan söylüyor! Biz TÜİK’in kesinlikle yalan söylediğini görüyoruz, sadece biz değil 85 Milyonun hepsi de görüyor, biliyor. İktidar yanlısı olsanız da TÜİK’in açıkladığı rakama inanmanız mümkün değil arkadaşlar! Her şeyin en az %100-200-300-400-500 arttığı, kiraların %400-500 arttığı bir zaman diliminde siz kalkıp %38.2 enflasyon var derseniz komik duruma düşersiniz ve ardından şunu da söylemek lazım; en düşük memur maaşı 22 Bin 17 TL olacak diyorsunuz. Dolar almış başını gitmiş, 14 Mayıs günü dolar hesabı ile 19 TL civarındaydı, bugün 26 TL kur. Bu hesabı yaptığınız zaman ne kadar büyük bir kayıpta olduğunu görürsünüz! 14 Mayıs günü 1100 küsür civarında dolar hesabı tutuyor, bugün ise 846 Dolar civarında bir meblağ tutuyor dolar ile hesap ettiğiniz zaman. Bütün bunlar ne kadar gerçek dışı beyanlarda bulunulduğunu gösteriyor, buna ispata gerek yok arkadaşlar! Arabanız varsa MTV % kaç arttı? %38 mi arttı? %100 arttı MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) o zaman niye %100 arttırdınız? Yakında ekmek 10 TL olacak, vekili olduğum ilde 10 TL olma ihtimali var 200 gram ekmeğin! Düşünün 10 TL bir ekmek! Geçen sene bu zamanlar 3.5 TL’ydi şu anda 10 TL olmak üzere ve siz enflasyonu %38 olduğundan bahsediyorsunuz! Memura bir söz veriyorsunuz, ardından bu meblağ eriyip gidiyor, ardından enflasyon oranları açıklıyorsunuz! Yaptığınız iş komedidir başka bir şey değildir, bunları da net bir şekilde söylemiş olalım.

ENAG’ın Haziran 2023’teki artış tablosunu da görün! Sadece 1 aylık artış tablosu! Bırakın 1 yılı, lokantada, otellerde 1 ayda %19.03 artış var! Sen kalkıp TÜİK olarak yıllığı %38 enflasyon olarak açıklıyorsun! Ya hu aylık otel ve lokanta fiyat artışları %19! Tel tel dökülüyorsunuz, ne diyeceklerini bilemedikleri için vaat edilen günde de açıklayamadı TÜİK birkaç gün sonra açıkladı, ne yapacaklarını bilemiyorlar! Saraydan gelecek bir emri bekliyor, “Efendim buyurun, tamam efendim.” Sözleri ile uyduruk enflasyon oranları açıklanıyor, bunlar utanç verici işler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman bu kadar bir devlet kurumu itibarsız güvenilmez bir duruma düşmemiştir, bu iktidar TÜİK’i bu kadar güvenilmez duruma düşürmüş durumda!

Değerli arkadaşlar belki çok üstünde durulmuyor, insanlar kabullenmiş veyahut da umursamaz bir hale gelmiş ama Filistin’de insanlık dramı devam ediyor! Siyonist İsrail Cenin kampına bir saldırı düzenledi ve en az 12 sivil aralarında çocukların olduğu insanlar katledildi! Zalimce katledildi! Bunu kabul etmiyoruz, yıllardan beri Filistin’de katledilen insanlar katliam, soykırım bir gerçek ve bu yüzden belki insanlar “Ya sıradan bir olaydır zaten orada her gün insan öldürülüyor.” diyebiliyor fakat biz kabul etmiyoruz! Bir insanın ölümü tüm alemin ölümü gibidir! 12 masum insanın katledilmesi kabul edilecek bir hal değildir, zulmü, zalimliği dayatmak ve buna karşı direnen insanları katletmek ancak ve ancak Siyonist İsrail’in işidir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek bir kelam ettiğini duymuyoruz! İsrail ile ilişkileri gayet süper olan, ticari anlaşmaları son derece iyi olan, Türkiye İsrail ilişkileri nedeniyle Türkiye iktidarı İsrail’in katliamına tek bir kelime edemedi! Var mı? Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir açıklaması var mı? Yok! Fransa’daki olaylar için konuşuyor! Filistin’de 12 kişi öldürülmüş, anlaşma yaptığınız İsrail’i üzeceğinizi mi düşünüyorsunuz Sn. Erdoğan? Niye bu konuda konuşmuyorsunuz? Size Meclis’ten soruyorum; 12 kişi katledildi! “One Minute” demek kolay, 12 kişi katledilmiş tek bir kelimeniz yok! Size Meclis’ten net bir şekilde soruyorum! Gazze Katliamı yapıldı, esip gürlediniz ardından her şey unutuldu anlaşmalar devam etti! Bundan cesaret alan İsrail Mavi Marmara’da 11 vatandaşımızı katletti, esip gürlediniz sonra ticari anlaşmalar devam etti, en üst düzeyde protokolde anlaşmalar yaptınız! Şimdi de Cenin’de 12 masum insan katledildi ve daha her gün bu cinayetler devam ediyor ve tek bir kelamınız yok! Varsa buyurun söyleyin!

Değerli arkadaşlar hekim arkadaşlarımız çığırından çıkmış durumda! Akın akın ülkeyi terk ediyorlar! Sağlık, Aile ve Çalışma Komisyonu üyesiyim, hekim arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın ülkeden umudunu kestiğini görüyorum! İşte TTB tablosu! Şu tabloya iyi bakın arkadaşlar! Ülkeden hekimlerin nasıl akın akın gittiğinin tablosu bu! Bakın son yıllarda nasıl bir artış var? Görüyor musunuz grafik nasıl yükseliyor! Bu iktidardan umudunu kesen, bu ülkenin en yoğun eğitim almış kesimi hekimler bu ülkeyi terk ediyor! 2021’de 533 hekim terk etmiş ülkeyi iyi hal belgesi alarak yurt dışına çalışmaya gitmiş. 2022’de 1171! 2023’de ise 1361’e ulaşmış daha yıl bitmemiş! Geçen sene yıl bittiğinde 1171 iken yıl bitmeden 1361 arkadaşlar! Bu ne demek? Ülkenin en iyi eğitim almış ve tüm toplumun umut bağlaması gereken hekimlerin akın akın yurt dışına gidiyor! Daha hala siz ekonominin iyi olduğunu söyleyin! “Efendim memura artış yapıyoruz bayram edin.” Naraları atın! Benzine yapılan zam ortada, hızlı trene daha geçtiğimiz gün %30 zam yapıldı, motorin, benzin fiyatlarına her geçen gün zam yapılıyor. Böyle bir ülkede insanlar durur mu arkadaşlar? Asgari ücretlinin 2500 TL’ye yakın şu anda kaybı var! Asgari ücret açıklandı dolar üzerinden hesap ettiğiniz zaman 2500 TL eridi! 11400 TL demiştiniz değil mi? 2500 TL bu asgari ücret erimiş durumda ve diğer meslek sektörlerinde de aynı sıkıntılar devam ediyor. Bu ülkede durmak isteyen tek bir kişi kalmadı!

Cezaevindeki hak ihlallerine geçelim! Cezaevleri ağzına kadar dolu, 350 binden fazla insan var ve halen daha 70 bin, 80 bin kişinin cezaevlerine Yargıtay tarafından onanma suretiyle girme durumları var fakat cezaevleri nedense kimseyi bırakmak istemiyor! Zaten 50 bin, 60 bin fazlalık var zaten 70 bin, 80 bin yeni gelecek insan var, denetimli serbestliği gelmiş insanları bırakmıyorlar hatta koşullu tahliyeleri gelmiş insanları da bırakmıyorlar! Onlardan birisi; Abdullah Şahin Bolvadin T Tipi Cezaevi’nde kalıyor, denetimli serbestlik hakkı doğmuş vermemişler ve şartlı tahliyesinin üzerinden de 3 ay geçmiş yine vermiyorlar! Bakın uyduruk nedenler ile verilmiyor! Her ne kadar teyide muhtaç bir bilgi olsa da “Yurt dışına çıkma ihtimali var” şeklinde bir ifade ile şartlı tahliyesini vermemişler. Bank Asya’da hesabı olmak gibi gerekçelerle! Binlerce böyle başvuru alıyoruz! Olacak bir şey değil ve birçoğunu da yine gündem edeceğim!

İçişleri Bakanlığı keyfiliğe devam ediyor. Bir başvuruda; Elif Can diyor ki: “ Yurt dışı yasağım yok! İdari tahdit konulmuş bana, pasaport alamıyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gidiyorum “Hiçbir sıkıntınız yok.” Diyorlar, İçişleri Bakanlığı’na gidiyorum orada idari tahdit konulmuş.” Devletin genel müdürlüklerinin birbirinden haberleri yok, kimin ne yaptığı belli değil kafadan idari tahditler konuluyor arkadaşlar! Bu denli hukuksuz, anayasayı çiğneyen bir iktidar ile karşı karşıyayız!

SGK’da çalışan eczacı arkadaşlarımız bize başvurdular. Önemli bir talepleri var. Diş hekimleri ve hekimlere nazaran 700 puan ek ödeme alabilecek biçimde yeniden Maliye Bakanlığı’nın bir düzenleme yapması gerektiğini söylüyorlar. Yasa çıkmıştı, bu yasada; hekimler ve diş hekimlerine yönelik bir iyileştirme yapılmıştı fakat SGK’da çalışan eczacılar dışarıda tutuldu, bu da iş barışını bozuyor! Yoğun bir şekilde SGK’da çalışan eczacı arkadaşlarımız bu durumdan şikayetçiler. Hakkı teslim edilmedi bu arkadaşlarımızın ve ödeme puanlarının 700 olarak düzenlenmesi, Maliye Bakanlığı’na da iletildi fakat herhangi bir düzenleme yok, bununla ilgili yeni bir yasa çıkması gerekecek. Bu konuda da Maliye Bakanlığı’nı göreve davet ediyorum, bu iş barışını bozan adaletsiz durumu düzeltmeleri gerekiyor.  

İstanbul Büyükçekmece Alkent 2000 Mahallesi Çamlıca ve 7 Tepe Bulvarında kamu yollarına kaçak bariyer konulmuş! Böyle bir başvuru aldık. Bunu da ilgili bakanlığın incelemesi gerekiyor! Mahalleye site havası veren kişiler senede 85 Milyon TL topluyorlarmış! İnsanlar bir kanunsuzluk, hukuksuzluk düzeni içinde istedikleri gibi “Deli Dumrul” gibi para topluyorlar! Toplar tabi! Devletin kurumu yalan atarken kötü niyetli kişiler ne yapmaz? Allah aşkına TÜİK resmen yalan atıyor, böyle bir ortamda da bakıyorsunuz önüne gelen yolları kesiyor ve insanlardan para topluyor. 1.8.2022’de yaklaşık 1 yıldır seyahat hürriyeti gasp edilmiş! Bu kaçak bariyer meselesi nedir? Kamu yollarına kaçak bariyer konulmuş ve para toplanıyor! Bu konunun ilgili birimler tarafından incelenmesi için soru önergesi verdik buradan da ilgili bakanlığa aktarıyoruz!

Cezaevlerinde nakil ile ilgili sorunlar had safhada! Bakın size bir dramı anlatacağım, Mehmet Akbulak yıllardır Elazığ Cezaevi’nde. Eşi 4 çocuk annesi bir kadın, yıllarca Isparta’dan Elazığ’a gidip gelmek zorunda, çoluk çocuk arabaya binip gidiyorlar ama yollar tehlikeli! Son yolculuğunda 2-3 hafta önce Isparta’dan yola çıktığı için kadın 4 çocuğu ile kaza geçiriyor ve çocuklar hastaneye kaldırılıyor, biri halen yoğun bakımda, oldukça ağır bir durumda. Yıllardır mücadele ediyorlardı, Elazığ’dan Isparta Cezaevi’ne nakledilsin diye Bakanlık bunu vermedi ve sonunda bu kaza oldu! Arkadaşlar bu kaza neticesi şu anda evin bir çocuğu ölebilir, yoğun bakımda! Bu kaza mıdır sizce? Yıllardır bu aile müracaat ediyor, “Elazığ’dan Isparta’ya sadece nakil olsun mahpus.” Diyor nakletmiyorlar! Bir kadın 4 çocuğu ile arabaya biniyor kaza yapıyor, bir çocuk yoğun bakımda şu anda buna ben kaza diyemiyorum! Adalet Bakanlığı eliyle bir cinayet işlenmiştir ve halen Mehmet Akbulak Elazığ’dan Isparta veya civarı bir cezaevine nakledilmemektedir, yıllardır nakletmiyorlar sonrasında böyle bir aile dramına yol açıyorlar. Yazıktır günahtır arkadaşlar! AİHM kararları ile de mahpus ailesine en yakın olan cezaevine nakledilmelidir denilmektedir fakat bakanlık bunu uygulamamakta, bakanlığa buradan tekrar soruyorum; yanlışınızdan dönmeyi düşünüyor musunuz? En azından şimdi bu aile dramını bu aileye yaşattıktan sonra Mehmet Akbulak’ın Elazığ’dan Isparta Cezaevi’ne naklini düşünüyor musunuz? Lütfedecek misiniz? Sayın Bakan Yılmaz Tunç bunlardan haberiniz var mı? Bakın ne işler dönüyor bu bakanlıkta? Allah aşkına hiç vicdanınız sızlamıyor mu?

Sefa Akyüz’e Afyon Cezaevi’nde denetimli serbestliği verilmemiş. Afyon Cezaevi bu noktada gayet sabıkalı bir cezaevi bizim nezdimizde, uyduruk gerekçelerle yüzlerce kişiye denetimli serbestlik verilmedi, bununla da kalmıyorlar koşullu tahliyelerini de vermiyorlar. Bu kişi de aynı şekilde 3 aydır da koşullu tahliye verilmemiş, 1 yıl denetimli serbestliğini yemiş üstüne koşullu tahliye vermemiş uyduruk gerekçeler “Dışarıda toplumda uyum sağlayacağını düşünmedim.” Vb. gerekçeler, disiplin suçu yok, iyi halli olduğu apaçık ortada kafadan keyfi kararlar. “Biz yeterli pişmanlık oluştuğunu düşünmüyoruz. Dışarıya toplum ile uyuşma sağlayacağını düşünmüyoruz.” Gibi soyut afaki gerekçeler!

Düzce Çilimli Cezaevi’nden bayram öncesi başvuru aldık, büyük bir besin zehirlenmesi yaşanmış! Cezaevi yemekhanesinde neler yaşanıyor buradan sormak istiyoruz! 26 Haziran 2023’de yaşanmış, 15 kişi hastaya sevk edilmiş, yemekler bozuk çıkmış, yumurta bozuk çıkmış, onlarca kişi hastaneye kaldırılmış. Bu cezaevlerinde ne dönüyor? Acaba birtakım yolsuzluklar usulsüzlükler var, bozuk şeyler mi kullanılıyor? Ne oluyor? Ne bitiyor? Bakanlığın açıklama yapması gerekiyor!

Fırat Sağlam bir taşeron firma Epotek isimli Ankara firması, sahibi de Alpay Özer isimli kişiymiş. Bir anlaşma yapmışlar ve yurt dışında taşeron işçi olarak çalışmaya gitmiş. Epotek firması taşeronu olduğu Limak firması ile sorun yaşamış. Hani şu 5’li çete dedikleri firmalardan birisidir kendisi Limak! Epotek firması Limak ile sorun yaşamış işi bırakmış. İşçiler demiş ki: “Biz buraya geldik, işimize devam etmek istiyoruz.” “Yok kardeşim işi bırakıp gideceksiniz 5 Bin $ benim ile senet yaptınız, bak bunu icraya veya mafyaya veririm.” Demiş patron! İşçiler son derece zor durumda, böyle anlaşmalar nasıl yapılıyor bu konuyu denetleyen birimler yok mu? Diye soruyoruz!

Samet Karakuş 10 aylık bir uzman çavuş ve 15 Temmuz gecesi kendisine verilen emirler çerçevesinde hareket etmiş, darbeci olmayan bir kişi fakat “Darbecisin” diyerek ilan edilerek 12 yıl 6 ay ceza verilmiş ve Ankara’dan 2018 yılında Konya Seydişehir T Tipi Cezaevi’ne gönderilmiş ve ailesi de perişan durumda. Diyor ki: “Kimsenin kılına zarar vermeyen bir uzman çavuş niye müebbet alır? Sesimize ses olun lütfen.” Diyerek bize başvuruyor. Askeri öğrencilerin ve görevini yapmaya çalışan askerlerin yaşadığı dramları burada binlerce defa gündem ettik ve tekrar gündem ediyoruz.

İsmet Işık yine denetimli serbestliği verilmeyen Espiye Cezaevi’nde 7 yıldır yatan bir mahpus.  7.5 yıl üstü hapis cezası alan mahpuslara özellikle denetimli serbestlik verilmediği yönünde şikayeti var mahpus yakınının. “Özellikle bu yapılıyor.” diyor! Bunlar ne demek anlamına geliyor? Yukarıdan, tepeden talimatlar geliyor; “İşte şu kadar yılın üstündeki mahpuslara denetimli serbestlik koşullu tahliye vermeyeceksiniz. İşte uyduruk gerekçelerde bulabilirsiniz, biz göz yumarız.” gibi talimatlar geldiğini de çok açık bir şekilde biliyoruz! Yani binlerce kişi bu halde. Bakın ne diyor? “Cezavi Savcısı ile görüştüm. Artık çok yoruldum. Ziyaretine dahi gelip gidemiyoruz. CİMER’e başvurdum. Geçen hafta da verilen karara infaz hakimine dilekçe yazdım ama ses yok aile bütünlüğü yok. Bayram geliyor bayramda çıkacak yeter artık. Müslümanın müslümana yaptığını kimseye yapmıyor maalesef kendi ülkende kendi toprağında yabancı gibisin söyleyecek çok şey var ama sözün bittiği yerde hiç sesimiz olmanız ümidiyle Selamlar.” diyor mahpusun eşi. İnsanlara böyle büyük dramlar yaşatıyorlar!

Habip Sivi Bitlis Eren Üniversitesi 3. sınıf İngiliz Dili ve Edebiyat bölümünde KYK yurdunda kalıyormuş, intihar ettiği söylenmiş ama intihar şeklinin hiç mantıklı olmadığını, kendini poşetle boğduğu şeklinde bir intihar olduğu söylenmiş. Aile bu konunun araştırılmasını istiyor ilgili kurumdan sorumlu Bakanlığın konuyu araştırması lazım. Bir cinayet miydi intihar süsü verilen bunu da Bilmemiz gerekiyor!

Öncesinde defalarca gündeme getirmiştik. Barış büyüksu Türkiye’den Yunanistan’a geçmiş ve Yunanistan’da Yunan makamları tarafından işkence edilmiş, elektrik verilmiş ağır bir şekilde darp edilmiş genç bir insanımızdı ardından bilincini kaybetmiş, külçe halindeki vücudu Yunan teknesinden Türk teknesine atılmıştı ve bu haldeyken perişan bir haldeyken hayatını kaybetmişti. Biz bu konuyu gündeme getirmiştik, Dışişleri Bakanlığı harekete geçti, Adalet Bakanlığı hareketi geçti Yunan makamlarına konuyu iletti. Aile ile görüşüyoruz, ailenin avukatlarıyla görüşüyoruz, bizim baskımız sonucu Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın Yunanca’ya da çevirip tüm bu işlenen cinayetin mahiyetini anlatmasından sonra Yunan makamları harekete geçmiyor! Bakın elimizde Adli Tıp kurumunun da raporu var. Barış Büyüksu’nun cesedi üzerinde sonunda aylar sonra otopsi yapıldı ve İstanbul Adli Tıp Kurumu: “Bir zehirlenme falan yok ağır bir şekilde kişinin ölümünün genel bedeb travmasına bağlı çoklu kot kırıklarıyla birlikte yaygın yumuşak doku içi kanama sonucu meydana gelmiş olduğunu, kişinin maruz kaldığı travma ile ölümü arasında illiyet bağı bulunduğunu, ölüm olayında başka bir ortak neden bulunmadığını oy birliği ile raporlamış! Yunan makamları neden harekete geçmiyor? Buradan soruyorum! Tüm Türkiye’de vatandaşa yapılan işlemler ile ilgili evraklar tamam, Yunancaya çevrilmiş, Yunan makamlarına gönderilmiş Yunanistan adım atmıyor! İşledikleri cinayetin ortaya çıkmasını mı istemiyorlar! Bu genç insanımızı ağır bir şekilde darp edip işkenceye uğrattıktan sonra Türk makamlarına teslim etmişler ve o sırada hayatını kaybetmiş. Barış Büyüksu’nun hakkını arıyoruz, aramaya devam ediyoruz. Buradan tekrar Dışişleri ve Adalet Bakanlığı’na soruyorum Yunanistan’da hangi birime iletildi ve bu cevapsızlık neden? Biz hangi birime iletildiğini soruyoruz ve bu bilgiyi aldığımız taktirde de Yunanistan makamlarına bu konuyu avukatları aracılığı ile sorulması için gayret edeceğiz.

Adana 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde su sıkıntısı var ve sular ilaçlanmadığı için sular kurtlu bir durumdaymış. Adana 2 No’lu T Tipi bize başvurular var Adana ne kadar sıcaktır düşünün suların hali bu!

Siirt Kurtalan Saipbeyli Köyü Göztepe mezrasında halkı bize başvurmuş. “Yolumuz yok köprümüz yok perişan durumdayız. Vekilim bizim halimizi duyurun.” Diyor! “En ufak yağmurda perişan oluyoruz, kapıya dahi çıkamıyoruz.” diyor Onların halini de buradan duyuruyoruz ve Siirt Valiliği’ne Kurtalan Kaymakamlığı’na da bunu duyuruyoruz! Memleket sahipsiz mi? Köylülerimizin feryatlarını niye duymuyorsunuz diyorum!

Tıbbi  görüntüleme teknikerleri son derece şikayetçiler ve tıbbi görüntüleme teknikleri okudukları bölümde 15.000 çalışan eksiği acil alınması gereken acil alınması gereken 5 bin tekniker ihtiyacı mevcut ve “Halen bu konuda mağduriyetimiz giderilmedi sesimizi duyurun.” diyorlar! Bu arkadaşlarımız son derece zor durumda yıllarca emek verdiler ve maalesef durumları bu!

LC Waikiki Esenyurt depo işçileri 3 hafta hiç izin kullanmadan 12-8 vardiyasında zorla çalıştırıldıklarını söylüyorlar. Normalde bir haftada bir dönmesi gerekirken çalıştırılmışlar kanuni olarak da iki haftadan fazla bırakılamazdı. LC Waikiki işçilerinin sorunlarını burada çok gündeme ettik ve maalesef patron yine aynı işlere devam ediyor, biz de bu ihlalleri duyurmaya devam edeceğiz onu da bilsin!

Zabıta destek personeli arkadaşlarımız usulsüz bir şekilde çalıştırıldıklarını söylüyorlar ve üstlerine vazife olmayan işleri kendilerine amirlerinin yüklediğini ve bu yüzden önemli riskler aldıklarını, bir güvence altında olmadıklarını ve kadrosuz da olduklarını söylüyorlar. Bu durumun düzeltilmesi gerektiğini söylüyor, zabıta destek personeli arkadaşlarımız. Belediye şirketlerinde işçi statüsünde istihdam edilen zabıta destek personellerinin hukuka aykırı bir şekilde çalıştırma hususunun derhal araştırılması gerekir diyorlar!

Genç bir insan görüyorsunuz Bayram Tekin, kendisi eski bir Emniyet Müdürü ihraç edilmiş. Şu an kendisini görüyorsunuz ama kendisi şu anda hayatta yok. Bu gencecik yaşında hayata veda etti. Neden? Hasta bir mahpustu kalp hastasıydı, ameliyatlar olmuştu ve gereken sağlık hizmetini alamadı ağır ihlaller ve ihmaller oldu hayatını kaybetti. Bakanlığa biz bunu sorduk ve cevap bekliyoruz. Buradan da gündeme getiriyorum. Ailesine sorulmadan tekrar Etlik Hastanesi yoğun bakıma kaldırılmış. Kalp pili takıldığı söylenmiş. Bu arada kan sulandırıcı da kullanıyormuş, akan kanı zor durdurmuşlar ve 3 hafta boyunca hastanede tutulmuş. Daha sonra sanırım tam iyileşmeden cezaevine gönderilmiş. Belli ki bir hekim olarak tahmin ediyorum kanamayla ilgili tedavisi tam kontrol altına alınmadığı için ani bir kanama sonucu büyük ihtimal ani bir şekilde cezaevinde vefat etmiş. İşte mahpusların dezavantajlı hasta olduğunu söylüyoruz ama kimse dinlemiyor.

Mahmut Kurt, burada defalarca gündeme getirmiştik. Mahmut Kurt Sincan 2 No’lu F tipi Cezaevi’nde yatıyor o da işte az evvel bahsettiğimiz gibi denetimli serbestliği verilmeyen üstüne koşullu tahliyesi de aylardır verilmeyen, Mart ayından beri verilmeyen bir mahpus. Haziran’ın başındaki yapılan kurul kararında da verilmedi ve Aralık’a kadar ertelendi. Zulüm üstüne zulüm! Eşi de çocuklarının başında değil, eşinden boşanmış iki çocuk anneannelerinin yanında, baba cezaevinde, anne çocuklarının başında değil büyük bir aile dramı yaşanıyor Mahmut Kurt bize gönderdiği şu mektubunda bakın ne diyor? “ 3-5 kişinin tamamen keyfi kararlarıyla hayatım ve evlatlarımın hayatı karartılıyor! Allah aşkına sesimi duyun ve bana yardım edin. İmdat!” diye yazmış! Bakın “İmdat” diye yazmış cezaevinden gönderilen mektup bu kadar zulüme imdat diye haykırıyor değerli arkadaşlar! “Yok mu sesimizi duyan bir insan!” diye haykıran bir kişiyi görüyoruz.

Yine bir başka vefat olayını haber vereyim. KHK ile kapatılan eğitim kurumlarında görev yapan Pınar Nazife İlgen 43 yaşındaydı. Geçtiğimiz günlerde Denizli’de hayatını kaybetti, kanser olduktan sonra engelli kadrosundan memuriyet hakkı kazanmış ama göreve başlaması engellenmişti, böyle bir zulme uğradı ve ardından hayatını kaybetti. Büyük üzüntüler içinde hayatını kaybetti, kanser oldu ve gencecik yaşta bir çocuk annesi bir kadın hayatını kaybetti.

Yorumlar