26 Kasım 2021

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Personel giderlerini karşılama ödeneğiyle ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili bazı değinilerde bulunacağım. Diyanet İşleri Başkanı da söylüyor, bütçe giderlerinin yüzde 96’sı personele ayrılıyor, hani hizmet yapamadığını söylüyor ama burada hizmet derken biraz Diyanet İşleri Başkanlığının yapısıyla ilgili de bir şeyler söylemek lazım. Normalde tüm inanç kesimlerine eşit uzaklıkta olması gerekiyor ama böyle değil. Yani, bugün arkadaşlarımız konuştu, farklı inanç kesimlerinden insanlar Diyanetin politikaları konusunda huzursuz, mutsuz, bunu gidermek gerekiyor. Hani Diyanet inanç, hak, insanların hakkını çiğnememeyle alakalı hususlar… Hani işte Alevi arkadaşımız, Milletvekilimiz Kemal Bülbül ayrımcılık hissettiğini söyledi, rahatsız olduğunu söyledi, hizmet alamadığını söyledi. Niye bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hizmet alamasın din hizmetlerinde? Yine, Garo Paylan arkadaşımız, Diyanet İşleri Başkanının ifadelerinden incindiğini, rahatsız olduğunu söyledi, haklı. Ben de konuyu araştırdım aslında, tartışılan bir hadisişerif var: İşte, çocuklar Müslüman olarak doğar daha sonra farklı dinlere anne babası çevirir diye. Hadisişerifin Arapçasına baktım -dinî tahsilim var- Arapçasında bir kere Diyanet İşleri Başkanının hata yaptığını gördüm. Çünkü Arapça ifadede “fıtrat” kelimesi kullanılıyor “Müslüman” kelimesi “İslam” kelimesi kullanılmıyor bir kere. Şimdi, çok üzücü bir durum var ortada. Diyanet İşleri Başkanı izlediği ayrımcı politikalardan sonra bir hadisişerifi de yanlış bir şekilde yorumlayarak halka anlatıyor ve Türkiye’deki farklı inanç grupları arasında sıkıntı oluşturuyor. Açın bakın, apaçık bir şekilde “fıtrat” diyor. Fıtrat ne demektir? Yani, bir çocuk doğduğunda temiz beyaz bir sayfa açılmıştır, akil baliğ olana kadar normalde bir seçim durumu yoktur ama büluğ çağına erdiğinde, mükellef olduğunda seçimini yapar; Hıristiyan olur, Müslüman olur, ateist olur, şu, bu ve İslam dini de bunu söyler zaten. Çocuk akil baliğ mükellef olana kadar eğer vefat ederse cennet veya cehenneme değil Araf’a gider. Yani, dinî tahsili olanlar bunları bilir zaten ama ne acı ki iktidarın her uygulamasını tasvip etme makamında kendisini hisseden, gören Diyanet İşleri Başkanı böyle yorumluyor. Ya, şimdi bu yanlış bir şey.
Bakın, faiz meselesinde de bu konu tartışılıyor. Şimdi, evet, dinimize göre faiz haram; azı da çoğu da haram. Bunu hep, tüm Müslümanlar biliyorlar ama şimdi duruma göre faizi azaltma zamanında “Nas böyledir.” diyorsun ama öbür tarafta, mesela, bakın, Diyanetin bir açıklaması önümde, Diyanet demiş ki: “Sosyal konut projelerinde faiz caizdir.” Şimdi, gelin de bunu bir açıklayın bakalım. Şimdi, iktidara bakıp “Ne derse o doğrudur.” derseniz yanlış olur arkadaşlar.
Bakın, ben Sünni bir Müslümanım, Hanefi mezhebine mensubum ve dinî hassasiyetlerim de var. Hakka riayet etmeye çalışırım; Alevi bir kardeşimin haksızlığa uğradığını düşünmesinden çok rahatsız olurum, Hristiyan bir vatandaşın haksızlığa uğradığını düşünmesinden çok rahatsız olurum. Niye bu konuda bir düzeltme yapmıyor? Yani, eğer ki vergilerimizle, hakla bir inanç işleri kurumu oluşturmuşsak tüm inanç gruplarına karşı ortak, eşit muamele yapmalı. Yani, Diyanet İşleri Başkanlığı birtakım konulara müdahil oluyor. İşte, baldızla zina yapanın nikâhı konusunda şu, bu konuşuyor; kadınlarla ilgili bazı hususlarda tepki alıyor ama hani yolsuzluk, vurgun, hırsızlık gibi hususlarda hiçbir açıklama yapmıyor. Aslında, faiz nedir? İslam tarihine baktığımızda, haksızlık ve sömürüyü gösterdiği için faiz haram kılınmıştır. Günümüzde haksızlık, yolsuzluk, vurgunluk, işte, bakanların yolsuzluktan, vurgunluktan, vurgunculuk yapmaktan istifa etmeleri, 4 Bakanın istifa etmesi, Ruhsar Pekcan’ın görevden alınması, fesatlı ihaleler konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı tek bir kelime söylemiyor. Böyle şey olur mu? Madem her şey hakkında bir şey söylüyorsun, bu dinin en önemli esası haksızlık, hukuksuzluk hakkında da bir şeyler söyle. Hani, arkadaşımız söyledi, yanlış anladı AK PARTİ’li vekil arkadaşımız, İmamıazam Ebu Hanife’yi yeren bir ifade kullanmadı ki, öylesine birbirimize kapalıyız ki, Alevi Kemal Bülbül İmamıazam Ebu Hanife’nin erdemini anlatıyor.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ – Son cümlelerinizi alalım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Zalim yöneticiye karşı İslami tavrını, hakkaniyetli tavrını anlatıyor ama arkadaşımız bunu çok farklı bir şekilde yorumluyor. Yani, böyle birbirimize karşı dünyalarımızı kapatırsak hiçbir yere varamayız değerli arkadaşlar. Diyanet İşleri Başkanlığının da tüm inanç gruplarına karşı adil ve eşit bir hizmet vermesi gerektiğini söylüyorum.

Teşekkür ediyorum.

Yorumlar