30 Kasım 2023

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açlık sınırının 14 bin liraya dayandığı bir dönemde 9 milyon emekli ancak ve ancak 7.500 lira alıyor; bununla nasıl yaşasın, nasıl geçinsin; bana cevabını verebilecek bir iktidar yetkilisi var mı, sorarım size?
    

Sağlıkta ilaç ve muayene katkı paylarını ödemeye devam ediyorlar, kuruşun hesabını yapmalarına rağmen bu ödemeler kendilerinden alınıyor. Bakın, dul ve yetim emekli maaşları ise daha düşük, 4.500-5.500 arası; olacak bir şey değil. Biz diyoruz ki en düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun. Yani elinizi vicdanınıza koyun, gerçekten bu dönemde, bir ayda 4.500 liraya geçinilir diyorsanız, 7.500 liraya geçinilir diyorsanız, size diyecek bir şey daha bulamam.
    

Bakın, yılda 2 kez bayram ikramiyesi veriliyor, emekli kardeşlerimiz diyor ki: “En azından asgari ücret olarak verilsin bu miktarlar.” Promosyon, kredi alma ve aile yardımı konusunda destek bekliyor emeklilerimiz. Emekliler çay ocağı ve kahvelere bile gidemiyor arkadaşlar, bırakın lokantayı yani çay ocağında gidip 1 çay, 2 çay içemiyor, onun hesabını yapıyor. Emekli adam ne yapsın, evde oturup hanımla kavga mı etsin; gidiyor çay ocağına, orada bile çayın hesabını yapıyor.
    

Yine, kirada olan birçok emekli insanımız var; yani bakın, emekli olmuş ve hâlâ kiracı durumunda. Şimdi, emeklilere soruyoruz, diyorlar ki: ” ‘Ya, bayramlarda torunlarımız gelsin, onlara harçlık verelim’ derdik, şimdi torunlarımızdan harçlık istiyoruz.” durum bu, net durum bu değerli arkadaşlar.
    

Ben, yine, intibak yasasının da üç kademe olduğunu ve bunun dönemsel olarak farklı farklı ücretlere tekabül ettiğini ve olmaması gerektiğini, eşitlenmesi gerektiğini söylüyorum, iktidar yetkilileri duymuyor. Ben onlara Tevfik Fikret’in bir şiiriyle söyleyeyim. Bakın, bu kadar yoksul, emekliye karşı bu kadar fazla maaş alan bürokratlarınız var. Tevfik Fikret ne demiş? “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin/ Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin/ Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!/ Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak.”

Değerli arkadaşlar, şimdi konuşmamın son bölümünde de bakın, bir yargı skandalından bahsedeceğim, bu yargı skandalı benimle ilgili. Devlet Bahçeli’yi eleştirdim, cevap organize suç örgütü liderliğinden mahkûm olmuş Alaattin Çakıcı’dan geldi. Ben kendisiyle muhatap olmadığım için suç duyurusu yaptım ve jet hızıyla Ankara Cumhuriyet Savcısı İlyas Ay takipsizlik kararı verdi, hakaret ve tehdit içeren bir sosyal medya paylaşımı yaptı. Neden vermiş? “İsminiz belirtilmiyor.” diyor, aslında benim ismim de belirtiliyor Meclisteki arkadaşlarıma da atıf var ve Çakıcı’nın lekelenmeme hakkına dikkat etmiş savcı bey. Ben kendisini HSK’ye şikâyet etmiştim daha önceleri, dosya yine aynı savcıya verilmiş ve takipsizlik verdirmesi sağlanmış.

Adalet Bakanına soruyorum: Bu nasıl bir rezalettir? Organize suç örgütü liderliğinden mahkûm olmuş bir kişi bu Meclisin bir milletvekiline tehdit ve hakaretler yağdırsın, bir hafta içinde bu ülkenin bir savcısı takipsizlik kararı versin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yapsın, Adalet Bakanlığı bir açıklama yapsın. Böyle bir rezalet ve skandala sadece ben değil bu ülkenin 600 milletvekilinin de karşı çıkması gerekir bu Meclisin saygınlığına dikkat etmesi için.

Yorumlar