20 Aralık 2023

Gergerlioğlu: ” Rojbaş brez @HMBakanligi Bakan @memetsimsek Un bi her hatın Çawayi başi? Bunları dediğim için yine kızmazsınız, değil mi? Arkadaşlar, kültürümüzde misafire sıcak bir karşılama vardır, ben de Sayın Bakanı ana diliyle karşıladım, misafirimizdir bugün. Fakat birileri kızıyor, burada Kürtçe konuşuyor arkadaşlar ana dilleriyle, kızıyorlar; Süryanice konuşuyor vekilimiz, kızıyorlar. Ya, bu nasıl bir anlayıştır arkadaşlar, anlamak mümkün değil. Bakın, ben bir Türk olarak şunu gördüm kaç yıldır: Kürtler Türkçe konuşmaktan hiç erinmiyorlar, çekinmiyorlar, kızmıyorlar; dayatılmasına kızıyorlar. Aslında bu ülkenin barışı nasıl sağlanır biliyor musunuz? İnsanlara ana dillerini konuşturmamakla sağlanmaz. Bir Türk, bir Kürt’e onun ana diliyle “Hoş geldin, nasılsın?” dediği zaman bu ülkede barış sağlanır değerli arkadaşlar, olay budur.

Daha bu konularda ilkel bir şekilde düşünmeyelim.
    

Şimdi, Sayın Bakan, bu hoş geldin faslıydı; sizin yüzünüzü güldürdüm ama biraz sonra terleteceğim, ona göre.
    

Şimdi, Sayın Bakan, Evliya Çelebi gibi dünyayı dolaşıyorsunuz, para arıyorsunuz, yatırımcı arıyorsunuz, bulamıyorsunuz. Neden? Çünkü çok berbat bir ekonomi var, enkaz devraldınız ve uluslararası arena sizi ciddiye almıyor. Bakın, kredi kartı faizlerinin en yüksek olduğu ülkelerden birisiyiz ve uluslararası arena diyor ki: “Seçim ekonomisi uygulayacak bu ülke veyahut da seçimlerden sonra Erdoğan şimdi şeye müdahale edecek.” diye düşünüyor ve ülkede de yani öyle bir halka arzlar yapılıyor ki borsa çöküyor, halk soyuluyor, şirketler kazanıyor.
    

Şimdi, geçtiğimiz günlerde -hepimiz biliyoruz, değinmeden olmaz- Merkez Bankası Başkanıyla bir görüşme oldu ve oradaki ifadeler dikkat çekti. Merkez Bankası Başkanı diyor ki: “Kapıcı sadık ağabey ‘Fiyatlar inmedi.’ diyor. Ya, ben ona diyorum ki fiyatlar iniyor falan, Sadık ağabey ‘Yok, vallahi ben markete gidiyorum, fiyatlar çok yüksek Sayın Başkanım.’ diyor.” Vallahi arkadaşlar, gerçekten ben ve sanırım hepiniz Sadık ağabeye inanıyoruz. Sadık ağabey hakikaten haklı yani Sayın Bakan, biz burada TÜİK’e değil, Sadık ağabeye güveniyoruz, ne yapalım, TÜİK’i bu hâle düşürdüler, olay bu değerli arkadaşlar.
    

Şimdi, bu ülkede bir yargı reformu yapılması lazım. Dolaylı vergilerden çok para alınıyor, halk soyuluyor. Bu yargı reformunun bir an evvel yapılması lazım. Vergi reformunun pardon… Bir de tabii ki yargı reformunun yapılması lazım.
    

Şimdi, niye size güvenmiyorlar? Bakın, ben size ülkedeki hak ihlalleriyle ilgili bazı tablolar sunacağım, Sayın Bakan, bakın, Van Cezaevinde Hanife Arslan teyze “barış” dediği için, ana diliyle konuştuğu için cezaevinde, 73 yaşında bir teyze, dizlerinde çok ileri kireçlenme var, şekeri var, tansiyonu var; alaturka tuvalet olmadığı için düşmüş, dişlerini kırmış, böyle bir ülke burası.
    

Ahmet Öztürk, bakın, hasta bir mahpus, Aydın Cezaevinde, prostat kanseri polisler tutuyor ki yürüyebilsin adamcağız, hapishanede banyosunu kendisi yapamıyor, perişan bir durumda. Suçu ne? Bir derneğe üye olmuş.
    

Kadriye Işık teyze, bakın, 73 yaşında, kanser hastası. Suçu ne? Bir dinî sohbete gitmiş.
    

Ya, Sayın Nacho Sanchez Amor’la konuştum, ne diyor biliyor musun? “Sizin ülkede iktidar, vatandaşların yarısını terörist diye görüyor yani böyle bir ülkeyi ben ne yapayım?” Bakın, açıkça, her tarafa da yansıdı, bana da söyledi.
    

Sayın Bakanım, bakın, Mehmet Bayram, hasta bir mahpus, yüzde 97 engelli. Suçu ne? “Barış” demek, “çözüm” demek. Sakarya HDP eski İl Başkanımız, yüzde 97 engelli, haftada üç kez diyalize giriyor ve bu adam cezaevinde yani öldüğü zaman çıkar herhâlde Allah korusun.
    

Ramazan Taşkıran, yüzde 93 engelli, perişan bir durumda cezaevinde yatıyor, haftada üç gün diyalize giriyor ve infaz ertelemesi yok. Çetin Doğan; kocamış hasta mahpus, altı aydır Cumhurbaşkanının önünde dosya imzalamıyor. Hasta mahpusun kimliği sorulmaz arkadaşlar. Bakın, farklı kimliklerden hasta mahpuslar sundum size. Ya, böyle bir ülke için para bulabilir misiniz Sayın Bakan?
    

Şimdi, bakın, yine ve bana verdiğiniz bir cevap, bu cevap utanç verici bir cevap. Şimdi, Mehmet Talyurt Tavşanlı’da bir vatandaş, 2016 yılında çocuğunu bir okula kaydetmiş, nisan ayında erken kayıt biraz düşük olsun diye. Daha sonra işte darbe olmuş “Vay sen o kapatılan okuluna niye çocuğunu yazdırdın?” 8900 lira yatırmış, adamcağız yedi yıldır parasını alamıyor. Parasına çökmüş devlet, iktidar, Maliye Bakanlığı. Sordum, soru önergesine cevap gönderdi. Ya, böyle cevabı ben ne yapayım Sayın Bakan, “Karar ilgiliye tebliğ edilmiştir.” diyor. Utanç verici ya, soru önergesine böyle bir cevap verilir mi? Ya, milletin malını çökmüşler, milyarlarına çökmüşler, binasına, parasına, çocuğunun okul kaydına çökmüşler, ondan sonra soru önergesiyle soruyoruz. Yok efendim, işte “Karar ilgiliye tebliğ edilmiştir.” Bu ne hâl ya, olacak iş midir? Değerli arkadaşlar, kabul edilecek bir durum değil bu.
    

Bakın, sizin ilinizde bile Batman’da son günlerde 100 tekstil fabrikası kapandı, 10 bin kişi işsiz kaldı yani kelin merhemi olsa başına sürer derler; Batman’ın bile hâli böyle. Yani sizin başınız için demiyorum, mecazen, Sayın Bakan.
    

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, öyle bir ülkeyiz ki AİHM kararlarını umursamayan bir ülkeyiz, bu karar nedir? AİHM’in Yüksel Yalçınkaya kararı, tam 174 sayfa. “İşte byLock’tur, Bank Asyadır, şudur budur, bütün bunlar için insanlara ceza veremezsin.” demiş, “Kanunsuz suç ve ceza olmaz.” demiş, “Adil yargılamadınız insanları, bir derneğe üye olmakla bir insan terörist olmaz.” demiş, üç ay önce bunu demiş, bu konuda hiçbir şey uygulanmıyor. Olacak iş mi yani böyle bir ülke olabilir mi? Değerli arkadaşlar, yani bunu kabul etmek mümkün değil. Ben size bir soru soruyorum Sayın Bakan: AİHM kararını uygulamayan bir ülkenin maliyesini nasıl düzelteceksiniz; bana cevap verir misiniz? Ve bu karar üç aydır uygulanmıyor, AİHM 2’nci, 3’üncü kararlar gönderdi, “369 kişiye haksız tutuklama yaptın, tazminat öde.” dedi. Geçtiğimiz hafta “Bin kişi için tekrar dosyaları gönderiyorum.” dedi ve Türkiye’ye dedi ki: “Savunma istemiyorum kardeşim, gereğini yap.” Arkasından 100 bin dosya gelecek, bu ülkenin bütün parası bu tazminatlara gidecek. Bunu düşünen eden var mı? Bir ton hukuksuzluk yapsınlar, ondan sonra hâl bu.

Değerli arkadaşlar, AİHM demişken ben bu hasta mahpusları dile getirdiğimde, bunları burada gündeme getirdiğimde, öncesinde de Sayın Leyla Şahin bana “İşte, terör propagandası yapıyorsun ‘FETÖ, fato’ bilmem ne.” falan demişti. Ya, Sayın Leyla Şahin siz tıp fakültesinden başörtüsünden dolayı atıldığınız zaman ben MAZLUMDER Genel Başkanıydım ve meydanlarda “Leyla Şahin’e adalet!” diye haykırıyordum biliyor musunuz? Siz bugün, geldiniz, muktedir oldunuz, zulmediyorsunuz. O mazlum hâlinizle biz yanınızdaydık, şu anda da zalim hâlinizle de karşınızdayım; bunu da bilin. Biz hakkı hakikati söylüyoruz burada. Şimdi, bakın, siz yarın da mazlum durumuna düşseniz ben sizin yine de yanınızda olurum yani bakın, burada Grup Başkan Vekiliniz Özlem Zengin böyle bir hareket yaptı, vekiller buradan çekti gitti. Ben bunu kabul edemiyorum, bir milletvekiliyim, bu onur kırıcı bir hareketti.

Bizim partimizde böyle bir şey olmaz, onu size söyleyeyim.

Peki, o zaman benim bir son çağrım var: AK PARTİ’li vekilleri bu muameleyi gördüler. Ben partime davet ediyorum. Bizim partide herhangi bir Grup Başkan Vekili veya başka biri böyle bir hareket yapsa güzel bir muamele görürsünüz değerli arkadaşlar.

Yorumlar