12 Mayıs 2022

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddeyle kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı tutuklama tedbirinin getirilmesi olumlu bir gelişme ama köklü bir çözüm değil. Çünkü hem kadınlar açısından sorun büyük ve sistem sorunu hem de sağlık çalışanları açısından bir sistem sorunu. Bir hekim vekili olarak hastanelerde, polikliniklerde yaşadıklarımızı çok iyi biliyorum ve şu anda da meslektaşlarımın durumunun çok daha kötü durumda olduğunu biliyorum. Çok net bir şekilde, üzerlerine yüklenen büyük yüklerden sonra yeterli ücret alamayan, eline yeterli insani bir ücret geçmeyen hekimler ne yapacağını şaşırmış durumda. Hani, belki bunu söylemekten çekinerek sağlık hizmetlerini sürdürüyorlar ama iktidar bunu anlamamakta ısrar ediyor. Taleplerini gündeme getiriyorlar, TTB Sağlık Bakanlığıyla görüşmek istiyor fakat hepsinde görmezden geliniyorlar “Giderlerse gitsinler, yerine başka hekimler bulurum.” diyen bir anlayışla karşı karşıya kalıyorlar. Hekimlerin ücreti az, başlarındaki yük çok fazla, poliklinikler oldukça sıkıntılı, stresli ve şiddet olayları ister istemez gerçekleşiyor. Bakın, daha üç beş gün önce bir hekim, gördüğünüz gibi böyle darbedildi, kaburgaları çatladı, doktor önlüğü yırtıldı ve maalesef ki saldırgan kişi serbest kalıp gitti. Hekim adli muayene istedi, yapması gerekeni yaptı ama bundan dolayı saldırıya uğradı. Şimdi, ortam böyleyse, istediğiniz kadar birtakım tutuklama tedbirleri getirin, maalesef ki bu saldırılar devam eder. İşte, arkadaşlarımız böyle bir tehdidin altında. Yani saldırıya uğrayıp canını kaybettikten sonra kişi tutuklansa ne yazar! Arkadaşlar, ortam böyle bir hâlde.

Yine, yan dal uzmanlığı yapmak isteyen hekimler cezalandırılıyor şu anda, biliyor musunuz? Dahiliyeden sonra, diyelim ki bir yan dal uzmanlığı yapmak istiyorsunuz, aldığınız ücret azaltılıyor. Peki, yan dal uzmanı kim olmak ister o zaman? Bütün bunlar konusunda hekime saygıyla yaklaşımın olması gerektiğini net bir şekilde söylüyoruz. Hastaneler şifahane olmalıdır, ticarethane değil. Liyakatli idareciler olmalıdır.

Bir de binlerce sağlık çalışanını bu iktidar hukuksuzca, vicdansızca ihraç etti KHK’lerle; hukuki olmayan gerekçelerle “irtibat, iltisak” diye hukukla alakası olmayan gerekçelerle ihraç etti. Bu ülkenin birikimi olan, beyin gücü olan binlerce hekim ihraç edildi. Bununla da kalmadılar -Sağlık Bakanının yüzüne de söyledim bunu- kişiyi mesleğinden ihraç ettikten sonra iş yeri hekimi olmak istiyor arkadaşlarımız. Bir hekim bana başvurdu, göğüs hastalıkları ihtisası yaparken ihraç ediliyor, ihtisası yanıyor; fizyoloji doktorasına devam etmeye çalışıyor, devam ettirilmiyor; ardından iş yeri hekimliği sınavına giriyor, kazanıyor, belgesi verilmiyor, hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmadığı hâlde, yürüyen yargı süreci nedeniyle kazandığı iş yeri hekimliği sınavının belgesi verilmiyor; bu, dünyanın neresinde vardır arkadaşlar ya? Bu kadar hukuksuzluk, anayasal ilkeleri bu kadar çiğnemek dünyanın başka neresinde vardır? İşte, ülkede böyle binlerce hekim arkadaşımızın hekimlik yapması engelleniyor, böyle bir yer.

Yine, bakın, kadına karşı şiddete yönelik tedbir alınıyor güya değil mi? Partimizin önünde Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğündeki bir Başkomiser Murat Güler, Ayşe Acar Başaran Vekilimize “Seni çivilerim ha!” diye ölüm tehdidinde bulundu, işkence tehdidinde bulundu. Demek ki Ankara Emniyetinde bunun benzerlerini icra ediyorlar. Ankara Barosunun, işkence raporunu niye açıklamadığını şu anda daha iyi anlıyoruz. İnsan Hakları Merkezinin oluşturduğu rapor hâlâ Ankara Barosu tarafından açıklanmıyor. Niye çekiniyorsunuz? Siz çekinirseniz işte bu işkenceci memurlar kadınlara, mağdurlara saldırmaya devam ederler.

Son olarak da Nesin Vakfının hesaplarının bloke edilmesini kınadığımı söylemek isterim. Vakıf anlayışı -hangi vakıf olursa olsun- korumamız ve el üstünde tutmamız gereken bir anlayıştır. İdealist çabalarla oluşturulan vakıfları hepimizin koruması ve desteklemesi gerekiyor. Önlerine engel olarak birtakım yönetmelikler çıkarılıyor ve vakıf faaliyetleri engellenmeye çalışılıyor. Bu vakıf da buna rağmen, bu yönetmeliğe uyarak aldığı bağışların maalesef, yardım kampanyası şeklinde itham edilmesi nedeniyle hesaplarına bloke konulan bir vakıf ve şu anda âdeta nefesi kesilmiş durumda. Bu kabul edilecek bir hadise değil, toplumun farklı tüm kesimlerinin tepki gösterdiği bir hadise. Bir an evvel Nesin Vakfının hesaplarına konulan blokenin de kaldırılması gerektiğini söylüyor, hepinize teşekkür ediyorum.

Yorumlar