8 Kasım 2023

Sayın Bakana soruyorum: Biz kendilerine soru önergeleri yolluyoruz, belediyelerin hizmetleriyle ilgili sorular soruyoruz “Konu bizimle ilgili değil.” diyorlar. Peki, kiminle ilgili? Hani, kayyım atandığı zaman belediyeler İçişleri Bakanlığıyla ilgili oluyor ama belediyelerin hizmetlerini sorduğumuzda “Bizimle ilgili değil.” diyor. Yani bunu anlamak mümkün değil, bir aydınlatmasını istiyoruz kendisinden.
    

Yine, bakın, elimde birçok soru önergesiyle sordum; Sayın Bakan, beni dinlerseniz çok sevinirim, lütfen. Size soruyorum ama bakın, bir milletvekili olarak size soruyorum: Bakın, birçok polis şiddeti var ve ölen insanlar var. Hatay’da, Ahmet Güreşçi isimli bir kişinin, jandarmanın gözaltısından sonra, sapasağlam gözaltısından sonra gözaltı merkezinden cenazesi çıktı. Ben size bununla ilgili soru önergesi sordum, cevaplamadınız. Birçok başka ölüm var, şiddet olayları var ve cevapsız kalıyor. Ben size de biraz sonra vereceğim bu önergeleri, lütfen biraz dikkat edelim; millet adına soruyorum ben bu soruları.
    

Yine, bakın, ben evinden polis darbıyla alınan bir milletvekiliyim, kulağınızı tırmalıyor değil mi bu cümle? Ankara TEM’de Abdulkadir Türkyılmaz isimli bir polis beni evimden darbederek cezaevine götürdü. Biz kendisi hakkında soru önergesi verdik ve Soylu döneminde bunun üstü örtüldü. Umarım sizin döneminizde, TEM’deki bu polis memuru Abdulkadir Türkyılmaz hakkında bir soruşturma başlatırsınız; video kayıtlarıyla, görüntülerle her şey sabittir; soru önergemde de size sormuştum.
    

Yine, bakın, birçok kişiye tahditle pasaport vermiyorsunuz; buna milletvekilleri de dâhil olmaya başladı. Soru önergeleriyle soruyorum: Bakın, onlardan birisi Hasan Candan isimli bir vatandaşın çocuğu Zehra Candan; en fazla dört yıllık bir ömrü olduğu söylenen bir kız çocuğu, 15 yaşında ve tahdit var, yurt dışına çıkamıyor. Yani bu çocuk öldüğü zaman vebal sizindir Sayın Bakan. Bakın, bugün de görüştüm babayla, göz yaşları içinde tahdidin kalkmadığını söylüyor; yani bunları anlamak mümkün değil.
    

Yine, bakın, size bazı sorular soracağım; siz istihbarattan da sormuşsunuz sanırım 32 milyona gece kulübü alan bir Emniyet müdür hakkında: 12 üst düzey Emniyet görevlisini açığa aldınız, bu kişilerden birisi mi acaba bu bahsedilen, 32 milyona gece kulübü alan kişi?
    

Ayrıca, ben size açıkça şunu da sormak isterim: Eski döneminizde selefiniz tarafından mobbinge uğradığınızı biliyoruz; koruma verme yetkinizi, harcama yapma yetkinizi elinizden alan bir Bakan olduğunu biliyoruz ve Bakan olmadan önce de hakkınızda bir FETÖ soruşturması hazırlandığına dair önemli bilgiler vardı. Tolga Şardan bu bilgileri vermişti ve Soylu bu bilgileri yalanlamıştı ve tehdit etmişti. Ben size soruyorum: hakkınızda bir FETÖ soruşturması hazırlığı var mıydı Sayın Bakan?
    

Yine, Bülent Arınç da… Siz bence doğru bir iş yaptınız, yargı kararına rağmen Soylu’nun iade etmediği birçok polisin iadesini sağladınız, demek bazı şeyler olabiliyormuş. Pasaportlar konusunda da bu tavrınızı sürdürmenizi isteriz. Anayasa Mahkemesinin kararı da var, yıllarca insanlar mağdur edildi ve Anayasa Mahkemesi de en sonunda karar verdi ama işte “bekleme süresi” falan denilerek insanlar hâlâ bekletiliyor, bu olacak bir iş değil.
    

Uyuşturucu meselesi… Vekili olduğum ilde 2020’de bir gümrük müdürü uyuşturucu yakalamıştı, 540 kilo kokain yakalamıştı, terfi edeceğine tenzili rütbeyle sürgün edilmişti. Bu konu varken torbacı yakalayarak uyuşturucuyla mücadele edilebileceğine inanıyor musunuz?
    

Sinan Ateş cinayetinde on, on bir aydır iddianame hazırlanmıyor ve hâlen sürüncemede bırakılıyor bu konu. Hatta eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde katile yardım eden kişinin bulunması sonrasında tutanağın kaybolduğu şeklinde bilgiler yansımıştı ve daha sonra tutanak aniden ortaya çıktı.

Sayın Bakan, şu kişiye bakabilir misiniz? Sayın Bakan, Kocaeli Geri Gönderme Merkezinde, İran’dan Türkiye’ye gelen bir Kürt gazeteci Zanyar Aziznejad. Bu kişi İran’a gönderilirse idam cezasıyla öldürülebilir. Bunun büyük vebali vardır, bu iadenin durdurulması gerektiğini söylüyorum, bir hayatı kurtaralım.
    

Son olarak da bugün Yargıtay 3. Dairesi bir karar verdi ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında bir suç duyurusunda bulundu. Ben buradan ironik olarak bir çağrıda bulunuyorum: Bakın, benim kararımda Anayasa Mahkemesinin üyelerinden şu anda olumlu karar vermeyen İrfan Fidan da olumlu karar vermişti, oy birliğiyle ben Anayasa Mahkemesinden ihlal kararı almıştım. Madem Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarını beğenmiyor Yartgıtay, İrfan Fidan hakkında da bir suç duyurusunda bulunsun diye bir teklifte bulunuyorum.

Yani “Şimdi, Anayasa Mahkemesi yanlış karar verdi de öncesinde değil mi?” diye soruyorum ve onlara böyle ironik bir çağrı yapıyorum. Yargıtayın Anayasa Mahkemesini âdeta fiilen kapatan bu kararını da kınıyorum, olacak bir iş değil. Ülkeyi ayağa kaldıracak bir karardır bu, hukuk devletinin bittiğini göstermektedir. Anayasa Mahkemesinin kapatılması çağrıları karşısında bu Yargıtayın son kararını kınıyorum.

Yorumlar