2012-12-10 00:00:00
Başbakan Erdoğan, `Mazlumun kanı üzerine, gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun.` dedi ve Suriye ile köprüleri attığını cümle aleme ilan etti.
Başbakan Erdoğan, ''Mazlumun kanı üzerine, gelecek inşa edilmez. Aksi takdirde tarih bu tür liderleri kanla beslenen liderler olarak anar. Esad, sen de şu anda, o sayfayı açmaya doğru gidiyorsun.'' dedi ve Suriye ile köprüleri attığını cümle aleme ilan etti. Peki bu niçin şimdi oldu? Daha yakın zamanlara kadar gayet iyi ilişkiler geliştirdiğimiz komşumuz Suriye ile bu radikal tavır değişikliği neden yaşandı? Suriye yönetimi Hafız Esat döneminden beri sabıkalı bir rejim. Hama katliamını acımasızca yapıldığı ve polis devleti mantığı ile yıllardır yönetilmiş bir devlet. Son yıllarda oğul Beşşar Esat’ın işbaşına geçmesi ile bazı demokratikleşme adımları atıldı ama Suriye genetik kodlarını değiştirmedi. Ancak Suriye’deki polis devleti uygulamaları devam ederken Suriye’ye yakınlaşan Türkiye’ye ne oldu da Arap baharı gösterilerinin ardından Suriye ile köprüleri attı?
Washington Ortadoğu’da yeni bir düzen oluşturmaya çalışıyor. Buna Tunus’daki ayaklanmayı nasıl yönetebilirim sorusuna kendince cevabı bulduktan sonra başladı. Amerika ve Avrupa yıllardır 3. dünyacı metodlarla ülkelerini yönetmeye çalışan anti demokrat Arap liderlerinin artık miadını doldurduğuna ve bunlarla uzun süre devam etmektense ayaklanma üzerinde sörf yaparak ve onu kendi çıkarları için kullanarak yapmayı düşündü. Amerika bölgede İsrail’e tehdit unsuru olan İran’ın cezasını vermek için Suriye’nin de aradan çekilmesi gerektiğini düşünüyor herhalde. Fakat bu denklemlerin ortasında Türkiye’nin rolü nedir diye sorduğumuzda hoş olmayan bir taşeronluk kokusu maalesef herkesin burnuna geliyor.
Amerika, Suriye ile köprülerin atılması karşılığında Türkiye’ye PKK’nın belinin kırılacağı sözünü vermiş olabilir. Zira yıllardır Suriye’nin PKK’yı koruduğu ve kolladığı aşikar bir gerçek. Başbakan zalimler hakkında çok sert ifadeler kullanıyor ama bunlar işin içeriği düşünülünce yürek burkucu oluyor. PKK’yı bitirmek için birilerinin kirli sofrasının nimetlerinden yararlanmak hoş bir tavır değildir. Bunu insani ve İslami kılıflar içinde sunmak da doğru bir davranış değildir. Devletlerin “düşmanımın düşmanı dostumdur” dediğini hep biliriz. Ama bu devlet politikalarının devletin gücüne hizmet edebildiğini ve fakat mazlumların herhangi bir derdine derman olmadığını da biliriz. Suriye ayaklanması dursun mu devam etsin mi? Buna Suriye halkı karar vermeli. Ama iyi niyetlerle yapılan zalime karşı ayaklanma girişimin arkasından size bir tuzak kuruluyor olabilir. Tarih boyunca maalesef zalimler kendi işlerini görmek için halkın kabaran haklı öfkesini de kullanmıştır.
Zaman zaman islam ülkelerinde zalim yönetimler halkı İslami görüntüler oluşturarak da aldatmıştır. Görüntüdeki haklı sloganların arkasında zalimlerin pis emelleri olabilmiştir. Türkiye bu kirli oyunların maşası olmamalıdır. Suriye’deki zalim Esat yönetimi tabiî ki değişmelidir. Ama bu birilerinin istediği bir zamanda ve istediği bir yönelişle olmamalıdır. Türkiye kendi içindeki sorunları insan hakları çerçevesinde atacağı adımlar ile çözmelidir. Yoksa Kürt sorununun çözülmemesinden kaynaklanan yara bizi yanlış pazarlıklara daha çook sürükler.
Yorumlar