2011-05-04 00:00:00
7 Nisan bildirisinin üzerinden 4 yıl geçmiş 5. yıla giriyoruz. 27 Nisan günlerinde ülkede terör havası estiriliyordu. Bildiriler yayınlanıyor Mumcu ve Ağar’ın melise girmemesi için bugün Ergenekon davsında yargılanan bir kısım askeri zevat baskı yapıyordu. Hukuk adına utanç verici 367 kararları alınabiliyor, seçilen kişiler atanmışlar tarafından. hakarete uğruyordu.
27 Nisan Türkiye’de bir dönüm noktası oldu. 27 Nisan 2007 gecesi bir toplantı nedeniyle İzmir’deydim. Otogar’da bir cafe’de çay içerken hani siyaset dilinde sokaktaki adam diye tarif edilir, fakir ve sıradan bir kişi intibaı uyandıran bir kişi ile konuştuğumda muhtıracıların ne kadar güçsüz olduğunu anlamıştım. Öyle inanmış, öyle öfkeli bir şekilde muhtıracılara karşı hınçlı biri idiydi ki “böyle insanlar varsa muhtıracılar başaramayacak” diye düşündüğümü hatırlıyorum. O kadar sıradan ama o kadar veciz ve öz ifadelerle halkın büyüklenenlere cevabını iletiyordu ki hayran olmamak mümkün değildi. Zaten bir müddet sonra toplumun büyük çoğunluğunun da onun gibi düşündüğü ortaya çıktı ve seçimlerde muhtıracılar unutamayacakları bir tokat yedi.
O günleri bir de o dönem ilkeli bir duruş sergileyerek muhtıraya karşı çıkan eski Kocaeli vali yardımcısı ve o dönemin milletvekili Ümmet Kandoğan’dan dinleyelim.
“Cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm baskılara rağmen, TBMM Genel Kurulu'na giren DYP eski Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, 27 Nisan'daki e-muhtıra ile sonuçlanan sürecin, tipik bir Ergenekon operasyonu olduğunu söyledi. Kandoğan, Süleyman Demirel, CHP, Genelkurmay komuta katı, yüksek yargı ve medyanın, el birliği ile bu sürece müdahale ettiklerini ifade etti. Kandoğan, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın oylamaya girmek istediğini; ancak Demirel'den gelen tehdit telefonu üzerine bundan vazgeçtiğini kaydetti. Kandoğan, “Demirel saat 10.15'te aradı. Ağar'ın rengi benzi sarardı, elleri titremeye başladı. Bunun üzerine elleri ayakları titredi, sigara üstüne sigara yaktı” dedi. Eski genelkurmay başkanlarından emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın geçtiğimiz günlerde internete düşen ses kaydını anımsatan Kandoğan, Karadayı tarafından tehdit edilen dönemin ANAP lideri Erkan Mumcu'nun Meclis'teki oylamaya girmekten son anda vazgeçtiğini hatırlattı. Şu günlerde Ergenekon davasında yargılananların 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin engellenmesi için aktif bir çaba içerisinde olduğunu belirten Kandoğan, “ANAP ile DYP'nin birleşmesi de derin güçlerin planıydı. Ergenekon'un ne olduğunu görmek isteyenlerin bu sürece bakması yetiyor” değerlendirmesinde bulundu. O dönem ölüm tehditleri aldığını söyleyen Kandoğan, “Bu süreçler artık geride kalmıştır” şeklinde konuştu.” http://www.haber7.com/haber/20110427/Utanc-bildirisi-hl-TSKnin-sitede.php
O gün Genelkurmay klasik bir jakoben, seçkinci ağzı ile kutlu doğum haftasını eleştiriyordu. Bugün muhtıracılar perişan bir vaziyette ama yüz binlerce kişinin katıldığı kutlu doğum gösterileri halen yapılıyor. Eşi başörtülü bir kişi Çankaya’ya çıkamaz diyorlardı ama şu an eşi başörtülü bir kişinin Cumhurbaşkanlığını herkes kabullenmiş bir durumda. Birçok üniversitede başörtüsü yasağı geriledi.
27 Nisan bildirisi halen TSK’nın internet sitesinde duruyor. Bu utanç bildirisinin derhal TSK sitesinden kaldırılması gerekiyor. Zira bu bildiri tokat yemiş siyasete, halka, zamana karşı yenilmiş bir bildiridir.
Ak Parti o kritik 28 Nisan günü Genelkurmay’a sert çıkan o karşı açıklamayı yapmasaydı şu anki gücünde olamayacaktı. Bir çok sağ partinin o günkü pasif, boyun eğici tavrıyla tarih sahnesinden silindiği o gün Ak Parti net duruşuyla büyük puan topluyor ve seçimlerde de bunun karşılığını alıyordu. Ak Parti Türkiye’nin sorunları noktasında her zaman halktan yana tercihlerle güçlenebileceğini unutmamalı. Türkiye’de bugün çözülmemiş bir çok sorun var. Dini ve etnik ayrımcılık alanında ancak yeni bir anayasa yapılabilmesi ile aşılabilecek sorunlar var. Bunların aşılabilmesi için şimdi ve seçim sonrası yeni dönemde 28 Nisan duruşuna ihtiyaç var. Ak Parti 28 Nisan duruşunu unutup merkez bir parti olmayı seçerse ANAP’lılaşır ve onu millet siler ama 28 Nisan duruşunu muhafaza ederse büyük bir sıçrama yapar ve 2023 vizyonunu yakalar.
Tüm dünyada baskıcı rejimlerin sürekli yıkıldığı ve halklar tarafından özgürlük, eşitlik, demokrasi nidalarının her tarafı sardığı bir dönemi yaşıyoruz. Ulusal ve uluslararası konjonktür de aslında sivilleşmeden yanadır. Güçten korkmamak gerektiğini halkın vicdanına göre hareket etmek gerektiğini unutmamamız gerekir.
Yorumlar