2009-01-23 00:00:00
Gazze saldırısı durdu. Ateşkes kabul edildi. İsrail başbakanı Olmert komutanlarına karşı yaptığı konuşmada “kutlarım sizi, iyi iş çıkardınız” demiş. Bebekleri, kadınları zalimce öldüren binlerce yıkılmış bina oluşturan, Gazze'nin altyapısını yok eden bir saldırıdan sonra insanlık dışı mahluklar olarak başka bir şey demeyecekleri belliydi zaten. İsrail dışişleri bakanı Tzipi Livni ise “gerekirse bir şamar daha vururuz” demiş. Karşımızda Cengiz'in ordularının zalimliğini aşmış bir anlayış var. Anlayış diye tanımlıyorum, Devlet değil, Çünkü yetkililerinin çoğunun profesyonel katiller olduğu bir rejim var karşımızda. Gençliklerinde işledikleri cinayetleri ile şu anda üst düzey yetkili olmayı başarmış kişiler var karşımızda.
Türkiye toplumu Gazze saldırılarına büyük tepki gösterdi. Son derece içten bir şekilde maddi ve manevi yardımlar yapıldı. Türkiye'nin kalbi Filistin diye attı. Ama bunlar yetmiyor. Halkın vekaletini almış hükümetin somut adımlar atması gerekiyor. Başbakan sert söylemlerde bulundu.Görevlendirdiği kişiler önemli mesai yaptılar bu konu için.Ama bu mesailer ne derece kalıcı sonuçlar doğurabilecek ? Üzerinde durulması gereken nokta budur. Cumhurbaşkanı Gül'ün katıldığı Gazze zirvesinde daha çok Hamas'ın nasıl silahsızlandırılacağı konuşulmuş. Soykırım yaşanıyor, dünya sessiz. Dünya liderleri bir araya geliyor ve İsrail'i nasıl durdurabiliriz diye düşünmüyorlar da bunu düşünüyorlar. Filistinlileri bu Dünya'nın insafına bırakamayız. icraat makamında olanların somut adımlar atması gerekir. Sert söylemlerle yetinen başbakanının üzerindeki vebali hissetmesi gerekir. 3. Dünya savaşının muhtemel sebebi olacak bir ülke olan İsrail ile ilişkileri devam ettirmenin vebali çok ağırdır. Ateşkes ilan edildi ama muhtemelen İsrail aynı saldırılara devam edecek. İsrail ile ilişkileri bozmadan yola devam edelim demek uzun vadede büyük pişmanlık getirecek bir yaklaşımdır. İleride milyonların ölümüne de yol açmayı göze almış bir ülke var karşınızda. İsrail ile ilişkileri kesmezseniz ileride sizi de bulacak bu bombalar. Sizin de çocuklarınız zalimce katledilecek. Zira İsrail'in hedefi büyüktür ve Türkiye'nin Güneydoğu'sunu da içine alan bir arz'ı mev'ud ideali peşindedir. Devlet adamları istikbali iyi görebilen kimselerdir. Dünya'nın gidişatını iyi okuyabilen kişilerdir. Dünya'yı felakete sürükleyecek olanlarla işbirliği yapmanın bedelinin çok ağır olacağını bilmelidir.
Çocuklarınızı severken Gazze'li çocukları sever gibi sevmedikçe ifade ettiklerimi anlayamazsınız. .Zalimce öldürülmüş o masum çocukların o ağır vebalini üzerimizden kaldırmak kolay iş değildir. O masum çocuklar hiçbirimizin çocuğundan daha değersiz değildir. Büyük bir onur mücadelesi ile Filistin'de direnen kardeşlerimizin coğrafi olarak da yerine kendimizi koymamız gerekir. Gazze'de büyük bir acıyı yaşayan insanlarla aynı ruh halini paylaşmadıkça ifade ettiklerimiz anlaşılamaz.Geçici bir şekilde Gazze acısını yaşayıp sonra unutanlardan iseniz ifade ettiklerimizi anlayamazsınız. Vicdan ehli Yahudilerin bile şiddetle eleştirdiği bir devletle artık yapılacak bir ortaklık yoktur. Yahudi düşünür Norman Finkelstein siyonizmi en iyi ifade eden cümleler kuruyor. Hem annesi hem babası Holokost'tan kurtulan Finkelstein, İsrail'in “delirdiğini” düşünüyor. Nazilerin II. Dünya Savaşı'nda Yahudilere yaptıkları ile İsrail'in Filistinlilere reva gördüğünü aynı kefeye koyan Finkelstein, “Gazze'de yapılan katliamdır, kıyımdır.” diyor. Finkelstein, yakınları soykırıma uğramış Amerikalı bir Yahudi olarak İsrail'e karşı hiçbir hissî bağ duymadığını, İsrail'in barış düşmanı bir ülke olduğunu kaydediyor.(http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=805367&keyfield=66696E6B656C737465696E)
Bir Yahudi düşünürün bile mahkum ettiği bir devlete karşı hala nasıl tahammül edilebiliyor hayret ediyorsunuz. İsrail'in tüm bu yaptıklarına tahammül etmek, ortaklığı devam etttirmek artık mümkün değildir. Hükümet “Nasıl olsa savaş bitti, bu acılar unutulur, birşey yapmamıza gerek yok” diye düşünemez. Dünya İsraillileri ülkelerine geldiği zaman istenmeyen adam ilan etmelidir. Savaş suçlusu olarak yargılanmaları için tüm sivil toplum kuruluşları gayret göstermelidir. “Bütün bu olanlara karşı sessiz kalan Dünya sistemi nasıl olur da savaş suçlusu olarak bu kişileri yargılar” diye sorulacak olabilir. Ama unutulmamalıdırki biz peşine düşmediğimiz müddetçe dünya daha da kötüye gider. Dünya'yı zalimlerin at oynattığı bir yere çevirmeme görevinin “insan kalan” tüm kişilerin görevi olduğu unutulmamalıdır.
Yorumlar