2006-08-29 00:00:00
DİN VE DİN ADINA YAPILAN UYGULAMALAR BİR Mİ?
Hayatta farklı uygulamaların varacağı neticeyi iyi bilmek gerekiyor. Doğru ve güzel kavramları tam olarak anlamaz ve teorisi ile pratiğini bir tutarsak önemli yanlışlıklara imza atmış olabiliriz.
Bir dine inanan insanların hayata olaylara bakış açısı bellidir. Bu bakış açısını uygulamaya koyan insanlar veya yöneticiler ilhamını dinden alarak birtakım uygulamalara imza atabilir. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta din ve din adına yapılan bazı uygulamaların birbirinin aynı olmadığının bilinmesidir.
Eğer kriteriniz adalet değil ve dindaşınızı korumak ise haksız kararlarınıza din adına herkesin boyun eğmesini haksızca bekleyebilirsiniz. Ama kriteriniz adalet ise din adına yapılan yanlış uygulamalarda ve yönetici kararlarında doğru sonuca varabilirsiniz. Din adına size hakim sistemin despotluğunu doğru olarak göstermeye çalışan din adamları da olabilir. Bu tarih boyunca bol miktarda örneğine rastlanan bir durumdur.Din adına zalim sultanın dediklerinin doğru olduğunu iddia edip karşı çıkanların ise cezalandırılması gerektiğini dini argümanlarla ilan eden alimlerimiz(!) az sayıda değildir.Yine haricilik adı altında yüzeyselliği ve fanatizmi din olarak sunmaya çalışan bir güruhun İslam Dünyasına ne kadar büyük kötülükler yaptığını bilmeyen yoktur.Bu grup ile olan iddiamızı şöyle bir örnek ile anlatabiliriz.Harici bir grup haklı olduklarını düşündüklerini dini bir meselede muhalif olanları öldürmeyi yanlış bir hareket olarak görmüyorlardı.Hatta bir keresinde uğradıkları çölün ortasındaki bir evde bu nedenle bir aile ile tartışmaya girip hamile bir kadın da dahil olmak üzere aile fertlerini öldürmüşlerdi.Daha sonra evin bahçesindeki ağaçların meyvesini yemiş ve hak geçmesin diye meyvelerin parasını dallara asmış ve oradan ayrılmışlardı.Din adına yapılan tarihin en büyük bağnazlıklarından bir örneği sergilemişlerdi.Cahil bir dindarlığın en başta dini katledebileceğinin acı bir örneğini sergilemişlerdi.Bu bağnaz anlayış doğru bir söz ile yanlış bir anlamı kastedecek sözleri söylüyorlardı çoğunlukla.Dini yüzeysel bir anlayışla anlamaları bu sonucu doğuruyordu.Bunun sonucunda da din adına çok büyük yanlışlık teşkil edecek işlere gayet dindarca imza atabiliyorlardı.Maalesef örnekleri o günlerle kalmayıp tarih boyunca devam eden bir anlayış olageldiler İslam Dünyasında.
Günümüzde Taliban adı ile ortaya çıkan zihniyetin yaptıkları da 1400 yıl önceki bu yüzeysellikten kurtulamamış anlayıştan farklı değildi. Din adına tepeden buyurmayı, fanatizmi, bağnazlığı dayatan bu anlayış yılların geçmesinin önemli olmadığını bazı anlayışların değişmediğini bize gösteren acı bir örnek oldu.Kendisiyle tüm insanlığın aydınlık bir özgürlük iklimine dönüşeceği dini, bağnazlığın fanatizmin temsilcisi olarak gösterenlere tüm çağlar boyu yazıklar olsun…
Bu anlayış maalesef bir iki isimle malül değil. Günümüzde din adına hareket ettiğini söyleyen bir çok mezhep, meşrep, grup, parti, dernek bu hastalıktan nasibini almıştır. Kendi düşüncesinin din olduğunu buna itiraz etmenin dine karşı çıkmak olduğunu düşünen birçok anlayışla karşı karşıyayız. Din adına uygulanan bazı hususlar dinin de emretmediği bir despotik uygulamayı halka dayatabilir.Yine dıştan yüzeysel olarak dini bazı uygulamalara itiraz , aslında bir adalet talebi olabilir.İşte böyle durumlarda mihenginiz adalet ise cari olan yanlış ön kabullerden kendinizi kolayca kurtarabilirsiniz.Mihenginiz adalet ise yüzeysel olarak dini uygulamayı , din olarak kabul edenler de sonunda bu dinin ana kriterinin adalet olduğunu ister istemez göreceklerdir.Din adına dindaşını haksız olduğu halde kollama, din adına haksızca ve başkasının hakkını çiğneyerek yapılan uygulamaların bir zulüm aygıtı halini alabileceği unutulmamalıdır.Kolayca istismar edilecek cami, ezan, giyim tarzı gibi kavramlarda da dikkatli olmak gerekmektedir.
Böyle durumlarda hakkı, adaleti talep etmek kolay değildir. Hakim ve yaygın anlayış sizi ilk olarak yanlış anlayabilir. Din ile din adına uygulanan haksızlığı ayırt edip buna yaptığınız eleştiriler toplumca ilk başta anlaşılmayabilir.Fakat din ve dini uygulamaların birbirinin aynı olmadığını göstermek olmazsa olmaz vazgeçilmez bir çaba olmalıdır.Baştan dışlanmaya ,zalimce dedikodu malzemesi edilmeye reva görülseniz bile adalete talip olmaktan vazgeçmemelisiniz.Çünkü sonuçta haklı çıkacak olan adaletli bir uygulamayı savunanlardır.
Yorumlar