2016-01-25 00:00:00

GDO'lu pirinç davası için Mersin'e getirilen Mehmet Baransu ve eski Emniyet Müdürü Anadolu Atayün'ün tuvalette yatırılmalarına tepki yağdı. Eski Mazlumder Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu ve İnsan Hakları Derneği Cezaevleri Sorumlusu Necla Şengül, insanlık dışı uygulamaların cezalandırma aracına dönüştüğünü söyledi.

Gazeteci Mehmet Baransu ve eski Emniyet Müdürü Anadolu Atayün'ün Mersin Cezaevi'nde maruz kaldıkları sistematik işkenceye insan hakları derneklerinden tepki geldi. Eski Mazlumder Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, kin ve nefret duygularıyla hareket edildiğini, cezaevi şartlarının da ayrı bir cezalandırmaya dönüştürüldüğünü dile getirdi. İnsan Hakları Derneği Cezaevleri Sorumlusu Necla Şengül ise, “İnsanlık dışı uygulamalar ve işkencelerin ne kadar vahşet boyutuna geldiğini burada çok rahat görebiliyorsunuz.” değerlendirmesini yaptı.

Eski Mersin Emniyet Müdürü Yurt Atayün, yasa dışı şekilde GDO'lu pirinç ithal ettikleri tespit edilen bir şirkete yönelik polis operasyonu, Mehmet Baransu ise bu konudaki haberlerinden dolayı ‘hükümete darbe'yle suçlanıyor. İstanbul Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan iki isim, bu konuda açılan dava için bir süre önce Mersin'e getirildi. Atayün ve Baransu'nun Mersin'de, soğuk, kapısız ve karanlık tuvaletlere kapatıldıkları, uyuma ve yemek yeme gibi ihtiyaçlarını bile burada karşılamak zorunda bırakıldıkları ortaya çıktı. Yanına Kur'an-ı Kerim almak isteyen Baransu'ya engel çıkarıldı, soğuk havaya rağmen yanına kışlık kıyafetlerini almasına dahi izin verilmedi.

YAPILANLAR HUKUK DEVLETİ İLE BAĞDAŞMAZ

Eski Mazlumder Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yurt Atayün ve Mehmet Baransu'ya yönelik tuvalet işkencesi hakkında şunları söyledi: “Baransu'nun daha önceki cezaevi koşullarında da benzer şikâyetleri vardı. Tuvalet olarak yapılan bir yerde gece yatmasının istenmesi ve diğer yaşadıkları kabul edilemez. Hukuk devletinde bir şahsa ceza verilmişse, o ceza cezaevlerinde devlet güvencesi ile çektirilir. Devlet o şartların teminatını ortaya koyar. Orada yaşam hakkının koruyucusu devlettir. Ama şu anda cezaevi koşullarının ayrı bir cezalandırmaya döndüğünü görüyoruz. Muhaliflerinizi kötü koşullarda cezalandırmaya tabi tutarak orada kalmaya zorlamanız hukuk devleti ile bağdaşmaz.”

CEZAEVLERİNDE SİSTEMATİK İŞKENCE VAR

İnsan Hakları Derneği Cezaevleri Sorumlusu Necla Şengül de cezaevlerindeki kötü koşullara dikkat çekerek, “Kapasiteler o kadar çok doldu ki artık yerde yatmayı bırakın, mahkûmlar tuvaletlerde ve koridorlarda yatırılıyor.” şeklinde konuştu. İnsanlık dışı uygulamalar ve işkencenin vahşet boyutuna geldiğini anlattı. Şengül, Mehmet Baransu'nun elinden Kur'an-ı Kerim'in alınması hakkında ise şöyle konuştu: “Bu sadece baskı ve işkence yapmak için başka bir sebebi yok. Baransu'ya bunu yapıyorlar, başka birini de zorla din kursuna gönderiyorlar. Cezaevlerinde işkence sistematik. Baransu'nun tanıdıkları var, derdini anlatabiliyor. Bir de hiçbir yerle ilişkisi olmayan, avukat yüzü görmeyen insanlara neler yapılıyor düşünün.”

 


Cezaevinde insanlık dışı uygulamalar kabul edilemez

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara tepki göstererek şunları aktardı: “Herkes yaptığı bir yanlış varsa elbet çeker; ama hiçbir şekilde bunu cezaevinde işkenceye dönüştürmeye de kimsenin hakkı yok. Bu genel yorum bütün vatandaşlar için geçerlidir. Her ne olursa olsun cezaevlerinde insanlık dışı koşullar, işkence veya işkenceye dönüşebilecek uygulamalar olmamalıdır. Cezasını herkes çekecektir, bu ayrı bir konu. Ama hukuki cezaların dışında insanlık dışı uygulamalar cezaevlerinde yaşanmamalıdır.” MEHMET ŞAHİN-ADANA

zaman


 

Yorumlar