9 Ağustos 2022

Herkese merhaba, ÖFG TV bugün de başlıyoruz. Her hafta Salı günü saat 21.00’de haftanın önemli insan hakları konuları, ihlalleri ve konukları ile size sunduğumuz programımıza bugün de başlıyoruz. Maalesef ki bugün de yine ağır hak ihlalleri ile dolu bir programımız olacak. Mağduriyetler var, insanlara mağduriyetler yaşatıyorlar, tabiata da mağduriyet yaşatıyorlar. Ekolojik olarak çok ağır hak ihlalleri yaşatıyor idareciler. Hepsini ayrıntılı bir şekilde gündem edeceğiz.

Bu hafta programımızın ilk bölümünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından işten çıkartılan çalışanlar var. Aralarında barış akademisyenlerin de olduğu arkadaşlarımız, ağır bir mağduriyet yaşıyorlar ve günlerdir Büyükşehir Belediyesi önünde Saraçhane önünde nöbet tutuyorlar, bu haksızlığa itiraz ediyorlar. Bu mağdur arkadaşlarımızın üçü ile görüşeceğiz. Ardından programımızın ikinci bölümünde ODTÜ ormanına yapılan yol! Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş tarafından yapılan yol çalışmaları çok önemli bir gündem maddesi haline geldi, biz de sahaya indik, inceledik, ODTÜ ormanı içinde bir yol çalışması var, bunu net olarak tespit ettik ve halen konunun üstü örtülüyor, net açıklamalar göremiyoruz, doğru açıklamalar göremiyoruz. Bu konuda da ODTÜ ormanı için direniş halinde olan arkadaşlarımız ile ayrıntılı bir şekilde konuşacağız, onlardan dinleyeceğiz.

İlk konuğumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önünde direnen eski çalışanlardan Alçay Alkan hanımefendi konuğumuz. Neler yaşıyorsunuz? Neler oldu? Neler bitti? Kamuoyu sizin sesinizi çok fazla duyamıyor. Söz sizde Alçay hanım.

Alçay Alkan:Biz 12 gündür İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin karşısında parkta Saraçhane’de bir direniş gerçekleştiriyoruz 10 arkadaşımız ile beraber. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ocak ayından itibaren bir güvenlik soruşturması üzerinden insanlar atılmaya başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendisinin Valilik’ten özel talebi üzerine bütün çalışanların belgelerinin verildiği ve bunun üzerinden de Ocak ayında Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamayla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 557 terörist var açıklamasından sonra hızla böyle bir süreç başlattılar ama bunu Valilik talimatıyla ve isteği üzerine değil tamamen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kendisinin gönderdiği Valiliğe ve daha sonra iltisak diye bir yazının belediyeye geldiği ve bu iltisak yazısının akabinde de İBB tarafından oluşturulan 3 kişilik komisyonun onay verdiği ve bizlerin de Kod 42 ile atıldığı bir süreç bu. Kod 42; hiçbir hakkınızı alamadığınız ve damgalandığınız. Bir sonraki işlerinizde de engel olan bir kod çünkü işverene yalan söylemek üzerinden bizi işten atıyorlar oysaki her birimiz işe girerken 15’e yakın evrak teslim ederek işe giriyoruz, dolayısıyla bu tamamen aslında güvenlik soruşturmalarına uydurulmuş, tıpkı Kod 29 gibi bir kod ve daha sonraki iş hayatımıza engel olan bizlerin sivil ölüme terk edildiği bir süreç bu. Hakkımızda davalar açılıyor ama bu davalardan birçoğumuz beraat etti ya da kovuşturmaya yer olmayan soruşturmalar üzerinden işimizden edildik. Ben Ali İsmail Korkmaz anmasına katılmışım 2014 yılında, halen hakkımda bununla ilgili bir soruşturma devam ediyor ve ben buna gerekçe gösterilerek işten atılıyorum. Oysaki Ali İsmail Korkmaz’ı bugün CHP’nin tamamı ve belediye başkanının kendisinin de sahiplendiği ama bunun üzerinden arka tarafta işimizden edildiğimiz bir süreç yaşıyoruz. Barış akademisyeni arkadaşlarımızın KHK’lı olduklarını bilmeme ihtimalleri yok. Diğer arkadaşlarımız Roboski anmasına, Halepçe’ye katıldığı için bu tip ve çok eski dosyalardan bugün tekrar cezalandırılmış oluyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:İçişleri Bakanlığı’nın bir açıklaması ile irtibat ve iltisakı kabul edip hemen İçişleri Bakanlığı açıklamasına paralel bir şekilde muamele yapan bir belediye var karşımızda ve hiçbir şekilde hak alamayacağınız bir kod ile de ihraç edildiniz. Bu mücadele ile ilgili yetkililer ile görüşüyor musunuz? Size bir açıklamaları var mı?

Alçay Alkan:Şu an bizim 3 temel talebimiz var. Bu gerçekleşene kadar da orada oturmaya devam edeceğiz. Ancak gerçekleştiği taktirde eylemimiz son bulacak. Kesinlikle işe iadeyi talep ediyoruz ve bütün çıkartılan arkadaşlarımızın hak kayıplarına uğramadan işe iade edilmesini talep ediyoruz. İkinci olarak güvenlik soruşturması meselesinin durdurulmasını istiyoruz çünkü şu anda içeride çalışan arkadaşlarımızdan duyduğumuz inanılmaz bir mobbing var insanlar korkutuluyorlar güvenlik soruşturması nedeniyle, durdurulması için oradayız. Son olarak bütün bu haksızlığı bize reva gören Ekrem İmamoğlu’nun çıkıp kamuoyu önünde arkadaşlarını yarı yolda bıraktığı için özür dilemesini bekliyoruz çünkü Kod 42 ile aslında bizi damgalayarak işten çıkarmış oldu. Burada da bu dayanışmayı büyütmek sesimize ses katılması bizim için çok kıymetli çünkü biz orada fişlenen bütün insanların temsiliyeti olarak oradayız çünkü durmadı bu güvenlik soruşturmaları, peyderpey insanlar çıkarılmaya devam ediyor. İnsanların arkasından istifa etti diye bir söylenti yayarak çıkartıyorlar ki aslında sesimize ses olmasın diye insanlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Ocak ayından bu yana kaç işçi çıkarıldı?

Alçay Alkan:Öğrenebildiğimiz kadarıyla şu anda sayı 148 ama Süleyman Soylu’nun açıklamasını takip ederek 557 sayıyı çıkartacaklarını düşünüyoruz çünkü sorgusuz sualsiz yapılan açıklamayı takip eden bir şekilde davranıyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Çok önemli bir sıkıntı var. Biz yüz binlerce kamu emekçisinin uyduruk gerekçelerle yasal haklarını kullanırken bu legal haklarını illegal kabul ederek terörist damgası ile ihraç edildiğini biliyoruz ve şu anda da İçişleri Bakanlığı’nın bu tanımlaması ile hareket eden bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görüyoruz. Kabul edilecek bir durum değil ve direnmek gerektiğinin altını çiziyorsunuz. Daha da ihraçların devam edeceği nedeniyle de konunun öneminin artacağını da altını çiziyorsunuz. Orada hangi vasıfla çalışıyordunuz?

Alçay Alkan:Ben 1 yılımın dolmasına 4 gün kala bir telefon ile işten çıkartıldım. Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’na bağlı Göç Müdürlüğü’ne Sosyal Uyum Uzmanı olarak çalışıyordum ve 13 Haziran’da telefonum çaldı. Normalde kamuda her şey belgeli, bilgili devam eder ama bizim hiçbirimizin süreci böyle olmadı. Akşam mesai bitiminde telefonumuz çaldı, güvenlik soruşturması kapsamında işten atıldınız denildi. Ben yaklaşık 2 ay olacak işten çıkartılalı, 2 aydır elime tebligat dahi ulaşmadı. Hiçbir bilgi yok elimde ama beni aramadan zaten SGK’dan işten çıkarıldığımı, SGK’yı arayarak öğrendim. Süreç zaten hukuksuz ama evrak teslim etmeye dahi tenezzül etmeden apar topar hepimizi işten çıkardılar. Bu anlamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir korku iklimi yaratılmış olsa dahi bu konuda dirençli olmadığını düşünüyorum, çalışma arkadaşlarına sahip çıkmadığını, sonuçta bugün CHP yönetimi bir hedefliyor ama orada ne yapacağının teminatıdır bugün burada ne yaptığı bana kalırsa. Dolayısıyla bugün böyle davranıyorsa yarına dair çok bir şey vaat etmiyor bizim için bu çok daha trajedik benim açımdan.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Elinize belge geçmediğine göre yasal bir süreç başlatamadınız.

Alçay Alkan:Sadece işe iade talebim ile ilgili bir dava açtım ama güvenlik soruşturmasına dair idari dava açamadım çünkü bana telefonda “Hakkınızda açık bir dava varsa bu gerekçedir.” Ama elimde belge olmayınca dava açamıyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Gerekçeli bir belge vermeleri gerekiyor. Yanınızda olduğumuzu belirtiyoruz. Bir başka direnişçi, bir barış akademisyeni Fatma Eryıldız hocamız. Neler yaşıyorsunuz? Neler yaşanıyor? 13 günlük bir adalet nöbeti içindesiniz, direniyorsunuz. Neler yaşanıyor?

 Fatma Eryıldız:Ben 1 Eylül 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” metnini imzaladığım için üniversitemden ihraç oldum, pek çok güvencesiz işte çalıştım ve daha sonra 15 ay önce de Belediye’de işe girdim. Tam da mesleğim, şehir plancısıyım, şehir planlama müdürlüğünde işe başladım ve KHK’lı olduğumu herkes biliyordu. KHK’lılar bilir SGK’nın devletin sizi fişlemesi vardır, kamudan ihraç diye yazar bunu isteseniz de gizleyemezsiniz. Devlet her yerde bizi fişlediği için alnımıza yazılmadığı kalmıştır, bu durum bilinir ama daha sonrasında Haziran sonuna doğru insan kaynakları bana “Sen kamudan ihraç olmuşsun Valilik’ten yazı geldi biz bunu bilmiyorduk.” Dediler. Bu biliniyordu 15 aydır burada çalışıyorum dedim. Sonraki süreçte çeşitli merciler tarafından istifaya zorlandım, “Bu konuyu kimseye anlatma, biz sana iş bulalım. Dile getirme, biz seni işten atmak zorundayız.” Şeklinde istifaya zorlandım, ben de “İstifa etmeyeceğimi, işten atılırsam da her türlü eylemliliği ve diğer arkadaşlarla bir araya gelerek direnme sürecine başlayacağımızı.” Söyledim, ki öyle oldu. Ben 27 Temmuz’da cep telefonuma mesaj geldi 42 kod ile atıldınız diye ertesi gün de arkadaşlarımla direnişe başladım, bugün 13. Gündeyiz biz birbirimizi işten atılmış haberlerden bulduk, 10 kişiyiz ama Alçay’ın da dediği gibi 100’den fazla insanın güvenlik soruşturması nedeniyle işten atıldığını biliyoruz. Bana verilen evrakta sadece güvenlik soruşturması nedeniyle işten atılmıştır denildi. Hiçbir açıklama yok, soruşturma geçirmedim, kendimi izah etmeme imkan bile tanınmadı. Biz diğer direnişçi arkadaşları da bu arada sürecimize katkı sağlamasını bekliyoruz. Emekten, demokrasiden yana mücadele eden, muhalif, solcu olan herkesi direnişimize bekliyoruz. Sendikalardan, STK’lardan ve partilerden de bizim yanımızda olmasını, direnişimizi büyütmelerini istiyoruz. Yarın saat 16.00’da Saraçhane parkında büyük kitlesel bir eylem yapmayı planlıyoruz. Buradan herkese çağrıda bulunuyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:10 Ağustos Çarşamba yarın basın açıklaması yapacak direnişçiler. Buradan tekrar kamuoyuna hatırlatalım, bu direnişin yanında olalım. Programımız ile hem arkadaşlarımızın sesi hem de direnişe çağırmış oluyoruz. Fatma hocam ilginç bir durum var sizinle ilgili, siz bu suça ortak olmayacağız bildirgesine imza attınız ve bir linçe uğradınız, KHK ile işinizden ihraç edildiniz ve ardından Anayasa Mahkemesi bu bildirgenin bir ifade özgürlüğü olduğunu beyan etti, önemli karar verdi fakat buna rağmen işe iade edilmediniz. Ardından belediyede işe girdiniz, işiniz ile uzmanlığınız ile alakalı bir yerde işe girdiniz, kamuya hizmet sunmaya başladınız ve şimdi tekrar ihraç ediliyorsunuz. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz? Burada anayasa nerede? Buralarda anayasayı görebiliyor musunuz?

Fatma Eryıldız:Maalesef hiç göremiyorum. Ülkenin en üst yargı kurumu Anayasa Mahkemesi imza attığım bildiri ile ilgili ifade özgürlüğü dedi ama OHAL Komisyonu halen işime döndürmedi, ben 6 yıl sonra niye atıldığımı öğrendim, bir gecede resmi gazetede adımı görmüştüm, şimdi idare mahkemeye dava açtım. 6 yılda iki devlet kurumu tarafından işten atılmış oldum sırf barış bildirgesine imza attığım için bu çok acı. Biri AKP’li devlet, diğeri de CHP’li fikrini söyledi diye işten atılmayacak diyen genel başkanının beyanatta bulunduğu, iktidara geldiğimizde 1 hafta içinde barış akademisyenlerini işe döndüreceğiz diye beyanatında bulunduğu partinin belediye başkanı tarafından yine bu sebeple işten atıldım! Bu durumdan kendi adıma çok üzüntü duyuyorum, ve ciddi bir hayal kırıklığı yaşıyordum, kamuya hizmet etmek istiyordum hem üniversitede hem belediyede. En iyi hizmet edebileceğim yer büyükşehir belediyesi diye, İmamoğlu’na oy da verdim, çok umutlandım, sosyal demokrat ilkelere sahip bir belediyede toplum yararına mesleğimi icra edeceğim diye maalesef önü kesilmiş oldu tamamen hukuksuz sebeplerden ve belediye başkanı da hiçbir şekilde ben ve işten atılan diğer arkadaşlarımın yanında durmadı!

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Burada KHK’lıların yanında olduğunu söylüyor CHP Genel Başkanı Sn. Kılıçdaroğlu fakat ikinci kez ihraç ediliyorsunuz bu kez CHP’li bir belediye tarafından mağdur ediliyorsunuz. Çok önemli bir çelişki yaşanıyor burada. Sayın İmamoğlu’nu ben de ziyaret etmiştim belediye başkanı olduğunda ve özellikle de ziyaretimde KHK’lıların durumunu gündeme getirerek onlara yönelik çalışma anlamında kolaylık sağlanması yönünde siz oraya girmeden biz bu konularda Sayın İmamoğlu ile görüşmüş ve bu haksızlığa kendilerinin de ortak olmaması, KHK’lıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yer alabilmesi, zulme uğrayanların Büyükşehir Belediyesi’nden dışlanmaması gerektiğinin altını çizmiştim ve ardından maalesef böyle bir mağduriyet yaşıyorsunuz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun önemli cümleleri var, buna rağmen Sayın İmamoğlu’nun bu tavrı çelişkiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Fatma Eryıldız:İşten atılmamızın birinci müsebbibi Valilik, İçişleri Bakanlığı ama buna karşı da oy verdiğimiz 16 milyon için çalıştığını iddia eden belediye başkanının kendisi set çekmesi lazımdı. “Hiçbir çalışanımı yedirtmeyeceğim, bir kişi bile eksilmeyeceğiz.” Demesi lazımdı, böyle deseydi biz onunla birlikte Valilik önünde de eylem yapardık, milyonlar onun yanında dururdu ama böyle yapmadı! Sessiz sedasız bizi işten atmayı tercih etti. Metropolik olarak bu ikinci ihraçtır. Yerel yönetimin elinde güç olsa ve memur olsaydık biz 4-A’lı işçiydik, ben zaten memur olamam, bunun ihraçla farkı yok. Bir gecede resmi gazetede adınızı görüp ihraç olmuşsunuz ha 42 kod ile fişlenerek aynı sebeple ihraç edilip mesleğinizden edilmişsiniz. Bu çelişkiyi Büyükşehir Belediyesinin düzeltmesi gerektiğini düşünüyorum yoksa bu durum bundan sonra Millet İttifakı’nın iktidara geldiğinde de bir tereddüt yaratmış durumda, umutlarımızı hayallerimizi tüketmiş durumdadır.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Başarılar diliyoruz. Üçüncü konuğumuz Faruk Görken olacak. Kendinizi tanıtın lütfen. Neler yaşandığını bize anlatın.

Faruk Görken:24 Haziran 2021 yılında İBB’de iştirak firmada işe başladım. Doğalgaz alanı ile alakalı bizim yapı denetim teknikeri olarak başladım öncesinde de özel sektörlerde İstanbul’da bu hizmeti verdim. Özel şirketlerden İBB kendi bünyesine aldıktan sonra bizi de kendi bünyesine almış oldu, 1 yıl boyunca görevimi sürdürdüğüm İBB bünyesinde bir akşam telefon edilip hakkımda güvenlik soruşturması yapıldığı ve daha önce açılmış Kocaeli Üniversitesi’nde okuduğum dönemde 2010 yılında hakkımda açılmış bir soruşturma ve 2012’de karara bağlanmış, 2017’de tamamiyle kapanmış bir dosya. 6 ay ceza verilmiş, ertelenmiş, suçun tekrar edilmemesi halinde dosyanın kapanmış hali ile beni aradıklarında ben dosyanın hukuki olarak güvenlik soruşturmasına konu olabilecek bir dosyanın olmadığını, beni bununla ilgili işten çıkarılamayacağını hukuki anlamda bunun bir geçerliliğinin olmadığını izah ettim ancak bana sabahleyin gelin görüşeceğiz sizinle deyip insan kaynaklarına çağırdılar. İnsan kaynaklarına gittiğimde ilk yaptıkları iş çıkış evrakını önüme koyup, bizim elimizde bir şey gelmiyor, yukarıdan talimat geldi İçişleri Bakanlığı’nın yürüttürdüğü soruşturma kapsamında senin işine son vermek zorundayız, bizim elimizde bir şey yok dediler ancak şunu çok iyi biliyoruz ki; İçişleri Bakanlığı tarafından hedef gösterildik, bu dosyaları da İçişleri Bakanlığı’nın gündeme getirmesi ile masaya getirildi ama herkes iyi biliyor ki ne kadar deseler ki elimizde bir şey yok, bizim inisiyatifimiz dışında gelişen bir durum deseler de biz çok iyi biliyoruz ki bu kararı veren İBB yönetiminin ta kendisidir. Çok da bunu başka yerlere sığdıracak, İçişleri Bakanlığı’nın ya da Valiliğin arkasına sığınacak durum olmadığını kendilerine de söyledik. Bu taleplerimiz de sonuna kadar haklı olduğumuz için biz bugün İBB’nin önünde bu eylemlerimizi sürdürüyoruz, 13. Günümüzdeyiz, bizim tek bir talebimiz var, işimize şartsız ve koşulsuz olarak iade edilmek. Biz çok iyi biliyoruz ki; hukuki olarak bir dayanağı yok bu işin, bizi işten çıkarmaların hukuki dayanağı yok. İBB yönetiminin almış olduğu kararlar doğrultusunda işimizden edildik. Bugün İBB yönetiminin bu yanlış uygulamasından bir an önce dönülmesi için biz orada bu durumu dile getirmek için haklarımızı istiyoruz, bu sebepten dolayı sizler ile de diğer STK’lar ile haklı olan taleplerimizi daha gür sesle açığa çıkarmak istiyoruz ve bir an önce bu yanlıştan dönüp bizim taleplerimiz karşılanmalı. Arkadaşlarımız anlattılar. Kod 42 ile işten çıkarıldık.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 3 arkadaşımızı anlıyoruz ki İçişleri Bakanlığı’nın baskısı ile ve KHK’lardaki irtibat iltisak hukuksuzluğu mantığı ile apar topar insanlar işten çıkarılıyor, gözden çıkarılıyor ve onlar da direniyorlar. Bir an evvel işe iade edilmeleri gerektiğini söylüyoruz, direnişin yanında olduğumuzu söylüyoruz. Biz kim olursa olsun haksızlık yapana karşıyız. Kim olursa olsun mağdur olanın yanındayız. Bunu da buradan bildiriyoruz. Gerek iktidardakiler, gerek muhalefettekiler kim yanlışlık yaparsa onları da eleştiririz, bizim kimse ile alıp veremediğimiz yok ama yanlışlık yapılırsa bu yanlış uygulamalara karşı mücadele ederiz.

Bununla ilgili ikinci bir konuda Ankara’da yaşanıyor. Maalesef yıllardır devam eden bir hukuksuzluk, bir kıyım şu anda Melih Gökçek’ten sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Mansur Yavaş eli ile devam ettiriliyor. ODTÜ Ormanı’na geçtiğimiz günlerde gittik, arkadaşlarımız ile birlikte basın açıklaması yaptık ve ormanın içinden geçen bir yol olmasına rağmen Ankara Büyükşehir Belediyesi böyle bir çalışma olmadığını, oranın Niğde Otoyolu Bağlantı yolu olduğunu söyledi, tatminkar açıklamalar değildi ardından ODTÜ mezuniyet töreninde de konu gündeme geldi. Etraflı yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı. ODTÜ ormanını savunan arkadaşlarımız konuğumuz, onlar ile konuşacağız ve bize kamuoyuna ayrıntılı bir şekilde bu konuyu anlatacaklar. Ben Meclis’te gündem ediyorum, sahaya gittim ve gündem ettim, konu takibimizde. Konuyu bire bir yaşayan, gayret eden fedakar arkadaşlarımız, ağaçları, ormanı, canlıları savunan arkadaşlarımızı dinleyeceğiz. Barış bey neler yaşanıyor? Kamuoyuna hatırlatmalar yaparak, konuyu A’dan Z’ye anlatın.

Dilara Ercanlı, Barış Aslan

Barış Aslan:Ortada bir yol projesi var ve bu yol projesi ODTÜ ormanlarından geçiyor. Bu yol projesinin kökeni 2017 yılına dayanıyor. 2017 yılında Melih Gökçek döneminde imzalanan bir protokol vardı, bu protokol İncek’ten Şehir Hastanesi’ne ODTÜ ormanından geçen bir yol yapılmasına izin verilen bir protokoldü. Okulun kayyum rektörü olan Verşan Kök o dönemin Ankara Valisi ve Melih Gökçek arasında bir protokol imzalanmıştı Eylül 2017 yılında daha sonra hemen ertesi gün ODTÜ Ormanlarına Melih Gökçek yüzlerce iş makinesiyle çıkartma yapmıştı ve büyük bir ormanlık alanı yok etmişti. O dönemki kamuoyunda ses getirecek şekilde twitter’da duyurmuştu Büyükşehir Belediyesi rekora imza attı diye. Konu aynı yol. O dönem Ankara’lıların ODTÜ’lülerin direnişi sayesinde yol projesi durdurulmuştu hatta birkaç ay sonra Melih Gökçek istifa ettirilmişti. Yol projesi bu şekilde durmuştu. Ta ki 2019 yılının temmuz ayına kadar, Mansur Yavaş göreve geldikten birkaç ay sonra yol projesinin yürütmesinin durdurulmasına itiraz etti ve süreç tekrar başlamış oldu. Bu itirazın ardından yine 1-2 yıl geçmesi gerekti, 2021 yılında proje büyükşehir belediyesinin meclisinde askıya çıktı. Daha sonra ihaleye çıktı ve Ekim 2021 yılında da ihalesi sonuçlandı ve böylece Melih Gökçek’in tamamlayamadığı proje için son imzayı Mansur Yavaş ve birkaç şirket büyük paralara imza atmış oldu. Ekim 2021 yılından beri ODTÜ ormanlarına girecek diye bekliyoruz ve tetikteyiz. O dönem geçen yıl Ekim Eylül ayları gibi büyük tepki vardı kamuoyunda projeye devam edildiği için o yüzden ODTÜ ormanlarına hemen girmedi Mansur Yavaş ve belediyenin iş makineleri. Aylar boyu beklediler ve ta ki Temmuz 2022’ye kadar, 26 Temmuz itibariyle ODTÜ ormanlarına girdiklerini, ODTÜ’lüler olarak keşfettik ve orada nöbete başlayıp, çeşitli eylemlere başladık, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, projeyi iptal etmeye çalışıyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Barış bey kendinizi tanıtın?

Barış Aslan:Ben ODTÜ öğrencisiyim, metalürji ve malzeme mühendisliği bölümündeyim, geçen yıldan beri bu konu ile ilgilenen ODTÜ’lülerin arasındayım, geçen yıl ağustos yaz aylarında Meclis’te bu Ankara Büyükşehir Belediyesi tekrar gündem olunca ve ihaleye çıkılacağını öğrenince bir inisiyatif kurduk rant yoluna hayır inisiyatifi diye ve çalışmaya başladık, ses duyurma çalışmaları yaptık. Ben de orada öğrenciyim. Şu anda da rant yolu için nöbetteyiz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Dilara hanım hem kendinizi tanıtın hem de neler yaşandığını sizin açınızdan duymuş olalım.

Dilara Ercanlı:Ben de ODTÜ öğrencisiyim, tarih bölümünde okuyorum. Yol başladığından beri biz nöbetin 14. Günündeyiz ve direniyoruz. Büyük bir rant kısmı var. Bu yolun şehir hastanesine bağlanması başlı başına nasıl bir ranta hizmet ettiğini ortaya koyuyor. Diğer hastanelerin kapatılmaya başlanması ile beraber aynı zamanda orada yapılmakta olan Park Joven Kuleleri’nin Odtü ormanı manzaralı diyerek satışa çıkarılması ve bu ODTÜ ormanı manzaralı derken o yolu yaparak aslında o kulelerde oturan insanların ulaşımına hizmet etmeleri ve bu sayede Melih Gökçek’in de ilişkisinin olduğunu biliyoruz. Buna rant yolu dememiz boşuna değil. Buradan çok büyük bir rantın sağlanacağını biliyoruz ayrıca olayın ekolojikte bir boyutu var. Ekosistem katlediliyor. Sadece ağaç kesmek demek değil, aynı zamanda orada yaşayan canlılar, toprak, asfaltın dökülmesi ile zarar görecek şeyler. Zamanında tekrar ağaç dikeceğiz dediler ama bu değiştirmiyor, ağaçlar taşınabilen canlılar değil, oradaki ekosisteme zarar verdikten sonra şu kadar ağaç diktik demek değiştirecek bir şey değil. O yüzden ekolojik boyutu da çok sıkıntılı, aynı zamanda ranta hizmet ettiğini biliyoruz ve bu noktada da bu yola izin vermemek için elimizden gelen her şeyi yapıp sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Nöbet nasıl seyrediyor? Ne zamanlar nöbet tutuyorsunuz? Size destek olmak isteyenler yerinizi nerede olduğunu da bilmiş olsun.

Barış Aslan: Nöbet 14. Gününde şu an, 26 Temmuz akşamından itibaren devam ediyor, iş makinelerini keşfettiğimiz gün. Nöbet şöyle seyrediyor; sabahları şantiye alanını kontrole gidiliyor, o gün Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin iş makinelerinin ormana girip girmediği kontrol ediliyor. Geniş bir arazi olduğu için iş makinesinin nereden girdiği anlaşılamayabiliyor. Gün içinde nöbetteki arkadaşlarımız okula ve evlerine gidip geliyorlar, yaşantılarını düzenlemek için akşamları tekrar nöbet alanına dönülüyor orada kalınıyor ve sabah yine kontrol yapılıyor. Belli başlı günlerde nöbete  başlanıldı akşam bir şey olmadı sabah kontrole gidildi tekrar iş makineleri ODTÜ ormanına girmişler. Başka bir gün şantiye alanında belediyenin araçlarını görmedik fakat nöbet alanına çok yakın bir yerde ormanın içinde belediye aracı keşfedildi, bu tip kontrolleri düzenli sağlamazsak gerçekten belediye de bunu fark edip ortamı boş bulup çalışmalara devam edebiliyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Şu anda durmuş durumdalar değil mi?

Barış Aslan: ODTÜ arazisinde çalışma yapan iş makinesi yok, nöbet bunu sağladı, nöbetimiz iş makinelerini sağlamak üzerineydi, 1 haftadır herhangi bir iş makinesi çalışmasına rastlanmadı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Orada bir firma vardı biz de gittiğimizde çalışma içindeydiler ve araçlarını geri çektiler, aktif bir çalışma yok. Orada beklemekteler, pasif durumdalar.

Barış Aslan:Sizin de görüştüğünüz firma taşeron bir firmaydı, asfalt dökümünden önceki temeli atmak üzere orada bulunan belediyenin hizmet satın aldığı bir firmaydı, firma ile görüştüğümüzde sürekli nöbetin başlaması ve iş makinelerinin durdurulması üzerine zarar ettiklerini ve oradan çekileceklerini söylediler. Bir noktada belediyenin başka bir girişimde bulunması ya yüzlerce iş makinesi tekrar gelmesi ve başka bir taşeron firma ile anlaşması noktasındayız. Şu an önceki taşeron firmanın çekildiğini ve ODTÜ arazisinde çalışma yapılmadığını söyleyebiliriz, Melih Gökçek döneminden hatırlanabileceği için özellikle bayram günleri gibi sessiz günlerin beklenip yüzlerce iş makinesi ile bu tip çalışmaların yapıldığını biliyoruz bizim de en büyük dayanağımız alanı boş bırakmamak üzerine.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Mevki olarak katılım göstermek isteyen vatandaşlar nöbet için nereye gelecekler?

Barış Aslan:İhsan Doğramacı Bulvarı’nın paralelindeki ODTÜ ormanının hizasında nöbet. İhsan Doğramacı Bulvarı ile Bilkent Bulvarı’nı kesen ve devam eden bulvar. Mevki ODTÜ Ormanı’nın ortası olduğu için gelmeleri kolay değil bizim de uzun saatlerde yürüyüş yapmamız gerekiyor. Araçla, otobüsle gelecekler; Bilkent Bulvarı’ndan Park Joven Kuleleri’nin başladığı hizadan inerlerse ODTÜ ormanının oradan giriş yaparlarsa taş köprünün altında çadırlarda devam ediyor. Onun dışında Park Joven Kuleleri’nin en ilerisinde şantiye alanının başladığı bir asfalt yol var, oradan da gelebilirler nöbete araçla, toprak yola girip taş köprüyü bulana kadar devam edip nöbete katılım sağlayabilirler.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Siz fedakarca doğayı korumak için bu gayret içinde nöbettesiniz, tebrik ediyorum ve bu çalışmaya destek olan herkese de aynı zamanda teşekkür ediyorum fakat sadece öğrencilerin işi değil, tüm kamuoyunun işidir bu! Ankara’da yaşayan herkes bu konuda duyarlılık göstermeli, ben de Ankara’da yaşıyorum ve oturduğum yerden ODTÜ ormanını görüyorum, gerçekten Ankara’da nadide kurumamış, betonlaşmamış çok güzel bir bölge ve ODTÜ ormanı ile iftihar ediyorum görüntüsü ile her gün izliyorum. Bu ormanın katledilmesi gerçekten benim için de çok üzücü, tüm Ankara’lılar için de çok üzücü olmalı. Haritada tespit ettiğim kadarıyla yolun bir kesimini keserek, içinden geçen bir yol oluşturuluyor, buna Niğde Otoyolu Bağlantısı deniliyor ve bu yolun yakınında Melih Gökçek’in de ortağı olduğu dev gökdelenleri gördük, çok iyi rant elde edilen binalar bunlar ve sanırım yeni binalar oluşabilecek. Gerçi bazı açıklamalar var, bu inşaatlar durduruldu, inşaatta çalışma yok deniliyor fakat ben bölgeye gittiğimde inşaatlarda çalışmanın devam ettiğini gördüm, bu da gerçek ve bu yol yapılırsa orada bir hançer gibi ormana sokulan bu yol çevreyi de etkileyecek ve yeni rant alanları olacak gördüğümüz kadarıyla, mesele sadece bir yolun orada oluşması, taşınacak ağaçların yol kenarında yeniden dikilmesi ile tekrar eski ekolojik hale dönülecek olması değil çünkü yolun yapılması sanırım yüzlerce metre karelik alanlarda çevredeki kuşların, doğanın hayvanların bitkilerin zarar görmesi anlamına da geliyor. Geçtiğimiz günlerde bir bilim insanının bir alıç ağacı ile ilgili açıklamasını izledik, 250-300 senelik bir ağacın bölgede bulunduğu ve onun da zarar göreceği yönünde açıklamalar yapıldı. Yol yapılıp da tamamen zarar bitecek mi? Çevreye verdiği ses, çevre kirliliği, hava, canlıları ürkütmesi ve kaçırması gibi benzeri zararları noktasında  neler dersiniz?

Dilara Ercanlı: ODTÜ ormanı zaten sadece Ankara için değil Türkiye’de de çok özel bir ekosistem oluşturuyor ve çok nadir kuş türü, çok uzun yıllardır orada olan ağaçlar gerçekten çok farklı ve özel bir ekosistem var, bu yolun yapılması, asfaltın dökülmesi buradaki toprağa zarar vereceği için, topraktan dolaylı olarak tüm ekosistemi bozacak. Biz de buna engel olmaya çalışıyoruz şu an çünkü geri dönülebilecek bir şey değil, bu yolu yaptık bitti, kendini tekrar oluşturur gibi bir durum söz konusu değil, oraya bir kez asfalt döküldükten sonra toprağı da zehirlemiş olacağız, su da zehirlenecek, ağaçlar, kuşlar, tüm canlılar, mikro organizmalara kadar zehirlenme olacak ve geri dönüşü olabilecek bir şey değil! ODTÜ ormanında çok nadir kuş türleri yaşıyor, çok nadir ağaçlar var bunlar geri dönülemeyecek şekilde zarar görecek. O yüzden bu yolun yapılmaması çok elzem.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Mansur Yavaş’ın bir tweeti var, “Durak bile yapsak kentlilere soracağız. ODTÜ yolunu yapmayın derseniz, yapmayacağız.” Demiş fakat şu anda yolu yapmaya çalışıyor. Siz de mezuniyet töreninde bir fotoğraf var, Mansur Yavaş elini ODTÜ ormanından çek dediniz, rant yolu projesi iptal edilsin dediniz. Ankara Büyükşehir Belediyesi açıklamalar yaptı, buna karşı siz karşı açıklamalar yaptınız. Biz sizin gündeme getirdiğiniz videoları paylaştık ve bir kısım twitter hesapları bu açıklamaları, bilim insanlarının açıklamalarının doğru olmadığı yönünde açıklamalar yaptılar ve karşı açıklamalar yaptınız. Bir tartışma ortamı var. Bu konuda neler dersiniz?

Barış Aslan: Benim şahsi gözlemim Mansur Yavaş’ın devraldığı tek şeyin Melih Gökçek’in rant projeleri değil, aynı zamanda onun kamuoyu gündemlerinde tartışma usulünü de devralmış gibi. ODTÜ’lüler ne zaman bir açıklama yapsa, bir şey söylese bir anda belediyeye bağlı trol hesaplar saldırıya geçiyor. Bu Melih Gökçek ile özdeşleşen bir durumdu eskiden, Melih Gökçek’ten alıştığımız bir şeydi, aynı şeyi Mansur Yavaş Başkanlığındaki Ankara Bürükşehir Belediyesi’nde yaşıyoruz bu durumu. Bu alana dair birçok bilim insanı açıklama yaptı, Meslek Odaları, Şehir Plancıları Odası, Mimarlar Odası, ODTÜ öğrencileri, ODTÜ Mezunları Derneği, ODTÜ Eğitim-Sen Şubesi, ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği, hepsi bu yola dair bilimsel olarak neden karşı çıktıklarını, bu yolun neden rant projesi olduğunu, bu yolun yapılmasının nasıl inanılmaz zararlar vereceğini anlattılar. Belediye’nin açıklamaları, bazı hesapları sürekleri akıl almaz manipülasyonlar yapıyor. Belediyenin araçları ODTÜ ormanında değil diyorlar, biz hangi araçları durdurduk? Biz hangi araçların videosunu çektik? Orada ağaç yok diyorlar, biz her gün hangi görüntüleri yayınlıyoruz? Oranın kendini yenilediğini kanıtlayan birçok görüntü var, çevresindeki ağaçların nasıl kıymetli ağaçları olduğunu kırsal çevre derneği birebir alanda inceledi. Öyle manipülasyonlar yapıyorlar ki kamuoyu gerçekten birebir zıt şeyler öğreniyor. ODTÜ bileşenleri ve belediyenin açıklamaları arasında. Tekrar söylüyoruz; Mansur Yavaş Park Joven Kuleleri için ruhsatsız ve mühürlendi demişti, geçen yıl da inşaat devam ediyordu, bu yıl da devam ediyor. Mansur Yavaş açıklamasında orası ODTÜ Ormanı değil, çalışma yaptığımız yer değil dedi, iş makinelerinin videosu var, öğrenciler iş makinelerinin üstüne çıktılar ve durdurdular onu da çürüttük. Yol projesinde ağaç yok dediler, oranın nasıl bir ekosistem olduğunu, kendini nasıl yenilediğini fotoğraflar ve videolar ile belgeledik, çürümüş oldu bu da. Orada zarar verecek şeyin yolun asfalt döküldüğünde orada ölecek olan canlılık ve bitki örtüsü değil ayrıca gürültü kirliliğinden dolayı endemik kuş türlerinin kalıcı olarak zarar göreceğini de kanıtladık. Bunu okulumuzdaki biyolojik bilimlerden araştırma görevlileri bu konuda çalışma yapıyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Önemli bir kuş bölgesi sanırım.

Dilara Ercanlı: Kuş bölgesi aynı zamanda göç ettikleri zamanda durdukları kuşların yerlerden biri.

Barış Aslan: Okulumuzdaki araştırma görevlileri bu konuda gerçekten kapsamlı raporlar hazırladılar, çok fazla sayıda kuş türü var, ODTÜ de bunlardan bazıları Türkiye’de gerçekten nadir kalmış ve artık sadece bulundukları birkaç alandan bir tanesi ODTÜ’de olan kuş türleri, böyle bir yol çalışması, 50 bin araç kapasiteli 100 metre genişliğinde ve 5 km uzunluğunda 8 şeritli bir yolun ODTÜ ormanlarından geçmesi demek kuşlar için son demek, bunların geri dönülemez zararlar alması demek. Biz tüm bunları anlatmaya çalışıyoruz. Bütün dünyada; yol demek 10 yıl sonra o yoldan çıkacak başka yol demek, bu yol yapılırsa ileride başka yollar da ODTÜ ormanında yapılacak. Bu ODTÜ ormanını bölen bir yol. 96 hektarlık bir kısmını ODTÜ ormanından çıkarmış oluyor, sadece içinden bir yol geçiyor değil ODTÜ ormanının bir kısmı atıl hale geliyor ve ODTÜ ormanından kopuyor. Oranın Park Joven gibi binlerce kuleye rant alımı olması demek zaten AKP’nin 20 yıllık en büyük politikası bu. Öncelikle ormanı, doğa alanının bir şekilde hukuksuz olarak çökert sonra oraya binalar dik, binaları dikenler belediye başkanlarının bağlantılı olduğu şirketler olsun, o binaları dikenler yine AKP’nin kendisi olsun sonsuz bir rant döngüsü, ODTÜ ormanı ranta açılmamış bir yerdi, sadece 2013 yılında yapılmış Malazgirt Bulvarı var, bu yolla beraber ODTÜ Ormanı’nın alt ve üst kısmı yollarla kapatılmış olacak, bu ileride daha çok yol yapılmasına ve daha çok parçalanmasının önünü açacağı net. Bütün bunları art arda sıralıyoruz ki bu yolun nasıl bir felakete yol açacağı görülsün diye. Belediyenin yayınladığı açıklamalar haber yapılıp yayılıyor o yüzden onların yalanlanması bizim için önemli, baştan sonra yanlış bilgiler içeren açıklamalar oluyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Direnişiniz ve nöbetiniz ile mevzi kazandınız ve iş makineleri çalışmayı durdurdu, önemli bir gelişme, bundan sonrasında ne olacak Dilara hanım? Mansur Yavaş’tan açıklamalar var mı? Yalanlamalardan sonra açıklama duyuyor musunuz? Neler bekliyorsunuz?

Dilara Ercanlı: Makinelerin fiili olarak durdurarak büyük kazanım elde ettik. Bu projenin iptal edilmesi gerekiyor. Bizim her gün iş makinelerini durdurmaya çalışmamız gerekmemeli! Bu yolun iptal edilmesi gerekiyor ve biz bunun için eş zamanlı olarak çalışıyoruz. Çeşitli eylemler içinde bulunmayı düşünüyoruz. Basınla, kamuoyu ile bunu duyurmaya çalışıyoruz. Bu noktada aslında bu yolu hukuki olarak iptalini talep ediyoruz. Mansur Yavaş’tan bildiğim kadarıyla açıklama henüz yapılmadı fakat Ankara Büyükşehir Belediyesi bizi manipülatif olmakla, yanlış bilgilendirmekle suçluyor. Bu da aslında Barış’ın dediği gibi bizim Melih Gökçek’ten alışkın olduğumuz durum. Biz bunun böyle olmadığını kanıtladık, şu anda sadece yolun iptalini istiyoruz. Biz gözlem yapmaya devam edeceğiz aynı zamanda belediyelerle Mansur Yavaş ile görüşülüp bu projenin tamamen iptal edilmesini talep ediyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Biz bu konu ile ilgili açıklama yapınca bazı trol hesaplar ya da bilmediğimiz hesaplardan mesele Değişim Ankara bir açıklama yapmış. Benim attığım bir tweete “Çalışmanın ODTÜ arazisinde olmadığı, orası için mahkeme kararının beklendiği ODTÜ’ye çıkınca provokasyonda yeni aşamaya geçtiler.” Demiş bizleri kast ederek. “ABB, ODTÜ arazisi dışında Gölbaşı-Niğde otobanı bağlantısı ile çalışıyor. ODTÜ Yolunda ise tek bir ağaç yok, kazı-dolgu işlemi 6 yıl önce bitirildi.” Şeklinde bir anda tweetler ürediğini görüyoruz sosyal medyada.

Barış Aslan: Bu tweet belediyeye bağlı belli hesaplar var bunun gibi. Burada sinsilik var. Şunu kast ediyor; yolu yapacağını belirtiyor tweette ve mahkeme kararı onların lehine çıkarsa yolun yapımında onlar için sorun olmadığını belirtiyor. Bizim argümanlarımızdan bir tanesi; yol için hukuksal süreç bitmedi, bitse dahi, bu yol lehine bir şey çıksa, yol yapılsın diye mahkeme kararı çıksa dahi bu yol felaket yoldur yaptırmayacağız diyoruz. Hukuksal aşama bitmedi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ın bu konuda açıklamaları var. Yolun hala davalık olduğunu, yolun Danıştay’da olduğunu ve hatta bu yolu Anayasa Mahkemesi’ne ve AİHM’e kadar götüreceklerini söylüyor. Belediye burada biz doğa katliamını ve rant yolunu mahkeme kararı lehimize çıkarsa yaparız diyor, o kısım zaten yalan mahkeme süreci devam ederken yol yapıyorlar. Biz diyoruz ki; mahkeme olası bir şekilde onların lehine sonuçlansa bile bu felaket yolunu yaptırmayacağız. Böyle noktaları var, bu tip bilgiler etrafında kamuoyunu manipüle ediyorlar, sanki 6 yıl önce ODTÜ’de yol yapıldı, bir kazı çalışması kaldı Niğde Otoyolu diyerek, iş makinesi çalışma yaparken biz yalan bilgilerle ortalığı ayağa kaldırdık gibi manipülasyon dalgası var etrafta.

Dilara Ercanlı: ODTÜ yolunda tek bir ağaç yok gibi ifade kullanmışlar, ayrıca bir dezenformasyon. ODTÜ yolunda ağaç var, bir yolda ağaç olmaması, orada bir ekosistem olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Orada ağaç yok zaten yeterli bir argüman değil, büyük bir dezenformasyon, baştan aşağı manipülatif diyorlar ama asıl manipülatif olan burada yazılanlar

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Kamuoyu bu konuda yeterli tepkiyi gösteriyor mu? Siz direniyorsunuz, konu son derece önemli. Ankara’nın hava alması, oksijenlenmesi ile ilgili bir konu. Yapısı itibariyle ağacın desteklenmesi gereken bir bölge Ankara sonradan dikilen ağaçlar ile yeşillendirilen bölümler var, ODTÜ ormanı da çoğunlukla böyle oluşmuş durumda. Çok titizlikle ağaçları korumamız gereken bir ildeyiz, durduğu yerde ağaçlar bitmiyor, oluşmuyor, çok dikkatle korumamız gereken bir alanda siz bir direniş sergiliyorsunuz, milyonlarca insanın oturduğu Ankara’lılar bu konuda yeterli destek veriyor mu? Kamuoyu destek veriyor mu? Medya ve sosyal medya destek veriyor mu?

Dilara Ercanlı: Kamuoyundan belirli bir destek alıyoruz. Belirli basın kuruluşlarından fakat bunun daha da geniş kitlelere ulaşmasını istiyoruz, bunun için uğraşıyoruz. Aldığımız destek çok güzel ama bunun biraz daha ötesinde olup, sadece ODTÜ’lü öğrencilerin gündeminin olmadığını, sadece Ankara’lıların gündeminde olmadığını tüm Türkiye’nin gündemi olması gereken bir konu, şu an kamuoyu desteğimiz var ama biz bunun genişlemesini istiyoruz. Sadece ODTÜ öğrencilerinin kendi kampüsleri için yaptıkları direniş olarak gözükmemeli, ODTÜ bileşenlerine destek verilmesini hepimiz bekliyoruz.

Barış Aslan: Özellikle 2017 yılında Melih Gökçek’in yaptığı yolda, 2013’te Malazgirt Bulvarı’nda kamuoyu ve onların basın kuruluşları hemen ODTÜ’lülere sonsuz destek diyerek haber yapmak, çeşitli destekler sunma konusunda esirgemiyorlardı şu an belediye tarafından uygulanan basın ambargosu var, bu konunun haber yapılmaması için belediyedeki insanlar basın kuruluşlarına baskı yapıyorlar. Çeşitli haber ajanslar ve gazetecilerin haberi yapmaması, haberi yapsa dahi iptal ettirmesi gibi şeyler yaşanıyor. Çeşitli vekillerimiz alana geldiler, sınırlı sayıda oldu. Birkaç vekili alanda görebildik, bunların sayısının artması ve basının da bu konu ile samimi şekilde ilgilenmesi gerekiyor. Aynı Melih Gökçek döneminde olduğu gibi, şu an hem ODTÜ ormanını hem de ODTÜ ormanı olduğu için Ankara’daki şehir içinde kalmış yegane ormana devasa bir saldırı var ve bunu sırf Mansur Yavaş yapıyor diye görmezden gelmek nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Yayın öncesinde İBB işçilerinin yaşadıklarını konuştunuz. Orada da benzer tablo var. AKP’nin yaptıklarının aynısını yapamayacak diye bir şey yok, biz de benzer tablo ile karşı karşıyayız. Bu konunun görmezden gelinmesinin sona ermesi gerekiyor ve bu konuda bizim görüşmelerimiz devam ediyor hala ambargo var, bunun delinmesi için çabalıyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:CHP’li vekillerin Melih Gökçek zamanındaki önemli müdahillikleri olmuştu fakat şu anda sesleri çıkmıyor gördüğüm kadarıyla. Eklemek istedikleriniz var mı?

Barış Aslan: Biz geçen yıl Ağustos’ta projenin tekrar başlayacağını öğrendiğimiz andan itibaren çok fazla sayıda CHP’li vekil ile görüşmeler gerçekleştirdik, telefon üzerinden bizi desteklerini, böyle bir yol yapımı olmayacağını söylüyorlar fakat gerçek hayatta açıklama yapmıyorlar, alana gelmiyorlar, bir tweet dahi atmadılar. Geçen yıl Kemal Kılıçdaroğlu’nun MYK toplantısında bu konuyu ele aldığını ve böyle bir şeye izin vermeyeceklerini, bize dilekçe ile genel merkezden ilettiler fakat bu da kamuoyuna açık bir şekilde olmadı. Kamuoyuna açık bir şekilde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bu yol projesine biz CHP olarak karşıyız diyemiyorlar. Aylin Nazlı Aka gibi bazı figürler, Melih Gökçek karşıtlığı ile yükselen ve bununla bilinen bazı figürler şimdi aradığımızda “Beni bulaştırmayın.” Diyorlar, tek fark ve yönetimde kimin olduğu muydu? Projeler önemsiz miydi diye düşünüyoruz.

Dilara Ercanlı: Diğer siyasetçilere Melih Gökçek yaptığında yanlış olan bir şeyi aynısını Mansur Yavaş yaptığında doğru olmadığını ve yanlışa yanlış demeye her konjonktürde davet ediyoruz, bu konudaki tutumlarını bekliyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Çok teşekkür ederiz. Biz sizin sesinizi duyurmaya ve mücadeleyi sahiplenmeye devam edeceğiz. ÖFG TV burada sona eriyor herkese hayırlı akşamlar diliyorum.

Yorumlar