2011-01-05 00:00:00

Abdullah  Gül'ün  ziyaretinin  anlamı

Abdullah  Gül'ün   Diyarbakır  ziyareti  getiğimiz  haftanın  en  önemli  olayıydı. Bu  gezi   sonuna  kadar  önemli  olmayı  hakketmiş  bir ziyaretti. Zira  önemli  tartışmaların  gölgesinde  yapıldı  ve  yeniden  umut   ikliminin  doğmasını  sağladı.

Kürt  sorunu  yıllardır  sürüyor. Yıllardır  süren  bu  sorunu  çözme  yolunda  çok  adımlar  atıldı. Büyük  acıların  yaşandığı  ölümlerle  unutulmaz  kin   ve  nefretlerin  oluştuğu  bir  sorunda çözümü  3-5  hamle  ile  bulmak  kolay  değildir. Sorunun  çözümü  yolunda  açılım  ve  ardından Habur  girişimi  ile  başka  bir  mecraya  sürüklenen  sorun  çözüm  bekliyor. Buı  çözüm  olmazsa  olmaz  bir  niteliktedir. Türkiye  bu  sorunu  çözmelidir. Ancak  ortada  çok  zor  durumlar  mevcuttur. 

BDP  seçim  üstü  yaptığı  hamle  ile  demokratik özerkliği  tartışmaya  açtı. Öcalan ise  yaptığı  müdahale  ile  BDP  yöneticilerini  haşlayarak  “biz demokratikleşmiş  bir  Türkiye'de  yaşamak  istiyoruz” dedi. Öcalan  Abdullah  Gül'ün  bölgede  samimi  bir  şekilde karşılanması  ile  ağız  değişikliği  yapmış  gibi  görünüyor. Bölgede  daha  uzun  yıllar  savaşın  devam  etmesi  mümkün  değil. Konuya  akılcı  bir  şekilde  bakanların  bunu  görmesi  lazım.

Demokratik  özerklik  iki bayrak  vb. dendiği    zaman  ayağa  kalkan  bir   milliyetçi  kamuoyu  var. Bu  ayağa  kalkış  sorunun  ortak  anlayışla  çözülebilir  yanlarını da  gölgede  bırakabiliyoır. Anadil  meselesi  bunlardan  biridir. Anadil  konusu kürt  sorununun  olmazsa  olmaz  meselesidir  ve  karşıt  taraflar  bunu  görmek   zorundadır. Kürt  kamuoyu  farklı  kesimlerde  olsa  anadil  konusunda  hassastır  ve  anadillerine saygı ve  sevgi  gösterilmesini  beklemektedir. 

Demokratik özerklik tartışmaları  ile  çözümsüzlüğe ve karamsarlığa sürüklenen  bu  sorunun  çözümünün  ne  kadar empati  ve  sempatik  yaklaşıma  bağlı  olduğu  Abdullah  Gül'ün  ziyareti  ile  ortaya  çıktı. Hiç  şüphesiz  Abdullah  Gül'ün bir  ziyareti  sorunu  bitirecek  değildir ancak  sorunu  çözmek  isteyen  bir  önemli  şahsiyetin  olumlu  adım  atmak  isteğini  ortaya  koyar. Devlet  bu  adımları  yıllar  önce  atmalıydı. 

Sorun  seçime  kadar  daha çok  kıonuşulacak. Öcalan  “Mart'a  kadar  bu  sorunu  çözün”  diyor. “Bu  kişiyi  hiç  önemsemem  veya  ona  bağlı  hareket  etmeliyim”  tavrının  çözüme  yardımcı  olmayacağı  açıktır. MHP  lideri  Bahçeli  Abdullah  Gül'ü  MGK  bildirisinin dışına  çıkmak  ve Diyarbakır'da  verdiği  mesajlar dolayısıyla  sert  bir  şekilde  eleştiriyor.Türk  halkı  açılıma  MHP  kadar  tepki  göstermediği  sürece  umutsuz  olmak  için   bir  sebep  yok. O halde  her  kesimden  iyi  niyetlileri göreveçağırıyor  ve  atılan  hiç bir  adımın  boşa  gitmeyeceğini  belirtmek  istiyorum.

Yorumlar