2012-06-15 23:20:03
Akil adamlar her toplumda örneğine rastlayabileceğimiz bir örnek. Ama özellikle doğu toplumlarında sorun çözme kabiliyeti yüksek bir olgudur. Mahkemelerin bile çözümsüzlükleri aşamadığı ortamlarda toplumda sözü dinlenir kişiler devreye girer ve sulhü sağlar. Bu mesele de hakikaten tam da böyle bir aşamadadır. İki taraf da artık silahın çözüm olmadığını anlamış durumdadır ve fakat onları ortak bir noktada buluşturacak irade ortada yoktur. Bu noktada artık her kesim tarafından uzlaşı ile tespit edilmiş temsil kabiliyeti yüksek, müzakere kültürü mevcut kişiler devreye girmelidir. Bu kişilerin en önemli özelliği her iki taraf tarafından kale alınabilen şahsiyetler olması ve uzlaşmacı yanlarının ağır basmasıdır.
Başbakan'ın “milletin seçtiği kişiler bellidir ayrıca başka kişiler aramaya ne gerek var” sözü ise akil adamlar konusunun daha da önem kazanmasıyla daha anlayışlı bir çizgiye gelebilecektir.
Devletin Oslo görüşmelerinin başarısızlıkla sonlanması kimseyi yanıltmasın. Başbakan risk alarak bu görüşmeyi yaptırmıştır ve sonunda yaptığına pişman edilmiştir. Bu yüzden direkt olarak PKK ile görüşme konusunu artık rafa kaldırmıştır. Ancak her iki tarafın kabul edebileceği akil adamların konunun muhatabı her kesimle görüşerek bu konuda adım atmasında ne mahzur vardır. Siyasetçi olmayan ve fakat toplumsal kesimler üstünde ağırlığı olan kişilerin belki uzun sürecek çetrefilli bir konu ile uğraşmasının bize kaybettireceği ne olabilir? Bu tekliflerin bereketi de oluşmuş ve Leyla Zana da önemli bir adım atarak başbakan'ın çözüm gücüne inandığını belirterek çok önemli bir yakınlaşma sergilemiştir. Selahattin Demirtaş'ın alenen eleştirdiği Zana çıkışını korumak, geliştirmek zorunluluğu vardır.
Yorumlar