2009-06-27 00:00:00

BELGE “KAĞIT  PARÇASI” İSE ASKERİ  YARGI  KARARLARI  NEDİR?

 

Genelkurmay  başkanı  beklenen  konuşmasını  yaptı. Ama  bu  konuşma  aydınlatmadan ziyade çelişki ve   çelişki  ile  doludur.Belge  konusundaki   sümenaltı  etme  çalışmaları  artık  ayan  beyan  ortaya çıkmışken  Başbuğ  genelkurmay’ın  sivil  unsurlar tarafından eleştirilmesine  çok  bozulduğunu  beyan ediyor. Oysaki  demokratik toplumlarda askeriyede  dahil olmak  üzere  her  kurumun  hesap  verebilir olması  gerektiğini  unutuyor. Babuğ  “TSK’nın  üzerinden elinizi çekin” diyor. Oysa  TSK üzerinde toplumun  her kesiminin  eli olması  gerekir. Halktan  azade bir  kurum  olamaz. Elinde  silah bulunduranlarda dahil her kurum yaptığı hukuksuzluk için hesap  vermek zorundadır. Keyfi  gerekçelerle personelini  YAŞ kararları ile  kapı  önüne  koyan  ve  denetlenemeyen  bir kurum  başka  nerede var.Toplumunun  bir kesimi  olan  başörtülülerle herhangi  bir toplantıda, konser  salonunda beraber görünmemeye özen  gösteren,   başörtülü  kız öğrenciye  ödül bile  vermeyi  reddeden bir  kurum var karşımızda. Başörtülü  asker  analarını  yemin   törenlerinde  tel örgüler  arkasına  atan bir  kurum  var karşımızda. Dağbaşında  bir gazeteciye sırf  beğenmediği bir  haber  ajansı mensubu  olduğu için akılalmaz bir  muamele  yaparak tipi altında bırakarak  helikoptere  binmesine izin  vermeyen bir  anlayış var  maalesef.

 

İlker  Başbuğ  Türkiye’deki askeri  yargı  çift  başlılığını  gözlerden  kaçırabilmek  için  her  türlü  yolu denedi. Başka    ülkelerde  askeri Yargıtay olmadığı  bilgisi  herhalde  kendisinde  vardı. Ancak  bir siyasetçi  üslubu ile  çift  başlılığının   meşruiyetini  savunmay  tercih  etti. En önemlisi de “kağıt parçası” dediği  ve  fakat  tam olarak  sahteliğini  ispatlayamadığı  belge  için  çelişkili   ifadeler  kullandı. “Başka bilgi  emare  çıkarsa  tekrar  askeri  yargı  inceleme  yapar” dediği  belge  için  sivil yargının  önüne gittiğinde   artık sahte olup  olmadığı  araştırması  yapılmaması  gerektiğini söyledi.Yani Başbuğ    net açıklama  yapamadığı bir  belgenin sivil  yargı  önünde doğruluğunun    araştırılmaması  gerektiğini söylüyor. “Artık bunu  sahtekarlık ile düzenleyenler araştırılsın”  diyor. Sivil  yargının  bu isteğe  başka emriniz  var mı diye cevap vermesi  gerekiyor(!). Davanın nasıl  sürdürülmesi  gerektiğini sivil  savcı  ve hakimler  Başbuğ’dan  sormalılar(!).Askeri bir  yetkilinin  sivil  mahkemeye “artık şöyle hareket edeceksin”  demesi    başka hangi  ülkede  görülmüştür?. “Askeri  savcıyı  tanımam” bile  diyen  Başbuğ sivil  savcılara yol  gösteriyor. Sivil savcılara  böyle hitap  edebilenin  askeri  savcılara emir  vermediğini nereden  bileceğiz?. Başbuğ  Fikret Bila’nın  bile  tatmin  olmadığı  belli  olan  bir  tonda sorduğu  albay Dursun  Çiçek’in  20  imza örneğinden  sonra  imzasını  niye değiştirdiği  ve bunun  araştırılıp araştırılmadığı  sorusuna geçiştirmeli  cevap  vermeyi  tercih etti.Yok  imza  ıslak değilmiş  fotokopi  ile hareket edilemezmiş gibi   tatmin  edici  olmayan  açıklamalar  yaptı. Savcının  argümanını  kullanan  bir Genelkurmay  başkanı  var karşımızda. Sahtecilik  yapmayı  tercih  ederek  imzasını  değiştiren bir  albay, tatminkar  olmayan  bir  sahte kararı    ve  onu  savunmaya  çalışan  bir  Genelkurmay  başkanı  var. Tüm  kuvvet komutanlarını  ve kurmaylarını  arkasına  almış  ve  fakat  milletin  vicdanını  arkasına alamamış  bir  komutan  var karşımızda. Çok  ciddi  bir  belge  iddiasını  çürük  delillerle  savunmaya çalışan ve  bunu  çok bilmiş  bir  eda  ile yapan ve  diğerlerini,  ötekilerini  cahillikle,  maksatlı  olmakla suçlayan  bir komutan  var karşımızda. Ondan sonrada hukukun üstünlüğünden  demokrasiye  bağlılıktan  söz edilsin ve   halkın  bu  konuşmalardan tatmin olunması  beklensin. Bu olacak şey değildir. Askeri  savcılık  görevsizlik  kararı  vermişse Başbuğ sivil yargıya saygı  göstermeli ve adil  bir soruşturma  yapılmasını  engellememelidir. Bilimsel   kuruluşların  belgenin sahte  olmadığı yolundaki açık  raporlarına  rağmen  “ben  sahte  dedim   ve sahte bilin” diyen  bir anlayış  var    maalesef. Bu anlayışa karşı suskun  kalmak  mümkün  değildir. Türkiye  artık  eski  Türkiye  değildir.  Amerikalı yetkililerin duydukları   zaman  “Bizim  çocuklar  yapmış”  dedikleri  darbelerin  sorgulanamadığı tek  ülke  olsakta  artık  birçok şey  sorgulanmaya  başlandı.

 

Başbuğ  askeri yargının  bağımsız  ve  tarafsız  olmadığını  söyleyenlere  çok  bozuluyor. Oysa  askeri yargının  önüne  Özden Örnek’in bilimsel bulgularla  ispatlanmış  darbe  günlükleri gitti  ve takipsizlik verildi. İsmail  Hakkı  Karadayı’nın  darbe  teşvik eden  sözleri  de gitti  ve  hiçbir  işlem  yapılmadı. Şemdinli’de  bomba atan  askeri  yetkililer  sivil mahkemede  yüksek ceza  istemi ile yargılanırken askeri  mahkemede  beraat ediverdiler. Daha  nice örnek  var. Başbuğ  “kağıt  parçası”  diyor. Aslında toplumun  vicdanını  rahatsız  eden  askeri  yargının  önceki  kararları  için  bu  tabiri  kullanmalı  idi. Bu toplum  tehdit ve  çelişki  dolu açıklamalara  boyun  eğmez sayın  komutan!… Belge sahte diyen  komutan!..  işte çift  başlı  yargının  hukuksuzluğu  diyeceğimiz  ve  “işte   belge”  diyeceğimiz  çok  askeri mahkeme kararları  var. Tatminkar açıklamalar  ile  hesap  verin  Sayın komutan…Darbeciden muhtıracıdan hesap  sorulamadığı  müddetçe  bu  açıklama  tarzlarının  yeterli  olduğunu  düşünebilirsiniz ancak  kralın  çıplak  olduğunu  gören  bir  toplum olduğunu   artık  unutmamalısınız.

Yorumlar