2012-12-15 00:00:00

Dersim konusunda iddiaları ortaya atan Hüseyin Aygün’ün de çark etmesiyle CHP’liler tekrar eski anlayışlarına döndü ve kabuklarına kapandılar. Kılıçdaroğlu’nun meseleyi geçiştirmeye çalışması ve “yandan cevapları” ile geçen haftadan beri gündemi meşgul eden tartışma eski hale dönüşü akla getiriyor ama güneş daha ne kadar süre balçıkla sıvanacak bilinmiyor.

Klasik dindar camia da bu arada konuyu ısrarla gündemde tutuyor. Ama şunu farklı her kesimin bilmesi gerekir. Ötekinin sorunlarına sadece siyasi açıdan zamanın, dönemlerin farklılığına göre değinmek çok hoş bir durum değildir. 12 Eylül öncesi Alevi, Sünni gerilimi yaşanırken ve kamplaşma varken kimse Dersim’lilere yapılanları gündeme getirmiyordu. Hak kuruluşları öteki olan ile ilgilendiği zaman dindar camiada ötekileşmek ile suçlanırdı ve kimse ses çıkarmazdı. Şimdi katliamın korkunçluğunu gündeme getirmek kolay bir iştir. Önemli olan ayrımcılığın toplumda herkesin iliklerine kadar hissettiği günlerde ötekine yapılanı gündeme getirebilmektir.

Devlet Bahçeli ise özür konusundaki tavra çok sert tepki göstererek Türk milliyetçiliği anlayışının nerede durduğunu gösterdi. Türk milliyetçileri ile ulusalcılık paydası altında ittifaklar yapanların bu tavrı unutmaması gerekiyor. Klasik CHP'liler ise “ayaklanmışlarsa bedelini de öderler” diyerek çocukların bile vahşice katledişldiği bir katliamı mazur göstermeye çalıştılar.

Aleviler ise halen tartışmayı genel olarak görmezden geliyor. “Evet bize yapılanlar doğruydu, ama bunun yerine başka dala tutunsak bunun güvenilirliği ne kadardır” diyorlar. Haksız değiller. Ama bu at gözlüğü takmayı da gerektirmiyor. Hangi inançtan olursanız olun üzerinizdeki siyasi hesapların piyonu haline getiriliyorsanız bu durup düşünülmesi gereken bir durumdur. Alevileri sol, Sünnileri sağ istismar etmişse bunun böyle devam etmemesi gerektiğini herkes bilmelidir. 28 Şubat ve Ergenekon davası döneminde sistemin payandası haline getirilmiş olmak Alevilere hiç bir şey kazandırmadı. Ama bu sağlamcı, garantici tavrı çok küçümsememek gerekir. Kendinizi azınlık gibi görüyorsanız mutlaka bir yerlere yaslanmak zorunda hissedersiniz kendinizi. Önemli olan ise Sünni dindar topluluktur. Ötekileme ve dışlama tavrından vaz geçtiğini beyan edecek olan çoğunluktur.

Önemli olan bundan sonrasıdır. Devlet yanlış yapabileceğini açıkça beyan etmiştir. Bu her kesimden insanın şapka çıkarması gereken bir olaydır. “Baş kaldıranın başı ezilecektir bu böyle biline” denilen günlerden özür dilenebilen günlere gelinmemizi herkes sahiplenmelidir. Ama hükümet bu konudaki samimiyetini Aleviler ile ilgili açılımını sürdürerek devam etmelidir. “Hükümet kendi Alevisini yaratıyor” şeklindeki eleştiriye haklılık primi vermeyecek bir şekilde bu çalışmayı ısrarla yürütmelidir. Aleviliği İslam inancı içinde Sünnileşmediği takdirde düzeltilmesi gereken yanlış bir yöneliş olarak görmek yerine farklılığa saygı duyan bir anlayış içerisinde Alevi ibadethaneleri vb. yerlere belirli bir statü sağlamalıdır. Dini açıdan doğru ve yanlışı tarif etmek ayrı olaydır, ama devletin inançlara eşit yaklaşımı ayrı bir zorunluluktur.

 

Yorumlar