2015-11-04 00:00:00



Seçim sonrası yaşanan tablo 5 ayda bu denli değişimin nasıl yaşandığı sorusunu hepimizin gündemine getirdi. 5 ayda siyasi tablo  Ak Parti hükümetinin herhangi bir önemli icraati olmamasına rağmen neden bu kadar değişti? Her parti ve kuruluş buna farklı mesajlar verdi. İşin önemli tarafı çoğunun seçimin sonucunu doğru okuyamaması ve dolayısıyla kendilerine zarar vereceğidir. 
 
Ak Parti şüphesiz önemli bir başarı yakaladı. Ama bu, çok iyi olduğundan değil, rakiplerinin tel tel dökülmesinden oldu. 7 Haziran'da oyları düştüğü için 1 Kasım dersine çalışan Ak Parti, başarıyı sağladı ama çok beğenildiği için değil alternatifi olmadığı için iktidara getirildiğini unutursa bir dahaki seçimde şok bir düşüş yaşar. Yüzer gezer oyların seçim sonuçlarını belirlediği bir seçim yaşadık, Ak Parti konjonktür bunu gerektirdiği için kendisine akan oyların bir dahaki seçimde geri gidebileceğini iyi hesap etmelidir. Gelen 8.5 puan emanet oylardır. Çatışmanın devamına yönelik seçmen cevazını doğru okumalı ama savaşı uzun süre devam ettirmeden adı ve şekli değişse de yeni bir süreci başlatmalıdır. 5 ayda yaşanan büyük sarsıntı sorunlara çözüm bulunmadığı takdirde olumsuz şekilde Ak Parti'ye dönebilir. Zira toplum çözümsüzlüğe isyan ettiğini de göstermiştir 1 Kasım'da. Her seçmen grubu çözüm olarak Ak Parti'yi görmüşse -ki tüm partilerden Ak Parti'ye geçiş olduğu ortadadır- Kürt sorununu gecikmeden buzdolabından çıkararak demokratik çözümler oluşturmalıdır. 
 
Erdoğan baştan beri kurguladığı satrançta başarılıdır şu anda. Ama evdeki hesabın çarşıya her zaman uymayacağı da bellidir. Hükümet uzun süre önce oturduğu masadaki güç dengelerinden haz etmeyerek elinin güçlendiği yeni bir güç dengesine doğru yelkenleri şişirmiş ve sürecin bitişine yol vermiş, göz yummuş ve PKK da bunu onaylamıştı. Yalçın Akdoğan dünkü açıklamasında da bunu teyid ederek “Kobani olaylarında sürecin koptuğunu” ağzından kaçırdı.Sonrasında  Erdoğan'ın HDP'yi devlet ve PKK arasında şamar oğlanına çevirme taktiği tutmuş ve 1 Kasım seçimlerinde HDP gerilemiş ve PKK'nın özyönetim, çatışma vb. stratejisi iflas etmiştir. Erdoğan, lehine değişen bu güç dengesinin iyice pekişmesini ve somutlaşmasını bekleyecek ve bundan emin olduğu anda yeni bir süreç başlatacaktır. Yalçın Akdoğan'ın “Öcalan'ı diri diri gömdüler” açıklaması hükümetin seçimle tasarladığı bir kademeyi daha geçme rahatlığının göstergesidir. Bir vakte kadar bekleyip yeni bir kart olarak Kandil'e sözünü dinletecek Öcalan kartı üzerinden yeni bir sürece izin verilecektir. Şu an için bu planın işlemesi için vakit erken görülmektedir. Ancak bu tasarımda işler Erdoğan'ın tahmin ettiği gibi gitmeyebilir ve büyük depremler de yaşanabilir.
 
Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt meselesinin önemli aktörü HDP'den gelen sesler seçimin doğru okunamadığını göstermektedir. HDP, DTK, DBP, HDK ortak açıklamasında “MHP/AKP gizli ittifak ve işbirliğinin temel hedefi HDP'yi baraj altında bırakarak güçlü bir AKP hükümeti kurdurmaktı. Ancak MHP'nin bu ucuz oyunu HDP'nin barajı aşmasıyla birlikte tam bir fiyasko ile sonuçlanmış MHP tam bir hezimet yaşayarak, yok saydığı HDP'nin çok altında bir temsiliyetle parlamentoya girmiştir.” deniyor. Bu toprakların kronik hastalığı komplo teorisinin önemli bir seçim çözümlemesine de yansıması HDP adına üzücüdür. HDP çok açık bir gerçek olan Türk ve Kürt seçmeninin eleştirisini görememektedir. Seçmen çözümü sağlayabilecek “kötünün iyisi” olarak Ak Parti'yi seçmiştir. HDP Çatışma sürecinin kaybettiren, barış sürecinin kazandıran olduğunu görmelidir. Çözüm için aktif tutumcu olarak algılanmadıkça HDP'den kaçış devam edecektir.  Uzaklaşan seçmen kalıcı gitmemiştir. Yanlış tanılar baraj altına götürücüdür. 
 
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu ise  HDP'nin yüzde 10,7 oranında oy almasıyla ilgili olarak, “Şunu vurgulamalıyız ki, Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaklaşımı ve öngördüğü çalışma tarzında ısrarlı olunsaydı yüzde 20’lere kadar çıkmak mümkün olurdu, oysa HDP oy kaybetse de Kürdistan'da ezici çoğunluğunu korudu, özellikle özyönetimlerde oy kaybının aksine oy artırdı, …2011 seçimleriyle kıyaslandığında ise en başarılı parti HDP’dir.” demiş, Karasu somut gerçekliği bile görememiştir, çatışma öngörüsüzlüğünü tercih eden bellidir, özyönetim ilan edilen yerlerde HDP oy kaybetmiştir ve 2.5 puanlık gerileme yaşanmıştır. 
 
Duran Kalkan ise  “Türkiye toplumunun gerçek siyasi eğilimlerini tam olarak olmasa da 7 Haziran seçimlerinin yansıttığını” iddia etmiş. Öyle olsa bile avunmanın bir anlamı yoktur ve 4 yıllık iktidarı alan bellidir. Bu değerlendirme  de açı darlığının bir başka örneğidir.
 
PKK ve HDP bu zihniyette olduğu müddetçe Erdoğan'ın satrançtaki başarısı, rakibini mat etmeyle sonuçlanır. Seçim çalışması yapamamak küçük bir mazeret sayılabilir ama  gerilemenin ana faktörü olan çatışma kararının yanlışlığını görmek istememek, yenilgiden başkasıyla sonuçlanmaz.
Bahceli, seçim gecesi yaptığı yazılı açıklamayla  MHP'nin niye kaybettiğini anlamayanlara tekrar bir izahat yaptı(!). Hala istifa etmeyen  bu Bahçeli'yle MHP  baraj altında kalır ileride. MHP 7 Haziran'da hiçbirşey vaat etmeden kazandığı 3 puanlık oranının muhasebesini doğru yapmadığı ve Bahçeli'yi dışlamadığı için 4 puan geriledi, Sorunlara gerçekçi çözümler üretmedikçe, yönetebileceği konusunda toplumu ikna edemediği müddetçe barajın altına gider. 
 
Elitist, seçkinci anlayış ise yine aynı yabancılaşma, anlayamama, öfkelenme ve halka hakaret yoluna devam etmektedir. Toplum çıkarcı yönelişler yapsa da diğerlerine göre en çok güvendiğini iktidar yapmıştır. Bu toplum “aptal,cahil” vb olsaydı 7 Haziran'da uyarısını yapmazdı. Çözümsüzlük ortamını partiler çözemeyince halk keskin bıçağını kullanmıştır. 7 Haziran'da “koalisyon” diyen halk bu becerilemeyince 1 Kasım'da “tek başına iktidar” demiştir. Halkın düşmanı olarak elde edilecek bir doğru gözlük yoktur.
 
7 Haziran'da ekonomik vaat dolu beyannamesiyle oy toplayan CHP, aynı vaatleri yapan Ak Parti karşısında yönetme şansı, becerisi olmadığı için tercih edilmemiştir. Kılıçdaroğlu'yla olumlu bir değişim yaşayan CHP, yönetim pratiğine ihtiyaç duymaktadır. Yönetim pratiğini yakaladığı anda bu dediklerini yaparsa o çok arzuladığı belirgin yükselişini yapar. 90 yıllık çözümsüz politikacı CHP'nin tedavisi Kılıçdaroğlu'nun sırtındadır ve ona çok haksızlık yapılmamalı, tekrar şans tanınmalıdır.
 
SP ve BBP giden seçmenine çok üzülmemeli, küçük camialarına değil, tüm toplumu ikna edecek söylemler geliştirebilecekleri takdirde oyların geri gelebileceğini ve yükselişe geçebileceklerini unutmamalıdır.
@gergerliogluof

Yorumlar