2009-01-28 00:00:00
Siyonist lobiye karşı adalet lobisi
|
ABD'nin en güçlü beş Yahudi sivil toplum kuruluşu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazdıkları ortak mektupla, Türkiye'de yükselen anti-Semitizm (Yahudi karşıtlığı) konusundaki endişelerini dile getirdiler ve Erdoğan'ı gerekeni yapmaya davet ettiler. Siyonist İsrail'in yaptığı vahşete karşılık Türkiye'den yüksen tepkiler Dünya Siyonistlerini rahatsız etti. Yayınladıkları bildiri ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'deki gösteriler hakkında kaygılarını ifade ettiler. Ama bu kaygının ötesinde hangi taraftan olduklarını açıkça belirtmeden uzak durmayıp İsrail vahşetini desteklediklerini açıkladılar. Son derece pervasız ve küstahça bir açıklama yaptılar. Açıklamaya neden olan konuları irdelemekte fayda vardır. Başbakan Gazze saldırısının başından beri sert söylemlerle işgali kınıyor ve gözyaşları döküyor. Bu üzüntüsünde samimi olmadığını söyleyemeyiz. Ancak icraat makamında olanların halk gibi sadece üzülmekle kalamayacağı ve büyük bir sorumluluk taşıdığı bellidir. Sert söylemleri geçip somut adımlar atamayan bir başbakan var karşımızda. Sert söylemlerinin arkasından “bakkal yönetmiyoruz” ve “bekara karı boşamak kolaydır” sözleri ile Siyonistlerin gönlünü ferahlatan bir başbakan var karşımızda. Ancak başbakanın bu yaklaşımlarına karşı yapılan mitinglerde daha somut adımlar atılması yönünde güçlü bir irade belirdi. Siyonistler başbakanın somut adımlar atmaya yanaşma ihtimaline karşın önemli bir lobi faaliyeti başlattılar. Aslında İsrail sadece lobi değil bir önemli stratejik medya savaşı da başlatmış durumdadır. Saldırı ile dünya insanlığının önünde zor durumda kaldığını anlayan İsrail büyük sıkıntıdadır. Savaşta ilkönce fosfor bombası kullanmadığını ileri süren İsrail daha sonra duman oluşturma amaçlı kullandığını, insanların üstüne atmadığını açıkladı. (http://www.mazlumder.org/haber_detay.asp?haberID=4309) Zira çok somut deliller vardı. Farklı bir yalanla savaş suçlusu ilan edilmemek için uğraş veriyor. Gazze'de savaşan askerlerinin ismini saklamaya büyük özen gösteriyor. Askerlerine onların savaş suçlusu olarak yargılanmaması yönünde önemli vaadlerde bulunuyor. Ama bu gayreti onu kurtaramayacak. Bu konuda tüm duyarlı insanlara görev düşüyor. Hükümete sivil baskı yapma yönünde daha önemli bir gayret oluşturma konusunda tüm adil insanlara büyük görevler düşüyor. Düşünce adamları, STK'lar ellerinden gelen tüm sivil baskı yollarını kalıcı olarak uygulamaya devam etmelidirler. Artık bu Siyonist lobi ve medya gayretlerine karşılık gayet profesyonel bir şekilde daha etkili bir karşı mücadele yürütme zorunluluğu aşikardır. Siyonist saldırı sonucu şehit edilmiş olan Şeyh Ahmet Yasin'in ünlü vasiyetinde yapılması gereken çok önemli bir iş olarak “tüm eli kalem tutan adil insanların yardımını” talep ettiğini unutmamalıyız.
Siyonist kuruluşların küstah açıklamasında İsrail saldırılarına açık destek verilmekle kalmayıp Türkiye'deki gösteriler alenen hedef gösteriliyor. Anti semitizmden bahseden Siyonist kuruluşlar saldırılarda öldürülen yüzlerce masum kadın ve çocuktan hiç bahsetmiyor. Belli ki kayıtsız şartsız bir İsrail destekçiliği var. Bu destekçiler Yahudi ırkından olmasından dolayı kişilerin mağduriyete uğratılmasının adı olan anti semitizmden şikayetçi oluyorlar. Bir insan anasından Yahudi doğdu diye tabiî ki cezalandırılamaz. Ama o Siyonist bir ideoloji ile asıl ırkçılığı yaparak ekini ve nesli imha ederse onunla adalet ölçüleri içinde mücadele etmede her adil kişinin vazifesidir. İsrail'de devletin vahşi politikalarını reddeden azınlıkta da olsa adil Yahudiler var. “İnsan haklarına saygılı olduğu için kendisiyle gurur duyan ama her gün masum insanları katleden bir orduya hizmet etmeyi reddediyoruz. Bununla da gurur duyuyoruz.” diyor Mia Tamarin isimli 19 yaşında İsrailli bir genç. Kendisini yaşıtlarından ayıran özelliği, askere gitmeyi reddediyor olması. Bu yüzden belli aralıklarla hapse girmeyi bile göze alıyor. Ödediği bedel sırf hapse girmekle de sınırlı değil. Birçokları tarafından vatan haini olarak görülüyor.(http://www.emekdunyasi.net/tr/article.asp?ID=4803) Siyonist kuruluşlar ise bu açıdan olayı tahlil etmiyorlar. Onlar “hem İsrail haklı” diyorlar hem de “antisemitik olmayın” diyorlar. “Hem vahşet yanlısı ol, hem de İsrail'e karşı hiç bir şey yapma” diyorlar. Bu Siyonist kuruluşları ve benzerlerinin vicdani red ilan eden Yahudi gençlerine en çok düşmanlığı yaptığını da biliyoruz.
Vahşete karşı olan Türkiye'deki adalet ve merhamet dolu yüreklere sahip antisiyonist kardeşlerimiz ne yapmalı? En başta siyonizmle mücadelenin bir insanlık görevi olduğunu hiç bir zaman unutmamalı. Zulmü ne kadar güçsüz olursa olsun ve toplum ne kadar sessiz olursa olsun kanıksamamalı. Eğer unutursa veya kanıksarsa Masum bebeklerin bu dünyada olmasa bile öbür dünyada yakasına yapışıp “suçsuz yere zulmen öldürüldüğümde neredeydiniz” diyeceğini bilmeli. Onurlu direnişçilerin hakkını helal etmeyeceğini unutmamalıdır.
Türkiye'nin artık tarihi bir karar alma noktasında olduğunu hep söylüyoruz. Gelişmeler de bizi haklı çıkarıyor. Böyle tarihi bir anda olunduğunu hisseden Siyonist lobi kendisi açısından gerekeni yapıyor. Eğer hükümet halen söylemde kalan bir politika izliyorsa bundan sonrası İsrail'in işgal edeceği topraklara sahip olma hakkını bizlere kabul ettirecek olan Siyonist kuruluşların müstakbel çalışmalarıdır. Siyonizm çok şımarık bir ırkçılığı içermektedir. Yöneticilerimiz bunu unutuyor. Zannediyorlar ki siyonizm bir yerde duracaktır. Siyonizm gözünü karartmıştır. Şu ana kadar olan vahşetler onun nezdinde bir hiçtir. Ama onun nezdinde çok büyük olan Türkiye'deki onurlu direnişçilerin bitmek tükenmek bilmeyen protestolarıdır. “Protestodan ne çıkar” diyenler dönüp bakmalıdır, mesaj yerine ulaşmıştır, sivil tepki etkisini gücünü göstermiştir.
Başbakan ortaklığı kiminle devam ettirmek istediğini iyi anlamalıdır. Başbakan savaş suçlusu olarak ilan edilecek kişilerle artık ortaklığı bitirmelidir. Dünyanın dört bir tarafında farklı ülke, ırk, din, ve ideolojiden adil insanlar İsrail'in savaş suçlusu ilan edilmesi için büyük bir gayret içindedir. En yakın zamanda Türkiye'de de İsrail'li yetkililerin savaş suçlusu ilan edilmesi için ulusal ve uluslar arası bir hukuk kampanyası başlamak üzeredir. Zalimler nasıl bir inkılab ile devrileceklerini pek yakında yakinen göreceklerdir inşaallah. |
Yorumlar