2013-10-04 00:00:00

Uludere’de komplo mu konuşulmalı, Kürt sorununun nasıl çözüleceği mi?

 

 

Üzerinde istenildiği  kadar tartışma yapılırsa yapılsın Uludere  katliamı   kolay kolay  çözülemeyeceğe benziyor. Uludere’de 34  kişinin  can  verdiği  katliam  kurumlar, partiler, hatta  devletler arası tartışma konusu oluyor. Ortada acı bir gerçek duruyor. 34  kişi  parçalanarak öldürüldü  ve  anaların  acısı yanlarına kaldı. Olay sonrası  hükümetin  ilk açıklamalarındaki   soğuk üslup pek değişmedi. Olay unutulmaya yüz tutmuşken  Wall Street Journal gazetesindeki  bir haber  olayı  tekrar kamuoyu gündemine  getirdi.

 

Her kafadan bir ses çıkıyor. Amerikalıların yanlış yönlendirdiğinden tutun   sivil oldukları anlaşıldığı halde bilerek vurulduğuna kadar  geniş bir yelpazade olay  değerlendiriliyor. Önemli olan  konunun tekrar gündeme gelmesidir. “Ulusalcıların işine gelir, hükümet yıpranır” diyerek  olayı sümen altı etmeye çalışırsanız olmaz, gerçek balçığın altından sırıtıverir.

 

Bu katliamı  Kürt  sorununun  ne kadar da çözülmesi gereken bir sorun olması üzerinden okumaya çalışırsanız doğru yola girmeye başlarsınız. Komplo teorileri, askerlerin Amerika’nın   derin güçleri vb. gibi tartışmalar  olayın görünmesi gereken yüzünün  kaybedilmesi anlamına gelir. Ortada  çözümsüz bırakılan,  yanlış çözümler denenen  bir  meselenin son çıplak hali   34 sivil  ölüsü ve  mağdur yakınları vardır. En önemlisi  konuya duyarsız kalındığı takdirde   Kürt ve Türk halkları arasındaki  güvensizliğin, kırgınlığın artması ihtimali vardır.

 

Herkes bir açıklama yapıyor, ama acı samimi bir şekilde anlaşılmıyor, hissedilmiyor. Umarım  bu konunun  tartışılması  ve  nihayet  gerçek  faillerinin bulunması  ile  konu çözüme bağlanır. En tehlikelisi nisyana terk etmek, gündemden düşürmektir. Bölgeyi ziyaret edenler çok derin bir acı ve gönül kırıklığı olduğunu görmekte ve soğuk diplomatik üslupların  yaraya tuz ekmek anlamına geldiğini belirtmektedir.

 

Velev ki bu olay  derin güçlerin  hükümeti tuzağa düşürmek istediği bir olay olsun. Komplocuların işine  yarar  diyerek  hak  ve  hakikat araştırmasını ve duyarlılığını kaybedersek pusulayı şaşırmış oluruz. Başbakanlığa  Roboski mağdurlarının temsili  tabutunu  taşıtmamış  olabilirsiniz  ancak  gelişmeler  sizi yine bu konuyu izaha zorlar. Hükümet kim ne derse desin,  kime dokunursa dokunsun olayın üzerine cesaretle gitmelidir. Devlet  koruma refleksinden kurtulmalıdır.

 

Teknik alet edevat, heronlar, ihalar,  predator alım ihaleleri  vb. tartışmalarını  geçiniz. Anayasada  Türklüğün dayatılmasını  ortadan  kaldırabilecek misiniz? Ana dilde eğitim hakkını  teslim edebilecek misiniz? Komplekssiz bir şekilde Allah’ın yarattığı tüm ırkların haklarının teslimi konusunda sadece ve sadece hakkaniyeti esas alacak mısınız? Bunları yapmadığınız takdirde  “zaten Amerikan gazetesi de ulusalcı  Neo-con’cu  bir gazete, vay hainler içeride ve dışarıda  bir  olmuşlar”  edebiyatı yapmaktan başka bir şey yapmazsınız.

 

Hükümet olarak hala özür  dilemediyseniz,  konu  hakkında komplo  teorileri vb. açıklamalar yapmaya yanaşmayınız.  Ortadoğunun  bu  kadim  halkları  arasındaki  dostluk,  büyük  devlet  menfaatleri  ve  iktidardan çok daha önemlidir. Meclis insan hakları komisyonu başkanına da buradan bir hatırlatma yapalım. Siz Ak Parti milletvekili olarak değil  meclis insan hakları komisyonu sıfatınızla konuşmayı önceleyiniz. Siyasi birliktelikler olan partilerin oluşturduğu bir mekanda çok erdemli bir konu için , sorunların insan hakları açısından görünmesi, tespiti ve çözümü için oluşturulmuş bir komisyonun başkanısınız. Pragmatik duruşlar , partinizi kollayan duruşlar yapmamaya özen gösteriniz. .Komisyonun adı size hep rehberlik yapsın. Parçalanmış çocuk cesetleri,  ziyaret edip gördüğünüz gözyaşları dinmemiş analar gözünüzün önünden ayrılmasın.

Yorumlar