2009-05-15 00:00:00

YÜREKLİ   SİYASETÇİLER  ARIYORUZ.

 

Türkiye ilginç  bir  ülke. Eski Genelkurmay başkanı  çıkıyor  şu ana kadar   yazarı bilinmeyen  muhtıra  için  “27 Nisan  muhtırasını  ben  yazdım”  diyor. Darbeciler  ortalıkta gayet  rahat  dolaşıyor. Eski darbeci  için  devletin  bakanı  “başka  ülkede darbecilere katil muamelesi  yapılır  bizde  ise  ressam muamelesi yapılıyor”  diyerek serzenişte  bulunuyor.  Adalet Bakanlığı, , savcıların evlerinin yakınlarına bomba attırdığını itiraf eden emekli Korgeneral Altay Tokat'ı eleştiren hakim Kemal Şahin hakkında soruşturma başlatıyor. Bilindiği  üzere  daha önce  askerlere yönelik suçlamalarda   bulunan eski savcı Ferhat Sarıkaya ve Sacit Kayasu meslekten ihraç edilmişti.

 

 

Böyle bir ülkede sorunları  çözmek  için  uğraşılıyor  güya. Kürt  sorununun  çözümü  gayet kolay  iken bu  kadar  cana  mal  olunan  bir ülkede yaşıyoruz. Sorunu   baskıcı  yöntemlerle  ortaya  çıkaran  devlet erki çözümü bulmakta  isteksiz  davranıyor. Binlerce insan  ölsün önemli  değil. Ara sıra darbeler yapılsın ülke  onyıllarca  geriye  gitsin  önemli  değil. Yeterki  rejimimiz  baki  kalsın. Eski  genelkurmay başkanı ve  yenisi  çıkmış televizyonlara  darbe  ve  darbecileri  savunuyor. Ergenekonun  silahları ise  artık yerden  fışkırmıyor.Oltayı  attığın yerden  artık  balık  değil  silah  ve  mühimmat  fışkırıyor. Genelkurmay başkanı  eli ile  darbeciler  savunuluyor.  Genelkurmay  başkanı  eline  aldığı  lav  silahının  işlevsiz  olduğunu belirterek  davayı  boşa  çıkarmaya  çalışıyor  ve Ergenekon kelimesini  ağzına  almamaya  çalışıyor.Bizzat  askeri  güç tarafından  adeta  bir  ihsas ı rey  ilan  ediliyor.  Biz ise  yine  darbelere  karşı ne  yapılması gerektiğini  düşünüyoruz.Bu  ülkenin  ileriye gitmesi  ancak cesur  aydınlar tarafından olacak,  bu  anlaşıldı. “Kral çıplak”  diyen  kimseler olmasa  biz yine  darbeleri  faziletli  işler  olarak görülecek. Kuvvetler  ayrılığı  ilkesi diye bir şey  bilmeyeceğiz. TESEV  yeni  bir  araştırma yaptırdı. Hakim  ve savcıların    “devletimin  ideolojisine  göre  karar veririm”  dediğini tekrar  hatırlamış olduk.Bireyin  menfaatlerini  değıl  devletin  menfaatini  üstün  tutan  bir  anlayış  ile  hukuk  devleti  değil ancak  ideoloji  devleti  olursunuz.

 

MAZLUMDER  Adalet  bakanlığına  darbecilerin  ve  darbe girişimcilerinin  yargılanabilmesi için  yasa  değişikliği  teklifi vardi. Buna  göre  anayasanın  309.  maddesi  ve  316  maddeleri  arasındaki  anayasal  düzeni  değiştirme  suçlarının  asker  kişiler  tarafından  yapılması halinde  bunların askeri  mahkemelerde değil     sivil  ağır  ceza   mahkemelerinde  yargılanmalarının  önü  açılacak. CMK 250. maddesinde belirtilen özel durumlar için düşünülen bu Mahkeme’de bu suçu işleyen tüm kişilerin yargılanabilmesi gereklidir. Zira, bu suçlar Millete ve Devlete karşı suçlar babında ele alınan nitelikli suçlardır. Asker  kişiler  bu  suçtan  dolayı  yargılanamaz  diye  bir  istisna  mümkün  olamaz.Yapılması  gereken  yasal değişikliklerin  bir  an  önce yürürlüğe  girmesi    gerekir. Adalet  bakanlığının  tavrını  yakından  gözlemleyip  sonucu halkka  ileteceğiz.

 

me  şansına  kavuşamasın. Başsavcı marifetiyle  işleme  konmayan  iddianame  hazırlayan savcıyı  avukatlık  dahi  yapamayacak  şekilde savcılıktan  at. Daha  sonra  bu  hukuksuzluğu  mahkum eden  AİHM'e  tüm  milletin  cebinden  çıkan  para  ile tazminat  öde.  Devlet  hukuksuzluk  yapsın,    

Türkiye ilginç  bir  ülke. Eski Genelkurmay başkanı  çıkıyor  şu ana kadar   yazarı bilinmeyen  muhtıra  için  “27 Nisan  muhtırasını  ben  yazdım”  diyor. Darbeciler  ortalıkta gayet  rahat  dolaşıyor. Eski darbeci  için  devletin  bakanı  “başka  ülkede darbecilere katil muamelesi  yapılır  bizde  ise  ressam muamelesi yapılıyor”  diyerek serzenişte  bulunuyor.  Adalet Bakanlığı, , savcıların evlerinin yakınlarına bomba attırdığını itiraf eden emekli Korgeneral Altay Tokat'ı eleştiren hakim Kemal Şahin hakkında soruşturma başlatıyor. Bilindiği  üzere  daha önce  askerlere yönelik suçlamalarda   bulunan eski savcı Ferhat Sarıkaya ve Sacit Kayasu meslekten ihraç edilmişti.

 

 

Böyle bir ülkede sorunları  çözmek  için  uğraşılıyor  güya. Kürt  sorununun  çözümü  gayet kolay  iken bu  kadar  cana  mal  olunan  bir ülkede yaşıyoruz. Sorunu   baskıcı  yöntemlerle  ortaya  çıkaran  devlet erki çözümü bulmakta  isteksiz  davranıyor. Binlerce insan  ölsün önemli  değil. Ara sıra darbeler yapılsın ülke  onyıllarca  geriye  gitsin  önemli  değil. Yeterki  rejimimiz  baki  kalsın. Eski  genelkurmay başkanı ve  yenisi  çıkmış televizyonlara  darbe  ve  darbecileri  savunuyor. Ergenekonun  silahları ise  artık yerden  fışkırmıyor.Oltayı  attığın yerden  artık  balık  değil  silah  ve  mühimmat  fışkırıyor. Genelkurmay başkanı  eli ile  darbeciler  savunuluyor.  Genelkurmay  başkanı  eline  aldığı  lav  silahının  işlevsiz  olduğunu belirterek  davayı  boşa  çıkarmaya  çalışıyor  ve Ergenekon kelimesini  ağzına  almamaya  çalışıyor.Bizzat  askeri  güç tarafından  adeta  bir  ihsas ı rey  ilan  ediliyor.  Biz ise  yine  darbelere  karşı ne  yapılması gerektiğini  düşünüyoruz.Bu  ülkenin  ileriye gitmesi  ancak cesur  aydınlar tarafından olacak,  bu  anlaşıldı. “Kral çıplak”  diyen  kimseler olmasa  biz yine  darbeleri  faziletli  işler  olarak görülecek. Kuvvetler  ayrılığı  ilkesi diye bir şey  bilmeyeceğiz. TESEV  yeni  bir  araştırma yaptırdı. Hakim  ve savcıların    “devletimin  ideolojisine  göre  karar veririm”  dediğini tekrar  hatırlamış olduk.Bireyin  menfaatlerini  değıl  devletin  menfaatini  üstün  tutan  bir  anlayış  ile  hukuk  devleti  değil ancak  ideoloji  devleti  olursunuz.

 

MAZLUMDER  Adalet  bakanlığına  darbecilerin  ve  darbe girişimcilerinin  yargılanabilmesi için  yasa  değişikliği  teklifi vardi. Buna  göre  anayasanın  309.  maddesi  ve  316  maddeleri  arasındaki  anayasal  düzeni  değiştirme  suçlarının  asker  kişiler  tarafından  yapılması halinde  bunların askeri  mahkemelerde değil     sivil  ağır  ceza   mahkemelerinde  yargılanmalarının  önü  açılacak. CMK 250. maddesinde belirtilen özel durumlar için düşünülen bu Mahkeme’de bu suçu işleyen tüm kişilerin yargılanabilmesi gereklidir. Zira, bu suçlar Millete ve Devlete karşı suçlar babında ele alınan nitelikli suçlardır. Asker  kişiler  bu  suçtan  dolayı  yargılanamaz  diye  bir  istisna  mümkün  olamaz.Yapılması  gereken  yasal değişikliklerin  bir  an  önce yürürlüğe  girmesi    gerekir. Adalet  bakanlığının  tavrını  yakından  gözlemleyip  sonucu halkka  ileteceğiz.

 

TSK    hizmet  kanununda  TSK’ın  T.C  koruma  ve  kolama  görevi olduğu  anlatılır. Bu  askerlerimiz tarafından “gerekirse  darbe  yapabiliriz”  diye tercüme  edilir. Bu   yanlış  bir  tercümedir. Zira anayasayı askıya  alarak  meclisi  kapatarak  anayasal  düzeni  korumuş  olmaz  ancak  katletmiş  olursunuz. İç hizmet  35  deki ifadeyi “gücümü  kaybetmiyeyim  o  halde bu  ifadeyi  böyle  anlamalıyım”  anlayışı  ile yaklaşıyorsanız  diyecek  bir  şeyimiz yok. Bu  ülke  daha  12  Eylül  sonrası   eklenmiş olan  anayasanın geçici  15. maddesini  iptal  edemedi  biz  Ergenekon  davasından  bir hayır  bekliyoruz. Anayasanın  geçici  15.  maddesi  darbeciler  darbe yaptıktan  sonra çıkarıldı. Önce  darbe  yap  sonra  darbecileri  koruyan  kanun  çıkar.Ve  bu ülkeye de  hukuk  devleti  densin… 12  Eylül  darbecileri hakkında iddianame   hazırlaması  gereken savcılar  çekinsin sonunda   bir savcı   bir  iddianame  hazırlasın,  daha  sonra  onun  başına  pişmiş tavuğun  başına  gelmeyen   işler   gelsin. İşte böyle  bir  ülkeyiz. Bu  mümkün mü?.Darbeciler  hakkında  hazırlanan  iddianameyi  “yok”  hükmünde  sayan  bir  başsavcılık  olsun  ve  itirazlara rağmen  halen  bu  iddianame  hakkında  işlem  yapması  gereken  mahkeme  bu  iddianameyi  değerlendirme  şansına  kavuşamasın. Başsavcı marifetiyle  işleme  konmayan  iddianame  hazırlayan savcıyı  avukatlık  dahi  yapamayacak  şekilde savcılıktan  at. Daha  sonra  bu  hukuksuzluğu  mahkum eden  AİHM'e  tüm  milletin  cebinden  çıkan  para  ile tazminat  öde.  Devlet  hukuksuzluk  yapsın,    halkın  cebinden  faturası   ödensin.  ve  halen bunu  sorgulayacak  düzeltecek bir  merci  çıkmasın.   Darbecilerin  yargılanmasını  engelleyen  bu  madde durduğu müddetçe bizim  hukuk  devletinden  bahsetmemiz  mümkün  değildir.Darbecilerin  yargılanmasını  sağlayan yasal değişiklikler yapılmalı  ki bu  ülkenin  hukuk devleti  olduğunu  söyleyebilelim. Bunlar zor  değildir. Ama yürekli  siyasetçiler ister  bu    için. Darbecilere  başka  ülkelerde  katil  denildiğini  söylemek  yeterli  değildir  önemli  olan  darbecileri  ve  darbeye  tevesül  edenleri  yargılayacak  yasa  maddelerini  hayata  geçirmektir.

 

12 Eylül  ve  onun  paşaları  bu  ülke için  bir  utanç  abidesi  olduğu  kadar 27  Nisan  muhtırası  bir utanç  abidesidir. Ya  yeni sivil  bir  anayasa  yeni  baştan  hazırlanacak ya da   başka  bir  ülkede  görülemeyecek  çözümü  aslında kolay  fakat  çıkmaz sokağa  sürükletilmiş   sorunlarla  boğuşacağız.Ya bu  ülkeyi hep birlikte hukuk devleti  yapacağız ya da sistemden  kaynaklanan  sorunlarla  boğuşacağız. 40  bin  kişi  daha  ölecek  o  zaman  belki  bir adım  daha atacağız. Bu  ülkede  dini  inancından  dolayı dışlanan  insanları  daha  da  gereceğiz.Bu  ülkede  kürt olduğu  için  dışlanan  insanların   kardeşimiz olduğu ve  ancak  eşit yurtaşlar olarak  mutlu  olacağımızı  devletimizin  dokunulamaz  büyükleri  anladığı zaman  belki  bir  adım  atacağız. Ama  bu  konuda  gerçek  adımlar atacak  yürekli  siyasetçiler  nerede? diye  sormadan  edemiyoruz.

Yorumlar